T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS   NO : 2018/219

            KARAR NO : 2018/240

            KARAR TR: 20.04.2018

ÖZET: Davacının taşınmazı üzerine davalı tarafından bina yapılmak suretiyle müdahalede bulunduğundan bahisle haksız müdahalenin men'ine, yapılan bina inşaatının kal’ine, yıktırılmasına karar verilmesi istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

                       

 

KARAR                         

 

 

Davacı         : O.İ.

Vekili         : Av. T.K.

Davalı        : R.Y.

Vekili         : Av. A.T.

 

O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının hiçbir haklı ve hukuki dayanağı bulunmamasına rağmen müvekkilinin maliki ve zilyedi bulunduğu taşınmaza daha önce müdahale ve tecavüzde bulunduğu ve bu taşınmaz üzerine bina yaptığı, buna karşı müvekkili ile ölü eşi Habibe İnan tarafından Ordu 2.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2005/41 Esas, 2006/325 Karar sayılı dava dosyası üzerinden dava açıldığı, davanın kabul kararı ile sonuçlandığı ve kesinleşerek icraen infaz edildiğini; ancak davalının yine müvekkilinin aynı taşınmazı olan Ordu İli, Ulubey İlçesi, Çukur Mahallesi, Kızıltaş Mevkiili, tapunun 1.8.1978 tarih, cilt 172, sayfa 66, sıra no 1'de kayıtlı taşınmazına tecavüzde bulunarak tekrar ev yapımına başladığını, daha önce kesinleşmiş mahkeme kararı ile de açıkça görüleceği üzere dava konusu yerlerin davacının tapulu taşınmazı olup, aynı zamanda en az 40-50 yıldır malik sıfatıyla zilyetliğinde olduğunu; davalının hiçbir haklı ve hukuki dayanağı olmadığı halde müvekkilinin tapu ile malik ve zilyet olduğu yere yeniden bina inşaatına başlamak suretiyle müdahale etmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, davanın kabulü ile müvekkilinin tapu ile malik ve zilyet bulunduğu dava konusu taşınmazda davalının haksız müdahalesinin men'ine, yapılan bina inşaatının kal’ine, yıktırılmasına karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ORDU 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 14.9.2017 gün ve E:2016/448, K:2017/203 sayı ile, mahkece dava konusu yerin tapu kaydı istenmiş ancak Ulubey Tapu Müdürlüğünün cevabi yazısında dava konusu yerin henüz kadastro parseli oluşmadığı herhangi bir revizyon görmediği ve İl Tarım Müdürlüğünden gelen cevabi yazıda ise; Kızılcataş mevkinin oba olarak tesbitinin yapıldığı, tahdit işlemlerinin tamamlandığı ancak; tahsis işlemlerinin kişiler adına yapılmadığı ve bu nedenle halen yayla, mera niteliğinde olan ve oba olan bu gayrimenkulün üzerine ev veya bina inşasının yapılması veya yapılmaması hususunun idari bir işleme tabi olduğu, Belediyeler tarafından veya ilçe sınırında ise Kaymakamlık tarafından bu tür taleplerin yerine getirileceği ve bu idari makamların kararlarına karşı İdari yargıya başvurulabileceği, davacı ve davalı adına tahsis görmeyen gayrimenkul üzerindeki elatmanın önlenmesi yönünde mahkemece karar verilemeyeceği; davaya konu olan meselenin idari bir işlem olduğundan, dava dilekçesinin görev yönünden reddi ile, mahkemelerinin görevsizliğine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ORDU İDARE MAHKEMESİ: 1.3.2018 gün ve E:2018/213 sayı ile, bakılan davada, davacının tapu ile malik ve zilyedi olduğunu iddia ettiği taşınmaza R.Y. tarafından tecavüzde bulunulduğu ve bu taşınmaz üzerine bina inşaatına başlamak suretiyle müdahale edildiği iddiasıyla açılan müdahalenin men'i ve yapılan binanın kal'i-yıktırılması talebiyle dava açıldığı, dava konusunun davacının malvarlığına ilişkin yapılan müdahaleden kaynaklandığı, müdahalede bulunanın idari bir kurum yada kuruluş değil 3. bir kişi olduğu, idarenin herhangi bir müdahalesinin bulunmadığı, Asliye Hukuk Mahkemesinin kararında belirtildiği şekliyle davacının idareden idari bir işlem tesisini talep etmediği, herhangi bir kamu hizmetinin görülmesinden kaynaklı bir işlem bulunmadığı gibi herhangi bir kamu idaresi tarafından taşınmaza müdahalede bulunulmadığı, dolayısıyla bu haliyle idari işlem niteliğine sahip olmayan malvarlığına yapılan müdahalenin taraflar arasında bir özel hukuk ilişkisinden kaynaklandığı, bu duruma göre de bakılan davanın özel hukuk kuralları çerçevesinde adli yargı yeri tarafından çözümlenmesi gerektiği ve uyuşmazlığın görüm ve çözümünün idari yargının görev alanı dışında kaldığı sonucuna varıldığı, açıklanan nedenlerle; davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği kanısıyla 2247 sayılı Kanunun 19. maddesine istinaden görevli yargı kolunun belirlenmesi içinUyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına, Uyuşmazlık Mahkemesi'nce bir karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiş, mahkemece 7.3.2018 tarih ve E:2018/213 sayılı üst yazısı ile Mahkememize gönderilmiş olup, 9.3.2018 tarihinde kayda girmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Birgül KURT ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 20.04.2018 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava; Ordu İli, Ulubey İlçesi, Çukur Mahallesi, Kızıltaş Mevkiili, tapunun 1.8.1978 tarih, cilt 172, sayfa 66, sıra no 1'de kayıtlı taşınmaz üzerine davalı tarafından bina yapılmak suretiyle müdahalede bulunduğundan bahisle haksız müdahalenin men'ine, yapılan bina inşaatının kal’ine, yıktırılmasına karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlığını taşıyan 2. maddesinin birinci fıkrasında, “1. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır:

(İptal: Ana.Mah.nin 21/9/1995 tarih ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000 - 4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,

İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

 

(Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar" hükmüne yer verilmiştir.

İdari davalardan olan iptal ve tam yargı davalarında davalı daima idaredir. Bir başka deyişle, idari yargı yerinde açılan bir iptal ya da tam yargı davasına bakılabilmesi için, diğer dava koşullarının yanı sıra, davanın idare aleyhine açılmış olması gerekmekte; idari yargı yerinde gerçek kişiler aleyhine dava açılabilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.

Bu durumda, davanın, ortada idarece kamu gücüne dayalı olarak ve idari usul ve esaslara göre re'sen ve tek yanlı biçimde tesis edilmiş bir işlem veya eyleminden dolayı hak ve menfaati ihlâl edilenler tarafından idare aleyhine açılmış 2577 sayılı Yasa'nın 2. maddesinde belirtilen davalardan biri olmayıp; davacı tarafından, tapu ile malik ve zilyedi olduğu iddia edilen taşınmaza davalı tarafından tecavüzde bulunulduğu iddiasıyla, gerçek kişi aleyhine açılan dava olması karşısında, idari yargının görevine giren bir dava bulunduğundan söz etmek olanaksızdır.

Buna göre, davacının el atmanın önlenmesi ve binanın kal'i istemiyle gerçek kişi aleyhine açtığı davanın, özel hukuk hükümleri çerçevesinde görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevlidir.

Açıklanan nedenlerle, Ordu İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Ordu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.9.2017 gün ve E:2016/448, K:2017/203 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ordu İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Ordu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.9.2017 gün ve E:2016/448, K:2017/203 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 20.04.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

    Başkan                         Üye                               Üye                              Üye                  

      Nuri                          Şükrü                          Mehmet                     Alaittin Ali

NECİPOĞLU                   BOZER                         AKSU                          ÖĞÜŞ

 

 

 

                                            Üye                                 Üye                             Üye

                                  Süleyman Hilmi                     Birgül                   Turgay Tuncay

                                        AYDINKURT                         VARLI