T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS     NO  : 2016/367

            KARAR NO : 2017/340

            KARAR TR  : 05.06.2017

ÖZET : İdari ve adli yargı yerlerince verilen kararların birbirlerinin uygulanmasına engel teşkil etmemesi karşısında, 2247 sayılı Yasanın 24. maddesinde hüküm uyuşmazlığının varlığı için öngörülen “konu ve dava sebebinin aynı olması” ve “hakkın yerine getirilmesinin imkânsız bulunması” koşullarını taşımayan hüküm uyuşmazlığının giderilmesi BAŞVURUSUNUN REDDİ gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

                        İdari Yargı Yerinde

            Davacı                                    : G. Uluslararası Turistik İşletmecilik A.Ş.

            Vekili                                     : Av. N.A.

            Davalı                                     : Turizm Bakanlığı (Kültür ve Turizm Bakanlığı)

 

                        Adli Yargı Yerinde

            Davacı                                    : Kültür ve Turizm Bakanlığı

            Vekili                                     : Av. Ç.K.

            Davalı                                     : Tasfiye Halinde M.Teknik Makine Sanayi ve Tic.Ltd.Şti.

            Tasfiye Memuru                     : M.K.

 

Hüküm Uyuşmazlığının

Giderilmesi

İsteminde Bulunan                 : G. Uluslararası Turistik İşletmecilik A.Ş.

Vekili                                     : Av. B.S.

Karşı Taraf                              : Kültür ve Turizm Bakanlığı

           

 

OLAY:

I - Davacı G. Uluslararası Turistik İşletmecilik A.Ş.’nin maliki olduğu, A. Elegance Oteli bünyesindeki talih oyunları salonuna ilişkin olarak; işletme izni olmadığı halde faaliyette olduğu belirlenen ve katkı payı ödenmeyen 1993 yılı için 108.600 ABD doları, 1994 yılı için  152.200 ABD doları, 1995 yılı için 144.600 ABD doları olmak üzere toplam 405.400 ABD dolarının 15 gün içinde Bakanlık Döner Sermaye İşletmeleri Merkez Müdürlüğüne yatırılması gerektiği yolunda tesis edilen 29.12.1998 günlü ve 44220 sayılı Turizm Bakanlığı İşletmeler Genel Müdürlüğü işleminin; davalı Bakanlığın katkı payı talebinin dayanağı Yönetmeliğin Yasal ve Anayasal dayanaktan yoksun olduğu; böyle bir katkı payı talep edilebilecek olsa dahi muhatabının işletmeci olması gerektiği; katkı payı istenilen yıllarda talih oyunu salonunun faaliyette olmadığı; katkı payının yabancı para ile istenilemeyeceği; 1993 yılı katkı payının zamanaşımına uğradığı ileri sürülerek 24.2.1999 tarihinde idari yargı yerinde dava açılmıştır.

Davalı Turizm Bakanlığı cevap dilekçesinde, Talih Oyunları Salonunun işletme izni olmadığı halde faaliyette olduğunun belirlenmesi nedeniyle bu salon için istenilen meblağın tamamen yerinde olduğunu savunmuştur.

Ankara 5. İdare Mahkemesi : 25.11.1999 gün ve E:1999/222, K:1999/1077 sayı ile, Talih Oyunları Yönetmeliğinin 20. maddesinden sözederek, Talih oyunları işletmelerinden izin karşılığı her yıl için alınması öngörülen para kapsamı itibariyle mali yükümlülük sayılabilecek nitelikte olup keyfi ve takdiri uygulamaları önleyebilmek açısından kanunda yer alması gerektiğinin açık olduğu, kaldı ki, hizmet karşılığı giderlere katılma payı olarak alınması amaçlanmış olsa dahi yasa ile açıkça düzenlemeyi gerektirir mahiyette bulunmadığı, bu durumda yasa ile düzenleme konusu olabilecek bir hususun yönetmelik ile düzenlendiği ve Yönetmeliğin de 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu’nun açıkça verdiği bir yetkiye dayanmadığı anlaşılmış olmakla Talih Oyunları Yönetmeliğinin 20. maddesine dayanılarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle, yasal dayanaktan yoksun olan dava konusu işlemin iptaline karar vermiş, bu karar davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.

            Danıştay 6. Dairesi: 11.10.2001 gün ve E:2000/3070, K:2001/4564 sayı ile, talih oyunları işletmelerinden Bakanlıkça verilecek oyun masaları izni karşılığında yatırılması öngörülen paranın adının "katkı payı" olarak, adlandırıldığı; idarece alınacak paranın vergi, resim harç ve benzeri mali yükümlülük olup olmadığını belirlemek için adından ziyade niteliğinin değerlendirilmesi gerektiği; Vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerin ortak özelliklerinin Yasayla konulmaları ve kamu gücüne dayanılarak gerektiğinde zorla alınmaları olduğu; prim, kesenek, pay, ödenti adı altında idarece alınan paraların vergiler gibi genel kamu hizmetlerinin giderlerini karşılamak için değil ödeme yapanların belli amaçlarını gerçekleştirmek ve bu kişilere belli yararlar sağlamak için alındığı; ilgilisi tarafından zorunlulukla değil, istekle ödendiği, talih oyunları işletmelerinin oyun masa ve makinalarını bulundurarak kazanç elde ettiği; işletmenin isteği ve iradesine bağlı olarak ve bu iradeden gelen zorunluluk nedeniyle her yıl Bakanlık Döner Sermayesine yatırılması öngörülen payın vergi benzeri mali yüküm olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı; bu durum karşısında vergi benzeri yükümlülük olmadığı sonucuna ulaşılan katkı payı nedeniyle tesis edilen işlemin Yasanın açıkça verdiği bir yetkiye dayanmayan Yönetmelik kuralına dayalı olarak katkı payı istenemeyeceğinden bahisle iptalinde hukuka uyarlık bulunmadığından işin esasının incelenerek karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, Ankara 5.İdare Mahkemesinin 25.11.1999 günlü, E:1999/222, K:1999/1077 sayılı kararının bozulmasına karar vermiştir.

            Davacı G. Uluslararası Turistik İşletmecilik A.Ş vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuş, bu istem aynı Dairenin 19.2.2003 gün ve E:2002/715, K:2003/1078 sayılı  kararıyla reddedilmiştir.

   Ankara 5. İdare Mahkemesi : 16.5.2003 gün ve E:2003/814, K:2003/570 sayı ile, bozma kararına uyarak,  Olayda, davacı katkı payı isteminin ilgili yıllara ait dönemlerde bu şirketin işletmecisi olmadığını; Talih Oyunları Salonunun 1993 yılında Hüseyin Öcal tarafından, 1994, 1995, 1996, 1997 yılları arasında ise, Hamilton Turistik Servis Ltd. Şirketi tarafından işletildiğini ileri sürmüş ise de, işletmenin devir veya kiralamasının yapıldığını gösterir dosyada bilgi ve belge bulunmadığı, bahse konu Casinonun devrine ilişkin kira sözleşmesinin ise 1 Ağustos 1996 tarihli olduğu ve bu dönemin dava konusu edilmediği, ayrıca davacı şirket tarafından 1994, 1996 yıllarında talih oyunları için makina ithalatı talebinde bulunulduğu, ithalatının gerçekleştirilmesinin faaliyette bulunduğuna karine teşkil edeceği gibi 1993, 1994, 1995 yıllarına ait durum tespit raporları ile teknik denetim raporlarından faaliyette bulunulduğunun belirlendiği; ayrıca, davacı katkı payının yabancı para ile istenmesinin yasalara aykırı olduğunu iddia etmekte ise de, Yönetmeliğin 20. maddesinde “ABD doları veya karşılığı TL” hükmü ülkenin ekonomik şartları, TL nin değer kaybetmesi alacağın enflasyona erimemesi amacı ile konmuş bir hüküm olup ödemenin dolarla yapılacağı şartı getirmekten ziyade ödemenin miktarını belirten bir hüküm olması borçlulara dolar veya karşılığı TL diyerek seçimlik hak tanıyıp borçluların lehine olması nedeniyle yerinde bulunduğu; bu durumda katkı ücreti ödenmesinde esas olan faaliyette bulunmak olup, ancak bu faaliyetin izinsiz gerçekleştirilmesinin anılan ödemenin sorumluluğunu ortadan kaldırmaması karşısında 405, 400 dolar ücretin istenilmesinde mevzuata aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş, bu karar davacı şirket vekilince temyiz edilmiştir.

            Danıştay 6. Dairesi: 16.11.2005 gün ve E:2003/8193, K:2005/5542 sayı ile, bozma istemi yerinde görülmeyerek, mahkeme kararının onanmasına karar vermiş, davacı vekilince karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.

            Danıştay 6. Dairesi: 22.12.2006 gün ve E:2006/2726, K:2006/6515 sayı ile, dosyada mevcut 1.6.1993 ve 1.1.1994 başlangıç tarihli Talih Oyunları Mahalli (Salonu) Kira Kontratları, Gelir İdaresi Başkanlığının 25.1.2006 tarihli yazısı, Sosyal Sigortalar Kurumunun 17.1.2006 tarihli B.13.2.ssk.4.48.01.00/VIII.01100 5864-48 sayılı yazısı, vergi dairesi kayıtları, yoklama fişleri ve diğer belgelerin birlikte incelenmesinden, davacıdan dava konusu talih oyunları salonu nedeniyle katkı payının istenildiği 1993-1994-1995 yıllarında söz konusu talih oyunları salonunun davacı tarafından işletilmeyip, davacı ile kiracılar arasında yapılan kira sözleşmesi uyarınca 1993 yılında Hüseyin Öcal, 1994 ve 1995 yıllarında ise Hamilton Turistik Servis Ticaret Ltd. Şti. tarafından işletildiğinin anlaşıldığı, belirtilen nedenlerle, katkı payı istenilen dönemde davacı şirket tarafından işletilmediği açık olan talih oyunları salonları nedeniyle davacı adına tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmediğinden idare Mahkemesince işlemin iptaline karar verilmesi gerekirken aksi yönde verilen kararda isabet görülmediği gerekçesiyle temyize konu Ankara 5. idare Mahkemesinin 16.5.2003 günlü, E:2003/814, K:2003/570 sayılı kararının bozulmasına karar vermiştir.

            Ankara 5. İdare Mahkemesi : 31.5.2007 gün ve E:2007/523, K:2007/1008 sayı ile, bozma kararına uyarak, katkı payı istenilen dönemde davacı şirket tarafından işletilmediği açık olan talih oyunları salonu nedeniyle davacı şirket adına tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar vermiş, bu karar davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.

            Danıştay 6. Dairesi: 24.11.2008 gün ve E:2007/8222, K:2008/8161 sayı ile, bozma istemi yerinde görülmeyerek, mahkeme kararının onanmasına karar vermiş, davalı idarece bu kararın düzeltilmesi isteminde bulunulmuştur.

            Danıştay 6. Dairesi: 15.6.2010 gün ve E:2009/4406, K:2010/6241 sayı ile, davacı şirket tarafından 1994-1996 yıllarında talih oyunları için makina ithalatı talebinde bulunulduğu, davalı idarece söz konusu talebin kabul edildiği ve bizzat davacı şirket tarafından ithalatın gerçekleştirilmesinin faaliyette bulunulduğuna karine teşkil edeceği, idarece düzenlenen 1993, 1994, 1995 yıllarına ait durum tespit raporları ve teknik denetim raporları ile faaliyetin tespit edildiği, faaliyetin izinsiz gerçekleştirilmesinin veya şirkete ait talih oyunları salonunun kiraya verilmesinin katkı ücreti ödenmesi sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, bu konuya ilişkin kira sözleşmesinin de sözleşmenin taraflarını bağlayacağının açık olduğu, bu durumda davacı şirketten katkı payı istenilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından aksi yönde verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar vermiştir.

ANKARA 5. İDARE MAHKEMESİ : 19.1.2011 gün ve E:2011/108, K:2011/41 sayı ile, bozma kararına uyarak aynı gerekçe ile davanın reddine karar vermiş, bu karar davacı şirket vekilince temyiz edilmiştir.

Danıştay 14. Dairesi: 18.12.2013 gün ve E:2011/11089, K:2013/9892 sayı ile, temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanmasına karar vermiş, davacı şirket vekilince bu kararın düzeltilmesi isteminde bulunulmuştur.

Danıştay 14. Dairesi: 21.10.2015 gün ve E:2014/1794, K:2015/7758 sayı ile, kararın düzeltilmesi isteminin reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

 

            II -  Kültür ve Turizm Bakanlığı vekili dava dilekçesinde özetle; aslında talih oyunları salonunun Elegance Otel (Eski Unvanı G. Uluslararası Turizm İşletmeleri A.Ş.) tarafından işletildiğini, ancak kira sözleşmeleriyle adı geçen Hüseyin Öcal ve Hamilton Turistik Ltd.Şti.’ne kiraya verildiğini ve bu şirket adına dava açma zorunluluğu doğduğunu; Hamilton Turistik Ltd.Şti.nin de unvan değiştirerek M.Teknik Makine Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti olduğunu;  08.01.1998 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Talih Oyunları Yönetmeliği'nin 20. maddesinde “İşletmeler Bakanlıkça verilecek oyun masaları bulundurma izni karşılığında yıllık 10.00 ABD doları veya TL için ayrıca ilk 15 makineye kadar yıllık 5.000 ABD doları ilave olunacak her makine için ise 400 ABD doları veya bunların karşılığı TL'yi peşin olarak Bakanlığın Döner Sermaye İşletmeleri Merkez Müdürlüğü'ne yatırır. Bu miktar gerek görüldüğünde Bakanlıkça artırılır” hükmüne yer verildiğini ileri sürerek, bu hüküm kapsamında hesap edilen katkı payı olan 1994 yılı için 152.20 ABD doları, 1995 yılı için 144.600 ABD doları olmak üzere 296.800 ABD doları katkı payının fiili ödeme günündeki efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk parası karşılığı ve en yüksek banka faizi ile birlikte katkı payının davalı M.Teknik Makine Sanayi ve Tic.Ltd.Şti.’den tahsiline karar verilmesi istemiyle 26.8.2010 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

            Davalı şirket vekili ilk celsede açılan davayı kabul ettiklerini bildirmişlerdir.

BAKIRKÖY 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 25.11.2010 gün ve E:2010/378, K:2010/376 sayı ile, yapılan yargılamada davanın davalı vekili tarafından ilk celsede kabul edildiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, hesap edilen katkı payı olan 1994 yılı için 152.20 ABD doları, 1995 yılı için 144.600 Amerikan doları olmak üzere 296.800 Amerikan doları katkı payının fiili ödeme günündeki efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk parası karşılığı ile işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermiş, bu karar davacı Kültür ve Turizm Bakanlığı vekilince, dava davalı vekili taralından ilk celse duruşmaya katılmak suretiyle kabul edilmiş ve bu yönde mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ve karar bu yönden usul ve yasaya uygun ise de,  mahkemece 296.800 ABD doları katkı payının fiili ödeme günündeki satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk parası karşılığı ile işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verildiği ve kararı bu yönden temyiz ettikleri, zira; dava dilekçesinde taleplerinin alacağın en yüksek banka faizi ile birlikte davalıdan tahsili yönünde olduğu, davalının dahi bu yönde bir itirazı olmamasına ve davayı bütünüyle kabul etmesine rağmen mahkemece usul ve yasaya aykırı olarak yasal faiz işletilmesine karar verildiği nedeniyle asıl alacak yönünden talepleriyle uyumlu olan kararın bu nedenle düzeltilerek onanmasına, mümkün olmaz ise kısmen bozulmasına karar verilmesi; diğer taraftan kararın incelenmesinde 1994 yılı katkı payının sehven 152.20 ABD doları olarak kaleme alındığı; doğrusunun ise 152.200 ABD doları olması hasebiyle bu hususun da düzeltilmesi talebiyle temyiz isteminde bulunulmuştur. 

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi: 28.6.2012 gün ve E:2011/7822, K:2012/11314 sayı ile, mahkemece, kabul beyanı nazara alınarak, 1994 yılı için 152.20 ABD doları, 1995 yılı için 144.600 Amerikan doları olmak üzere 296.800 Amerikan doları katkı payının fiili ödeme günündeki efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk parası karşılığı ile işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verildiği; fakat davacı yabancı para birimi üzerinden istemde bulunduğuna göre, kamu bankalarındaki döviz kuru üzerinden işleyecek faize karar verilmesi gerektiği; ayrıca mahkemece hüküm kısmında 1994 yılı katkı payı 152.200 yerine hatalı olarak 152.20 yazıldığı, bu nedenlerle kararın bozulması gerekir ise de bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası'nın 370/2 maddesi gereğince kararın düzeltilerek onanmasının uygun görüldüğü; gerekçesiyle temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle hüküm fıkrasının birinci bendinde yer alan “152.20” miktarının sonuna “0” eklenerek “152.200” şeklinde düzeltilmesine, yine hüküm fıkrasının 1. bendinde yer alan “...yasal faiz...” ifadesinin çıkarılarak yerine “...kamu bankalarındaki yabancı para cinsinden 1 yıllık mevduata uygulanan faiz” ifadesinin yazılmasına, davacının diğer temyiz itirazlarının reddi ile kararın düzeltilmiş bu biçimiyle onanmasına karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

 

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNDEN İSTEK:

G. Uluslararası Turistik İşletmecilik A.Ş. (Yeni Ticaret Unvanı Elegance Otel Turizm İşletmeleri A.Ş.) vekili 21.3.2016 günü Ankara 5. İdare Mahkemesi kayıtlarına giren dilekçesi ile, Bakırköy 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin kesinleşen E:2010/378, K:2010/376 sayılı kararı ile, Ankara 5. İdare Mahkemesinin kesinleşen E:2011/108, K:2011/41 sayılı kararları arasındaki Hüküm Uyuşmazlığının Adli Yargı lehine giderilerek Ankara 5. İdare Mahkemesi kararının kaldırılması isteminde bulunmuştur.

            Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 24. ve 16. maddelerine göre ilgili Başsavcıların yazılı düşünceleri istenilmiştir.

           

DANIŞTAY BAŞSAVCISI: “…Adli ve idari yargı kararları arasında oluştuğu ileri sürülen hüküm uyuşmazlığının çözümü için öncelikle hüküm uyuşmazlığının oluşup oluşmadığının belirlenmesi gerekir.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 2592 sayılı Kanun ile değişik 24. maddesinin 1. fıkrasında, “1 'inci maddede gösterilen yargı mercilerinden en az ikisi tarafından görevle ilgili olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflarından en az biri aynı olan ve kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesi olanaksız bulunan hallerde hüküm uyuşmazlığının varlığı kabul edilir.” hükmü yer almaktadır.

Anılan hükme göre, hüküm uyuşmazlığının varlığı için ;

Uyuşmazlık yaratan hükümlerin adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisi tarafından verilmesi,

Konu, dava sebebi ve taraflardan en az birinin aynı olması,

Her iki kararın da kesinleşmiş olması,

Kararlarda davanın esasının hükme bağlanması,

Kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması, koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

Hüküm uyuşmazlığı bulunduğu ileri sürülen kararların incelenmesinden, adli ve idari yargı yerlerince verilmiş ve yasa yollarına başvurularak kesinleşmiş kararlar olduğu, bu

kararlarda taraflardan en az birinin aynı olduğu anlaşılmaktadır.

Bu hali ile idari ve adli yargı yerlerinde verilen kararlar arasında bir çelişki bulunmamakta olup, bu kararlar arasındaki çelişki nedeniyle bir hakkın yerine getirilmesinin olanaksız olduğundan ve hüküm uyuşmazlığı bulunduğundan söz edilemeyeceği açıktır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Ankara 5. İdare Mahkemesinin 19.01.2011 gün ve E:2011/108, K:2011/41 sayılı kararı ile Bakırköy 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.11.2010 gün ve E:2010/378, K:2010/376 sayılı kararları arasında hüküm uyuşmazlığı bulunmadığından başvurunun reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.” yolunda düşünce vermiştir.

 

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI: “Hüküm uyuşmazlığı bulunduğu ileri sürülen kararların incelenmesinde; ortada, adli ve idari yargı yerlerince verilmiş ve yasa yollarına başvurularak şeklen kesinleşmiş; taraflarından en az birinin aynı olduğu kararların bulunduğu ve tüm kararlarda da davanın esasının hükme bağlandığı ve yasa yollarının tüketildiği anlaşılmıştır.

Ancak, anılan Mahkemelerce verilen hükümler arasında bir çelişki bulunup bulunmadığı ve bu çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız olup olmadığı konusunun ayrıca incelenmesinde fayda bulunmaktadır.

Ankara 5. İdare Mahkemesindeki dava; G. Uluslararası Turistik İşletmeleri A.Ş. tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığının 1993, 1994 ve 1995 yılları için katkı payı tahakkuk ettirilmesine ilişkin işleminin iptali talebiyle açılmış ve yapılan yargılama neticesinde, davacının söz konusu talih oyunlarının oynandığı salonun işletmecisi olmamasının kendisini katkı payını ödeme yükümlülüğünden kurtarmayacağı, zira davacının söz konusu oyun salonu için 1994-1996 yılları arasında talih oyunları makinesi ithali talebinde bulunduğu gerekçesiyle iptal talebinin reddine karar verilmiştir.

Bakırköy 7. Asliye Hukuk Mahkemesindeki dava ise; Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Tasfiye Halinde M.Teknik Mak. San. ve Tic. Ltd. Şti.'ne karşı, 1994 ve 1995 yılları için toplam 296.800,00 USD katkı payının ödenmesine karar verilmesi talebiyle açılmış ve yargılama sırasında davalının davayı kabul etmesi sebebiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bu duruma göre, idare Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi kararları arasında hüküm uyuşmazlığı bulunduğunun kabulü için gerekli olan koşullardan, "Kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması" koşulunun gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır.

SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle, adli ve idari yargı mercileri tarafından esasa ilişkin olarak verilen ve kesinleşen mahkeme kararları arasında çelişki bulunmaması karşısında, hakkın yerine getirilmesini olanaksız kılan bir durum görülmediği için, 2247 sayılı Kanunun 24. maddesinde belirtilen koşulların birlikte gerçekleşmediği düşüncesiyle söz konusu başvurunun reddi gerekmektedir.

Gereği takdirlerinize sunulur.” yolunda düşünce vermiştir.

 

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Suna TÜRE, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 05.06.2017 günlü toplantısında: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

 

            2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 24. maddesinde(Değişik birinci fıkra: 21.1.1982-2592/7 md.), “1 inci maddede gösterilen yargı mercilerinden en az ikisi tarafından, görevle ilgili olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş, aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflarından en az biri aynı olan ve kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesi olanaksız bulunan hallerde hüküm uyuşmazlığının varlığı kabul edilir.

Ceza kararlarında; sanığın, fiilin ve maddi olayların aynı olması halinde hüküm uyuşmazlığı var sayılır.

İlgili kişi veya makam Uyuşmazlık Mahkemesine başvurarak hüküm uyuşmazlığının giderilmesini isteyebilir. Bu halde olumsuz görev uyuşmazlığının çıkarılması ile ilgili 15 ve 16 ncı maddelerdeki usul kuralları uygulanır” denilmiştir.

Buna göre, hüküm uyuşmazlığının varlığı için:               

a) Uyuşmazlık yaratan hükümlerin, adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisi tarafından verilmesi,

b) Konu, dava sebebi ve taraflardan en az birinin aynı olması,             

c) Her iki kararın da kesinleşmiş olması,                   

d) Kararlarda davanın esasının hükme bağlanması,              

e)Kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması koşullarının birlikte gerçekleşmesi aranmaktadır.

Hüküm uyuşmazlığı bulunduğu ileri sürülen idari ve adli yargı kararlarının incelenmesinden; ortada idari ve adli yargı yerlerince verilmiş ve kesinleşmiş kararlar bulunduğu; her iki kararda işin esasının hükme bağlandığı; taraflardan en az birinin (Kültür ve Turizm Bakanlığı) aynı olduğu anlaşılmaktadır.

Konu ve dava sebebinin aynı olup olmadığına gelince:

Ankara 5. İdare Mahkemesinde görülen ilk dava; işletme izni olmadığı nedeniyle 1993,1994,1995 yılları için G. Uluslararası Turistik İşletmecilik A.Ş. adına katkı payı tahakkuk ettirilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmış; Mahkemece, davacı şirketin söz konusu talih oyunlarının oynandığı salonun işletmecisi olmamasının davacı şirketi katkı payını ödeme yükümlülüğünden kurtarmayacağı, zira davacı şirketin söz konusu oyun salonu için 1994-1996 yılları arasında talih oyunları makinesi ithali talebinde bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bakırköy 7. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen diğer dava; Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Tasfiye Halinde M.Teknik Mak. San. ve Tic.Ltd.Şti’ne karşı  oyun masası bulundurma izni olmadığı nedeniyle 1994 ve 1995 yılları için toplam 296.800,00 ABD katkı payının ödemesine karar verilmesi istemiyle açılmış ve mahkemece davalın kabulüne karar verilmiştir.

Yukarıda özetlenen mahkeme kararları irdelendiğinde, her iki davanın konusunun “katkı payı” ödemesinden kaynaklandığı açık ise de, katkı paylarının yöneldiği şahıslar ve şahısların konumlarının farklı olduğu ve dahası konu edilen katkı paylarının sebeplerinin her iki yargı kolunda tamamen birbirinden farklılık arzettiği; Mahkemelerce karar verilirken farklı hukuki değerlendirmeler yapıldığı; bu açıdan idari ve adli yargı kararları arasında çelişki bulunmadığı ve her bir kararın, tarafları bakımından ayrı ve uygulanabilir hukuki sonuçlar doğurduğu anlaşıldığından İdare Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesinin verdiği kararlar arasında, Hüküm Uyuşmazlığının oluşmasında aranan koşullardan olan “konu ve dava sebebinin aynı olması” koşulunun gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır.

Diğer taraftan, davacıları konu ve sebepleri farklı olan davalarda verilen kararlar arasındaki çelişki nedeniyle “hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması” koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediği hususu irdelendiğinde;

2247 sayılı Yasa’nın 24. maddesi ile, iki ayrı yargı merciinden verilen çelişik kararlar nedeniyle bir kimsenin hakkının yerine getirilmesinin olanaksız bulunması halinde, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce bu çelişkinin giderilmesi yoluyla, o kimse hakkında bir çözüme ulaşılması amaçlanmakta olup, bu suretle verilecek kararın uyuşmazlıkla ilgisi bulunmayan özel ve tüzel kişileri etkilememesi gerekmektedir.

Diğer bir anlatımla “hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması” durumu; davacı yönünden sübjektif bir nitelik taşımakta ve yargı kararı ile kendisine tanınmış bir hakkın yerine getirilmemesi söz konusu iken, davalı idare yönünden, ilamı yerine getirmekle yükümlü olması bakımından objektif bir nitelik taşımakta ve davacıya yargı kararı ile tanınmış olan bir hakkın idarece yerine getirilmesinin olanaksızlığını ifade etmektedir.

Bilindiği üzere, mahkeme kararı, kural olarak, davanın taraflarını bağlar ve bunlar için kesin hüküm sonucunu doğurur. Ancak, verilen karar üçüncü kişileri bağlamaz.

Olayda, idari yargı yerinde açılan davada davacı şirket G. Uluslararası Turistik İşletmecilik A.Ş. kendi adına katkı payı ödemesi gerektiği yolunda tesis edilmiş olan işlemin iptali istemiyde dava açmışken, adli yargı yerinde Kültür ve Turizm Bakanlığı Tasfiye Halinde M.Teknik Makine Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti’nden “katkı payı” tahsil etmek istemiyle dava açmıştır.

Buna göre, farklı davacıların, birbirlerinden bağımsız olarak iki ayrı yargı kolunda açtıkları davaların konularının aynı olduğundan söz edilemeyeceği gibi, iki farklı davada, iki farklı davacı hakkında verilen iki farklı kararda çelişki bulunduğundan söz etmek de olanaksızdır.

Öte yandan idari yargı yerince davanın reddi yolunda verilen karar ile adli yargı yerlerinde davanın kabulü yolunda verilen kararların birbirlerinin uygulanmasına engel teşkil etmediği gözetildiğinde, başvuruda bulunan G. Uluslararası Turistik İşletmecilik A.Ş.  yönünden hakkın yerine getirilmesinin imkansızlığından da sözedilemez.

Açıklanan nedenlerle 2247 sayılı Yasanın 24. maddesinde öngörülen “konu ve dava sebebinin aynı olması” ve “hakkın yerine getirilmesinin imkânsız bulunması” koşullarını taşımayan başvurunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç        : 2247 sayılı Yasa’nın 24. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan  BAŞVURUNUN REDDİNE, 05.06.2017 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Suna

TÜRE

 

 

 

 

 

Üye

Turgay Tuncay

VARLI