Hukuk Bölümü         2013/351 E.  ,  2013/438 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacılar : 1- M.S.G., 2- T.G., 3- H.O.(G.), 4- S.İ. (G.)

 Vekili      : Av. M.S.

Davalı      : 1- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili      : Av. N.K.

                  2- Kağıthane Belediye Başkanlığı

Vekili      : Av. A.B.      

O L A Y  : Davacılar vekili özetle; Davacıların İstanbul İli, Kağıthane İlçesi, 1 pafta, 32 parsel sayılı taşınmazın hisseli maliki olduklarını, taşınmazın kısmen yola dahil edilerek, yeşil alan düzenlemesi yapılarak ve imar planları ile kısıtlanarak kamuya mal edilmesi nedeniyle şimdilik 1.000 TL bedelinin faizi ile birlikte davalı idarelerden tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.

Davalılar İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile Kağıthane Belediye Başkanlığı vekilleri süresi içerisinde verdikleri cevap dilekçesinde özetle; görev itirazında bulunmuşlardır.

İstanbul 18.Asliye Hukuk Mahkemesi; 02.10.2012 gün ve E:2012/201 sayı ile, davalılar vekillerinin görev itirazlarının reddine karar vermiştir.

Davalı Kağıthane Belediye Başkanlığı vekilinin, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

Danıştay Başsavcısı; İdarelerin 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 8'inci maddesi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici imar planları ile bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kamulaştırma, ruhsat gibi bireysel işlemler, "idari işlem, bu imar planı uyarınca yapmak zorunda oldukları program ve uygulamaları bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri yani, bu konudaki hareketsizliklerin de, idari eylem niteliği taşıdığını belirterek, davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendinde yer alan "idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları," hükmü gereğince idari yargı yerinde görülmesinin gerektiği belirtilerek, 2247 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi uyarınca, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Zehra Ayla PERKTAŞ’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Metin ULUKANLIGİL’in katılımlarıyla yapılan 11.03.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalılar İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Kağıthane Belediye Başkanlığı vekillerinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptıkları görev itirazlarının reddedilmesi ve davalı Kağıthane Belediye Başkanlığı vekilinin 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, davalı Kağıthane Belediye Başkanlığı yönünden, 10.maddede öngörülen biçimde, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN’ın ve Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın davada adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacıların hisseli taşınmazının kısmen yola dahil edilerek, yeşil alan düzenlemesi yapılarak ve imar planları ile kısıtlanarak kamuya mal edilmesi nedeniyle şimdilik 1.000 TL bedelinin faizi ile birlikte davalı idarelerden tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Davalı idare vekillerinin, davanın idari yargı yerinde görülmesi yönündeki görev itirazlarına davacılar vekili tarafından verilen cevapta, davaya konu taşınmaza idarece fiilen yol yapılmak suretiyle fiili el atıldığı, fiili el atma nedeniyle açılan tazminat istemlerinde görevli yargı yerinin adli yargı mahkemelerinin olduğundan bahisle cevap verilmiştir. 

Dosya kapsamındaki Kağıthane Belediye Başkanlığı’nın 18.06.2012 günlü yazısında, davaya konu Kağıthane-Merkez Mahallesi 1 pafta 32 parsel sayılı taşınmazın, mücavir alan içinde, fiili yolda kaldığı, plan uygulamasına tabi tutulmadığı için DOP un kesinleşmediği belirtilmiştir.

Hal böyle iken, davaya konu taşınmazın bir kısmının fiilen yolda kaldığı ve böylece taşınmaza kamulaştırma yapılmaksızın fiilen el atıldığı anlaşılmıştır.

Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, Belediyece, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazın bir kısmına fiilen el atılması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.

Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde,  “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.

Bu durumda, idarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü,  adli yargı yerinin görevine girmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun reddi gerekmiştir.

SONUÇ    : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 11.03.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.