Hukuk Bölümü         2008/232 E.  ,  2009/175 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : M.K.

Vekili              : Av. S.E.

Davalı            : Bornova Belediye Başkanlığı

Vekili             : Av. M.A.

O L A Y : Bornova Belediyesi’nin 23.9.1999 gün ve 64/1089 sayılı Encümen kararı ile, mülkiyeti S.S. Çamyuva Konut Yapı Kooperatifi’ne ait Bornova, Erzene Mahallesi, 118. Sokak, No:25-25/1 no’da ve 61 pafta, 557 ada, 30 parsel sayılı yerde ruhsatsız olarak yapılan inşaatların 2 kez mühürlenmesine rağmen inşaatlara ruhsatsız olarak devam edilerek bitirildiği, daha sonra ruhsat verildiği anlaşıldığından, yapı sahibi S.S. Çamyuva Konut Yapı Kooperatifi’nin 1.500.000.000.-TL para cezası ile cezalandırılmasına, müteahhidi M.K.’nun da 1.500.000.000.-TL para cezası ile cezalandırılmasına 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesi uyarınca karar verilmiştir.

Davacı vekili, para cezasına karşı adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

BORNOVA SULH CEZA MAHKEMESİ; 28.12.2001 gün ve D.İş E:2001/109, D.İş K:2001/284 sayı ile, muteriz vekilinin Bornova Belediye Encümeni’nin 23.9.1999 tarih ve 64/1089 sayılı kararıyla verilen idari para cezasına itiraz ettiği, Anayasa Mahkemesi’nin 15.5.1997 tarih ve 1996/72 E, 1997/51 K sayılı kararıyla, 3194 sayılı İmar Yasası’nın 42/5 maddesinin iptal edildiği ve kararın Resmi Gazete’nin 1.2.2001 tarih ve 24305 sayılı nüshasında yayımlanarak 1.8.2001 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunduğu, bu tarihten itibaren anılan Yasa uyarınca verilen idari para cezalarına vaki itirazları inceleme görevinin Mahkemeleri görevi dışında kaldığı ve itiraz edilen kararın idari işlem niteliğinde olup, idari yargının denetimine tabi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, YARGITAY 7. CEZA DAİRESİ’nin 19.10.2004 gün ve E:2004/11323, K:2004/11472 sayılı kararıyla onanmak suretiyle kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez, Encümen kararının iptali istemiyle 14.1.2005 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

Davanın reddine ilişkin kararın İzmir Bölge İdare Mahkemesi’nce görevsizlik nedeniyle bozulması üzerine İZMİR 1. İDARE MAHKEMESİ; 20.9.2007 gün ve E:2007/1444, K:2007/1214 sayı ile, davanın reddine ilişkin olarak verilen 31.7.2006 tarih ve E:2005/46, K:2006/1237 sayılı Mahkemeleri kararının, İzmir Bölge İdare Mahkemesi'nin 27.3.2007 tarih ve E:2007/425, K:2007/1169 sayılı kararı ile, davanın görüm ve çözümünün adli yargının görevine girdiği gerekçesiyle bozulması üzerine gereğinin düşünüldüğü, 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 3, 27, geçici 2 ve geçici 3. maddelerinden söz ederek, kendi özel kanununda görevli yargı yerinin belirlenmediği veya bu konuda sürekli yada geçici boşluk oluşan hallerde, Kanun Koyucunun bu konuda genel iradesini ve anlayışını yansıtan ve konuya ilişkin genel hükümler içeren Kabahatler Kanunu uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi gerektiği, konunun Kabahatler Kanunu uyarınca değerlendirilmesinde; bu Kanunun 5560 sayılı Kanun’la yeniden düzenlenen 3. maddesi ile 27. maddesi hükümlerinden, Kanun Koyucu tarafından idari para cezalarında görevli yargı yerinin genel olarak sulh ceza mahkemeleri olarak belirlendiği, hatta bu Kanunun geçiş hükümlerini içeren geçici 2 ve 3. maddelerinin de 3 ve 27. maddesinde yer alan sürekli hükümleri destekleyici nitelikte olduğunun anlaşıldığı, Kanunun 3 ve 27. maddesinin (8) bendinde açıkça belirtildiği üzere, para cezasını düzenleyen Kanunda idari yargı yerinin gösterilmediği ve para cezası ile birlikte idari yargının görevine giren bir karar verilmediği hallerde idarece verilen para cezasına karşı sulh ceza mahkemelerine başvurulması gerektiği, başka deyişle, idari para cezalarına karşı genel olarak sulh ceza mahkemelerine başvurulması gerektiği, ancak para cezasını düzenleyen Kanunda idari yargı yerinin görevli kılınması veya bu durum dışında para cezası ile birlikte idari yargının görevine giren bir idari işlem tesisi halinde uyuşmazlığın çözümü için idari yargı yerine başvurulması gerekeceği, olayda Belediye Encümeni kararı ile verilen para cezası yanında idari yargının görevine giren bir idari işlem tesis edilmediğinden, yukarda yer verilen Kanun hükümleri uyarınca uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargının görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, karara yapılan itirazın reddi suretiyle kesinleşmiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE :

            Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Turan KARAKAYA, Nüket YOKLAMACIOĞLU, Serdar AKSOY ve Coşkun GÜNGÖR’ün katılımlarıyla yapılan 6.7.2009 günlü toplantısında;

I-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği...” açıkça belirtilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun, davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesine göre verilen para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

 3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Ceza hükümleri” başlıklı 42. mad­desinin be­şinci fıkrasında yer alan “Bu cezalara karşı cezanın tebliğinden itibaren yedi gün içinde sulh ceza mahkemesine itiraz edilebilir” yolundaki birinci tümce, Anayasa Mahkemesi’nin 15.5.1997 gün ve E:1996/72, K:1997/51 sayılı kara­rıyla iptal edil­miş ve iptal nedeniyle meydana gelen hukuksal boşluk kamu yararını bozucu nite­likte görüldüğünden, iptal hük­münün, kararın Resmi Ga­zetede yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiş; bu karar, 1.2.2001 tarih ve 24305 sayılı Resmi Gazete’de yayımlan­mıştır.

Anayasanın “Anayasa Mahkemesinin kararları” başlıklı 153. mad­desinin üçüncü ve dördüncü fıkralarında, “Kanun, kanun hükmünde karar­name veya Tür­kiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararla­rının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştı­rabilir. Bu tarih, kararın Resmi Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.

İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda Türkiye Büyük Millet Meclisi iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu doldu­racak kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar” hükümle­rine yer verilmiş; aynı maddenin son fıkrasında, “Anayasa Mahkemesi ka­rarları Resmi Gazetede hemen yayımlanır ve yasama yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, ger­çek ve tüzelkişileri bağlar” hükmü yer al­mıştır.

Anılan hükümlere göre sözü edilen Anayasa Mahkemesi kararının hukuki sonuçları incelendiğinde, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesi­nin beşinci fıkrasında yer alan “Bu cezalara karşı cezanın tebliğinden itiba­ren yedi gün içinde sulh ceza mahkemesine itiraz edilebilir” yolundaki bi­rinci tümceye iliş­kin iptal hükmünün, karar 1.2.2001 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmış oldu­ğuna göre, Anayasa Mahkemesi’nce belirlenen altı aylık sürenin sona erdiği 1.8.2001 gününde yürürlüğe gireceği ve bu süre içinde iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu dolduracak şekilde yasama organınca herhangi bir düzenleme yapılmadığı anlaşıl­makta olup, bu du­rumda görev kuralı yürürlükten kalktığından görevli yargı yerinin hukukun genel ilkelerine göre saptanacağında kuşkuya yer bulunmamaktadır.

Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen iptal kararında da, “... Kural ola­rak, idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren ko­nularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda idari yargı­nın görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlen­dirilmesi ko­nusunda yasa koyu­cunun mutlak bir takdir hakkının bulundu­ğunu söylemek olanaklı değildir. İdari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuş­mazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bu­lunması halinde yasa ko­yucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. Ancak itiraz konusu kuralda olduğu gibi bir idari işlemin bir bölümü­nün idari yar­gının, diğer bir bölümün ise adli yargının denetimine bırakılmasında, kamu yararı bulunmamaktadır. Zira bu işlemler, kamu gücünün kullanılmasıyla ilgili bir idari işlemin devamı ve idari bir yasağa aykırı davranan kişiye idari bir yaptırımın uygulanması niteliğinde olup, çıkacak uyuşmazlıkların çözü­münde de idari yargının yetkili olacağı kuş­kusuzdur...” denilmiştir(Anayasa Mahkemesi Ka­rarlar Dergisi S.37.C.1, Sayfa 148) .

Bu durum karşısında, idare hukukunun bir müeyyidesi olan imar para ce­za­sından doğan uyuşmazlıkların 1.8.2001 tarihinden itibaren görüm ve çözü­münde, idari yargı yerlerinin görevli olacağının kabulü gerekir.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konu­sunda ta­raflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir ya­sayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

Buna göre, davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürür­lüğe girmesin­den sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hüküm­lerinin varlığı ha­linde, mahkemece görevsizlik kararı ve­rilemeyeceği açıktır.

Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapı­lan bir ka­nun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gel­miş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) da­vaya bakmaya devam etmesi gerekir.

1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun Geçici 2. maddesinde, “Bu Kanun hükümleri, yürürlüğe girdiği tarih itibariyle idare mahkemelerinde dava açılarak iptali istenen idari yaptırım kararları hakkında uygulanmaz” denilmesi ve İdare Mahkemesinde davanın 14.1.2005 tarihinde açılmış olması nedeniyle,  bakılan uyuşmazlıkta,  bu Yasa hükümleri uygulanmayacağından, dava konusu edilen imar para cezasına ilişkin Yasadaki görev hükmü 1.8.2001 tarihinde yürürlükten kalktığına ve kural ola­rak, idare hukukunun müeyyidesi olan idari para cezalarından do­ğan uyuşmaz­lıklarda idari yargı yerleri görevli olduğuna göre, görev kuralı­nın geçmişe etkili olacağı yolundaki genel hukuk ilkesi karşısında, imar para cezasına ilişkin işle­min iptali istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli bulunmakta­dır.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İzmir 1. İdare Mahkemesi’nin 20.9.2007 gün ve E:2007/1444, K:2007/1214 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 6.7.2009 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.