Hukuk Bölümü         2009/4 E.  ,  2009/277 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacılar      : 1- N.C.T.

                         2- Z.K.

                        3- N.E.

                        4- E.M.E.

Vekili            : Av. E.B.

Davalı          : Altındağ Belediye Başkanlığı

Vekili          :  Av. M. R.A.,  Av.İ.G.

 OLAY           : Davacılar vekili, dava dilekçesinde, Altındağ 1. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü'ne bağlı, Ankara, Altındağ, Güneşevler Mahallesi 20707 ada 5 parsel sayılı gayrimenkulde 76/1268 hisse ve üzerinde bulunan iki katlı depolu dükkanın,  müvekkillerin babası T.T. adına kayıtlı iken müvekkillerine temlik edildiğini ve müvekkilleri adına tapuda kayıtlı bulunduğunu;  söz konusu arsa ve binaya ait vergi kaydının ve 2981 sayılı Yasa gereği başvurunun da mevcut olduğunu;  T.T.’in İrfan Baştuğ Caddesi 216/ A, 21 6/B numaraya rastlayan, kadastro 3105 ada 14 - 17 parsel üzerinde dava konusu binayı yapmış olduğunu, 81260 numaralı imar planı ile arsaya karşılık 20707 ada 5 parselde hisse verildiğini, binanın ise park alanı içinde kaldığını; dava konusu binanın, davalı Belediye tarafından yıkım programına alındığından bedelinin ödenmesi için Belediyeye müracaat edildiğini, ödenmeyeceği bildirildiğinden Mahkeme tarafından tespit yaptırıldığını, tespitten sonra da davalı belediye tarafından yıktırıldığını;   3194 sayılı İmar Kanununun 11. maddesi ile, İmar planlarında; meydan, yol, park, yeşil saha, otopark, toplu taşıma istasyonu ve terminal gibi umumi hizmetlere ayrılmış yerlere rastlayan arazi ve arsalar üzerinde bina bulunduğu takdirde, binanın halihazır kıymeti için takdir edilecek bedelinin ödeneceği; 18. maddesi ile,  hisseli bir veya birkaç parsel üzerinde kalan yapıların bedellerinin, ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmedikçe bu yapıların eski sahipleri tarafından kullanılmasına devam olunacağı,  bu maddede belirtilen kamu hizmetlerine ayrılan yerlere rastlayan yapıların, belediye veya valilikçe kamulaştırılmadıkça yıktırılamayacağı;   2981 sayılı Kanunun 13/b maddesi ile; bulundukları yerde korunamayan gecekondu sahiplerine ayrıca enkaz bedelinin bu Kanunla kurulan fondan belediye veya valilikçe ödeneceği hükümlerine rağmen müvekkillerine bina bedelinin ödenmemiş olduğunu; Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/46 D. İş dosyası ile, 03.10.2005 tarihli bilirkişi raporu ile dava konusu binaya 48.081,60 YTL değer tespit edilmiş ise de; dükkanların vitrin camlarına vs. zuhulen değer takdir edilmemiş bulunduğunu ifade ederek;  kamulaştırmasız el atma nedeniyle fazlaya ve diğer hususlara ait hakları mahfuz kalmak üzere şimdilik 50.000 YTL’nın yıkım tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı vekilince, süresinde verilen birinci savunma dilekçesinde, dava konusu yapı hakkında Kamulaştırma Kanununa göre işlem tesis edilmediği,  Davacı ile müvekkil belediye arasında uyuşmazlığın tamamen imar mevzuatından kaynaklandığı, yapının 2981 sayılı imar affından/ yasasından yararlanmadığı, Davacının yapısı hakkında 2981 sayılı Yasadan kaynaklı ruhsat veya yapı kullanma izninin bulunmadığı, dolayısıyla davacının yapısının kaçak ve ruhsatsız olduğu; davacıların hissesinin park alanı olarak ayrılması neticesinde kadastro bir başka parsele şuyulandırıldığını; idarenin bir eyleminden kaynaklı zararın tazmininin ancak 2577 sayılı Kanunu uyarınca İdari Yargı Mahkemelerinden talep edilmesinin gerektiği ileri sürülerek görev itirazında bulunulmuştur.

Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesi; 03.05.2007 gün ve E:2006/93, K:2007/132 sayı ile; davada idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİ’nin 19.11.2007 gün, E: 2007/9959, K: 2007/13365 sayı ile davanın, imar uygulaması sırasında yolda kalması nedeniyle davalı idare tarafından yıkılan bina bedelinin tahsili istemine ilişkin olduğu; Mahkemece, davaya bakmanın idari yargının görevi dahilinde olduğu belirtilerek, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verildiği, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edildiği; dosyada bulunan kanıt ve belgelerden, davacının kendisinin de hissedar olduğu kadastral 3105 ada, 17 parsel sayılı taşınmaz üzerine yaptığı gecekondusunun, imar planında parkta kalması nedeniyle davalı belediye tarafından yıktırıldığı ve davacının 3105 ada, 17 parsel sayılı taşınmazdaki hissesinin de muhtelif imar parsellerine şuyulandığının anlaşıldığı;  2981 sayılı Kanunun 18/10. maddesi uyarınca, imar düzenlemesi sırasında, kamu hizmetleri için ayrılan yerlere rastlayan yapıların Belediye veya Valilikçe kamulaştırılmadıkça yıktırılamayacağı, bunun tabii sonucu olarak, davacının imar planında yol gövdesinde kalması nedeniyle kamulaştırılmadan  yıkılan gecekondusu ile ilgili olarak, davalı idarenin eyleminin kamulaştırmasız el atma olarak kabul edilip, 1956 gün ve 1/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca işin esasına girilerek talep hakkında bir karar verilmesi gerektiği düşünülmeden, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesinin      doğru görülmediği gerekçesiyle bozulmuştur. 

ANKARA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 29.4.2008 gün ve E:2008/38 sayı ile, Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar vermiş;  ayrıca Davalı vekilince, dosyanın idari yargının görev alanına girdiği;  olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması açısından dosyanın Danıştay Başsavcılığına gönderilmesinin talep edilmesi üzerine;  Mahkemece,  “ Davalı vekilinin talebi doğrultusunda dosyanın Danıştay gönderilmesine…” de karar verilmiştir.

Daha sonra, Davalı vekilinin, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolundaki dilekçesi üzerine, dava dosyası Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI ;davacılara ait 3105 ada, 17 sayılı kadastral parsel üzerinde bulunan kaçak binanın park alanında kalması nedeniyle kamulaştırma yapılmaksızın yıktırılmasından dolayı uğranılan zararın yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2008/38 sayılı dosyasında açılan davanın görev yönünden reddi yolunda verilen kararın bozulmasına ilişkin Yargıtay Kararına uyulması suretiyle görev itirazının reddi üzerine olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasının istenildiği; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari dava türleri arasında sayıldığı; dosyanın incelenmesinden,davacılara ait Altındağ İlçesi, Güneşevler Mahallesi, 3105  ada, 5 sayılı parselin T.T. adına kayıtlı iken 80380 nolu planda uygulama gördüğü ve 20707 ada, 5 sayılı parselde hisselendirildiği, bu yerin 81300 nolu imar planında "Kamu Kullanım Alanı" olarak ayrılan park alanı üzerinde kalması nedeniyle 22040 ada, 5 sayılı parselle şuyulandırıldığı, söz konusu parselde bulunan bina için 2981 sayılı Yasa uyarınca yapılan başvurunun, anılan Yasanın 9/c maddesi uyarınca diğer hissedarların muvafakatına ilişkin belge sunulmaması nedeniyle sonuçlandırılamadığı, böylece kaçak yapı niteliği taşıyan binanın, idarece herhangi bir kamulaştırma işlemi ve bu kapsamda bir bedel takdiri yapılmadan imar planı uygulaması nedeniyle yıkıldığı, davacıların Güneşevler Mahallesi, İrfan Başbuğ Caddesi, 216/A, 216/B kapı nolu bina ile ilgili olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000.00 Yeni Türk Lirasının faiziyle birlikte tazmini istemiyle bakılan davayı açtıklarının anlaşıldığı; davalı idarece, binanın 81300 no'lu imar planında park alanında kalması ve kaçak yapı olması nedeniyle yıkıldığını, davacıların hisselerinin parselasyon uygulaması içerisinde 22040 ada, 5 parselle şüyulandırıldığı, bu durumda herhangi bir bedel ödenmesinin mümkün bulunmadığının iddia etmekte olduğu; öte yandan, 3194 sayılı İmar Kanununun 18.maddesinin 10.fıkrasındaki "Bu maddede belirtilen kamu hizmetlerine ayrılan yerlere rastlayan yapılar, belediye veya valilikçe kamulaştırılmadıkça yıktırılamaz" hükmünün, ruhsatlı yapıları kapsaması nedeniyle, davacının yıktırılan kaçak yapı niteliğindeki taşınmazına kamulaştırmasız el atma'dan söz edilemeyeceğinin açık olduğu; bu durumda, davacılara ait kaçak yapının 81300 No'lu İmar Planında park alanı üzerinde kalması ve imar uygulamasına başlanılması nedeniyle yıktırılmasından dolayı bir bedel ödenip ödenmeyeceği noktasından kaynaklanan ve sonuçta bir idari işlem olan imar planına dayanılarak sözü edilen yapının yıktırılmasından doğan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, kamu mevzuatı hükümleri çerçevesinde ve kamu gücü kullanılarak tesis edilmiş idari işlem ve eylemlerden kaynaklanan bir uyuşmazlığının çözümüne ilişkin bulunması nedeniyle idari yargı yerinde çözümlenmesinin gerektiği; bu nedenle, 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI ; Ankara İli, Altındağ İlçesi, İrfan Başbuğ Caddesi 216/ A, 216/B numaraya rastlayan kadastro 3105 ada 14-17 parsel üzerindeki binanın 81260 numaralı imar planı ile arsaya karşılık 20707 ada 5 parselde hisse verildiği, park alanı içinde kalan binanın davalı idare tarafından yıktırılması nedeniyle fazlaya ilişkin hak saklı tutulmak kaydıyla 50.000 YTL'nin yıkım tarihinden itibaren isleyecek yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesine davanın açıldığı, davalı idare tarafından görev itirazında bulunulması üzerine olumlu görev uyuşmazlığının çıkarıldığı; Anayasa'nın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğunun kurala bağlandığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının, idari dava türleri arasında sayıldığı;  davanın, davacının sahibi bulunduğu 81260 nolu İmar Planında parka tahsis edilen Altındağ İlçesi, 3105 ada 14-17 parsel üzerindeki binanın davalı belediye tarafından yıktırılmasından dolayı uğranılan zararın, yasal faizi ile birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmış olduğu; davalı idarenin, davacıların babası T.T.'e ait sadece 3105 ada 17 parsel üzerinde76 m2hissenin bulunduğunu, 3105 ada 14 parsel üzerinde hiçbir hissesinin bulunmadığını, davacıların hissesinin 3105 ada 17 parselin park alanı olarak ayrılması neticesinde kadastro 20707 ada 5 parsele şuyulandırıldığını belirterek, dava konusu uyuşmazlığın tamamen imar mevzuatının uygulanmasından ve idari bir eylemden kaynaklanması nedeniyle idari yargıda görülmesi gerektiğini iddia ettiği; davacı tarafından Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tespit davasında, yapı için bedel tespiti yaptırılmış ve bu bedel dava konusu edilmiş ise de, ortada idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmaması karşısında, davanın anılan Kanun'un 14. maddesinde işaret edilen bedel artırma davası niteliğinde olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı, dava dilekçesi incelendiğinde de davacının davasını idarenin uygulamasından doğan zararının giderilmesi istemiyle açtığının görüldüğü; açıklanan nedenlerle, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı Kanun'un 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinin düşünüldüğü; bu nedenle Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Kanun'un 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/38 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

 İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Turan KARAKAYA, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 07.12.2009 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME : Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarece anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak görev itirazında bulunulduğu ve Mahkemece, Yargıtay bozma kararına uyulmasına karar verilmesi üzerine 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava davacılara ait, kadastral parsel üzerinde bulunan binanın park alanında kalması nedeniyle davalı belediye tarafından yıktırılması üzerine,  binanın; kamulaştırma yapılmaksızın yıktırıldığından bahisle,  uğranılan zararın yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.

Davacı vekili, dava dilekçesinde,  binanın müvekkilleri adına tapuda kayıtlı bulunduğunu;  arsa ve binaya ait vergi kaydının ve 2981 sayılı Yasa gereği başvurunun da mevcut olduğunu;   kadastro 3105 ada 14 - 17 parsel üzerinde dava konusu binanın yapılmış olduğunu, 81260 numaralı imar planı ile arsaya karşılık 20707 ada 5 parselde hisse verildiğini, binanın ise park alanı içinde kaldığını; 3194 sayılı İmar Kanununun 11.  ve 18. maddesi uyarınca ,  kamu hizmetlerine ayrılan yerlere rastlayan yapıların, belediye veya valilikçe kamulaştırılmadıkça yıktırılamayacağını;      2981sayılı Kanunun 13/b maddesi ile; bulundukları yerde korunamayan gecekondu sahiplerine ayrıca enkaz bedelinin bu Kanunla kurulan fondan belediye veya valilikçe ödeneceği hükümlerine rağmen müvekkillerine bina bedelinin ödenmemiş olduğunu ileri sürerek;  kamulaştırmasız el atma nedeniyle fazlaya ve diğer hususlara ait hakları mahfuz kalmak üzere şimdilik 50.000 YTL’nın yıkım tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

 Davalı vekilince, savunma dilekçesinde, davacıların imar affı başvurusu olmakla birlikte yapının bulunduğu parselin kadastral parseli olduğu, hisseli bulunduğu;  3290, 2981 ve 3366 sayılı yasaların uygulanmasına dair Yönetmeliğin hükümlerine göre yapıların ıslah edilerek korunacak yapılardan olup olmadığı ya da yasa hükmünden yararlanamayacak yapılardan bulunup bulunmadığı değerlendirildiğinde;  2981 sayılı yasanın 9/c maddesinin düzenlemesine göre binanın inşa edildiği tarihte tüm hissedarlardan muvafakatname ibraz edilmesi gerekmesine rağmen bu eksikliğin giderilmediği gibi, davacının inşa ettiği yapının zeminde davacıya ait belli bir yer bulunmadığından diğer hissedarların hisselerine tecavüzlü konumu nedeniyle başkasının arsasına yapılan yapı olarak değerlendirilmesinin söz konusu olduğu, dava konusu yapı hakkında Kamulaştırma Kanununa göre işlem tesis edilmediği;  yapının 2981 sayılı imar affı yasasından yararlanmadığı, davacının yapısının kaçak ve ruhsatsız olduğu; davacıların hissesinin 3105 ada 17 parselin park alanı olarak ayrılması neticesinde kadastro 20707 ada 5 parsele şuyulandırıldığı ifade edilmiştir.

Bu durumda, her ne kadar davacı tarafından Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tespit davasında, yapı için bedel tespiti yaptırılmış ve bu bedel dava konusu edilmiş ise de, ortada idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmaması karşısında, davanın anılan Kanun'un 14. maddesinde işaret edilen bedel artırma davası niteliğinde olmadığı sonucuna varılmıştır.

Olayda, davacılara ait  ve kaçak olarak nitelendirilen yapının 81300 No'lu İmar Planında park alanı üzerinde kalması ve imar uygulamasına başlanılması nedeniyle yıktırılmasından dolayı bir bedel ödenip ödenmeyeceği noktasından kaynaklanan ve sonuçta bir idari işlem olan imar planına dayanılarak sözü edilen yapının yıktırılmasından doğan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, kamu mevzuatı hükümleri çerçevesinde ve kamu gücü kullanılarak tesis edilmiş idari işlem ve eylemlerden kaynaklanan bir uyuşmazlığının çözümüne ilişkin bulunması nedeniyle,  2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile görevsizlik kararının Yargıtay’ca bozulması üzerine bozma kararına uyulması yolunda verilen Asliye Hukuk Mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiştir.

 S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcılığınca yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile, görevsizlik kararının Yargıtay’ca bozulması üzerine bozma kararına uyulması yolunda verilen Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 29.4.2008 gün ve E:2008/38 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 07.12.2009 gününde Üyeler Mustafa KICALIOĞLU ve Mahmut BİLGEN’in KARŞIOYLARI ve OYÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.