T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2014 / 928

            KARAR NO : 2014 / 973

            KARAR TR   : 17.11.2014

 

ÖZET: 2918 sayılı Yasadan kaynaklanan sorumluluk davasının ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

K  A  R  A  R

 

Davacılar      :  1- T. Y.                  7-N. Y.

                           2-H. Y.                  8-S. Y.

                           3-Ş. Y.                  9-Y. Y.

                         4-H. Y.                  10-E. E.

                           5-T. Y.                   11-F. B.

                           6-Z. Y.                   12-H. D.                                                         

Vekilleri         :  Av. H. Ö.

Davalılar

(Adli Yargıda):  1-M. G.

Vekili              :  Av. Y. B.

                           2-Karayolları Genel Müdürlüğü          

Vekili              :  Av. A. E.

                           3-Axa Sigorta A.Ş.

Vekili              :  Av. B. K.    

 İdari Yargıda

 Davalı            : Karayolları Genel Müdürlüğü

                     

O L A Y               : Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle; 26.07.2009 tarihinde davacıların murisleri Z. Y.’in idaresindeki 21 EZ 105 plakalı araç ile M. G. yönetimindeki 16 HG 968 plakalı aracın Ergani-Diyarbakır karayolunda yaptığı trafik kazasında hayatını kaybettiğini, kazanın meydana gelmesinde tüm dosya raporları ve adli tıp kurumu raporlarından da davalı tarafın kusurlu olduğunu, davalı tarafın kanun ve mevzuata aykırı olarak gerekli önlemleri almamalarından kaynaklandığını, kazanın meydana gelmesinde savcılık ve mahkeme tarafından yapılan keşif ve tespitlerde davalı kurum olan Karayolları Genel Müdürlüğünün kaza mahallinde yol ve refüj kaynaklı olan gerekli tedbirleri almamasından dolayı gerek mahalli bilirkişi gerekse de Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesinde kusurlu bulunduğunu, söz konusu kaza olayı ile ilgili olarak yargılamanın Ergani Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2009/524 Esas sayılı dosyasında devam ettiğini, davalı tarafların hukuki sorumluluk ilkeleri uyarınca meydana gelen zarardan dolayı müşterek ve müteselsilen sorumlu olduklarını,  davacıların murisi olan Z. Y.’in aile ve akraba içerisinde aile büyüğü konumunda olup çevresinde saygın ve önder olarak görüldüğünü, davacılarının bu aile ve sosyal statüye sahip olan babalarını, eşini ve kardeşlerini kaybetmeleri nedeniyle manevi yönden çok derin bir üzüntü ve keder yaşadıklarını, davalı Musa Gider ve ailesinin müvekkillerine hiçbir maddi katkı ve yardım yapmadıklarını, cenaze ve defin masrafı olarak da bir çok harcama yapan davacılarının bu harcamalarının bir kısmı için borçlandığını, davacıların murisinin serbest ticaretle özellikle tarım, hayvancılık ve bahçecilik işlerinde çalıştığını, yaklaşık aylık kazancının 1.5000,00 TL ile 2.000,00 TL arasında olduğunu, murislerinin ölümü ile davacıların aile olarak çok büyük oranda maddi destek kaybına uğradığını, davalı sigorta şirketince yapmış oldukları tazminat başvurusunda da taraflara yasal süre içerisinde ödeme yapılmadığı gibi daha sonra fazlaya ilişkin hakları saklı tutmak üzere kısmi ödeme yapıldığını, davalı tarafın sigorta ettirdiği aracın sigorta poliçesinde meydana gelecek ölümlü kazalarda ödenecek tazminat ve sorumluluk miktarının kişi başına 150.000,00 TL olarak belirlendiğini, 16 HG 968 plaka sayılı aracın Axa Sigorta A.Ş. tarafından 24319015 nolu zorunlu trafik sigortası poliçesi ile sigorta edilmiş olduğundan davalı sigorta şirketi de KTK hükümlerine göre poliçedeki teminatla sınırlı olarak kaza ve hasardan sorumlu olduğunu fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile arz edilen sebeplerle kaza tarihinden itibaren yasal faizin uygulanması ile davacılar için toplam 120.000TL maddi ve manevi tazminatın davalılar Axa Sigorta A.Ş. Genel Müdürlüğü, Karayolları Genel Müdürlüğü ve Musa Gider’den tahsili istemiyle adli yargıda dava açmıştır.

ERGANİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 31.05.2012 gün ve E:2011/306 K:2012/348 sayılı kararı ile davanın kısmen kabul, kısmen reddine dair verilen karar davacılar vekili ve davalı Musa Gider tarafından temyiz edilmiştir.

YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ: 12.02.2013 gün ve E:2012/17412 K:2013/2338 sayılı kararında “… Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü’nün kamu kurumu niteliğinde olduğu; zararlandırıcı sonucun doğmasına neden yolun yapımının, bakım ve korunmasının da görevleri arasında bulunduğu açıktır. Diğer yandan, bir kamu kurumu tarafından kamu yasaları uyarınca yapılmış olan tesislere bakma ve o tesisleri kullanma yükümlülüğü yine kamu yasalarından doğan bir yükümlülüktür. O halde, anılan nitelikteki bir kamu tesisinin gerek yapılmasındaki, gerekse kullanılması veya korunmasındaki kusurdan doğan zararlar; idari karar ve eylemlerden doğan zararlar niteliğinde bulunduğundan ödetilmesi istekleri 11/2/1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın II. Bendi hükmünce tar yargı davasının konusunu oluştururlar. Bu nitelikteki davaların ise idari yargı yerinde açılması gerekir.

Tüm bu açıklamalar karşısında, tazminat istemine konu olayın, kamu hizmetinin görüldüğü bir sırada ve hizmet ile ilgili bulunduğu kabul edilmelidir. İdare’nin hizmet kusuru niteliğindeki eylemi sonucu meydana gelen zararlardan dolayı; İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince İdare’ye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir. Mahkemece, yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, iş,in esasının çözümlenmesi; usul ve yasaya mutlak aykırılık oluşturup, bozmayı gerektirmiştir…” şeklinde gerekçe ile kısmen kabul kısmen redde ilişkin hüküm Karayolları Genel Müdürlüğü yönünden bozulmasına karar verilirken davalı Musa Gider’in temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

ERGANİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:04.06.2013 gün ve E:2013/409 K:2013/501 sayılı kararında özetle; davalı Karayolları Genel Müdürlüğü’nün kamu kurumu niteliğinde olduğu; zararlandırıcı sonucun doğmasına neden yolun yapımının, bakım ve korunmasının da görevleri arasında bulunduğu, diğer yandan, bir kamu kurumu tarafından kamu yasaları uyarınca yapılmış olan tesislere bakma ve o tesisleri kullanma yükümlülüğünün yine kamu yasalarından doğan bir yükümlülük olduğu, anılan nitelikteki bir kamu tesisinin gerek yapılmasındaki, gerekse kullanılması veya korunmasındaki kusurdan doğan zararlar; idari karar ve eylemlerden doğan zararlar niteliğinde bulunduğundan ödetilmesi istekleri 11/2/1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın II. Bendi hükmünce tam yargı davasının konusunu oluştururlar. Bu nitelikteki davaları ise idari yargı yerinde açılması gerektiği gerekçesiyle davacının davasının görev yönünden reddine karar vermiştir. 

Kararın kesinleşmesinin ardından davacıların dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talebi üzerine, dosya görevli Diyarbakır 1. İdare Mahkemesine gönderilmiştir.

 DİYARBAKIR 1. İDARE MAHKEMESİ:17.01.2014 gün ve E:2014/3 K:2014/25 sayılı kararında özetle; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3. maddesi gereği öncelikle davacılar tarafından Mahkememize verilmiş bir dava dilekçesinin olmaması, sonrasında bu dilekçede davacı ile davalının adresleri ile birlikte gösterilmesi, davanın konusu ve sebepleri ile dayanağı delilerin, uyuşmazlık konusu tazminat miktarının (her bir davacı açısından maddi ve manevi tazminat miktarının) dilekçede gösterilmesi, dava konusu kararın ve belgelerin asılları veya örneklerinin dava dilekçesine eklenmesi, dilekçeler ile bunlara ekli evrak örneklerinin karşı taraf sayısından bir fazla olması gerektiği sonucuna varıldığı açıklanarak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15. maddesinin 1/d bendi uyarınca, bu kararın tebliğinden itibaren 30 gün içinde belirtilen noksanlar tamamlanarak yeniden dava açılmakta serbest olmak üzere dava dilekçesinin reddine karar vermiştir.

Davacılar vekili bu kez istenen eksiklikleri tamamlayarak Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine idari yargıda yeniden dava açmıştır.

DİYARBAKIR 1. İDARE MAHKEMESİ:27.02.2014 gün E:2014/188 sayılı kararında özetle; uyuşmazlığın ölümlü trafik kazasının meydana geldiği yolun bakım ve onarım sorumluluğuna ilişkin olması ve 2918 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması suretiyle çözümlenebilecek mahiyette olması nedeniyle, 2918 sayılı yasa hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili uyuşmazlığın görüm ve çözümünde aynı Yasa’nın 110. Maddesi hükmü uyarınca adli yargı yerleri görevli olduğunu gerekçe göstererek, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. Maddesi hükümleri uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilinceye kadar davanın ertelenmesine karar vererek dosya Mahkememize gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 17.11.2014 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME:Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli ve idari yargı yerleri arasında davalı Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine açılan dava yönünden görev uyuşmazlığın doğduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Filiz BUDAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacıların murisinin trafik kazasında hayatını kaybetmesinden dolayı uğranılan maddi ve manevi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.  

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; “Tanımlar” başlıklı 3.maddesinde ise, trafik için kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanların karayolu olduğu; aynı Kanunun,  “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

          b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

          c) (Mülga: 17/10/1996 - 4199/47 md.)

          d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

          e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

          f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

          g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

          h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)

          j) (Değişik: 17/10/1996 - 4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.

(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 - 3176/16 md.)”  hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyaların incelenmesinden; davacıların murisi Z. Y.’in 26.07.2009 tarihinde   21 EZ 105 plakalı araç ile Ergani-Diyarbakır karayolunda yaptığı trafik kazasında hayatını kaybetmesi nedeniyle uğramış oldukları maddi ve manevi tazminat istemiyle önce adli ve sonrasında idari yargıda dava açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısiyle 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Diyarbakır 1.İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile, Ergani Asliye Hukuk Mahkemesi’nce Karayolları Genel Müdürlüğü yönünden verilen 04.06.2013 gün ve E:2013/409 K:2013/501 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Diyarbakır 1.İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile, Ergani Asliye Hukuk Mahkemesi’nce Karayolları Genel Müdürlüğü yönünden verilen 04.06.2013 gün ve E:2013/409 K:2013/501 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 17.11.2014 gününde üye Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYU ve OYÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT