T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2018 / 176 KARAR NO : 2018 / 213 KARAR TR : 20.4.2018 |
ÖZET : 247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulu taşımayan BAŞVURUNUN, aynı yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİ gerektiği hk.
|
K A R A R
Davacı : Y.K. Sigorta A.Ş.
Vekili : Av.S.Ç.M.
Davalı : Karayolları Genel Müdürlüğü
Vekili : Av.S.A.
O L A Y : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili Şirket tarafından sigortalı bulunan 34 FM... plaka sayılı aracın, M.Fevzi Çakmak caddesinden Edirne-Kemerburgaz istikameti bağlantı yolundan seyir halindeyken sol arka lastik ve benzin deposu kısımlarıyla Nato benzinlik yanında açık ve dik vaziyette bulunan rögar kapağına çarptığını, bunun sonucunda tek taraflı trafik kazası meydana geldiğini; araçta hasar oluştuğunu, bu çerçevede müvekkili tarafından sigortalısına 06.10.2011 tarihinde 1.461,00-TL hasar tazminatı ödendiğini; düzenlenen trafik kazası tespit tutanağında; "Kazanın oluşumunda 34 FM... plaka sayılı aracın çarptığı rögar kapağının bakım, yapım ve onarımından sorumlu kurumun asli derecede kusurlu olduğu, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı"nın belirtildiğini; kazada sorumluluğun davalıya ait olması nedeni ile müvekkili Şirket tarafından davalıya 14.10.2011 tarihli ihtar yazısı gönderildiğini, sigortalıya ödenen tazminatın rücuen tahsilinin talep edildiğini, davalının bu ihtar yazısına cevap vermemesi ve ödeme yapmaması üzerine, Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2012/99 E sayılı dosyası kapsamında davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını ancak takibin, davalının haksız itirazı neticesinde durduğunu; davalı borçlunun icra dosyasına yaptığı itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu; yapmış olduğu haksız itiraz nedeni ile müvekkilinin alacağına kavuşmasını geciktirdiğini ifade ederek; fazlaya ilişkin hakların saklılığı kaydıyla; davalarının kabulü ile davalının Ankara 26. İcra Müdürlüğü'nün 2012/99 E sayılı dosyasına yapmış olduğu yetki itirazının ve borca itirazın iptali ile Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2012/99 E sayılı dosyası kapsamında başlatılan icra takibinin devamına; takip konusu alacağın %40'ından aşağı olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi istemiyle 09.07.2012 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.
Ankara 13.Asliye Hukuk Mahkemesi; 4.12.2012 gün ve E:2012/379, K:2012/578 sayı ile Mahkemelerinin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine, davaya bakmak görev ve yetkisinin Ankara Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğuna, kararın kesinleşmesini müteakip talep halinde dosyanın görevli ve yetkili bulunan Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
Ankara 18.Asliye Ticaret Mahkemesi; 16.5.2013 gün ve E:2013/47, K:2013/147 sayı ile “(…) Her ne kadar davacı sigorta şirketi kasko sigortası ile sigortalı aracın yaptığı kaza sonucunda ödenen hasar bedelinin davalı idareden tahsili için mahkememize dava açmış ise de; davacının iddiasının sigortalı aracın çarptığı rögar kapağının bakım ve onarımının dolayısı ile sorumluluğunun davalı idarede olduğu, bu sorumluluğun yerine getirilmediği, bu sebeple sigortalı aracın hasarlandığı, davalı tarafın kazanın meydana gelmesinde hizmet kusuru bulunduğu gerekçesi ile davalı idare aleyhine dava açtığı anlaşılmakla, idarenin hizmet kusuru nedeni ile açılan davaların görülme yerinin İdari Yargı olduğu, bu nedenle Adli Yargı Mahkemelerine açılan davaların görülemeyeceği anlaşılmakla, mahkememizin yargı yolu açısından görevsizliğine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davaya bakma görevi İdari Yargıya ait olduğundan MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİ İLE DAVANIN USULDEN REDDİNE…” karar vermiş; bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 17.Hukuk Dairesi; 23.9.2013 gün ve E:2013/13708, K:2013/12670 sayı ile “(…) Dosya kapsamına göre; rögar kapağının nerede bulunduğu ve kimin sorumluluk alanına girdiğinin araştırılmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece, mahallinde keşif yapılarak kazaya neden olan rögar kapağının ASKİ'ne ait olup olmadığı, kimin sorumluluk alanında bulunduğu tespit edilerek, Rögar kapağının belediye sınırları içerisinde bulunması durumunda davalı Karayolları Genel Müdürlüğü yönünden davanın husumetten reddine karar vermek gerekip gerekmediği değerlendirmek ve sonucuna göre karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA…” karar vermiştir.
ANKARA(Kapatılan) 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ; 22.05.2014 gün ve E:2014/107 K:2014/161 sayı ile yargı yolunun, Yargıtay bozma ilamında belirtilen diğer dava şartlarından daha öncelikli olduğu göz önüne alınarak, daha önce verilen kararda ısrar edilmesine, davaya bakma görevi idari yargıya ait olduğundan, Mahkemelerinin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17 Hukuk Dairesi; 23.1.2017 gün ve E:2016/20215, K:2017/457 sayı ile “(…)Taraflar arasındaki dava sonucu mahkemece verilen hükmün Dairemizce bozulması üzerine, verilen direnme kararına ilişkin dava dosyası 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Yasa'nın geçici 4/1.maddesi uyarınca Dairemize gönderilmiş olmakla, dosyadaki kağıtlar okundu gereği görüşülüp, düşünüldü:
Dosya içerisindeki yazılara, kararın dayandığı delilerle gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA…” karar vermesiyle, görevsizlik kararı kesinleşmiştir.
Davacı vekili bu defa aynı somut olay nedeniyle; meydana gelen hasarın davacı sigorta şirketi tarafından giderildiğinden bahisle, 1.461,00 TL rücu alacağının ödeme tarihi olan 06.10.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle 1.6.2017 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.
Ankara 17.İdare Mahkemesi; 8.6.2017 gün ve E: 2017/1341, K:2017/1634 sayı ile 2577 sayılı Kanunun 36/b maddesi uyarınca uyuşmazlığın çözümünde, olayın meydana geldiği yer olan İstanbul İdare Mahkemesi'nin yetkili olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle; aynı Kanun'un 15/1-a maddesi uyarınca davanın yetki yönünden reddine, dava dosyasının yetkili İstanbul İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiştir.
İSTANBUL 2.İDARE MAHKEMESİ: 28.6.2017 gün ve E:2017/1204, K:2017/1437 sayı ile “(…) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 1.maddesinde, bu Kanun'un amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; "Kapsam" başlıklı 2. maddesinde, bu Kanun'un trafikte ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulanmasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu Kanun'un karayollarında uygulanacağı belirtilmiştir.
Öte yandan, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. Maddesiyle değişik 110.maddesinde "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, Adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren - trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır" hükmüne yer verilmiştir.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." Geçici 21. maddesinde de "Bu Kanun 110'uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz." denilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirket tarafından Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalanmış bulunan 34 FM... plakalı aracın, 24.09.2011 günü M.Fevzi Çakmak Caddesinden Edirne-Kemerburgaz istikameti bağlantı yolundan seyir halindeyken aracının sol arka lastik ve benzin deposu kısımlarıyla açık ve dik vaziyette bulunan rögar kapağına çarpması sonucu hasarlandığı, oluşan 1.461,00 TL hasar bedelinin sigortalıya 06.10.2011 tarihinde ödendiği, Türk Ticaret Kanunu'nun 1472. maddesi uyarınca ödenen tazminattan ötürü, sigortalısına halef olarak zarara sebep olanlara rücu etme hakkını haiz olduğu ve bu kapsamda davalı idareye 14/11/2011 tarihinde yaptığı başvurunun reddedilmesi üzerine, sigortalıya ödenen 1.461,00 TL'nin idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle açılan davada Ankara 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.05.2014 gün ve E:2014/107 K:2014/161 sayılı kararının Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 23.01.2017 gün ve 2016/20215 K:2017/457 sayılı kararı ile onanarak kesinleşmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
2918 Sayılı Kanunda yapılan değişiklikle, 2918 Sayılı Kanunda kamu kurum ve kuruluşlarına verilen görevlerin ya da yüklenen sorumlulukların ilgili idare tarafından gereği gibi yerine getirilmemesi nedeniyle meydana gelen trafik kazası neticesi ortaya çıkan zararın tazmini istemiyle açılacak davaların adli yargı mercilerinde çözüme kavuşturulacağı öngörülmüştür. Dolayısıyla, 2918 Sayılı Kanun uyarınca idareye karşı hizmet kusuru bulunduğundan bahisle açılacak tazminat davaları adli yargının görev alanına girmektedir.
Bakılan davada; davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu iddiasıyla 2918 Sayılı Kanun uygulamasından kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözümünün 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 110. maddesi hükmü uyarınca adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varılmaktadır.
Öte yandan, dava dilekçesinde daha önce aynı rucu alacağının tazmini istemiyle Ankara 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/107 sayılı esasına kayden açılan davanın da görev yönünden reddine karar verildiği belirtilmekte olup, davacının 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun hükümleri uyarınca olumsuz görev uyuşmazlığı çıkarılabileceği kuşkusuzdur
Açıklanan nedenlerle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca GÖREV YÖNÜNDEN REDDİNE(…) 2577 sayılı kanunun 45/1 maddesi gereği kesin olduğunun taraflara duyurulmasına ve ayrıca 2447 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi'nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 14. maddesi uyarınca bu kararın kesinleştiğinin tebliğinden itibaren olumsuz görev uyuşmazlığı çıkarılabileceği hususunun taraflara tebliğine…” karar vermiştir.
Bu karardan sonra:
1-Davalı İdare vekili, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Başkanlığına gönderilmek üzere Ankara Nöbetçi İdare Mahkemesi kanalı ile İstanbul 2.İdare Mahkemesine, 21.7.2017 kayıt tarihli(İstanbul kaydı 26.7.2017) dilekçe vererek; İstanbul 2.İdare Mahkemesi’nin 28.6.2017 gün ve E:2017/1204, K:2017/1437 sayılı kararının istinafen incelenerek kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiş, ancak Mahkemece talep doğrultusunda işlem yapılmamıştır.
2- Davacı vekili, İstanbul 2.İdare Mahkemesine verdiği 21.7.2017 kayıt tarihli dilekçe ile, oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesini talep etmiş; bunun üzerine Mahkemece (önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da Ankara 12.Asliye Ticaret Mahkemesinden temin edilerek) 19.2.2018 tarihli üst yazıyla Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilen dava dosyaları 26.2.2018 tarihinde Mahkememiz kayıtlarına girmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Birgül KURT ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 20.4.2018 günlü toplantısında: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;
2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 14. maddesine göre; olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekmekte; bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, hukuk uyuşmazlıklarında ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilmektedir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.
Davacı vekilinin istemi üzerine, Mahkememize gönderilen idari yargıya ait dava dosyasının incelenmesinden; İstanbul 2.İdare Mahkemesince verilen 28.6.2017 gün ve E:2017/1204, K:2017/1437 sayılı görevsizlik kararının, istinafen incelenerek kaldırılmasına karar verilmesi istemiyle, davalı Karayolları Genel Müdürlüğü vekilince, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Başkanlığına gönderilmek amacıyla dilekçe verilmesine karşın; İdare Mahkemesince talep doğrultusunda herhangi bir işlem yapılmadığı, dosyanın İstanbul Bölge İdare Mahkemesine gönderilmediği anlaşılmıştır.
Bu bağlamda, İstanbul 2.İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kesin olduğu ifade edilmekte ise de; göreve ilişkin kararlarda, “kesin olarak” verildiği belirtilen hükmün, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45.maddesi kapsamında incelenip incelenemeyeceği hususunun, Bölge İdare Mahkemesince değerlendirilmesi gerektiğinden, usuli işlem tamamlanmadan Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilen İdare Mahkemesi kararının kesinleşmiş olduğunu kabul etmek olanaklı değildir.
Bu durumda, görev uyuşmazlığına konu edilen idari yargı kararı kesinleşmediğinden, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşul gerçekleşmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.
S O N U Ç : 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 20.4.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Nuri NECİPOĞLU |
Üye Şükrü BOZER
|
Üye Mehmet AKSU
|
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ |
|
|
Üye Süleyman Hilmi AYDIN |
Üye Birgül KURT
|
Üye Turgay Tuncay Varlı
|
|