Hukuk Bölümü         2010/297 E.  ,  2011/34 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : İ.B.

Vekili              : Av. E.A., Av. İ.S.,  Av. H.U.

Davalı           : Altındağ Belediye Başkanlığı

Vekili            : Av. İ.G.

O L A Y          : Davacı vekili dava dilekçesinde; Ankara İli, Altındağ ilçesi Karapürçek Mah., 22586 ada, 1 parsel,11.464,00 m² yüzölçümlü imarlı arsa vasfında taşınmazın 18/11464 hissesinin müvekkili adına kayıtlı olduğunu; söz konusu taşınmazın tamamına, davalı belediye tarafından el atıldığını, kamulaştırılmadan park (Köroğlu Parkı) yapılmış olduğunu, park inşaatının tamamen bittiğini ve halka açıldığını; taşınmazın fiilen müvekkili tarafından kullanılmasının imkânsız olduğunu; taşınmazın cinsi, konumu, yola yakınlığı, çevrede çok katlı binaların bulunması, yapılaşmaların hızla devam etmesi dikkate alınarak emsal araştırması yapılarak bilirkişi marifetiyle müvekkiline ait taşınmazın değerinin belirlenmesi gerektiğini ifade ederek sonuçta; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 7.500,00 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalı idare tarafından kamulaştırmasız el atılan müvekkilin hissesinin (tapusunun) iptali ile davalı adına tesciline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı Belediye Başkanlığı vekili, süresinde verdiği cevap dilekçesinde; davaya konu edilen 22586 ada 1 parsel, imar planında Sosyo Kültürel Tesis Alanı iken, Altındağ Belediye Meclisi’nin 03.10.2007 tarih ve 1349 sayılı kararı ile imar planının değiştirildiğini,  yapılan revizyon imar planının Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 12.03.2008 tarih ve 707 sayılı kararı ile onandığını,  askıya çıktığını, resmi gazetede yayınlanarak kesinleştiğini;  bu planının iptali için dava açılmadığını ve planın kesinleştiğini; halen, yapılan değişiklik gereği tapuda işlemlerin devam ettiğini; yapılan imar plan değişikliğinin, Karapürçek Mahallesi 22586 ada 1 parsel, 23467 ada ve 22686 adaya ilişkin olduğunu; davaya konu 22586 ada 1 parselin, revizyon planından önce KOP paylarından oluşan sosyo kültürel hizmet alanı iken, plan değişikliği ile DOP paylarından oluşan ve park alanı olan 23467 ada ile birleştirildiğini ve28881 m²lik bölgesel park alanı oluşturulduğunu; yeni oluşan ada numarasının 21266 olduğunu; davacının ve diğer hissedarların 22586 ada 1 parselde bulunan hisselerinin yapılan değişiklik ile 22686 ada  1 parselde bulunan Sağlık Tesise Alanına şuyulandırıldığını; dolayısı ile davacıların davaya konu 22586 ada 1 parselde hisselerinin kalmadığını, ancak tapu dairesinde 22586 ada 1 parsel ile 22686 ada 1 parselde hisse hatası olduğundan tapudaki işlemlerin henüz sona ermediğini; yapılan revizyon imar plan değişikliği ile davacının 22586 ada 1 parselde hisselerinin kalmadığını,  ancak Belediyeleri Encümeninin, 10.02.2010 tarih ve 152 sayılı kararı ile, mevcut imar planı doğrultusunda Köroğlu parkının yapıldığı alan olan 22586 ada 1 parsel için kamulaştırma kararı alındığını; mevcut plan doğrultusunda kamulaştırma işlemlerine başlanmış olup, arsanın m² birim fiyatının 200.TL olarak belirlendiğini; davacının, Belediyelerinin Emlak İstimlak Müdürlüğüne müracaat ettiği zaman arsasının kamulaştırma bedelinin kendisine ödeneceğini; açılan iş bu davada adli yargı değil idari yargı yerinin görevli bulunduğunu; çünkü İYUK gereği idarenin iş ve eylemlerinden dolayı açılacak tam yargı davalarında İdari Yargı Yeri olan idare mahkemelerinin görevli olduğunu; davacıların, arsalarının üzerine yapıldığını iddia ettikleri park yapma işinin Belediyenin resmi bir hizmeti ve  idari bir işlem olduğunu ileri sürerek görev itirazında bulunmuştur.    

            ANKARA 22. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 11.05.2010 tarihli celsede, E:2010/58 sayı ile,  davalının görev itirazının reddine karar vermiştir.

            Davalı vekilinin, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolundaki süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyasının bir örneği Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesi uyarınca arazi ve arsa düzenlemesi kapsamında yapılan imar uygulamaları işlemlerinin, kamu gücüne dayalı olarak tek yanlı ve re'sen tesis edilen idari işlemler olduğu; dosyanın incelenmesinden, imar uygulaması sonucu alınan kamu ortaklığı paylarından oluşturulan Ankara İli, Altındağ İlçesi, Karapürçek Mahallesi, 22586 ada, 1 sayılı parselin, daha önce Sosyo Kültürel Tesis alanı iken Ankara Büyükşehir Belediye Meclisince onaylanan Altındağ Belediye Meclisinin 03.10.2007 tarih ve 1349 sayılı kararı ile yapılan imar planı değişikliği sonucunda "Köroğlu Park Alanı" olarak belirlendiği ve bu uygulama sırasında davacıya ait hissenin 22686 ada 1 sayılı parsele şuyulandırıldığı; davacının, söz konusu taşınmazdaki hissesine davalı Belediyece kamulaştırmasız el atıldığından bahisle, alacağın şimdilik 7.500.- TL.'lık kısmının yasal faiziyle birlikte tahsiline hükmedilmesi istemiyle dava açtığının anlaşıldığı; İmar uygulaması sonucu alınan kamu ortaklığı paylarından oluşturulan 22686 ada 1 sayılı parselin imar planında "Köroğlu Park Alanı" olarak ayrılmış olması nedeniyle, bu parseldeki hissenin bedelinin ödenmesi gerektiği iddiasına dayalı olarak açılan dava, kamulaştırmasız el atma hukuki temeline oturtulmak istenmiş ise de, davanın konusunun, davalı idarece 3194 sayılı Kanun'un 18'inci maddesi uyarınca kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade ile yapılan uygulama işlemleri sonucunda kamu ortaklık paylarından oluşturulan ve daha sonra imar planında değişiklik yapılarak "Köroğlu Park Alanı" olarak ayrılmış bulunan taşınmazda şuyulandırılmış olarak yer alan davacıya ait hisse bedelinin tazminine ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendinde yer alan "idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamına girdiğinde kuşku bulunmadığı; bu bakımdan, imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerinde çözümlenmesinin gerektiği nedenleriyle; 2247 sayılı Yasanın 10 uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; dava konusu uyuşmazlıkta, idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmaması karşısında, davanın anılan Kanun'un 14. maddesinde işaret edilen bedel artırma davası niteliğinde olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı, uyuşmazlık konusu işlemin, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun arazi ve arsa düzenlenmesine ilişkin 18. maddesinin uygulamasından kaynaklanmakta olduğu, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı Kanun'un 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinin düşünüldüğü; bu nedenle Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasa'nın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/58 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesinin gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Erdoğan BUYURGAN, Sıddık YILDIZ, Ayper GÖKTUNA, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 07.02.2011 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idare vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı’nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dava, davacının, Ankara ili, Altındağ ilçesi, Karapürçek Mahallesi 22586 ada 1 sayılı parselde bulunan hissesine davalı idare tarafından kamulaştırmasız el atıldığı ileri sürülerek şimdilik 7.500.- TL’nin yasal faizi ile birlikte tazmini, kamulaştırmasız el atılan hissenin (tapusunun) iptali ile davalı adına tesciline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18. maddesinde, “İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.

Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez.

(Değişik üçüncü fıkra: 3/12/2003-5006/1 md.) Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tâbi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumî hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamaz.

Düzenleme ortaklık paylarının toplamı, yukarıdaki fıkrada sözü geçen umumi hizmetler için, yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde, eksik kalan miktar belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanır.

Herhangi bir parselden bir miktar sahanın kamulaştırılmasının gerekmesi halinde düzenleme ortaklık payı, kamulaştırmadan arta kalan saha üzerinden ayrılır.

Bu fıkra hükümlerine göre, herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz. Ancak, bu hüküm o parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına mani teşkil etmez…” hükmü yer almıştır.

   Anılan madde uyarınca, yapılan imar düzenlemesi sonucunda “... resen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir...” denildiğine göre, idarenin “resen tescil işlemlerini yaptırmak” şeklindeki bu yetkilerini idari nitelik taşıyan uygulama işlemlerinin doğrudan sonucu olarak kullandığı; bir başka ifadeyle, tapuya yapılan tescilin idari işlemlerin icrası niteliğinde olduğu açıktır.

Olayda, davacı vekili tarafından Karapürçek Mah. 22586 ada 1 parselde bulunan Köroğlu Parkı olarak kullanılan taşınmazdaki hissesine kamulaştırmasız el atıldığından bahisle taşınmazın bedelinin şimdilik 7.500.-TL’lik kısmının yasal faiziyle birlikte tahsili ile tapunun idare adına tescilinin talep edildiği;  imar uygulaması sonucu alınan kamu ortaklığı paylarından oluşturulan söz konusu parselin, daha önce Sosyo Kültürel Tesis alanı iken Ankara Büyükşehir Belediye Meclisince onaylanan Altındağ Belediye Meclisinin 03.10.2007 tarih ve 1349 sayılı kararı ile yapılan imar planı değişikliği sonucunda "Köroğlu Park Alanı" olarak belirlendiği ve bu uygulama sırasında davacıya ait hissenin 22686 ada 1 sayılı parsele şuyulandırıldığı anlaşılmaktadır.

Dava konusu uyuşmazlıkta, idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmaması karşısında, davanın anılan Kanun'un 14. maddesinde işaret edilen bedel artırma davası niteliğinde olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı; davacının davayı idarenin uygulamasından doğan zararlarının giderilmesi istemiyle açtığı görülmektedir.

Bu durumda, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun arazi ve arsa düzenlenmesine ilişkin 18. maddesinin uygulamasından kaynaklanan ve imar planı ile buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan uyuşmazlığın, 2577 sayılı Kanun'un 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile davalı vekilinin görev itirazının, Asliye Hukuk Mahkemesince reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile davalı vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 11.05.2010 gün ve E:2010/58 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 07.02.2011 gününde Üyeler Mahmut BİLGEN ve Erdoğan BUYURGAN’ın KARŞIOYLARI ve OYÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

3194 sayılı İmar Kanununun 18/10. maddesi uyarınca "Bu maddede belirtilen kamu hizmetlerine ayrılan yerlere rastlayan yapılar, belediye veya valilikçe kamulaştırılmadıkça yıktırılamaz."

16.5.1956 gün ve 1956/1-6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca istimlak işlemlerine girişilmeksizin idare tarafından taşınmazına el atılan kişinin ilgili kamu tüzel kişiliği aleyhine el atmanın önlenmesi veya el atılan taşınmazın mülkiyetinin kamu tüzel kişiliğine devri karşılığında tazminat davası açabilir. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin istikrarlı kararlarında da, bu tür davaların kamulaştırmasız el atma davası olarak adli yargı yerinde görülmesi gerektiği kabul edilmiştir(Y5HD. 1.5.2006, E.2006/2677, K.2006/5324) Bu bakımdan; uyuşmazlığın adli yargı yerinde çözülmesi gerektiği, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasanın 10. maddesi uyarınca yaptığı başvurunun reddine karar verilmesi düşüncesinde olduğumuzdan değerli çoğunluğun aksi yönde oluşan görüşüne katılamıyoruz. 07.02.2011        

                        Üye                                                                                                     Üye

           Mahmut BİLGEN                                                                            Erdoğan BUYURGAN