Hukuk Bölümü         2013/1647 E.  ,  2013/1860 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

                Davacı     : O.Ambalaj San. Tic. Ltd. Şti.

                Vekili      : Av. M.A.

                Davalı      : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

                Vekili      : Av. H.K.               

                O L A Y  : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı kurum tarafından müvekkil şirkete hitaben yazılan 15.12.2011 gün ve  B.13.0.SGK. 4.35.10.05 / 1279055.035  ( 22.872.538 ) sayılı yazı ile K.A. için 2003/10 döneminde 5 gün, K.B.için 2003/10 döneminde 2 gün olmak üzere asgari ücret üzerinden aylık prim hizmet belgesi ile işe giriş bildirgelerinin tanzim edilerek gönderilmesinin ve tahakkuk eden prim borçlarının ödenmesinin istenildiğini; müvekkil şirket tarafından söz konusu talebe itiraz edildiğini, bunun üzerine davalı kurumun 03.08.2012 gün ve 2012/40 Esas, 2012/40 Karar sayılı kararı ile itirazın reddedildiğini; söz konusu işlemin hukuka aykırı olduğunu, zira söz konusu kişiler ile davacı şirket arasında imzalanan herhangi bir iş akti bulunmadığını; davalı kurumun işlemine dayanak teşkil eden 06.02.2006 gün ve 8.SOR.6 numaralı Teftiş Kurulu Raporunun, müteveffa H.H.’ın ölümünün iş kazası neticesi olup olmadığına yönelik bulunduğunu ve bu nedenle davalı kurum işlemine dayanak teşkil etmesinin mümkün olmadığını; İzmir 10. İş Mahkemesi’nde görülen dava sırasında alınan raporda, K.A. ile K.B.’ın müvekkil şirkette çalışmadıklarının açıkça tespit edildiğini;  K.B.’ın NATO’da çalıştığını, K.A.’ın ise 20 yıldır H.H. ile birlikte çalıştığını, bu nedenlerle davalının işleminin hukuka aykırı olduğunu belirterek; 03.08.2012 gün ve 2012/40 Esas, 2012/40 Karar sayılı işlemin iptali istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.

                İzmir 12. İş Mahkemesi: 12.11.2012 gün ve 2012/425 Esas, 2012/67 Karar sayılı kararı ile; davacının talebinin idarece tesis edilen idari para cezasının iptali istemine ilişkin olduğunu, bu nedenle davada idari yargı yerinin görevli olduğunu belirterek; davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

                Davacı bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

                İzmir 2. İdare Mahkemesi: 21.02.2013 gün ve 2012/2249 Esas, 2013/237 Karar sayılı kararı ile, 5510 sayılı Yasa’nın 5754 sayılı Yasa ile değişik 7. Maddesi gereğince davada adli yargı mahkemelerinin görevli olduğunu, bu nedenle 2012/40 Esas ve 2012/40 Karar sayılı kararın iptali istemi yönünden adli yargının görevli olduğunu belirterek, bu işlem yönünden davanın görev nedeni ile reddine; 15.12.2011 gün ve 22.871.538 sayılı belge yönünden ise, belgenin icrai nitelikte olmadığını belirterek, bu işlem yönünden davanın esastan karar vermiş ve bu karar kesinleşmiştir.

                Davacı vekili adli ve idari yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle davalı idarenin 2012/40 Esas, 2012/40 Karar sayılı işleminin iptali istemi yönünden oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU, Mehmet AKBULUT ’un katılımlarıyla yapılan 30.12.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari ve adli yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

                Dava, davacının işyerinde çalıştığı iddia edilen K.A. ile K.B.’ın işe giriş bildirgelerinin tanzim  edilerek gönderilmesi  ve tahakkuk eden prim borçlarının ödenmesinin talep edilmesi istemi ile gönderilen yazıya yapılan itirazın iptaline karar verilmesi istemine ilişkindir.

                5510 sayılı Kanunu’nun Asgari İşçilik ve Uzlaşma başlığını kaşıyan 85. Maddesinin 1, 2 ve 3. fıkralarında “İşverenin, işin emsaline, niteliğine, kapsam ve kapasitesine göre işin yürütümü açısından gerekli olan sigortalı sayısının, çalışma süresinin veya prime esas kazanç tutarının altında bildirimde bulunduğunun tespiti halinde, işin yürütümü açısından gerekli olan asgarî işçilik tutarı; yapılan işin niteliği, kullanılan teknoloji, işyerinin büyüklüğü, benzer işletmelerde çalıştırılan sigortalı sayısı, ilgili meslek veya kamu kuruluşlarının görüşü gibi unsurlar dikkate alınarak tespit edilir. Söz konusu tespitler, Kurumun denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurları tarafından yapılır.

                Kamu idareleri, döner sermayeli kuruluşlar kanunla kurulan kurum ve kuruluşlar ile bankalar tarafından ihale mevzuatına göre yaptırılan işlerden ve özel nitelikteki inşaat işlerinden dolayı bu işleri yapan işveren tarafından yeterli işçilik bildirilmiş olup olmadığı Kurumca araştırılır. Bu araştırma sonucunda yeterli işçiliğin bildirilmemiş olduğu anlaşılırsa, eksik bildirilen işçilik tutarı üzerinden hesaplanan prim tutarı, 89 uncu madde gereği hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte bir ay içinde ödenmek üzere işverene tebliğ edilir. Tebliğ edilen prim ve gecikme cezası ve gecikme zammının ödendiği veya ödeneceğinin işveren tarafından yazılı olarak taahhüt edilmesi halinde borç kesinleşir. Kuruma verilecek taahhütnamede üstlenilen ödeme yükümlülüğünün yerine getirilmemesi halinde, işveren hakkında 88 inci ve 89 uncu maddeler uyarınca işlem yapılır. Tebliğ edilen prim ve gecikme cezası ve gecikme zammının ödenmemesi, taahhütname verilmemesi veya Kurumca işyerinin denetlenmesine gerek görülmesi durumunda Kurumca inceleme yapılır.

                Bu maddenin birinci ve ikinci fıkrasında belirtilen usûllerle Kuruma bildirilmediği tespit edilen asgarî işçilik tutarı üzerinden Kurumca re’sen tahakkuk ettirilen sigorta primleri, 88 inci ve 89 uncu maddeler dikkate alınarak işverene tebliğ edilir. İşveren, tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde Kuruma itiraz edebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazın reddi halinde işveren, kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde yetkili iş mahkemesine başvurabilir. Mahkemeye başvurulması, prim borcunun takip ve tahsilini durdurmaz.” hükmüne yer verilmiştir. Yine anılan Kanunun 101. Maddesinde 5510 sayılı kanunda aksine hüküm bulunmayan bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görüleceği kabul edilmiştir.

                Dava dosyasının incelenmesinden; 06.02.2006 gün ve 8.SOR.6 numaralı Teftiş Kurulu Raporunda, Kadir Akcan isimli kişinin davacı şirket nezdinde 09.10.2003, Kasım Boran isimli kişinin ise 11.10.2003 tarihinde işyerinde çalışmaya başlamaları dolayısıyla işe giriş bildirgelerinin verilmemesi nedeni ile davacı kurum aleyhine idari para cezası uygulanması ve 2003 yılı Ekim ayına ait Aylık Prim ve Hizmet Belgesinin davacı kurumdan talep edilmesi ve ilgili kişilere ait prim tutarlarının 506 sayılı Yasa’nın 80. Maddesi hükümleri gereğince işverenden tahsil edilmesi gerektiğinin belirtildiği, bu rapor doğrultusunda Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davacıya 15.12.2011 gün ve 22.871.538 sayılı yazının gönderildiği, söz konusu yazıda davacı şirketten Kadir Akcan ve Kasım Boran isimli kişilere ait “işe giriş ve hizmet belgelerinin” istendiği, ayrıca yazının “Not”  şeklinde yazılmış sol alt bölümünde ilgili kişiler için tahakkuk eden  prim borçlarının  da ödenmesinin istendiği, davacının söz konusu yazıya itiraz ettiği; itiraz gerekçesi olarak, işe giriş bildirgelerinin tanzim edilerek gönderilmesi ve tahakkuk eden prim borcunun  ödenmesi taleplerinin hukuka aykırı olduğunun iddia edildiği; davacı kurumun 03.08.2012 gün ve 2012/40 Esas, 2012/40 Karar sayılı kararı ile reddedildiği ve karara dayanak olarak, 06.02.2006 gün ve 8.SOR.6 numaralı Teftiş Kurulu Raporunun aksi sabit oluncaya kadar geçerli belgelerden olması ve bu raporda Kadir Akcan ve Kasım Boran  isimli kişilerin davacı kurumda çalıştığının  belirtilmesi karşısında  davacı şirketin bu kişilerin şirket nezdinde çalışmadığına yönelik itirazının yerinde olmaması sebeplerinin gösterildiği, davacının bu red kararının kaldırılmasına karar verilmesini istediği anlaşılmıştır.

                İzmir 12. İş Mahkemesi’nin 12.11.2012 gün ve 2012/425 Esas, 2012/67 Karar sayılı kararı ile, davacının talebinin idarece tesis edilen idari para cezasının iptali istemine ilişkin olduğunu, bu nedenle davada idari yargı yerinin görevli olduğunu belirterek davanın görevden reddine karar verdiği ve bu kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği, bunun üzerine davacı vekilinin aynı istem ile idari yargı yerinde dava açtığı, İzmir 2. İdare Mahkemesi’nin de 21.02.2013 gün ve 2012/2249 Esas, 2013/237 Karar sayılı kararı ile davacının dilekçesinde 2 ayrı talep olduğunu, bunlardan ilkinin idarece tesis edilen 15.12.2011 gün ve B.13.0.SGK.4.35.10.05/1279055.035 ( 22.872.538 ) sayılı kararın iptali talebi, ikincisinin 03.08.2012 gün ve 2012/40 Esas, 2012/40 Karar sayılı kararın iptali olduğunu, ilk kararın icrai niteliğinin olmaması nedeni ile davacının davasının esastan reddine karar verildiğini, ikincisi yönünden ise 5510 sayılı Yasa’nın 5754 sayılı Yasa ile değişik 7. Maddesi gereğince davada adli yargı mahkemelerinin görevli olduğunu belirterek; davanın görev yönünden reddine karar verdiği anlaşılmıştır.

                Görüldüğü üzere İzmir 2. İdare Mahkemesi’nce görev yönünden red kararına konu yapılan işlem prim borçlarının ve gecikme zammının ödenmesi talebine ilişkin kısımla sınırlı olup, İzmir 12. İş Mahkemesi ile İzmir 2. İdare Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlığının bu kapsamda doğduğu ve incelenmesi gerektiği kanaatine ulaşılmıştır.

                Bu tespitler ışığında dava dosyaları incelendiğinde; 5510 sayılı Kanunu’nun Asgari İşçilik ve Uzlaşma başlığını kaşıyan 85. Maddesinin 3. Fıkrasında; “Bu maddenin birinci ve ikinci fıkrasında belirtilen usûllerle Kuruma bildirilmediği tespit edilen asgarî işçilik tutarı üzerinden Kurumca re’sen tahakkuk ettirilen sigorta primleri, 88 inci ve 89 uncu maddeler dikkate alınarak işverene tebliğ edilir. İşveren, tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde Kuruma itiraz edebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazın reddi halinde işveren, kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde yetkili iş mahkemesine başvurabilir. Mahkemeye başvurulması, prim borcunun takip ve tahsilini durdurmaz.”şeklindeki düzenleme gereğince davada iş mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İzmir 12. İş Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. 

SONUÇ   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İzmir 12.İş Mahkemesi’nin 12.11.2012 gün ve 2012/425 Esas, 2012/67 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 30.12.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.