Hukuk Bölümü         2013/249 E.  ,  2013/650 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : S.A.

Vekili      : Av. E.A.A., Av. A.A.

Davalı      : Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili      : Av.Y.B.A. 

                O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının Dikmen 3,4,5. Etaplar  Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında Ankara Büyükşehir Belediyesi ile 15.08.2006 tarihli Tapu Tahsis Belgesi Tesis Projesini borçlu adı altında imzaladığını, bu projenin daha sonra iptal edildiğini, sözleşme uyarınca müvekkilinin davalıya ödediği 15.036,45 TL nin her bir ödemenin yapıldığı miktara, ödeme tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faiziyle birlikte, müvekkilinin tapu tahsili tesis, müştemilat ve ağaçları için dava tarihindeki yapı maliyet değeri ve ağaçlar bedeli olarak şimdilik 500,00 TL nin ve enkaz bedeli olarak şimdilik 500,00 TL nin alacaklarının muaccel olduğu sözleşme tarihi olan 15.08.2006 dan, bu talepleri kabul görmez ise sözleşmenin fesih tarihi olan 15.05.2009 tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte, müvekkilinin şimdiye kadar ödemek zorunda kaldığı ve ödeyeceği kira bedelleri için şimdilik 500,00 TL lik kira bedellerinin ödendiği ve ödenmesi gereken tarihlerden itibaren işlemiş ve işleyecek ticari avans faiziyle birlikte, müvekkilinin sözleşmenin yapılmasıyla mahrum kaldığı ve kalacağı kira gelirleri için şimdilik 500,00 TL nin kira gelirlerinin elde edilmesi gereken tarihlerden itibaren işlemiş ve işleyecek ticari avans faiziyle birlikte, müvekkilinin uğramış olduğu menfi ve müspet zararlar için şimdilik 500,00 TL tazminatın sözleşme tarihi olan 15.08.2006 dan, bu talepleri kabul görmezse sözleşmenin fesih tarihi olan 15.05.2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte olmak üzere toplam 17.536,45 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

                Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.05.2010 gün, E:2010/199 sayılı tensip tutanağı ile yargılamanın 22.06.2010 gününe bırakılmasına karar verilmiştir.

                Dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir tebligat 18.05.2010 tarihinde davalı idareye tebliğ edilmiştir.

                Davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili 25.05.2010 günlü dilekçesi ile davaya cevaplarını sunabilmeleri için cevap süresinin duruşma tarihine kadar uzatılmasını talep etmiş ve Ankara 23.Asliye Hukuk Mahkemesi 25.05.2010 gün, E:2010/199 sayı ile talebin kabulüne karar vermiştir.

                Davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili 07.06.2010 havale tarihli dilekçe ile davaya cevaplarını sunmuş olup, iş bu cevap dilekçesinde görev itirazında bulunmamış, 22.06.2010 günlü 1.celsede de görev itirazında bulunmamış olmakla, 13.07.2010 havale tarihli dilekçe ile görev itirazında bulunmuştur.

                Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi: 14.10.2010 gün, E:2010/199, K:2010/376 sayı ile özetle, uyuşmazlığın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinden bahisle davanın yargı yolu yönünden reddine karar vermiş olup, bu karara karşı yapılan temyiz başvuru üzerine Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 09.04.2012 gün, E:2012/3764, K:2012/9552 sayı ile özetle davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar vermiştir.

                Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi Yargıtay bozma ilamından sonraki 04.10.2012 günlü 1.celsede; E:2012/329 sayı ile bozma ilamına uyulmasına karar vermiş olup, davalı idare vekili bu celsede olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılarak dosyanın Danıştay Başsavcılığına gönderilmesini talep etmiştir.    

                Davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili 09.10.2012 günlü dilekçesi ile,   idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

                Danıştay Başsavcısı; ''İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi, bakım ve onarımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerleri görevli bulunmaktadır.

Anayasanın 125'inci maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin Vinci fıkrasının (b) bendinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.

Davalı Belediyece, yasa ile verilen görevini yerine getirmek üzere uygulamaya koyduğu Kentsel Dönüşüm Projesinin, buna karşı açılan davada İdare Mahkemesince iptaline karar verilmiş olması nedeniyle yürütülemediği ve Meclis kararı ile uygulamadan kaldırıldığı savunulduğuna göre, idarece kamu gücüne dayanılarak, re'sen ve tek yanlı şekilde tesis edilen işlemlerden doğan zararın tazminine ilişkin bulunan ve davacının haklarını ihlal eden idari işlem dolayısıyla, 2577 sayılı Yasa'nın 12'inci maddesi uyarınca doğrudan doğruya açtığı tam yargı davasının, idare hukuku ilkelerine göre görüm ve çözümü İdari Yargı’nın görev alanına girmektedir. '' demek suretiyle 2247 Sayılı Yasanın 10'uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan  AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 13.5.2013 günlü toplantısında: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı M. BAYHAN ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 10. maddesinde, “Görev uyuşmazlığı çıkarma; adli, idari ve askeri bir yargı merciinde açılmış olan davada ileri sürülen görev itirazının reddi üzerine ilgili Başsavcı veya Başkanunsözcüsü tarafından görev konusunun incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesinden istenmesidir.

Yetkili Başsavcı veya Başkanunsözcüsünün Uyuşmazlık Mahkemesinden istekte bulunabilmesi için, görev itirazının, hukuk mahkemelerinde en geç birinci oturumda, ceza mahkemelerinde delillerin ikamesine başlamadan önce; idari yargı yerlerinde de dilekçe ve savunma evresi tamamlanmadan yapılmış olması ve yargı yerlerinin de kendilerinin görevli olduklarına karar vermiş bulunmaları şarttır.

Görev itirazının yargı merciince yerinde görülerek görevsizlik kararı verilmesi halinde, görev konusunun Uyuşmazlık Mahkemesince incelenebilmesi, temyizen bu kararın bozulmuş ve yargı merciince de bozmaya uyularak görevli olduğuna karar verilmiş bulunmasına bağlıdır.

Uyuşmazlık çıkarma isteminde bulunmaya yetkili makam; reddedilen görevsizlik itirazı adli yargı yararına ileri sürülmüş ise Cumhuriyet Başsavcısı, idari yargı yararına ileri sürülmüş ise Danıştay Başkanunsözcüsü, askeri ceza yargısı yararına ileri sürülmüş ise Askeri Yargıtay Başsavcısı, Askeri İdari Yargı yararına ileri sürülmüş ise bu mahkemenin Başkanunsözcüsüdür.

Görev itirazının reddine ilişkin karara karşı itiraz yolunun açık bulunduğu ceza davalarında ret kararı kesinleşmeden uyuşmazlık çıkarma istenemez” denilmiş; 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir. Olayda, Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davada, davalı idarece, gerek 07.06.2010tarihinde kayda giren birinci cevap dilekçesinde, gerekse de 22.06.2010 tarihinde yapılan birinci oturumda görev itirazında bulunulmadığı, ancak 13.07.2010 tarihinde kayda giren dilekçesinde, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu ileri sürülerek görev itirazında bulunulduğu anlaşılmıştır. Bu durumda; davalı idare vekili tarafından, (en geç) birinci oturumdan sonra yapılan görev itirazının süresinde olduğunun kabulü mümkün değildir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, anılan Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

 

SONUÇ: 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan  BAŞVURUNUN, anılan Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 13.5.2013 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.