Hukuk Bölümü         2013/252 E.  ,  2013/366 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : H.K.

Vekili      : Av. D.K.  (İdari Yargıda)

Davalı     : Doğanşehir Sulama Birliği

Vekili      : Av. K.A. 

O L A Y : Davacı, 11.08.2009 tarihli dava dilekçesinde özetle; Doğanşehir İlçesi Topraktepe Köyü Yazı meviinde 403 parsel sayılı taşınmazın maliki olup, yıllardır ekip biçtiğini, tarlasında evveliyatında su arkı olmadığını, Polat barajı yapıldıktan sonra tarlasının kenarından aşağıda bulunan arazi sahiplerinin su götürdüklerini, sulama birliğinin beton kanal yapacaklarını söylemelerine karşın yapmadıklarını, arkın halen toprak olduğunu, fazla su bağlandığında taşan suyun ekili alanına zarar verdiğini, yerin rampa olmasından ötürü arkın etrafına zarar verdiğini, her yıl tarlasından bir sürü toprağını alıp götürdüğünü, bununla birlikte sulama yapan şahıslar tarafından tarlasının yol olarak kullanıldığını, tarlasının tahminen 3 metresinin işgal altında olup ekilip biçilmediğini belirterek, zararının tahsiline ve meni müdahalenin önlenmesine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Doğanşehir Sulh Hukuk Mahkemesi; 17.12.2009 gün, E:2009/615 sayı ile, davaya konu tazminat talebi ile müdahalenin menine ilişkin talebin ayrı ayrı dava konuları olduğunu, birlikte yürütülmesinde fiili ve hukuki yarar bulunmadığını belirterek, her iki dava dosyasının ayrılmasına, tazminat talebine ilişkin davaya bu dava dosyası üzerinden devam olunmasına, müdahalenin menine ilişkin davanın başka bir esasa kaydına karar vermiştir.

  Doğanşehir Sulh Hukuk Mahkemesi; 17.12.2009 gün, E:2009/615, K:2009/622 sayı ile özetle, dava dilekçesi ile meydana gelen zararın tazmini ve el atmanın önlenmesinin dava edildiğini, her iki davanın birlikte yürütülmesinde fiili ve hukuki yarar görülmediğinden davaların ayrılmasına karar verildiğini, davalı sulama birliğinin kamu tüzel kişiliğine haiz bir kurum olduğunu, bu nedenle sulama kanallarındaki bakım eksikliği nedeniyle davacının taşınmazında meydana gelen zarara ilişkin tazmin talebine ilişkin davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini belirterek, mahkemenin dava konusu olayla ilgili olarak görevli olmadığından bahisle davanın görev yönünden reddine karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili, 11.02.2010 tarihli dava dilekçesinde özetle; Doğanşehir İlçesi, Topraktepe Köyü, Yazı Mevkiinde bulunan 403 Parsel no’lu 9806m2 lik taşınmazın davacıya ait olduğunu, davacının 11.08.2009 tarihli dava dilekçesiyle, Doğanşehir Sulh Hukuk Mahkemesine başvurarak, Doğanşehir Sulama Birliği aleyhine “Müdahalenin Men’i” ve 4.000 TL miktarında “Tazminat” davası açmış olduğunu, Doğanşehir Sulh Hukuk Mahkemesi’nin E:2009/615 sayılı dosyasında ‘’Tazminat’’ davasını tefrik ederek, E:2009/615 sayılı dosya üzerinden yürütürken, davanın idari yargının görev alanına girdiğinden bahisle reddine karar verdiğini, ‘’Müdahalenin Men’i’’ davasının ise E:2009/813 sayılı dosyasında devam ettiğini, söz konusu görevsizlik kararını 26.02.2010 tarihinde tebellüğ ettiklerini ve kararın kesinleştiğini, 10 günlük süre içinde görevli mahkemede dava açmanın zorunlu olduğunu belirterek, davaya kaldığı yerden devam olunması istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Malatya İdare Mahkemesi; 22.10.2010 gün, E:2010/420, 2010/2325 sayı ile özetle, dava dilekçesinin sonuç kısmında tazminat istemine yer verilmediği gibi, davacının, idarenin hangi eylem ya da işlemden zarar gördüğünü açıklamadığını belirterek, dilekçenin bu haliyle kabulüne olanak bulunmadığından bahisle, dava dilekçesinin reddine karar vermiştir.

Davacı vekili, 23.12.2010 tarihli dava dilekçesinde özetle; Doğanşehir İlçesi, Topraktepe Köyü, Yazı Mevkiinde bulunan 403 Parsel no’lu 9806m2 lik taşınmazın davacıya ait olduğunu, davacının 11.08.2009 tarihli dava dilekçesiyle, Doğanşehir Sulh Hukuk Mahkemesine başvurarak, Doğanşehir Sulama Birliği aleyhine “Müdahalenin Men’i” ve 4.000 TL miktarında “Tazminat” davası açmış olduğunu, zira; Doğanşehir Sulama Birliği’nin, plan ve projesi olmadan, hiçbir bedel ödemeden, davacının taşınmazına kamulaştırmaksızın el attığını, haksız fiilde bulunduğunu, taşınmazın batı ve kuzey kenarlarına kepçeyle girerek, ark açtığını, tahrip edip, taşınmazın bütünlüğünü bozarak zarar verdiğini, açtığı arklarda da başka taşınmazlara sulama suyu verdiğini, Doğanşehir Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2009 /615 Esas no’lu dosyasında “Tazminat” davasının tefrik edilerek, idari yargının görev alanına girdiğinden bahisle reddine karar verildiğini, “Müdahalenin men’i” davasının ise Doğanşehir Sulh Hukuk Mahkemesinin E:2009/813 sayılı dosyasıyla devam ettiğini, görevsizlik kararı kesinleştikten sonra 10 gün içinde görevli olan idare mahkemesinde dava açtıklarını, ancak dava dilekçesinin reddine karar verildiğini belirterek, 4.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren (11.08.2009) yasal faizi ile birlikte davalı Doğanşehir Sulama Birliğinden tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Malatya İdare Mahkemesi; 03.01.2012 gün, E:2011/61, K:2012/2 sayı ile özetle, davacının isteminin, mülkiyeti kendisine ait taşınmazdan ark açılarak sulama suyu geçirilmesi neticesinde, oluştuğu öne sürülen zararın tazminine ilişkin olduğunu, dosya kapsamından, ortada herhangi bir plan, proje olmaksızın ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu uyarınca kamulaştırma yapılmaksızın davacı taşınmazlarına kamulaştırmasız el atıldığını, bu durumda ise, kişilerin mülkiyetine el atma, diğer bir deyişle, haksız fiil neticesi uğranılan bir zararın söz konusu olduğunu, bu nedenle, ortada idari işleme dayalı idari bir eylem bulunmadığını belirterek, idarenin davacıya ait taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümlerine göre adli yargı yerince çözümlenmesi gerekeceğinden bahisle davanın görev yönünden reddine karar vermiş olup, bu karara karşı yapılan itiraz başvurusu üzerine Malatya Bölge İdare Mahkemesi 18.04.2012 gün, E:2012/383, K:2012/391 sayı ile itirazın reddine karar vermiş, bu karara karşı yapılan karar düzeltme talebi üzerine Malatya Bölge İdare Mahkemesi 26.09.2012 gün, E:2012/563, K:2012/604 sayı ile karar düzeltme talebinin reddine karar vermiş ve karar bu şekilde kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Zehra Ayla PERKTAŞ’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Metin ULUKANLIGİL’in katılımlarıyla yapılan 11.03.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, adli yargı yerince davaya konu tazminat talebi ile müdahalenin menine ilişkin talebin ayrı ayrı dava konuları olduğu belirtilip, birlikte yürütülmesinde fiili ve hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle, her iki dava dosyasının ayrılmasına ve tazminat talebine ilişkin dava bakımından idari yargının görevli olduğundan bahisle mahkemenin görevsizliğine karar verildiği ve bu kararın kesinleşmesinden sonra idari yargı yerinde tazminat istemine ilişkin açılan davada adli yargı yerinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verildiği ve bu görevsizlik kararının da kesinleştiği anlaşılmakla, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Uyuşmazlığa konu dava, mülkiyeti davacıya ait taşınmazdan ark açılarak sulama suyu geçirildiği, söz konusu su arkından taşan suların ise davacının tarlasına zarar verdiği iddiasıyla, meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

Dosya kapsamında yapılan incelemede, Doğanşehir Sulama Birliği Başkanlığı’nın 10.11.2011 günlü yazısında, davaya konu taşınmazdan ark açılarak su geçirilmesine ilişkin Doğanşehir Sulama Birliği Başkanlığı’nın herhangi bir plan ve proje ile kamulaştırma kararının bulunmadığı belirtilmiş olup, DSİ 9. Bölge Müdürlüğü 92. Şube Müdürlüğü’nün 29.12.2011 günlü yazısında da davaya konu taşınmazdan ark açılarak su geçirilmesine ilişkin olarak Şube Müdürlüklerince herhangi bir plan, proje ve kamulaştırma kararının bulunmadığı belirtilmiştir.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projenin hukuka aykırı olduğu nedeniyle iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacak davalar ile idarenin aynı plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak davaların görüm ve çözümünün, iptal ve tam yargı davaları kapsamında yargısal denetimi yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Dava dilekçesinde, davacının taşınmazına idarece toprak ark yapıldığı, bu arktan taşan suların davacının taşınmazına zarar verdiği ileri sürülmüştür. Bu bağlamda, söz konusu olayda, dosya kapsamındaki idare ile yapılan yazışmalardan da anlaşıldığı üzere, idarenin plan ve proje dahilinde olmayan su arkı yapımı eylemi neticesinde arktan taşan suyun davacının arazisine zarar verdiği iddia edilmiştir.

6098 sayılı Borçlar Kanununun 49. ve müteakip maddele­rinde haksız fiilden doğan davalar, 4721 sayılı Türk Medeni Kanu­nun 683. maddesinde ise el atmanın önlenmesi davaları düzenlenmiştir. Bu tür davaların adli yargı düzeninde yer aldığı tartışmasızdır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu durumda açılan davanın, idarenin plan ve proje kapsamında yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak kurulmuş bir işleme karşı ya da bu nitelikteki işlem ve eyleminden doğan zararların tazminine yönelik olarak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1. maddesinde belirtilen dava türlerinden olmayıp, haksız fiilden kaynaklanan ve bunun doğal sonucu olan tazminat istemine ilişkin olduğu sonucuna varılmış olmakla, davanın adli yargı düzeninde yer alan bir dava türü ol­ması nedenleriyle uyuşmazlığın adli yargı yerinde çözüm­lenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Doğanşehir Sulh Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Doğanşehir Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 17.12.2009 gün, E:2009/615, K:2009/622 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 11.03.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.