T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

            ESAS   NO : 2019/659

            KARAR NO : 2019/690

            KARAR TR: 21.10.2019

         

ÖZET : Tarımsal faaliyet ile iştigal eden davacının, adına kayıtlı taşınmazının, Deviskel Deresi üzerinde taşkın koruma amacıyla inşa edilen bendin arkasında biriken sular nedeniyle zarar gördüğü ileri sürülerek, zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazminiistemiyleaçılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                            KARAR                                              

Davacılar :   Adli Yargıda                       İdari Yargıda

                  1-K.A.                                          Y.A.

                  2-Y.A.

Vekili      : Av. E.K.

Davalı    : Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü

Vekili      : Av. F.Y.

                                         

O L A Y: Davacılarvekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin Artvin İli, Borçka İlçesi, Arkaköy Köyünde bulunan ve fındık bahçesi vasfındaki 235 ada, 1 parsel sayılı taşınmaz ile 236 ada, 2 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının ve 236 ada, 3 parsel sayılı taşınmazın ise tamamının Deviskel Deresi üzerinde taşkın koruma amacıyla inşa edilen bendin arkasında biriken sulardan dolayı zarar gördüğü nedeniyle, taşınmaza yönelik sataşmanın önlenmesi veya taşınmaza verilen zararın karşılanması amacı ile Borçka Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/41 D;İş sayılı dosyası ile delil tespiti yapılarak 38.834,75 TL zararın tespit edildiğini ileri sürerek, tespit davasında yapılan masraflarla ve işleyecek yasal faizi ile; 38.834,75 TL bedelinin yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

BORÇKA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 26.3.2019 gün ve E:2019/33, K:2019/369 sayı ile, davada 236 ada, 2 parsel sayılı taşınmazların bir kısmının eski hale getirme ve zararın giderilmesi istemine konu olayın kamu hizmetinin görüldüğü sırada ve hizmetle ilgili bulunduğunun kabul edildiği gerekçesiyle, İdarenin hizmet kusuru niteliğindeki eylemin sonucu meydana gelen zararlardan dolayı 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1 -b maddesi gereğince idareye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerektiği, bu nedenle yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usul yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacılardan Y.A. vekili bu kez 236 ada, 2 parselde kayıtlı taşınmaz için24.856,00-TL tazminatın 22.02.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi ve sataşmanın önlenmesi, zarar miktarının davalıdan alınarak davacıya verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Rize İdare Mahkemesi: 18.4.2019 gün ve E:2019/192, K:2019/262 sayı ile,açılandavada, dava dilekçesinin sonuç kısmında 'Dava konusu taşınmaza yönelik sataşmanın önlenmesine veya taşınmaza verilen zararın karşılanması amacı ile 24.856,00-TL'nin davalı kurumdan alınması ile müvekkile verilmesine...' şeklinde ibareler kullanılmak suretiyle idari yargı mercilerinden terditli talepte bulunulamayacağı gibi idari yargıda elatmanın (sataşmanın) önlenmesi şeklinde bir dava türünün bulunmadığı dikkate alındığında İdari Yargılama Usulü Kanunu 3. madde hükmüne uygun olmayan dava dilekçesinin mevcut haliyle kabulüne olanak bulunmadığı gerekçesiyle, eğer dava yenilenmek isteniyorsa; yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınmak ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tek başına hasım (davalı) olarak gösterilmek suretiyle iş bu dilekçe ret kararından da bahsedilerekdüzenlenecek yeni bir dilekçe ile dava açmakta serbest olmak üzere; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 3. maddesi hükmüne uygun bulunmayan dava dilekçesinin, anılan Kanunun 15. maddesinin l/d bendi uyarınca, bu kararın tebliğ edildiği tarihi izleyen günden itibaren 30 gün içinde yukarıda belirtilen noksanlıklar da tamamlanarak usulüne uygun biçimde düzenlenecek dilekçe ile yeniden dava açılabilmek üzere reddine karar vermiştir.

Davacı Y.A. vekili bu kez 24.856,00-TL tazminatın 22.02.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle tekrar idari yargı yerinde dava açmıştır.

RİZE İDARE MAHKEMESİ: 18.9.2019 gün ve E:2019/299 sayı ile, uyuşmazlık konusu olayda; davacı tarafından, Deviskel Deresi üzerinde taşkın koruma amacıyla inşa edilen bendin arkasında biriken sular nedeniyle taşınmazının kalıcı olarak su altında kaldığı ve kamulaştırma yapılmadığı belirtilerek, taşınmazının mahrum kalınan yıllık ürün geliri ile arazi değerinin talep edildiği, taşınmazdaki değişikliğin sürekli nitelikte olduğu ve bu kapsamda dava konusu taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacağı göz önünde bulundurulduğunda, su altında kalan taşınmazın bedelinin 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanundaki esaslar çerçevesinde tespitinin gerektiği anlaşıldığından dava konusu uyuşmazlıkta adli yargı mercilerinin görevli olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu'nun 19. maddesi uyarınca, bakılan davada görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine,Uyuşmazlık Mahkemesi'nce bir karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 21.10.2019 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, idari yargı dosyası ile birlikte adli yargı dosyası da temin edilmek sureti ile 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve adli ve idari yargı dosyalarında ortak davacıların Y.A. ve ortak taşınmazların da 236 ada, 2 parsel olduğu gözetilerek, usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

  II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, tarımsal faaliyet ile iştigal eden davacının, Artvin ili Borçka ilçesi Arkaköy Köyü 236 ada 2 parselde yer alan adına kayıtlı taşınmazın, Deviskel Deresi üzerinde taşkın koruma amacıyla inşa edilen bendin arkasında biriken sular nedeniyle zarar gördüğü ileri sürülerek 24.856,00-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birliktetazmini istemiyle açılmıştır.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının, III. Bölümünde, “İstimlâksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlâk Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.

Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.

Yapılan işlerin plan veya projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.

Bu bentte anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur” denilmektedir.

Uyuşmazlığa konu olayda; Artvin İli, Borçka İlçesi, Arkaköy Köyü, 236 ada, 2 parselde yer alan taşınmazın maliki olan davacı tarafından, Deviskel Deresi üzerinde taşkın koruma amacıyla davalı idare tarafından inşa edilen bendin arkasında biriken sular nedeniyle söz konusu taşınmazın zarar gördüğü ileri sürülerek, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili istemiyleişbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Anayasanın 125 inci maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış olup, bununla birlikte idarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişinde nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusurunun hizmetin kötü işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleştiği ve bunun idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açtığında kuşku bulunmamaktadır.

Bu durumda Davacının iddiası dikkate alınarak, davanın, idarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü sıradaki eyleminden veya eylemsizliğinden doğan zararın giderilmesine yönelik olarak açıldığının kabulü gerekir.

Kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin; kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin; hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde “idari dava türleri” arasında sayılan “idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası” kapsamında, idari yargı yerlerince yapılacağı açıktır.

Açıklanan nedenlerle, Rize İdare Mahkemesinin 18.9.2019 gün ve E:2019/299 sayılı başvurusunun reddi gerektiği gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Rize İdare Mahkemesinin 18.9.2019 gün ve E:2019/299 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 21.10.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                        Üye                               Üye                              Üye                  

      Hicabi                       Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                    BOZERAKSU                          SONER          

 

 

 

 

                                            Üye                                Üye                              Üye                  

                                          Aydemir                       Nurdane                         Ahmet

                              TUNÇ                          TOPUZ                       ARSLAN