Hukuk Bölümü Hüküm Uyuşmazlığı Olmadığına Dair         2002/88 E.  ,  2003/20 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

OLAY : Ankara Büyükşehir Belediyesince, mülkiyeti belediyeye ait bulunan Atatürk Bulvarı Zafer Çarşısı üstünde yer alan 4-4/F-3/A no'lu ticarethanenin 10 yıl süre ile kiralanması için, 2886 sayılı Yasa'nın 36. maddesine göre ihale yapılmış olup, Encümen tarafından, yapılan inceleme sonunda işin en yüksek teklifi veren Cengiz Özkan'a ihalesine, 28.5.1998 gün ve 2105 sayı ile karar verilmiştir.

A ) Sözkonusu ihalenin 2886 sayılı Yasa'nın 31. maddesi gereğince onaylanmak üzere ita amiri olan Belediye Başkan Vekiline sunulduğu; ancak, Belediye Başkan Vekilince ihalenin onaylanmayarak iptal edildiği hususu, Belediyenin 18.6.1998 gün ve 3633 sayılı yazısı ile teklif sahibine duyurulmuştur.

1- Cengiz Özkan vekilince, müvekkilinin üzerinde kalan ihalenin onaylanmayarak iptaline ilişkin işlemin iptali istemiyle, 26.6.1998 gününde idari yargı yerinde dava açılmıştır.

ANKARA 10. İDARE MAHKEMESİ; 22.10.1998 gün ve E: 1998/597, K: 1998/1067 sayı ile, 2886 sayılı Yasa'nın 31. maddesine göre, ita amirlerinin ihale komisyonu kararlarını onaylamak ve ihaleyi iptal etmek bakımından takdir yetkisi bulunmakta ise de, bu takdir yetkisinin mutlak ve sınırsız olmayıp kamu yararı bakımından hukuken geçerli bir sebebe dayanmasının gerektiği; uyuşmazlık konusu ihale komisyonu kararının onaylanmayarak iptal edilmesi işlemine davalı idarece herhangi bir neden gösterilmediği anlaşıldığından, hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar vermiş; bu karar, DANIŞTAY ALTINCI DAİRESİ'nin 21.3.2000 gün ve E: 1999/219, K: 2000/1628 sayılı kararıyla ONANMAK ve karar düzeltme isteği de aynı DAİRE'ce 5.6.2001 gün ve E: 2000/4635, K: 2001/2988 sayılı kararla REDDEDİLMEK suretiyle kesinleşmiştir.

Anılan Mahkeme kararı üzerine ve Hukuk Müşavirliğinin görüşü doğrultusunda sözkonusu ihale yeniden onaya sunulmuş ise de, bu kez, sözüedilen işyerlerinin daha önce Encümenin 27.12.1994 gün ve 4074 sayılı kararı ile BEL-SO Ankara Soğuk Hava Deposu İşletmeciliği ve Gıda San.Tic.A.Ş.'ne ihale edilmiş olduğu, 20.1.1995 tarihinde taraflar arasında kira sözleşmesi imzalandığı ve bu sözleşmenin herhangi bir mahkeme kararı ile son bulmaması nedeniyle tekrar ihale yapılmasının 6570, 1580 ve 2886 sayılı Yasalara aykırı olduğu, işyerinin tahliye edilmeden ihaleye çıkarılamayacağı ve ihale edilip sözleşme yapılsa dahi yer teslimi yapılamayacağı gerekçesiyle Başkanlık Makamının 3.12.1999 gün ve 7329 sayılı oluru ile ihalenin yeniden iptal edildiği hususu, 8.12.1999 gün ve 7329 sayılı yazı ile ve ayrıca, idareye teslim edilen teminat mektubu ve kira bedelinin iade olarak alınması hususu da 22.12.1999 gün ve 3334 sayılı yazı ile, Belediye tarafından davacıya bildirilmiştir.

2- Davacı vekilince, ihalenin yeniden iptaline ilişkin işlem ile teminat mektubu ve kiranın geri alınması yolundaki işlemin iptalleri istemiyle, 13.1.2000 gününde idari yargı yerinde dava açılmıştır.

ANKARA 9. İDARE MAHKEMESİ; 20.9.2000 gün ve E: 2000/20, K: 2000/696 sayı ile, 2886 sayılı Yasa'nın 31. maddesine göre, ita amirlerinin ihale komisyonu kararlarını onaylamak ve ihaleyi iptal etmek bakımından takdir yetkisi bulunmakta ise de, bu yetki mutlak ve sınırsız olmayıp kamu yararı bakımından hukuken geçerli bir sebebe dayanması gerektiği; davalı idarece, Bel-So A.Ş. ile yapılan 10 yıllık kira kontratı devam ederken anılan yerlerin ihale edilmesinin fiilen ve hukuken mümkün olmadığı öne sürülmekte ise de, ara kararı ile getirtilen 20.1.1995 tarihli kira sözleşmesinin 1 yıl süreli olduğunun görüldüğü; bu durumda, sözüedilen ihalenin onaylanmamasının hukuken geçerli bir nedene dayanmadığı sonucuna varıldığından işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı ve bu nedenle, teminat mektubu ile emanetteki paranın alınması yolundaki işlemin de dayanaktan yoksun kaldığı gerekçesiyle, dava konusu işlemlerin İPTALİNE karar vermiş; bu karar, DANIŞTAY ALTINCI DAİRESİ'nin 5.3.2002 gün ve E: 2001/134, K: 2002/1296 sayılı kararıyla ONANMIŞ olup, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilince karar düzeltme isteğiyle yapılan başvuru aşamasında iken, dava dosyası Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığı yazısı ile getirtilerek incelemeye alınmış olduğundan, henüz kesinleşmemiştir.

B ) Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilince, Cengiz Özkan'a yapılan ihalenin onaylanmamasına ilişkin 8.12.1999 günlü işlem hakkında Ankara 9. İdare Mahkemesi'nce 13.4.2000 gün ve E: 2000/20 sayı ile verilen yürütmenin durdurulması kararının BEL-SO A.Ş.'ne ihtarname çekilerek bildirildiği ve işyerinin tahliyesinin talep edildiğinden bahisle ve tahliye konusunda taahhüdü bulunduğu halde tahliye etmediği öne sürülerek, BEL-SO A.Ş.'ne aleyhine, 21.7.2000 gününde adli yargı yerinde tahliye davası açılmıştır.

1- ANKARA 6. SULH HUKUK MAHKEMESİ; 12.12.2000 gün ve E: 2000/790, K: 2000/1272 sayı ile, toplanan deliller ve incelenen dosya kapsamına göre, davacı yanın davasının 6570 sayılı Yasa'nın 7. maddesinde sınırlı olarak sayılan tahliye sebeplerine dayanmadığı; davacı yanın dilekçede tahliye taahhüdü olarak gösterdiği belgenin ise, kesin bir tahliye tarihi içermemesi, hatta yeni şahsa yapılan ihale tarihinin bu tahliye taahhütnamesinin tahliye tarihi olduğu kabul edilse dahi, bu tarihe göre de açılan davanın 1 aylık hak düşürücü sürede açılmadığı sonucuna varılmış olması, üstelik böylesine tahliye tarihinin davacının keyfine bırakıldığı bir belgenin de tahliye taahhütnamesi olarak kabul edilebilir bir yanının olmaması gibi olgular gözönüne alındığında davacı yanın davasının sübut bulmadığı gerekçesiyle DAVANIN REDDİNE karar vermiş; bu karar, YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİ'nin 26.2.2001 gün ve 2001/1449-1619 sayılı kararıyla ONANMAK ve karar düzeltme isteği de aynı DAİRE'nin 14.5.2001 gün ve 2001/3680-3865 sayılı kararıyla REDDEDİLMEK suretiyle kesinleşmiştir.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilince, ihalenin onaylanmaması işleminin iptali yolunda Ankara 9. İdare Mahkemesi'nce verilen kararın Danıştay'ca onanması üzerine kesinleştiği nedeniyle, kira sözleşmesinin 11. maddesine dayanılarak 20.1.2001 tarihi itibariyle sözleşme süresinin uzatılmayacağının ve 30 gün içinde işyerinin Belediyeye boş olarak teslim etmesi gerektiğinin ihtarname ile Şirket yetkililerine tebliğ edildiği halde işyerini tahliye etmediği öne sürülerek, BEL-SO A.Ş. aleyhine, 16.2.2001 gününde adli yargı yerinde dava açılmıştır.

2- ANKARA 9. SULH HUKUK MAHKEMESİ; 13.6.2001 gün ve E: 2001/179, K: 2001/586 sayı ile, ibraz edilmiş bulunan kira sözleşmesinin incelenmesinden, kiracılık ilişkisi başlangıcı 20.1.1995 tarihi olup, kira süresinin 1 yıl olarak kararlaştırıldığı; sözleşmenin özel şartlar 11. maddesinde, sözkonusu yere Belediyenin her nedenle olursa olsun ihtiyaç duyması halinde idarenin çekeceği 30 gün süreli tebligat sonunda kiracının işyerini boş olarak Belediyeye teslim edeceğinin kararlaştırıldığı; celp olunan Ankara 6. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2000/790 Esas sayılı dosyasının incelenmesinden, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan dava sonucunda verilen redde ilişkin kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğinin anlaşıldığı; taraflar arasında aynı konuda daha önce açılıp red ile sonuçlanan ve kesinleşen dava nedeniyle kesin hüküm bulunduğu; gerek 6570 sayılı Yasada gerekse Borçlar Yasasında tahliye sebepleri tahdidi olarak belirlenmiş olup, davada ileri sürülen tahliye sebebinin sayılan bu sebeplerden olmadığı; taraflar arasındaki kira sözleşmesinin 11. maddesinin belirli bir tahliye tarihini içermediği ve sözleşmenin yapıldığı tarih itibariyle tanzim edilen belgenin tahliye taahhütnamesi olarak kabulünün mümkün bulunmadığı nedeniyle DAVANIN REDDİNE karar vermiş; bu karar da, YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİ'nin 4.10.2001 gün ve 2001/7253-7477 sayılı kararıyla ONANMAK ve karar düzeltme isteği aynı DAİRE'nin 11.12.2001 gün ve 2001/9299-9572 sayılı kararıyla REDDEDİLMEK suretiyle kesinleşmiştir.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNDEN İSTEK:

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilince, Mahkeme'nin kaydına 24.9.2002 gününde giren dilekçe ile, Ankara 9. ve 10. İdare Mahkemeleri ile Ankara 6. ve 9. Sulh Hukuk Mahkemelerinin kararları arasında, aynı konu ile ilgili olup birbiriyle çelişkili bulunduğundan hüküm uyuşmazlığı doğduğu öne sürülerek, müvekkil idarece hangi mahkeme kararının ne şekilde uygulanacağı konusunda tereddüt bulunduğundan bahisle, hüküm uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvuruda bulunulmuştur.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa'nın 24. ve 16. maddelerine göre ilgili Başsavcıların yazılı düşünceleri istenilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI:

2247 sayılı Yasa'nın 24. maddesine göre, hüküm uyuşmazlığının varlığı için, adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisi tarafından görevle ilgili olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş, aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflarından en az biri aynı olan iki ayrı kararın bulunması ve bu kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesinin olanaksız olmasının gerektiği; hüküm uyuşmazlığına konu edilen kararlardan Ankara 9. ve 10. İdare Mahkemesi kararlarının, mülkiyeti Ankara Büyükşehir Belediyesine ait olan Atatürk Bulvarı üzerindeki 4-4/F-3A no'lu işyerlerinin 28.5.1998 tarihinde yapılan ve Cengiz Özkan adlı şahıs üzerinde kalan ihalesinin 2886 sayılı Devlet İhale Yasasının 31. maddesi uyarınca onaylanmayarak iptal edilmesine ilişkin işlemlerin iptali istemiyle açılan davada, dava konusu işlemin iptali yolunda verilmiş kararlar olduğu; Ankara 6. ve 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin kararlarının ise; aynı işyerinde kiracı olan Bel-So Ankara Soğuk Hava Deposu İşl. Gıda San.Tic.A.Ş.'nin tahliyesi istemiyle Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından açılan davada 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanunda tahdidi olarak sayılan tahliye nedenlerinin bulunmadığından bahisle davanın reddine ilişkin olarak verilmiş kararlar olduğu; bu durumda, adli ve idari yargıda açılan davaların konusu farklı olduğu gibi, Ankara 9. İdare Mahkemesince verilen ve hüküm uyuşmazlığına konu kararın da henüz kesinleşmemiş olması karşısında, uyuşmazlığa konu edilen adli ve idari yargı kararları arasında hakkın yerine getirilmesini imkansız kılan bir çelişkinin varlığından sözedilemeyeceğinin açık bulunduğu; açıklanan nedenlerle, hüküm uyuşmazlığı bulunduğundan bahisle yapılan başvurunun reddi gerektiği yolunda düşünce vermiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI:

2247 sayılı Yasa'nın 24. maddesine göre, hüküm uyuşmazlığının varlığı için, adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisi tarafından görevli ilgili olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş, aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflardan en az biri aynı olan iki ayrı kararın bulunması ve bu kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesinin olanaksız olmasının gerektiği; hüküm uyuşmazlığına konu edilen Ankara 9. ve 10. İdare Mahkemesi kararlarının, 2886 sayılı Devlet İhale Yasası'nın 31. maddesi uyarınca 28.5.1998 tarihinde yapılan ihalenin onaylanmayarak iptal edilmesine karşı açılan davalar olup, dava konusu işlemin iptali yolunda verildiği; Ankara 6. ve 9. Sulh Hukuk Mahkemelerine açılan davalarda ise, 6570 sayılı Yasada belirtilen tahliye nedenlerinin bulunmadığından bahisle davaların reddine ilişkin olarak verilmiş kararlar olduğu; adli ve idari yargıda açılan davaların konusu farklı olduğu anlaşıldığından uyuşmazlığa konu edilen adli ve idari yargı kararları arasında hakkın yerine getirilmesini imkansız kılan bir çelişkinin varlığından sözedilemeyeceği; bu nedenlerle 2247 sayılı Kanun'un 24. maddesinde belirtilen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolunda düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ali HÜNER'in Başkanlığında, Üyeler: Dr. Mustafa KILIÇOĞLU, Ümran SAYIŞ, Ayla ALKIVILCIM, Ahmet BAŞPINAR, Dr. Serdar ÖZGÜLDÜR ve Hıfzı ÇUBUKLU'nun katılımlarıyla yapılan 28.4.2003 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU' nun 2247 sayılı Yasada öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ile Danıştay Başsavcısı'nın başvurunun reddi gerektiğine ilişkin düşünce yazıları ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Tülin ÖZGENÇ'in başvurunun reddi gerektiğine ilişkin yazılı düşünceler doğrultusundaki açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

USULE İLİŞKİN İNCELEME:

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi'nin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 24. maddesinin 2592 sayılı Kanun'la değişik birinci fıkrasında, "1 inci maddede gösterilen yargı mercilerinden en az ikisi tarafından, görevle ilgili olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflardan en az biri aynı olan ve kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesi olanaksız bulunan hallerde hüküm uyuşmazlığının varlığı kabul edilir." hükmü yer almaktadır.

Anılan hükme göre, hüküm uyuşmazlığının varlığı için:

a ) Uyuşmazlık yaratan hükümlerin, adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisi tarafından verilmesi,

b ) Konu, dava sebebi ve taraflardan en az birinin aynı olması,

c ) Her iki kararın da kesinleşmiş olması,

d ) Kararlarda davanın esasının hükme bağlanması,

e ) Kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması koşullarının birlikte gerçekleşmesi aranmaktadır.

Hüküm uyuşmazlığı bulunduğu ileri sürülen adli ve idari yargı kararlarının incelenmesinden: ortada adli ve idari yargı yerlerince verilmiş kararlar bulunduğu; tüm kararlarda Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı yönünden taraflardan en az birinin aynı olması koşulunun gerçekleştiği anlaşılmaktadır.

Adli yargı yerlerince verilen kararlar ile Ankara 10. İdare Mahkemesi'nin kararı da derecattan geçerek kesinleşmiş ise de; Ankara 9. İdare Mahkemesi'nin kararı, Danıştay'ca onanmış olmasına karşılık, davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın karar düzeltme başvurusu Danıştay incelemesine sunulmadan dava dosyası Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmiş olduğundan, henüz kesinleşmemiştir. Olayda, yapılan ihalenin onaylanmamasına ilişkin işlemlerin 2886 sayılı Yasa'ya aykırılığı sebebiyle iptali istemiyle açılan davalarda, İDARE MAHKEMELERİ'nce işlemlerin yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptallerine karar verildiği; idarece, ihale konusu işyerinin eski kiracısı aleyhine, kira sözleşmesinde öngörülen haklar öne sürülerek açılan tahliye davalarında, SULH HUKUK MAHKEMELERİ'nce, kira sözleşmesi ve dayanağı özel hukuk hükümlerine göre tahliye sebeplerinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda, adli ve idari yargı yerlerinde açılan davaların konuları farklı olduğu gibi, sebeplerinin de aynı olmadığı açıktır.

Belirtilen duruma göre ve olayda, kararlardan biri kesinleşmediği gibi, "konu ve dava sebebinin aynı olması" koşullarının gerçekleşmemesi karşısında, uyuşmazlığa konu edilen adli ve idari yargı kararları arasında hakkın yerine getirilmesini imkansız kılan bir çelişkinin varlığından sözetmek olanaksızdır.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa'nın 24. maddesinde öngörülen koşullar birlikte gerçekleşmediğinden başvurunun reddi gerekmektedir.

SONUÇ : 2247 sayılı Yasa'nın 24. maddesinde öngörülen koşullar birlikte gerçekleşmediğinden BAŞVURUNUN REDDİNE, 28.4.2003 gününde KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ İLE karar verildi.