Hukuk Bölümü         2013/1137 E.  ,  2013/1315 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : Y. Yapı End. ve Tic. Ltd. Şti.

Vekili      : Av. A.G.

Davalı      : İstanbul İl Özel İdaresi

Vekili      : Av. M.B.

O L A Y  : Davacı vekili, müvekkilinin sahibi olduğu İstanbul Büyükçekmece 2. Bölge, Yakuplu bitlitepe mevkisindeki G21a4a3a 4a 3b pafta, 359 ada 5 parsel sayılı taşınmazın, tapuda anaokulu olarak gözüktüğünü, tapunun tarihinin 10.6.1997 olduğunu;  davalı idarenin aradan geçen 15 yıldan fazla süreye rağmen dava konusu taşınmazlarını Kamulaştırma Kanununa göre hiçbir işlem yapmadan ve fakat fiilen ve hukuken el koyarak adeta kamulaştırmış bulunduğunu; bu belirlemekten dolayı müvekkilinin mülkiyet haklanın kısıtlandığını,  her türlü tasarruf haklarının fiilen ortadan kaldırıldığını(Yargıtay hukuk genel kurulunun 2010-5-662.E. ve 2010-551.K. sayılı ve 15.12.2010 tarihli kararı ışığında.); önce 13.08.2007 de tapularının ve parsellerinin numarasının değiştirildiğini, 754/1 parsel yapıldığını ve parselin arsa miktarından kesinti yapılarak istekleri dışında yeni tapu çıkartıldığını fakat o bölgedeki Yakuplu Belediyesinin imar işlemlerinin idare mahkemelerinde iptal edildiğini, tekrar eski 359 ada 5 parsele dönüldüğünü fakat 2008 den beri 5 yıl içinde yine hiçbir işlem yapılmadığını; kısacası fiilen ve hukuken el konulmuş olduğunu; davanın açıldığı tarihe kadar davalı idare tarafından bir kamulaştırma girişimi de olmadığından, iş bu davayı açarak müvekkiline ait fiilen el konulan dava konusu taşınmazın tamamı için dava tarihindeki rayiç bedelin tespit edilerek davalı idareden, dava tarihinden itibaren Anayasanın 46.maddesi hükmüne göre kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz haddi oranında faiziyle birlikte tahsilini talep etmek zaruretinin hasıl olduğunu ifade ederek; fiilen ve hukuken el konulan taşınmaz için fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1000 TL bedelin davalıdan tahsiline;               geriye dönük doğmuş ecri misil haklarının, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere şimdilik 1000 TL ecrimisilin davalıdan tahsiline;  alacakları için kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz haddi oranından faiziyle beraber tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı idare vekili,  süresi içinde verdiği cevap dilekçesinde görev itirazında bulunmuş; ayrıca, taşınmaza fiili bir el atmanın mevcut olmadığını,   savunmuştur.

BÜYÜKÇEKMECE 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 28.3.2013 gün ve E: 2012/946 sayı ile,  davalı vekilinin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı vekilinin, davanın Uyuşmazlık Mahkemesinin yerleşik kararları çerçevesinde idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinden bahisle idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Davacıya ait taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığından bahisle zararının tazmini ve ecrimisil istemiyle adli yargıda açılan davada, davalı idare tarafından davanın görüm ve çözümünün idari yargının görevine girdiği ileri sürülerek görev itirazında bulunulmuş ve itirazın reddi üzerine olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istenilmiş olduğu; uygulama ve öğreti'de, kamu idarelerinin, kamu hizmetinin yürütümü sırasında, kamu gücü kullanarak tek yanlı irade açıklamalarıyla yapmış oldukları işlemler, "idari işlem"; herhangi bir işlem ya da karara dayanmaksızın gerçekleştirdikleri maddi faaliyetleriyle, görevleriyle ilgili hareketsizliklerinin de, "idari eylem" olarak tanımlandığı;  bu tanıma göre, idarelerin 3194 sayılı imar Kanununun 8'inci maddesi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici imar planları ile 2981 sayılı Yasanın 13'üncü maddesinin (c) bendi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici ıslah imar planları ve bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kamulaştırma, ruhsat gibi bireysel işlemler, "idari işlem"; bu imar planı uyarınca yapmak zorunda oldukları program ve uygulamaları bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri; yani, bu konudaki hareketsizliklerinin de, idari eylem niteliği taşıdığı; dosyanın incelenmesinden; dava dilekçesinde, imar planında ana okul alanı olarak ayrılan taşınmazının bedeli ile ecrimisil ödenmesine hükmedilmesinin istenildiğinin anlaşıldığı; bu bilgiler karşısında; davanın, davacının taşınmazının, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.12.2010 günlü, E:2010/5-662 K:2010/651 kararında "hukuki el atma" olarak nitelendirilen, imar planındaki belirleme sebebiyle mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamadan kaynaklanan tazminat talebiyle açıldığı sonucuna ulaşılmış olduğu; dava dilekçesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında, mülkiyet hakkına getirildiği söylenen kısıtlamanın, taşınmazın malikleri yönünden zarar doğurucu sonuçlarının olabileceğinde kuşku bulunmadığı,  ancak bu sonuç ya da sonuçların, genel ve düzenleyici nitelikte bir idari işlem olan imar planında taşınmaza yönelik belirlemenin bu planda öngörülen kamulaştırma programlarının zamanında yapılmamasından ve imar uygulamalarından; başka anlatımla da, idari işlemlerden ve davalı idarelerin imar planı gereği yapılması gereken kamulaştırmalar konusundaki hareketsizliği şeklinde ortaya çıkan idari eylemlerden kaynaklanmakta olduğu; idari işlem ve eylemlerden doğan zararların tazmini taleplerinin ise, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu’nun 12 ve 13'üncü maddeleri uyarınca, İdari Yargı yerlerinde açılacak tam yargı davalarına konu edilmelerinin, anılan yasa hükümlerinin gereği olduğu; bu bakımdan, hukuka uygunluklarının denetimi ve zarar doğurucu sonuçlarının giderilmesi İdari Yargı'nın görev alanında bulunan idari işlem ve eylemlerin hukuk düzeninde yaratmış oldukları etki ve sonuçların, "hukuki el atma" olarak nitelendirilmesine ve bu olumsuz sonuçlarla ilgili tazminat taleplerinin adli yargı yerlerinde açılacak tazminat davalarına konu edilmelerine, hukuken olanak bulunmadığı; dolayısıyla, davanın 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1 'inci fıkrasının (b) bendinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları," hükmü gereğince idari yargı yerinde görülmesinin gerektiği;  açıklanan nedenle, 2247 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın yazılı düşüncesi istenilmemiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 30.9.2013 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarenin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca dava, “davacının taşınmazının, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.12.2010 günlü, E:2010/5-662 K:2010/651 kararında "hukuki el atma" olarak nitelendirilen, imar planındaki belirleme sebebiyle mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamadan kaynaklanan tazminat talebi” şeklinde nitelendirilmek suretiyle 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı M. BAYHAN ile Danıştay Savcısı M. Ali GÜMÜŞ’ün davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Davacının sahibi olduğu taşınmazına, imar planında ana okulu alanı olarak ayrılmak suretiyle kamulaştırmasız el atıldığından bahisle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL bedelin tahsili istemiyle açılmıştır.

                3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinde; “Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur.

                a) Bölge planları; sosyo - ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır.

                b) İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik dördüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.

                Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik üçüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar.

                Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.

                Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir.

                İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.

                c) (Ek: 3/7/2005 - 5403/25 md.) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz.”  hükmü;

Aynı Kanun'un 18. maddesinde, “İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler Yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen Yetki ler valilikçe kullanılır.

Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden Yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez.

(Değişik üçüncü fıkra: 3/12/2003-5006/1 md.) Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tâbi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumî hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamaz.

Düzenleme ortaklık paylarının toplamı, yukarıdaki fıkrada sözü geçen umumi hizmetler için, yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde, eksik kalan miktar belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanır.

Herhangi bir parselden bir miktar sahanın kamulaştırılmasının gerekmesi halinde düzenleme ortaklık payı, kamulaştırmadan arta kalan saha üzerinden ayrılır.

                Bu fıkra hükümlerine göre, herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz. Ancak, bu hüküm o parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına mani teşkil etmez…” hükmü yer almıştır.

Dava dosyasında bulunan  Beylikdüzü Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü Durum Bürosunun, 10.12.2012 gün ve M.34.6.BEL.0.13.2012/6589  sayılı yazısının incelenmesinden; dava konusu 359 ada 3 parsel sayılı taşınmazın, Beylikdüzü İlçesi, Marmara Mahallesi sınırları dahilinde kalmakta olduğu, 3194 sayılı İmar Kanununun 18. Maddesine göre İmar Uygulaması sonucunda parselin 748 ada 5 parsel olarak değiştiği; Yakuplu Mahallesi, 748 ada 5 parsel sayılı taşınmazın, 26.02.2007 tasdik tarihli 1/1000 ölçekli Yakuplu Revizyon Uygulama İmar Plan Tadilatında; Ticaret + Konut Alanı (Max.Emsal=1.25, H:12 Kat) olarak planlanmış olduğu, ancak; söz konusu parselin bulunduğu bölgede İdare Mahkemesi tarafından 3194 sayılı İmar Kanununun 18. madde uygulamasının iptal edilmiş olduğu anlaşılmış; davalı idare savunmasına göre, taşınmaz üzerinde fiili bir el atmanın sözkonusu olmadığı belirtilmiştir.

                Olayda, davacının sahibi olduğu taşınmazın davacı vekilince anaokulu kullanımına ayrıldığı ifade edilmekte ise de, dosyadaki bilgilere göre imar planı tadilatı ile  Ticaret + Konut Alanı  olarak planlandığı, idare mahkemesince  3194 sayılı İmar Kanununun 18. madde uygulamasının iptal edilmiş olduğu;  davacı vekili tarafından, taşınmazın kamulaştırılmadığı, bu nedenle  müvekkillerinin söz konusu taşınmazdaki mülkiyet haklarının kısıtlandığı ifade edilerek, taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığından bahisle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL bedelin tahsili istemiyle dava açıldığı görülmüştür.

                Ortada bir kamulaştırma işleminin ve taşınmaz üzerinde yapılmış bir tesisin bulunmadığı; esasen davanın konusunun, davalı idarece 3194 sayılı Kanun uyarınca kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade ile yapılan imar planlarındaki belirleme sebebiyle taşınmaza ilişkin kullanım haklarının kısıtlandığını iddia eden davacıya ait taşınmazın bedelinin tazminine ilişkin bulunduğu anlaşılmış olup,  belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile davalı vekilinin görev itirazının, Büyükçekmece 1.Asliye Hukuk Mahkemesince reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir.

 

SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile davalı vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE ilişkin Büyükçekmece 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 28.3.2013 gün ve E: 2012/946 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 30.9.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.