T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

         

            ESAS   NO : 2018/827

            KARAR NO : 2019/98

            KARAR TR: 28.01.2019

         

ÖZET: PTT Genel Müdürlüğü bünyesine bağlı Eskişehir Tepebaşı PTT Posta Dağıtım Merkez Müdürlüğünde çalışmakta iken, PTT Posta Dağıtım Merkez Müdürlüğüne ait motorsikletle postaların dağıtımına çıktığı esnada; meydana gelen yaralanmalı trafik kazasında oluştuğu önesürülen maddi ve manevi zararın tazminiistemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARAR

                                                                         

Davacı                        : M.N.Ö.

Vekili                           : Av. E.Y.Ö.

Davalı                         : PTT A.Ş. Genel Müdürlüğü

Vekili                           : Av. S.T.

                                          

O L A Y: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı idare bünyesinde Başdağıtıcı olarak görev yaptığını; 16.11.2016 tarihinde Eskişehir Tepebaşı PTT Posta Dağıtım Merkez Müdürlüğü’ne ait 26 BD159 resmi plakalı motorsikletle postaların dağıtımına çıktığını ve dağıtım esnasında teslim adresine giderken Prof. Dr. Orhan Oğuz Caddesi mevkiinde, önünde seyreden aracın ani fren yapması neticesinde müvekkilinin kontrolünde bulunan motorsikletle fren yaptığını; ancak motorsikletin hakimiyetini kaybettiğini ve sol bacağının motorsikletin altında kaldığını; geçirmiş olduğu iş kazası sebebiyle Devlet Hastanesinde tedavi altına alındığını ve 18.11.2016 tarihinde sol bacak kaval kemiği ve sol ayak bileğinden geçirdiği operasyon neticesinde 16 vida ile sabitlenebilen platin takıldığını; 25.11.2016 tarihinde hastaneden taburcu olduğunu; uzun bir süre sol ayağını kullanamadığını ve istirahat etmek zorunda kaldığını; bu istirahat süreci içerisinde ihtiyaç giderleri ve bakım külfetinin sağlık durumu nedeniyle arttığını; ayrıca bu süreç içerisinde SGK tarafından karşılanmayan kemik sıvısı iğnelerinin kullanıldığını; müvekkilinin yaşanan üzücü olay neticesinde sağlık problemlerinin gerektirdiği ihtiyaç ve tedavi giderlerini kendisinin karşılaması nedeniyle maddi ve manevi olarak derin yaralar aldığını; tedavi sürecinin bitmiş olmasına rağmen sağlık durumunun iş kazası geçirmeden önceki hali gibi olmaması, iş kazası öncesinde taşıyabildiği yükleri sol bacak kaval kemiğine ve sol ayak bileğine takılan platin nedeniyle kaldıramaması, ayrıca ayakta makul süre durmasına rağmen şiddetli ağrılar oluşması ve olumsuz hava şartlarında katlanılması zor acılarının olması gibi etkileri devam eden sağlık problemlerinin mevcut olması neticesinde, yaşanılan iş kazası sonucu davacının ruhen ve bedenen zarar gördüğünü ileri sürerek, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun 3., 5521 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 13., 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 54 ve 56. maddeleri uyarınca2.000,00-TL maddi, 200.000,00-TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ESKİŞEHİR 1. İŞ MAHKEMESİ: 30.5.2018 gün ve E:2018/288, K:2018/661 sayı ile, davacının memur statüsünde çalıştığı anlaşılmakla, davanın idari yargının görev alanında olduğundan; HMK 114/1-b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından, usulden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez meydana gelen trafik kazası nedeniyle ve yaptığı işin görülmesi sırasında oluştuğu önesürülen 1.000,00-TL maddi, 100.000,00-TL manevi zararın hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ESKİŞEHİR 1. İDARE MAHKEMESİ: 27.9.2018 gün ve E:2018/530, K:2018/629 sayı ile, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesi hükmü uyarınca adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi uyarınca davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili adli ve idari yargı yerlerince verilmiş olan görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğunu ileri sürdüğü olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi'nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 28.01.2019 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli ve idari yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı PTT Genel Müdürlüğü bünyesine bağlı Eskişehir Tepebaşı PTT Posta Dağıtım Merkez Müdürlüğünde çalışmakta iken, 16/11/2016 tarihinde Eskişehir Tepebaşı PTT Posta Dağıtım Merkez Müdürlüğüne ait 26 BD 159 resmi plakalı motorsikletle postaların dağıtımına çıktığı esnada meydana gelen yaralanmalı trafik kazasında oluştuğu önesürülen maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden; Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmelik ve ilgili diğer mevzuat uyarınca Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığınca yapılan sınavlarda başarılı olanlar arasından, yapılan yerleştirme sonucuna göre davalı Kuruma açıktan personel ataması yapılmakta iken 10-11 Temmuz 2004 tarihinde ÖSYM tarafından yapılan KPSS sınavına iştirak ederek başarılı olan ve 07.04.2006 tarihli ÖSYM yerleştirme formu ile dağıtıcı olarak İstanbul Avrupa Yakası Başmüdürlüğü emrine yerleştirilen davacının; Posta İşleme Merkezi Müdürlüğüne atamasının yapıldığı ve buradaki görevine başladığı; daha sonraki yıllarda nakil yolu ile Malatya PTT Başmüdürlüğü bünyesinde çalıştığı,son olarak da 20.4.2015 tarihinde unvan yükselme sınavında başarılı olarak Eskişehir PTT Başmüdürlüğü bünyesinde Başdağıtıcı olarak çalışmaya devam ettiği ve idari hizmet sözleşmesi ile istihdam edildiği, bu görevini ifa ederken, 16.11.2016 tarihinde işi nedeniyle motorsikletle posta dağıtıcılığı yaparken trafik kazası geçirerek sağlığını yitirdiği nedeniyle oluştuğunu önesürdüğü maddi ve manevi zararın giderilmesi istemiyle dava açmıştır.

Konunun açıklığa kavuşturulabilmesi için öncelikle ilgili mevzuatın ayrıntılı olarak ele alınıp incelenmesi ve uyuşmazlığın niteliğinin ortaya konulması gerekmektedir.

2918 sayılı Karayolu Trafik Kanunu'nun 3. maddesinde; araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişi "işleten" olarak tanımlanmış ve ayrıca ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimsenin de işleten sayılacağı hükme bağlanmıştır.

Anılan Yasanın Sekizinci Kısmında "Hukuki sorumluluk ve Sigorta" konusu düzenlenmiş ve bu kısımda yer alan 85. maddede, işleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğu konusuna yer verilmiştir. Buna göre, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacaklardır.

Yine Yasanın “Devlet ve Kamu Kuruluşlarına Ait Araçlar” başlıklı 106. maddesinde de, genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine ve belediyelere, kamu iktisadi teşebbüslerine ve kamu kuruluşlarına ait motorlu araçların sebep oldukları zararlardan dolayı, bu Kanunun işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin hükümlerinin uygulanacağı hükmü yer almıştır.

Değinilen Yasanın 19/01/2011 günlü, 27820 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6099 sayılı Kanunun 14. maddesi ile değişik "Görevli ve Yetkili Mahkeme" başlıklı 110. maddesinde de, işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davalarının, adli yargıda görüleceği, zarar görenin kamu görevlisi olmasının, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemeyeceği, hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı kurala bağlanmıştır.

Yapılan bu değişiklik sonucu, 2918 sayılı Yasa'dan doğan sorumluluk davalarının, işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların neden olduğu zararlara ilişkin olanları da dahil olmak üzere adli yargıda görüleceği, zarar görenin kamu görevlisi olmasının bu Yasa hükmünün uygulanmasının önlemeyeceği ve hemzemin geçitte meydana gelen tren- trafik kazalarında da bu Yasa hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür.

2918 sayılı Kanunun 6099 sayılı Kanunla değişik 110. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğu iddiasıyla yapılan itiraz başvurusu sonucunda verilen Anayasa Mahkemesinin 26/12/2013 günlü, E:2013/68, K:2013/165 sayılı kararında; "...İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına, kamu ya da özel araç olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun'dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek, söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargı yolunda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır.

Öte yandan 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda tartışma bulunmamaktadır, idare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayrımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. " gerekçesine yer vererek, itiraz konusu kuralın Anayasa'ya aykırı olmadığı sonucuna varılmış ve aynı zamanda düzenlemenin kapsamı açıklıkla ortaya konulmuştur.

Nitekim, 110. maddede yapılan değişikliğin gerekçesinde de; "Karayolları Trafik Kanunu, kamuya ait araçların karayolu üzerindeki seyrini (m.85, 86, 90, 106, 109 ve diğ.) kendi kapsamına almış ve bu nevi araçların sebebiyet verdikleri zararların tazmini davaları adli yargıda görülmüştür. Yasanın 106 ncı maddesi hükmü aynen şöyledir: ' ... (kamuya) ait motorlu araçların sebep oldukları zararlardan dolayı, bu Kanunun işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin hükümleri uygulanır ...’Yasanın amacı, karayolu trafiğinin ve araçların’ ürettikleri risklere dayalı hukukta yeknesak çözüm düzeni oluşturmaktır. Yargısal görev (usul) de bu amacın dışında değildir. Bir başka yönüyle yargı sistemindeki 'görevsizlik tartışmalarının yükünü' ortadan kaldırmakta ve hak arama özgürlüğü ile adil yargılanma hakkını güçlendirmektedir. Görev kuralını üretme münhasır yetkisi, anayasaya aykırı olmamak kaydı ile yasama organına aittir (Any.m.142).” denilmektedir.

Görüldüğü üzere, yasa değişikliğinden önce kamu araçlarının işletilmesi nedeniyle verilen zararlardan dolayı kamu idaresinin sorumluluğu konusunda yasada bir düzenleme bulunmadığından, askeri idari yargı, idari yargı ve adli yargı organları arasında çıkan görev uyuşmazlıklarını sonlandırmak için 110. maddede değişiklik yapılmıştır. Anılan değişiklikle kamu araçlarının verdiği zararlar nedeniyle işletenin sorumluluğuna ilişkin olarak 2918 sayılı Yasanın amacına uygun biçimde adli yargıda görüm ve çözümü esası benimsenmiş; hizmet kusurundan veya kusursuz sorumluluktan kaynaklanan hukuki uyuşmazlıkların da bu kapsamda değerlendirileceği kabul edilmiştir.

Bütün bu hususların değerlendirilmesinden; işleten sıfatıyla Devlet ve diğer kamu kuruluşlarına karşı açılacak davaların adli yargının; ve dahi bunun dışında kamu idareleri ve kuruluşlarının, trafik güvenliği ve düzenini sağlamak amacıyla gerek kendi kuruluş yasalarında, gerekse 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda belirtilen görev ve sorumluluklarının gereği gibi yerine getirmemeleri nedeniyle oluşan zararların tazmini istemiyle, ilgili idarelere karşı açılan sorumluluk davalarının görüm ve çözümünün de yine adli yargının görev alanına girdiği sonucuna ulaşılmaktadır.

Bu durumda 2918 sayılı Yasanın hukuki sorumluluğa ilişkin sekizinci kısmında yer alan hükümler birlikte değerlendirildiğinde; Devlet ve diğer kamu kuruluşlarına ait motorlu araçların karıştığı kazalar nedeniyle araç işleticisi sıfatıyla kamu idareleri ve kuruluşlarına karşı açılacaklarda dahil bütün araç sahibi ve işleticilerine karşı açılan davaların görüm ve çözümü adli yargının görev alanına girmektedir.

 

 

 

Açıklanan nedenlerle Adli yargının görevli olduğuna, bu nedenle Eskişehir 1. İş Mahkemesince verilen 30.5.2018 gün ve E:2018/288, K:2018/661 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.01.2019 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                          SONER          

 

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye    

                                        Süleyman Hilmi                 Aydemir                        Nurdane

                                              AYDIN                          TUNÇ                          TOPUZ