T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2021/272

KARAR NO  : 2021/359     

KARAR TR  : 07/06/2021

ÖZET: İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre itirazın iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

K A R A R

 

Davacı : S.G.

Vekili: Av. N.A.

Davalı : Beykent Üniversitesi Rektörlüğü

Vekili: Av. Z.A.

                                       

I. DAVA KONUSU OLAY 

 

1. Davacı vekili, Beykent Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümünde Profesör olarak çalışan davacının, iş sözleşmesinin tek taraflı feshedildiğine ilişkin davalı üniversitenin Büyükçekmece 2. Noterliği vasıtasıyla tebliğ edilen 27/06/2011 tarih ve 28473 yevmiye sayılı işleminin, vakıf üniversitelerinde çalışan öğretim görevlilerinin özlük hakları yönünden 2547 sayılı Kanun kapsamında bulunduğu, iş akdinin 4857 sayılı Kanun kapsamında feshedilemeyeceği, iş aktinin feshini gerektirecek bir durumun bulunmadığı, kendisinin başarısız veya yetersiz olduğuna ilişkin somut bir delilin olmadığı, işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, dava konusu fesih işleminin iptaline karar verilmesi istemiyle açtığı davada İstanbul 1. İdare Mahkemesinin 06/10/2015 tarihli ve E.2015/1933, K.2015/1863 sayılı kararıyla dava konusu işlemin iptaline, davacının iş akdinin feshedildiği 31/08/2011 tarihinden itibaren ödenmeyen ücret ve diğer özlük haklarının, iş akdinin fesih tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verildiği; bu karar gereği davalı idare aleyhine davacının İstanbul 18. İcra Müdürlüğünün 2015/4476 sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığı; davalı tarafın borcun bir kısmını ödediği; ancak kalan miktara yapılan itiraz üzerine takibin durduğu; dolayısıyla iş bu davada davalının itirazının dayandığı hesaplama tarzının doğru olmadığı ileri sürülerek, itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açılmıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. Adli Yargıda

 

2. İstanbul 11. İş Mahkemesinin 27/02/2018 tarihli ve E.2015/411, K.2018/153 sayılı kararı ile, Mahkemelerince yapılan yargılama sonunda; taraf beyanları, bilirkişi raporu toplanan deliller ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; idare mahkemesi kararındaki yargılama gideri ve noter masrafına ilişkin makbuz da dikkate alınarak davacının yargılama gideri, noter masrafı talebinin haklı olduğu anlaşıldığından, davacıya İstanbul 18.İcra Müd. 2015/4476 E. Sayılı dosyasına 10/03/2015 tarihli 75.287,17 TL kısmi ödeme yapıldığı, İstanbul 29. İcra Müdürlüğünün E.2013/1211 sayılı dosyasına 76.531,00 TL ödendiği, kıdem tazminatı olarak 13.792,16 TL fesih tarihinde ödendiği anlaşılmakla, 27/09/2017 tarihli bilirkişi heyeti raporunda ücret alacağının 280.459,08 TL olarak hesaplandığı; 24/08/2016 tarihli bilirkişi raporunda mahsup edilecek ödenen kıdem tazminatı faizi, işe iadeden kaynaklanan İstanbul 29. İcra Müdürlüğünün E.2013/1211 sayılı dosyasına 76.531,00 TL ödenen meblağın faizi ile birlikte bu tutarlar ve 75.287,17 TL kısmi ödeme mahsup edildiğinde; davacının bakiye 96.625,93 TL ücret alacağının olduğunun tespit edildiği; alacağın likit olmaması ve davalının kötü niyeti ispatlanamadığından icra inkar, kötü niyet tazminat taleplerinin reddine karar verilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.

 

3. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesinin 24/01/2019 tarihli ve E.2018/1890, K.2019/105 sayılı kararı ile, somut uyuşmazlıkta, Vakıf Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalışan davacının, Devlet Üniversitelerinde olduğu gibi idari sözleşme ile çalıştığı, uyuşmazlıkta idari yargının görevli olduğu anlaşıldığından, 6100 sayılı HMK.un 114 ve 115. maddeleri uyarınca yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile davanın usulden reddi yerine işin esasına ilişkin karar verilmesi usul ve Kanun'a aykırı olduğundan bu yönüyle kamu düzenine aykırılık oluşturulduğundan 6100 sayılı HMK 353/l-b-2 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, dava dilekçesinin yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile usulden reddine kesin olarak karar verilmiştir.

 

4. Davacı bu kez, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 204.120,47-TL anapara alacağı ile 10/03/2015 tarihine kadar işlemiş 41.333,99-TL yasal faizi ile birlikte 10/03/2015 tarihinden itibaren alacağın tahsiline kadar geçecek süre için işleyecek yasal faizinin davalı idareden tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

B. İdari Yargıda

 

5. İstanbul 13. İdare Mahkemesinin 12/02/2021 tarihli ve E.2019/1002 sayılı kararı ile, davacı tarafından, İstanbul 1.İdare Mahkemesi'nin 10/09/2014 tarih ve E.2014/1443, K.2014/1380 sayılı kararı gereği İstanbul 18. İcra Müdürlüğünün 2015/4476 sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine karşı davalı idarece (borçlu) yapılan itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

6. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 1. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

 

"Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur."

 

7. 2004 sayılı Kanunu'nun "İlamsız takip" başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş, değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Kanun'da iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

 

8. 2004 sayılı Kanun'un 67. maddesi şöyledir:

         

"(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.             

(Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.

(Ek fıkra: 2/7/2012-6352/11 md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır."

         

9. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

 

"1. (Değişik: 10/6/1994-4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır:

a) (İptal: Anayasa Mahkemesinin 21/9/1995 tarihli ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000-4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar."

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

10. Uyuşmazlık Mahkemesinin Celal Mümtaz AKINCI’nın başkanlığında, Üyeler Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan07/06/2021 tarihli toplantısında; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Kanun'un 14. maddesine göre olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğunun ileri sürülebilmesi için davanın “tarafları, konusu ve sebebinin aynı” olması koşulunun öngörülmüş bulunması karşısında;adli yargı yerinde aynı somut olay nedeniyle borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına; idari yargı yerinde tam yargı davası açılmış ise de; ikinci davanın, ilk davada verilen karar doğrultusunda oluşturulduğu ve“itirazın iptali ile takibin devamı” istemi yönünden görev uyuşmazlığının doğduğu kanaatine varıldığından ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

11. Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

12. Dava, davalı / borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

 

13. İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

 

14. 2004 sayılı Kanun'un 67. maddesinde sözü edilen "mahkeme" ile icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye hukuk mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

 

15. Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

 

16. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak; İstanbul 13. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesinin 24/01/2019 tarihli ve E.2018/1890, K.2019/105 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

 

A. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. İstanbul 13. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesinin 24/01/2019 tarihli ve E.2018/1890, K.2019/105 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA

 

07/06/2021 tarihinde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

           Başkan                        Üye                               Üye                              Üye

     Celal Mümtaz                  Şükrü                          Mehmet                          Birol     

         AKINCI                     BOZER                         AKSU                          SONER         

 

 

 

 

 

 

                                                Üye                                Üye                               Üye

                                            Aydemir                         Nurdane                         Ahmet

                                              TUNÇ                           TOPUZ                       ARSLAN