Davacı : İ.Y. Vekili : Av.K.H. Davalı : Denizcilik Bankası T.A.O. OLAY : Davacı,Denizcilik Bankasında görevli iken 28.2.1975 gününde emekliye ayrılmış ve sonradan yürürlüğe giren 5434 sayılı Yasa'ya 1425 sayılı Yasa ile eklenen ek 6. maddeyi değiştiren 2013 sayılı Yasa uyarınca Emekli Sandığından kendisine emekli ikramiyesi farkı verilmesini istemiş ve bu istemin reddi üzerine de Danıştay’a iptal davası açmıştır. Danıştay 10. Dairesi, 28.2.1978 gününde, 1976/2851 Esas sayı ile (5434 sayılı Emekli Sandığı Yasası'na 1425 sayılı Yasa'nın 2. maddesi ile eklenen ek 6. madde de “emekli, adî malûllük vazife malûllüğü aylığı bağlanan ve toptan ödeme yapılan iştirakçilere, her tam fiili hizmet yılı için ek 4. maddeye göre hesap edilecek aylık bağlamaya esas tutarların yarısı emekli ikramiyesi olarak verilir.” şeklinde yer alan hüküm 1.6.1976 gün ve 2013 sayılı Yasa'nın 1. maddesi ile "emekli, adî malûllük, vazife malûllüğü aylığı bağlanan veyahut toptan ödeme yapılan asker, sivil tüm iştirakçilere her tam fiili hizmet yılı için, ek 4. maddeye göre hesap edilecek aylık bağlanmaya esas tutarların bir aylığı emekli ikramiyesi olarak verilir şeklinde değiştirilerek her tam fiili hizmet yılı için ödenecek emekli ikramiyesi tutarı yarım aylıktan bir aylığa çıkarılmış ve 2013 sayılı Yasa'nın 5. maddesi ile de bu değişikliğin, yürürlük günü 1.3.1974 olarak saptanmıştır. Anılan ek madde de evvelce ödenen kadem tazminatlarının, bu madde uyarınca Emekli Sandığı’nca hesaplanarak emekli ikramiyesinden mahsup edileceğine dair bir hüküm yer almadığı gibi 1475 sayılı İş Kanununu değiştiren 4.7.1975 günlü, 1927 sayalı Yasa ile 5.1.1961 gün ve 228 sayılı Yasa’nın 28.1.1970 günlü, 1214 sayılı yasa ile değişik 15. maddesinin olayla ve davacı ile bir ilişkisi de yoktur. Öte yandan sözü geçen ek 6. madde uyarınca emekli ikramiyesi hesaplayıp ödeme görevi Emekli Sandığı'na ait olup personel Yasalarına tabi olmadığından davacının kurumu olan Denizcilik Bankası'nın işveren sıfatı ile 275 sayılı toplu iş sözleşmesi grev ve lokavt Kanunu hükümlerine göre yetkili sendika ile akdettiği toplu iş sözleşmesinin 88. Maddesinin yeralan hüküm yukarıda açıklanan ek 6.maddenin değişik biçiminin yürürlüğe girdiği 1.3.1976 gününden sonra 28.2.1975 gününde emekliye ayrılan davacıya Emekli Sandığınca emekli farkı ödenmesini engelleyemez. Zira işveren sıfatını taşıyan Denizcilik Bankası ile davacı arasındaki özel hukuk ilişkisini düzenleyen toplu iş sözleşmesinin açılan hükmü Emekli Sandığınca emekli ikramiyesi ödendikten sonra ve Denizcilik Bankasınca uygulanması gereken bir haktır. Kaldı ki bu hükmün uygulanması konusunda davalı idareye Yasalarla verilmiş bir görev bulunmadığı gibi bu hükmün uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların hal yeri de idari yargı yeridir. Açıklanan nedenlerle davalı idareyle davacının her tam fiili hizmet yıl için emekli aylığı bağlamaya esas tutarının bir aylığı dikkate alınarak emekli ikramiyesi hesap edildikten sonra emekliye ayrıldığı tarihte kendisine ödenen emekli ikramiyesi mahsup edilerek bakiyesi emekli ikramiyesi farkı olarak ödenmesi gereken aksine yapılan dava konusu işlemin iptaline) karar vermiştir. Denizcilik Bankası tarafından İstanbul 8. İş Mahkemesine 15.5.1978 tarihinde davalı İ.Y. aleyhine açılan davada (davalının emekli sandığından 15 günlük ikramiyeyi almaya hakkı olmadığının tespitine ve muarazanın men’ine karar verilmesi) istenmiştir. İstanbul 8. İş Mahkemesi 14.7.1978 gününde 1978/686 esas sayı ile (davalı toplu sözleşme hükümlerine tabi olarak davacı idarede çalışmış ve aynı zamanda davacı idarenin kuruluş Yasası’ndaki olanaktan yararlanarak Emekli Sandığına da tabi kalmamıştır. Emekli olunca sözleşmeye göre 30 günlük brüt ücret üzerinden kendisine kıdem tazminatı hesaplanmış ve o tarihteki Emekli Sandığı Yasası’na göre 15 günlük emekli ikramiyesi indirildikten sonra farkı davalıya ödenmiştir. Sonradan yürürlüğe giren 2013 sayılı Yasa emekli ikramiyesine 15 günden 30 güne çıkarmış ve yürürlük tarihini de 1.3.1974 gününe kadar geriye almış ve böylece davalıya 15 günlük farklı emekli ikramiyesi ödenmesi gereği doğmuştur. Ancak toplu sözleşme hükümlerine göre davacı idareden bu farkı dahi kıdem tazminatından mahsup etmek hakkına sahiptir. Zira toplu sözleşmede davalıya ödenecek Emekli Sandığı ikramiyesinin kıdem tazminatından indirileceği hükmü getirtilmiştir. Şu durumda davalıya 30 gün üzerinden emekli ikramiyesi verilse dahi kendisine 30 gün üzerinden ve fakat brüt ücret olarak kıdem tazminatı ödenmiş olduğundan yapılacak hesap sonunda davalıya ödenmesi gereken bir emekli ikramiyesi bulunmayacaktır. Çünkü halen dahi kıdem tazminatı emekli ikramiyesinden fazladır ve toplu sözleşmeye gere de mahsup yapıldığında davalı bir emekli ikramiyesi alacağı kalmamaktadır. Diğer bir deyimle 2013 sayılı Yasa gereğince davalıya ödenmesi gereken emekli ikramiyesi farkı dahi kıdem tazminatı içinde ödenmiştir. Danıştay’da Emekli Sandığı’na açılan davada 2013 sayılı Yasa farkı ödenmesini amir bulunduğundan, sandıkça ikramiye farkının ödenmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Ancak Denizcilik Bankası ile personel arasında doğabilecek rücu davasının özel hukuku ilgilendirdiği belirtilmiştir. Danıştay kararına uyularak ödeme yapıldığı takdirde Emekli Sandığı Yasasının 88.maddesi uyarınca Denizcilik Bankası bu parayı emekli sandığına 2 ay içinde verecek ve davalı kişi aleyhine bir rücu davası açmak zorunda kalacak ve belki de mükerrer ödenen bu parayı geri alma olanağı bulunmayacaktır. Bu nedenlerle davalının muarazasının menine ve 2013 sayılı Yasa gereğince bakiye Emekli Sandığı ikramiyesini isteme hakkı olmadığının ve bu farkı kıdem tazminatı içinde görevden ayrılırken almış olduğunun tespitine) karar vermiştir. İstanbul 8. İş Mahkemesi’nin bu kararı Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nce bozulmuş ise de Mahkemece eski hükümde direnilmiş ve direnme kararı da Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1.6.1979 günlü, 1979/79 esas sayılı kararı ile onanmıştır. Davacı vekili 20.10.1979 günlü dilekçe ile Uyuşmazlık Mahkemesine başvurarak Adli ve İdari Yargı yerlerinin kararları arasında hüküm uyuşmazlığı oluştuğunu ileri sürerek çözülmesini istemiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Yargı yetkisini Türk Ulusu adına kullanan Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü, Başkan Ahmet H.Boyacıoğlu, Üye Mesut Akan, Zekai Özdil, Sıtkı Gökalp, Şerafettin Kaya, Zeki Güngör ve Mehmet Karaaslan’ın katıldığı 24.12.1979 günlü oturumda, geçici raportör İsmet Köker’in raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ve Danıştay Başkanunsözcüsü Aliz Rıza Alpaslan’ın; istemin reddi gerektiği yolundaki düşüncesi dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü: 2247 sayılı Yasanın 24.maddesi hüküm uyuşmazlığının varlığının kabulü için adli, idari ve askeri yargı mercilerinin en az ikisi tarafından görevle ilgili olmaksızın ve kesinleşmiş kararların aynı konuya ve sebebe ilişkin ve en az davarlın aynı olması koşullarının bulunmasını gerekli görmektedir oysa yukarıda olay yerinde açıklandığı üzere Danıştay’a başvuran İ.Y. olup Emekli Sandığı aleyhine bir dava açmış İstanbul 8. İş Mahkemesine ise Denizcilik Bankası tarafından İ.Y.’a karşı dava açılmış bulunmaktadır. Gerçi Danıştay’a açılan davada Denizcilik Bankası Emekli Sandığı yanında davaya müdahale etmiş ise de bu davada sözü edilen Yasa’nın 24. maddesince öngörülen koşulların varlığını ortaya çıkaran bir değişiklik yaratmamıştır. Böylece anılan Yasanın 24.maddesindeki koşullar gerçekleşmediğinden olayda hüküm uyuşmazlığı yoktur ve bu nedenle başvurma reddedilmelidir. SONUÇ : Hüküm uyuşmazlığının unsurları bulunmadığından başvurunun reddine 24.12.1979 gününde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.