T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS       NO : 2016/638

            KARAR   NO : 2016/660

            KARAR   TR  : 26.12.2016

ÖZET : Sigortalı aracın uğradığı hasarı ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

                                                          

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı            : M.E.A.

Vekili              : Av. M.Ö. (İdari yargıda)     

Davalı             : Adıyaman Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av. Y.P.

 

O L A Y          : Davacı dava dilekçesinde özetle; 06.01.2015 tarihinde kendi sevk ve idaresindeki 27 AJD 82 plaka sayılı aracı ile Hısnı Mansur Caddesi üzerinde seyir halinde olduğu sırada havanın yağışlı olması nedeniyle yol yüzeyinin kaldırıma kadar su ile kaplanması ve yolun sağ şeridinde bulunan Adıyaman Belediyesine ait rögar kapağının açık kalmasından nedeniyle kaza geçirdiğini ve aracında maddi hasar oluştuğunu, belediyenin rögar kapağını açık bırakmasından dolayı sorumlu olduğunu, kaza mahalline herhangi bir işaret veya levha konulmadığını belirterek idarenin kusuru nedeniyle meydana gelen zararlarının tazmini maksadıyla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.672,00 TL maddi tazminat tutarının kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle ödenmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ADIYAMAN 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 19.03.2015 gün ve 2015/110 Esas, 2015/80 Karar sayı ile davanın kabulüne karar vermiş, bu karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ: 26.01.2016 gün ve 2015/10316 Esas, 2016/972 Karar sayı ile aynen, ‘‘…Belediyelerin de içerisinde bulunduğu kamu tüzel kişilerinin, kamu hizmeti görmekle yükümlü bulunmaları nedeniyle kamu hizmetleri sırasında verdikleri iddia olunan zararlardan dolayı oluşan sorumlulukları özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkileri kullanması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların  tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayalı olarak idari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun'un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekmektedir. O halde mahkemece, hizmet kusuruna dayanılarak Adıyaman Belediye Başkanlığı aleyhine açılan davanın HMK 114/1-b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği…’’şeklindeki gerekçesiyle hükmün  bozulmasına karar vermiştir.

ADIYAMAN 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 17.05.2016 gün ve 2016/175 Esas, 2016/500 Karar sayı ile bozma ilamına uyarak davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar taraflarca temyiz edilmeksizin 30.06.2016 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili uyuşmazlığa konu zararın giderilmesi için davalı belediyeye sundukları 14.07.2016 tarih ve 9791 sayılı talebe yasal süresi içerisinde cevap verilmemesi neticesinde örtülü olarak reddedilen ve davacının mağduriyetine neden olan idari işlemin iptali ile uğranılan  20,672 TL maddi zararın kaza tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

ADIYAMAN İDARE MAHKEMESİ: 14.10.2016 gün ve 2016/8 Esas sayılı kararı ile ‘‘…2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 11.01.2011 tarihli, 6099 sayılı Kanunun 14. Maddesi ile değişik 110. maddesinde "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." hükmüne yer verilmiştir.

Bilindiği üzere, söz konusu kanun hükmünün uygulanması kapsamında gerek ilk derece yargı yerleri (adli yargı- idari yargı) gerekse aynı yargı kolundaki ilk derece ve temyiz/itiraz mercileri arasında görevli yargı yerinin belirlenmesi konusunda uyuşmazlıklar ortaya çıkmış ve konu Uyuşmazlık Mahkemesi'ne intikal ettirilmiştir.

Bu kapsamda Yüksek Mahkeme'ce yapılan değerlendirmede, 2918 sayılı Kanun'un 110. Maddesinde yapılan değişiklikten sonra meydana maddi hasarlı trafik kazalarından kaynaklanan davaların adli yargı yerinde görülmesi gerektiğine hükmedilmiştir.(Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün 04.06.2012 tarihli, E:2012/107, K:2012/134 sayılı ve 05.11.2012 tarihli, E:2012/144, K2012/224 sayılı kararları)

Uyuşmazlıkta ise; 06.05.2015 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası sonrasında davacı tarafından Adıyaman 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde tazminat davası açılmış, adı geçen Mahkemece yapılan yargılama sonunda 19.03.2015 tarih ve E:2015/l 10, K:2015/80 sayılı kararla, davanın kabulüne karar verilmiş, anılan kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 26.01.2016 tarih ve E:2015/10316, K:2016/972 sayılı kararıyla ilk derece mahkemesi kararının, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması ve dava şartı yokluğu nedeniyle usulden red kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulması üzerine, Adıyaman 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce 17.05.2016 tarih ve E:2016/175, K2016/500 sayılı kararla bozma kararına uyularak davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş, bu kararın 30.06.2016 tarihinde kesinleşmesi üzerine, davacının söz konusu tazmin talebinin işbu dava dosyamız esasında yürütüldüğü görülmektedir.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. Maddesinde "Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. /Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir." hükmü bulunmaktadır.

Yukarıda yer alan Uyuşmazlık Mahkemesi kararları kapsamında yapılan değerlendirmede; bakılmakta olan davanın konusunu oluşturan uyuşmazlığın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Öte yandan, benzer nitelikli bir davada Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün 30.11.2015 tarih ve E:2015/811, K:2015/824 sayılı kararında da adli yargının görevli olduğu yönünde karar verilmiştir…’’ şeklindeki gerekçesiyle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi hükümleri uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilinceye kadar dava dosyasının incelenmesinin ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 26.12.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

I-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Sinem USTA’nın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 06.01.2015 tarihinde davacının sevk ve idaresindeki 27 AJD 82 plaka sayılı aracın alt kısmının yolun sağ şeridinde bulunan Adıyaman Belediyesine ait açık bırakılan rögar kapağına çarpması nedeniyle meydana gelen kaza sonucu uğradığı zararın tazmini istemiyle 06.02.2015 tarihinde açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davanın, 06.01.2015 günü meydana gelen tek taraflı maddi hasarlı trafik kazasında; yolda gerekli bakım çalışmasını yapmaması, yolun gözetimini yapmaması,  gerekli ve zorunlu uyarıcı levhaların konulmaması nedenleri ile kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunan davalıdan, uğranılan zararın tahsili istemiyle Adıyaman 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açıldığı; davanın kabul edilmesine ilişkin kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin hükmü görev yönünden bozduğu, Adıyaman 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin bozma ilamına uyarak görevsizlik nedeniyle davanın reddine karar verdiği, davanın bu kez vekil aracılığıyla aynı istemle Adıyaman  İdare Mahkemesi’ne açıldığı; Adıyaman İdare Mahkemesi’nin 2918 sayılı Yasa’nın 110. Maddesi uyarınca davada adli yargı yerinin görevli olduğu belirtilerek; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu’nun 19. Maddesi gereğince görevli yargı yerinin belirlenmesi amacı ile dosyayı Mahkememize gönderdiği anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısiyle 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Adıyaman İdare Mahkemesi’nce yapılan başvurunun kabulü ile, Adıyaman 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17.05.2016 tarih ve 2016/175 Esas, 2016/500 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Adıyaman İdare Mahkemesi’nce yapılan BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Adıyaman 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17.05.2016 tarih ve 2016/175 Esas, 2016/500 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASI, 26.12.2016 gününde Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                                      KARŞI OY

 

3.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.9.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.26.12.2016

 

 

 

 

 

                                                                ÜYE

                                                   Süleyman Hilmi AYDIN