Hukuk Bölümü         2013/465 E.  ,  2013/892 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : H.B.

Vekili      : Av. Ş.K.

Davalı      : Rize Belediye Başkanlığı

Vekili      : Av. M.Y.

O L A Y  :Davacı vekili, müvekkilinin maliki olduğu Rize İli, Merkez, Çamlıbel Mahallesi mevkiinde kain ve tapunun 811 ada,   7-8-9 parsel numarasında kayıtlı bulunan taşınmazlarının bir kısmına;   imar planında yapılan değişiklik sonucu İmar yolu ve park alanı olarak kamulaştırmasız el konulduğunu; uğranılan zarara karşılık her hangi bir bedel de ödenmediğini; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun E:2010/5-662,  K:2010/651,  15.12.2010 tarihli Kararında,  uzun yıllar programa alınmayan İmar Planının fiilen hayata geçirilmemesi, pasif ve suskun kalmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edilmiş olduğunu, İdarenin sorumlu bulunduğunu ve el koyma sebebiyle tazminat ödenmesi gerektiğine hükmettiğini ifade ederek;  fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı tutularak,  kamulaştırmasız el koyma bedeli olarak şimdilik 30.000-TL  tazminatı dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi  istemiyle, adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı idare vekili,  süresi içerisinde görev itirazında bulunmuştur.

RİZE 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 27.11.2012 gün ve E:2012/472 sayı ile, davalı vekilinin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı vekilinin, davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinden bahisle idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Uygulama ve Öğreti'de, kamu idarelerinin, kamu hizmetinin yürütümü sırasında, kamu gücü kullanarak tek yanlı irade açıklamalarıyla yapmış oldukları işlemlerin, "idari işlem"; herhangi bir işlem ya da karara dayanmaksızın gerçekleştirdikleri maddi faaliyetleriyle, görevleriyle ilgili hareketsizliklerinin de, "idari eylem" olarak tanımlandığı;  bu tanıma göre; idarelerin 3194 sayılı İmar Kanununun 8'inci maddesi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici imar planları ile 2981 sayılı Yasanın 13'üncü maddesinin (c) bendi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici ıslah imar planları ve bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kamulaştırma, ruhsat gibi bireysel işlemlerin, "idari işlem"; bu imar planı uyarınca yapmak zorunda oldukları program ve uygulamaları bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri; yani, bu konudaki hareketsizliklerinin de, idari eylem niteliği taşıdığı; dosyanın incelenmesinden; dava dilekçesinde, imar planında yol ve park alanı olarak ayrılan taşınmazın bedelinin ödenmesine hükmedilmesinin istenildiğinin anlaşıldığı; bu bilgiler karşısında; davanın, davacıların taşınmazının, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.12.2010 günlü, E:2010/5-662 K:2010/651 kararında "hukuki el atma" olarak nitelendirilen, imar planındaki belirleme sebebiyle mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamadan kaynaklanan tazminat talebiyle açıldığı sonucuna ulaşıldığı; dava dilekçesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında, mülkiyet hakkına getirildiği söylenen kısıtlamanın, taşınmazın malikleri yönünden zarar doğurucu sonuçlarının olabileceğinde kuşku bulunmadığı, ancak bu sonuç ya da sonuçların, genel ve düzenleyici nitelikte bir idari işlem olan imar planında taşınmaza yönelik belirlemenin bu planda öngörülen kamulaştırma programlarının zamanında yapamamasından ve imar uygulamalarından; başka anlatımla da, idari işlemlerden ve davalı idarelerin imar planı gereği yapılması gereken kamulaştırmalar konusundaki hareketsizliği şeklinde ortaya çıkan idari eylemlerden kaynaklandığı; idari işlem ve eylemlerden doğan zararların tazmini taleplerinin ise, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 12 ve 13'üncü maddeleri uyarınca, İdari Yargı yerlerinde açılacak tam yargı davalarına konu edilmelerinin, anılan yasa hükümlerinin gereği olduğu; bu bakımdan, hukuka uygunluklarının denetimi ve zarar doğurucu sonuçlarının giderilmesi İdari Yargı'nın görev alanında bulunan idari işlem ve eylemlerin hukuk düzeninde yaratmış oldukları etki ve sonuçların, "hukuki el atma" olarak nitelendirilmesine ve bu olumsuz sonuçlarla ilgili tazminat taleplerinin adli yargı yerlerinde açılacak tazminat davalarına konu edilmelerine, hukuken olanak bulunmadığı;  dolayısıyla, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1’inci fıkrasının (b) bendinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları," hükmü gereğince idari yargı yerinde görülmesinin gerektiği; açıklanan nedenle, 2247 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın yazılı düşüncesi istenilmemiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Bahri AYDOĞAN, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Metin ULUKANLIGİL’in katılımlarıyla yapılan 4.6.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarenin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde kısmen  idari, kısmen adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada kısman idari, kısmen adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Davacının maliki olduğu Rize İli, Merkez, Çamlıbel Mahallesi mevkiinde bulunan 811 ada,  7, 8 ve 9 parsel sayılı taşınmazlarına, imar planında imar yolu ve park alanı olarak ayrılmak suretiyle kamulaştırmasız el atıldığından bahisle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik; 30.000 TL bedelin faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

                 Dava dosyasında bulunan Rize Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün, 6.6.2012 gün ve M.53.0.RİZ.0.13.00-121.02/905-2324 sayılı yazısında; dava konusu Çamlıbel Mahallesi 811 ada, 7-8-9 nolu parselleri de içine alan 19NIV uygulama imar planının, gerekli sosyal ve teknik alt yapı alanları ve konut alanlarını da kapsayacak şekilde 04.10.1990 tarihinde onandığı; söz konusu parseller üzerinde planlanan ilkokul, park ve yol alanlarının kamu ihtiyacı olduğu,  okul alanlarının kamulaştırılmasının, ilgili kurum tarafından yapılması gerektiği, bu konuda Belediyelerinin o kamulaştırma yetkisinin bulunmadığı; 3194 sayılı imar kanununun 18. maddesi kapsamında okul alanı, park ve yol dahil kamu donatı alanları için imar uygulaması yapılması durumunda değer artışına karşı yüzde kırk'a kadar bedelsiz “Düzenleme Ortaklık Payı” alınabileceği;  Belediyelerinin dava konusu alanda İmar Kanununun 18. maddesi kapsamında imar uygulaması ile ilgili yasal haklarının saklı olduğu; hiçbir şekilde dava konusu parseller üzerinde Belediyeleri tarafından fiilen kamulaştırmasız el atma durumunun söz konusu olmadığı belirtilmiş; buna karşılık Mahkemeye sunulan 25.12.2012 tarihli Fen Bilirkişisi Raporunda, aynen;  “...3)Dava konusu 811 ada 7 nolu parselin ek-3 de görüldüğü gibi sarı renkte boyalı A ile gösterilen130.64 m2'lik alan yol kamulaştırması yapılmadan işgal edilip yol olarak kullanılan alandır. Yani kamulaştırmasız el atılan alandır. Bu A alanın hesabı yine ek-3 de sunulmuştur.

Dava konusu 811 ada 8 nolu parselin ek-3 de görüldüğü gibi pembe renkte boyalı B ile gösterilen5.19 m2lik alan yol kamulaştırması yapılmadan işgal edilip yol olarak kullanılan alandır. Yani kamulaştırmasız el atılan alandır. Bu B alanın hesabı yine ek-3 de sunulmuştur,” denilmiştir.

                Buna göre, davacıya ait taşınmazlardan 811 ada 7 ve aynı ada 8 parsel sayılı parselin, kamulaştırma yapılmadan fiilen yol olarak kullanılmakta olduğu, diğer bir değişle, anılan taşınmazlara kamulaştırma yapılmaksızın fiilen el atıldığı anlaşılmıştır.

Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, Belediyece, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazlardan bir tanesine fiilen el atılması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.

Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde,  “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.

İdarenin dava konusu taşınmazlardan iki tanesine, 811 ada 7 ve 8 parsellere, kamulaştırmasız el atması karşısında, bu taşınmazlar bakımından el atmadan doğan zararın tazminine yönelik olan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girmektedir.

Diğer taraftan, davaya konu 811 ada, 9 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak, taşınmazın imar planında ilkokul alanında kaldığı;  bu parselde de herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmadığı gibi, plan doğrultusunda bir tesis de yapılmadığı,  dolayısıyla bu taşınmaza fiili olarak el atılmadığı anlaşılmıştır.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinde; “Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur.

a) Bölge planları; sosyo - ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır.

                b) İmar Planları; N.ım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin N.ım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik dördüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.

                Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik üçüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar.

                Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.

                Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir.

                İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.

c) (Ek: 3/7/2005 - 5403/25 md.) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz.” hükmüne yer verilmiştir.

 Dolayısıyla, davaya konu 811 ada 9 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak; imar planının uygulaması sonucu, uyuşmazlığa konu parselin imar planında ilkokul alanında kaldığı, bu taşınmaza idarece fiilen el atılmadığı, kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmazın bedelinin ödenilmesi gerektiğinin iddia edildiği, davanın konusunun, davalı idarece 3194 sayılı Kanunu uyarınca kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade ile yapılan imar planlarında yer alan davacının maliki olduğu taşınmazın bedelinin tazminine ilişkin bulunduğu anlaşılmış olup, belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan 811 ada 9 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olan davanın ise, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle;

1-Davaya konu Rize İli, Merkez, Çamlıbel Mahallesi mevkiinde bulunan,  811 ada,   7 ve 8 parsel sayılı taşınmazlar bakımından davanın görüm ve çözümünde Adli Yargı yeri görevli olduğundan Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun reddi gerektiği,

2-Davaya konu Rize İli, Merkez, Çamlıbel Mahallesi mevkiinde bulunan,  811 ada,   9 parsel sayılı taşınmaz bakımından davanın görüm ve çözümünde İdari Yargı yeri görevli olduğundan Danıştay Başsavcısı’nın,  başvurusunun kabulü ile, davalı Rize Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının Rize 2. Asliye Hukuk Mahkemesince reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir.

 

SONUÇ   : Davanın çözümünde;  davaya konu Rize İli, Merkez, Çamlıbel Mahallesi mevkiinde bulunan, 811 ada, 7 ve 8 parsel sayılı taşınmazlar bakımından davanın görüm ve çözümünde ADLİ YARGI yeri görevli olduğundan Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN REDDİNE;  davaya konu Rize İli, Merkez, Çamlıbel Mahallesi mevkiinde bulunan, 811 ada, 9 parsel sayılı taşınmaz bakımından davanın görüm ve çözümünde İDARİ YARGI yeri görevli olduğundan Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, davalı Rize Belediye Başkanlığı vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN Rize 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.11.2012 gün ve E:2012/472 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 4.6.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.