T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2021/349

KARAR NO  : 2021/346     

KARAR TR  : 07/06/2021

ÖZET: Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

K A R A R

                                               

Davacılar  :1-R.Ç. (Kendi adına asaleten, oğlu U.Ç.'ye velayeten)

                     (Adli ve İdari Yargıda)

                     2-U. Ç. (Adli ve İdari Yargıda)

Vekilleri     : Av. Ahmet Altun, Av. Samet Yazıcı

                    3-F. E. 4-E.E. 5-M. E. 6-M. E. 7-N. T.

Vekili         : Av. G.S.

Davalı        : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili         : Av. H.K. Ö.

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacılar R. Ç., U. Ç., F. E., E. E., M.E., M.E. ve N. T.'in vekili 08/12/2010 tarihinde N.K.'un yönetimindeki 51...425 plakalı çekici ve buna bağlı 51 ... 958 plakalı yarı römork ile D-100 karayolunu izleyerek Sakarya-Akyazı yönünde seyir halinde iken, Akyazı kavşağında dönüş yaparken yarı römorkun yolu kapattığı sırada, Sakarya-Akyazı yönünde seyreden İ. E. yönetimindeki 81 ... 835 plakalı araçla çarpışması sonucu, 81... 835 plakalı otomobil sürücüsü İ. E. ile araçta bulunan, M. Ç. R. Ç., E. H. Çiftçi ve dava dışı M.K. A.'ın öldüklerini; Sakarya C.Savcılığının 24/12/2010 tarihli ve E.2010/7680 sayılı iddianamesine ve trafik kazası tespit tutanağı ile bilirkişi raporuna ve Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığından alındığı belirtilen rapora göre, kazanın oluşunda 51 ...425 plakalı tır aracı sürücüsü N. K.un asli kusurlu ve kazada ölen 81 ... 835 plakalı araç sürücüsü İshak Erdoğan'ın tali kusurlu olduğunu;kazanın meydana gelmesinde gerekli tedbirleri almayan davalı idarelerin kusur ve sorumluluğunun bulunduğunu ifade ederek; uğranılan zararlara karşılık ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik toplam 25.000 TL maddi, ve 400.000 TL manevi tazminat ödenmesi istemiyle N. K., Axa Sigorta A.Ş., Karayolları Genel Müdürlüğüne karşı 23/11/2011 tarihinde adli yargı yerinde dava açmış; bu dava İstanbul 7.Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2011/428 sayılı esasına kaydedilmiştir.

 

2. Davacılar R. ve U.Ç.'nin vekili, aynı somut olay nedeniyle, öncelikle açtıkları iş bu davanın İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2011/428sayılı dosyası ile bağlantılı olduğunu, davaların aynı sebepten doğması ve verilecek kararların birbirini etkileyecek nitelikte bulunduğunu ifade ederek; bu davanın anılan dosya ile birleştirilmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kusur ve poliçe limiti dahilinde 25.399,21 TL'nin olay tarihinden işleyecek en yüksek faiziyle davalıdan alınarak davacılara ödenmesine karar verilmesi istemiyle, Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketine karşı 19/02/2013 tarihinde adli yargı yerinde dava açmış; bu dava İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2013/104 sayılı esasına kaydedilmiştir.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. Adli Yargıda

 

3. İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 01/04/2014 tarihli ve E.2013/104, K.2014/78 sayılı kararı ile, davacı yanın birleştirme istemi ile İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/428 esas sayılı dosyası ile birlikte değerlendirilmesi sonucu, davalar arasındaki bağlantı nedeniyle Mahkemelerinin dosyası ile dayanak yapılan İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2011/428 sayılı dosyalarının birleştirilmesine, birleştirme kararı doğrultusunda Mahkeme dosyalarının esasının kapatılarak yargılamanın bundan sonra İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2011/428 sayılı dosyası üzerinde yürütülmesine karar verilmiştir.

 

4. İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07/06/2016 tarihli ve E.2011/428, K.2016/312 sayılı kararı ile, uyuşmazlığın esası incelenerek davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş, karara karşı temyiz yoluna başvurulmuştur.

 

5. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 14/02/2019 tarihli ve E.2016/15835, K.2019/1461 sayılı kararı ile, açıklanan kısmen hükmün bozulmasına ve kısmen de temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Kararın ilgili kısımları şöyledir:

 

"Asıl ve birleşen davalar, trafik kazasına nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.

1-(...)

Mahkemece davacılar tarafından açılan davalar arasında hukuki ve fiili irtibat bulunması nedeniyle birleştirilmesine karar verilmiş ve buna göre hüküm kurulmuş ise de her davanın davacıları ve davalıları ile talepleri birbirinden farklı olup birleştirilen davalar bağımsızlıklarını koruyacağından her davada talepler ve yargılama gideri, vekalet ücreti ve harçlar ayrı ayrı değerlendirilerek hüküm kurulması gerekir.

Buna göre mahkemece asıl ve birleştirilen davalar hakkında tek hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

Kabule göre de; davaya konu olayda, kazanın gerçekleştiği yolda gerekli aydınlatmanın, işaret ve levhaların olmaması nedeniyle kazanın meydana geldiği iddiası ile davalı Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine husumet yöneltilmiştir.

Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü kamu tüzel kişisi olup görmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmeti sırasında verdiği iddia olunan zararlardan dolayı sorumluluğu özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkileri kullanırken oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanmakta olup bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayanılarak İdari Yargılama Usul Kanunu 2. madde hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikamesi gerekmektedir. (11.2.1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı)

Somut olayda, davacı vekili, kazada hizmet kusuru bulunduğunu ileri sürerek davalı Karayolları Genel Müdürlüğü yönünden hizmet kusuruna dayalı olarak dava açmıştır.

Buna göre, görev-yargı yolu yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınacak hususlardan olduğundan, mahkemece davalı Karayolları Genel Müdürlüğü hakkındaki dava tefrik edildikten sonra, bu davalı yönünden idari yargının görev alanına giren uyuşmazlıkta yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davalı Karayolları Genel Müdürlüğü yönünden esas girilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

2-Bozma ilamının neden ve şekline göre hükmü temyiz eden taraf vekillerinin tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir."

 

6. Yargıtay bozma ilamına uyulduktan sonra, İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/11/2019 tarihli ve E.2019/180,sayılı kararı ile, Karayolları Genel Müdürlüğü açısından davanın başka bir esasa kaydedilmesine karar verilmiştir.

 

7. İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/11/2019 tarihli ve E.2019/763, K.2019/514 sayılı kararı ile, davanın Karayolları Genel Müdürlüğü yönünden tefrik edildikten sonra, davacının davasının yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, bu karar kesinleşmiştir. Kararın ilgili kısımları şöyledir:

 

"Toplanan tüm deliller ve dosya içeriğine; Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü kamu tüzel kişisi olup görmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmeti sırasında verdiği iddia olunan zararlardan dolayı sorumluluğu özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkileri kullanırken oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanmakta olup bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayanılarak İdari Yargılama Usul Kanunu 2. madde hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikamesi gerekmektedir. (11.2.1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı)

Somut olayda, davacı vekili, kazada hizmet kusuru bulunduğunu ileri sürerek davalı Karayolları Genel Müdürlüğü yönünden hizmet kusuruna dayalı olarak dava açmıştır.

Buna göre, görev-yargı yolu yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınacak hususlardan olduğundan, mahkemece davalı Karayolları Genel Müdürlüğü hakkındaki dava tefrik edildikten sonra, bu davalı yönünden idari yargının görev alanına giren uyuşmazlıkta yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur."

 

8. Davacılar U.Ç. ve R.Ç.'nin vekili bu kez, R.Ç. için 3.000 TL maddi, 3.000 TL manevi, U.Ç. için 1.000 TL maddi 3.000 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 10.000 TL tazminatın tahsili istemiyle yalnızca Karayolları Genel Müdürlüğüne karşı idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

B. İdari Yargıda

 

9. Bolu İdare Mahkemesinin 15/02/2021 tarihli ve E.2021/92, K.2021/144 sayılı kararı ile, 2577 sayılı Kanun'un 15. maddesinin l/a bendi uyarınca davanın yetki yönünden reddine, dava dosyasının yetkili Sakarya İdare Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

 

10. Sakarya 1. İdare Mahkemesinin 15/03/2021 tarihli ve E.2021/213 sayılı kararı ile, uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle, Mahkemelerinin görevli olmadığına, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 15. ve 19. maddeleri uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için ilk görevsizlik kararını veren İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/11/2019 tarihli, E.2019/763, K.2019/514 karar sayılı dava dosyası da temin edilerek eklenmek suretiyle dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar verilmiştir.

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

A. Mevzuat

 

11. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 1. maddesinde, Kanun'un amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu ifade edilmiş; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanun'un trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiştir.

 

12. Kanun’un, “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesi şöyledir:

 

“ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

c) (Mülga: 17/10/1996-4199/47 md.)

d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)

j) (Değişik: 17/10/1996-4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

k) (Ek:18/10/2018-7148/14 md.) Bu Kanunun 31 ve 49 uncu maddeleri kapsamında takoğraf ve çalışma-dinlenme süreleri yönünden karayolları denetim istasyonlarında denetim yapmak ve trafik idari para cezası karar tutanağı düzenlemek,

l) (Ek:29/11/2018-7153/9 md.)(5) Otoyolların habitatları böldüğü yerlerde Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün görüşünü alarak yaban hayvanlarının geçişlerine izin verecek menfez, ekolojik köprü ve benzeri tesisleri yapmak,

m) (Ek:29/11/2018-7153/9 md.)(5) Otoyollarda yaban hayvanlarından kaynaklanacak trafik kazalarını önlemek maksadı ile kafes tel çit yapmak,

n) (Ek:29/11/2018-7153/9 md.)(5) Yaban hayvanlarının muhtemel yaşam alanlarının bulunduğu bölgelerdeki karayollarında uyarıcı levhalara yer vermek,

o) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.

(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 - 3176/16 md.)”

 

13. Kanun'un 19/01/2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun'un 14. maddesiyle değişik 110. maddesi şöyledir:

 

“İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”;

 

14. Kanun'un Geçici 21. maddesi şöyledir:

 

“Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz”

 

B. Yargı Kararları

 

15. Anayasa Mahkemesinin 26/12/2013 tarihli ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı (R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147) kararının ilgili kısmı şöyledir:

 

“… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

16. Uyuşmazlık Mahkemesinin Celal Mümtaz AKINCI’nın başkanlığında, Üyeler Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 07/06/2021 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Kanun'un 14. maddesine göre olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğunun ileri sürülebilmesi için davanın “tarafları, konusu ve sebebinin aynı” olması koşulunun öngörülmüş bulunması karşısında, adli ve idari yargı yerleri arasında her iki yargı yerinde ortak taraf olan" davacılar U.Ç. ve R.Ç. ile davalı Karayolları Genel Müdürlüğü" yönünden görev uyuşmazlığının doğduğu; idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

17. Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK'in davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

18. Dava, karayolunda meydana gelen maddi hasarlı ve ölümlü trafik kazası nedeniyle oluştuğu ileri sürülen maddi ve manevi zararların, davalı idarece tazmin edilmesi istemiyle açılmıştır.

 

19. 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, 15.paragrafta belirtilen gerekçesi ile anılan kuralı Anayasa'ya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir.

 

20. Anayasa’nın 158. maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesinin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, Kanunkoyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158. maddesi uyarınca, başta Uyuşmazlık Mahkemesi olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

 

21. Bu durumda, 2918 sayılı Kanun'un 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesinin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanun'un, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

 

22. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak; Sakarya 1. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/11/2019 tarihli ve E.2019/763, K.2019/514 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. Sakarya 1. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/11/2019 tarihli ve E.2019/763, K.2019/514 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

 

07/06/2021 tarihinde, Üye Ahmet ARSLAN'ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

Başkan

Celal Mümtaz

AKINCI

Üye

Şükrü

BOZER

Üye

Mehmet

AKSU

Üye

Birol

SONER

 

 

 

 

 

Üye

Aydemir

TUNÇ

Üye

Nurdane

TOPUZ

Üye

Ahmet

ARSLAN

 

 

 

KARŞI OY

 

İdarenin kendi kuruluş kanununda belirlenen ve 2918 sayılı Kanun'da tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürütülen kamu hizmetlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi; uyuşmazlığın, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanması karşısında uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum. 07/06/2021

 

 

 

                                                                                                                          Üye

                                                                                                               Ahmet ARSLAN