Hukuk Bölümü         2005/9 E.  ,  2005/17 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : H. B.

Vekili             : Av. M. İ.

Davalı           : İzmir Valiliği 

             O L A Y         :Davacı, trafik zabıtasınca 2918 sayılı Yasanın 116. maddesi uyarınca araç tescil plakasına göre düzenlenen ve aynı Yasanın 46/2-c. maddesine aykırılık nedeniyle verilen 64.700.000.-TL tutarında para cezasına karşı, adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

            İZMİR 7. SULH CEZA MAHKEMESİ; 19.4.2004 gün ve E:2004/15; K:2004/21 D. İş sayı ile, Uyuşmazlık Mahkemesinin 6.12.1998 tarih ve 1998/13-16 sayılı kararında da belirttiği gibi trafik zabıtasınca yapılan uygulama idari ceza niteliğinde olduğundan itirazı incelemekle görevli merciin idare mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

            Davacı, aynı istekle bu kez, idari yargı yerinde dava açmıştır.

            İZMİR 1. İDARE MAHKEMESİ TEK HAKİMİ; 12.11.2005 gün ve E:2005/1 sayı ile, 2918 sayılı Yasada para cezaları olarak bahsi geçen idari cezaların kesin olduğuna işaret edilmek suretiyle bu cezalara karşı itiraz yolunun kapalı tutulduğu, ancak sadece 116. madde kapsamında bulunan para cezası ile ilgili olarak itirazı incelemekle adli yargının yetkili ve görevli kılındığı, olayda 2918 sayılı Yasanın 116. maddesi uyarınca araç tescil plakasına göre kesilen para cezasından kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle Mahkemelerinin görevli olmadığı, ancak adli yargı yerince daha önce görevsizlik kararı verildiği ve kesinleştiğinden söz ederek, 2247 sayılı Yasanın 19. maddesine göre görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına, bu konuda karar verilinceye değin işin incelenmesinin ertelenmesine karar vermiştir.        

            İNCELEME VE GEREKÇE:Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün, Cafer ŞAT’ın Başkanlığında, Üyeler: Dr. Atalay ÖZDEMİR, M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Serap AKSOYLU, Z.Nurhan YÜCEL, Turgut ARIBAL ve Abdullah ARSLAN’ın katılımlarıyla yapılan 7.3.2005 günlü toplantısında;

            I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasanın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesi Tek Hakimince anılan Yasanın 19. maddesinde öngörülen biçimde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

            II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Murat H. YURDAKÖK’ün davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan;

            -İlgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ’NİN davada adli yargının, Danıştay Savcısı Nevzat ÖZGÜR’ün ise  davada  idari  yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, trafik kural ve yasaklarına  uyulmadığı nedeniyle trafik zabıtasınca 2918 sayılı Yasanın 116. maddesi uyarınca araç tescil plakasına göre verilen para cezasına karşı yapılan itirazdan ibarettir.

Uyuşmazlığın esasını, trafik zabıtasınca uygulanan cezalarla ilgili davalara  adli ya da idari yargı yerlerinden hangisinin bakacağı hususu oluşturduğundan, ilgili yasal düzenlemenin ceza uygulamasına ilişkin sistematiğinin incelenmesi gerekmektedir.

            13.10.1983 tarih ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile getirilen sistemde, karayolları üzerinde yolcuları, yayaları ve trafiği tehlikeye sokan ve suç oluşturan fiiller, esas itibariyle, iki grupta ele alınmış; bir kısmına trafik zabıtasınca para cezası, diğerlerine mahkemelerce hafif para cezası veya bu cezanın yanında hafif hapis cezası, belgelerin geri alınması ve iptali cezası veya işyerlerinin kapatılması cezası verilmesi öngörülmüştür.

            Anılan Yasanın yürürlüğe girdiği ilk dönem itibariyle, Yasada öngörülen cezaların büyük ölçüde adli ceza kapsamında düşünülerek Hakim tarafından verilmesi esası benimsenmiş iken, yasakoyucu tarafından, mahkemeler tarafından verilen hafif hapis cezalarının genellikle 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunun 4. maddesi gereğince hafif para cezasına çevrildiği; mahkemelerce sanıklar ile tutanak düzenleyen görevlilerin duruşmaya çağrılarak dinlenmesi nedeniyle zaman kaybının doğduğu gerekçesiyle ve Devlet hizmetlerinin süratli, verimli ve ekonomik bir şekilde yürütülmesini sağlamak, mahkemenin iş yükünü azaltmak ve görevlilerin zaman  kaybını  önlemek  amacıyla çıkarılan 3.11.1988  tarih

ve 3493 sayılı Yasa ile, bazı kanunların ( 6831, 1475 ve 2926 sayılı) yanı sıra 2918 sayılı Yasada daha önce mahkemelerce verilmesi öngörülen bir kısım cezalar, idari cezaya dönüştürülerek yönetim tarafından verilmesi esası benimsenmiş; ancak, anılan 3493 sayılı Yasa ile değişikliğe uğrayan 6831, 1475 ve 2926 sayılı Yasalarda da getirilen idari cezalara karşı yapılacak itirazların mercii olarak sulh ceza mahkemeleri gösterilirken, 2918 sayılı Yasada aynı doğrultuda değişiklik yapılmasına karşın, idari cezalara karşı yapılacak itirazların merciini belirten bir hükme yer verilmemiştir.

Yönetimin organları eliyle yönetsel usullere göre uygulanması ve yönetim hukukunun bir yaptırımı olması nedeniyle, yönetsel işlem niteliğini taşıyan ve bu yönüyle adli cezalardan ayrılan idari cezaların yargısal denetiminde, kural olarak, idari yargı yerleri görevli bulunmaktadır.

            Ancak, yasakoyucu tarafından, idari cezalara karşı ilgililerin sadece yapılan saptamanın gerçeğe aykırılığı ile maddi ağır yanlışlıklar bulunduğunu ileri sürerek yapacakları itirazlarda, haklı neden ve kamu yararı bulunması halinde adli yargı yerinin görevli kılınması olanaklı olup; bu durumda, yetkili mahkemenin adli yargı yeri olduğunun ilgili yasada açıkça belirtilmesi gerekir.

2918 sayılı Yasanın “ Adli Kovuşturma ve Cezaların Uygulanması” başlığını taşıyan Dokuzuncu Kısmı, iki ayrı Bölüm halinde düzenlenmiş; Adli Kovuşturma” başlıklı Birinci Bölümde yer alan 112. maddede, bu Kanundaki suçlarla ilgili davalara bakacak mahkemeler ve yetkileri belirlenmiş olup, anılan maddenin 4550 sayılı Kanunla değişik birinci fıkrasında “Sürücü belgelerinin geçici olarak geri alınması hariç olmak üzere bu Kanundaki; hafif para cezasını veya bununla birlikte hafif hapis cezasını, belgelerin geri alınması ve iptali veya işyerlerinin kapatılması cezasını gerektiren suçlarla ilgili davalara trafik mahkemelerinde, bunların bulunmadığı yerlerde yetki verilen sulh ceza mahkemelerinde bakılır.” hükmüne yer verilmiştir.

“Cezaların Uygulanması” başlıklı İkinci Bölümde yer alan 115. maddede, 116. maddede öngörülen itiraza ilişkin hüküm saklı kalmak üzere, para cezaları ile mahkemelerce verilen ve sadece hafif para cezalarına ilişkin olan hükümlerin kesin olduğu; 116. maddede, trafik kural ve yasaklarına aykırı davranışları belirlenen ve sürücüsü tespit edilemeyen araçlara tescil plakalarına göre trafik zabıtasınca tutanak düzenleneceği  ve trafik zabıtasının yetkisi dahilindeki para cezalarına karşı araç sahiplerinin cezanın tebliğinden itibaren yedi gün içinde “yetkili mahkemeye” itiraz edebileceği ve itiraz üzerine verilen kararların kesin olduğu hükme bağlanmıştır.

Yapılan açıklamalara ve anılan düzenlemelere göre, Yasada adli ceza kapsamındaki suçlarla ilgili davalara 112. maddede belirtilen trafik mahkemelerinde (bunların bulunmadığı yerlerde yetki verilen sulh ceza mahkemelerinde); trafik zabıtasınca verilen ve kesin olduğuna işaret edilmek suretiyle itiraz yolu kapalı tutulan idari para cezalarına ise idare mahkemelerinde bakılacağında duraksamaya yer yoktur.

Ancak, yine idari ceza kapsamına girmekle birlikte, Yasanın 116. maddesinde öngörülen şekilde sürücüsü tespit edilemediği için trafik zabıtasınca araç tescil plakasına göre düzenlenen para cezalarına karşı itiraz yolu açık tutulmuş olup, Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten beri bu şekilde verilen idari para cezaları ile ilgili ve sınırlı olarak, tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde yapılacak olan itirazları incelemekle adli yargı yeri görevli kılınmıştır.

Olayda, uyuşmazlığa konu edilen idari para cezasının 2918 sayılı Yasanın 116. maddesine göre düzenlenmiş bulunması karşısında, bu cezaya karşı yapılan itirazın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesi Tek Hakiminin başvurusunun kabulü ile Sulh Ceza Mahkemesi’nce yargı yolu yönünden verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir. 

            SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İzmir 1. İdare Mahkemesi Tek Hakiminin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile İzmir 7. Sulh Ceza Mahkemesince yargı yolu yönünden verilen 19.4.2004 gün ve E:2004/15; K:2004/21 D. İş sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 7.3.2005 gününde Üyelerden Serap AKSOYLU ve Z. Nurhan YÜCEL’in KARŞI OYLARI VE OYÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.