Hukuk Bölümü 2007/132 E., 2007/137 K.

  • OLUMLU GÖREV UYUŞMAZLIĞI ÇIKARMA
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 10 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 13 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 27 ]
  • 2547 S. YÜKSEKÖĞRETİM KANUNU [ Madde 33 ]
  • 2577 S. İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU [ Madde 2 ]
  • "İçtihat Metni"

    O L A Y: 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun değişik 33. maddesi uyarınca lisansüstü eğitim yapmak üzere 24.4.1995 tarihinden itibaren A.B.D.' ye gönderilen davacı, Ankara 13. Noterliği'nde tanzim ettirdiği 17.04.1995 tarihli ve 28943 yevmiye no'lu taahhüt ve kefalet senedini davalı kuruma ibraz etmiştir. Lisansüstü öğrenimini süresi içinde tamamlayamayan ve 31.12.2003 tarihinde görev süresi sona eren davacının ilişiği, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı'nın 02.03.2004 tarihli ve 3870 sayılı yazısı doğrultusunda 11.3.2004 tarihli ve 211-1222 sayılı olur ile kesilmiştir.

    Abant İzzet Baysal Üniversitesi Personel Daire Başkanlığı'nın 28.4.2004 gün ve 2074-2980 sayılı yazısı ile, davacıya, 2547 sayılı Kanun'un 33. maddesi uyarınca lisansüstü eğitim yapmak üzere yurtdışında görevlendirilmesi; 01.08.2003 tarihinde sona ermesine rağmen doktora eğitimini tamamlayamaması ve taahhüdünü yerine getirmemesi nedeniyle Üniversiteleriyle ilişiğinin kesildiği, Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğünün Genel Tebliği gereğince, yurtdışına çıkarken imzalamış olduğu taahhüt ve kefalet senedi hükümleri doğrultusunda mecburi hizmet karşılığının Üniversiteleri Bütçe Daire Başkanlığına ödenmesi gerektiği, bu nedenle ilişikte gönderilen "Yurtdışına Gönderilenlerden Yükümlülüklerini Yerine Getirmeyen Personele Ait Borç Bildirimi" forumunun ulaştığı tarihten itibaren 15 gün içerisinde nakten veya defaten ödenmesi; aksi halde borcun süresi içinde ödenmemesi durumunda yasal icra takibine girişileceği, bu sürede faiz ve yargı masraflarıyla ödenmesi gereken miktarın daha da artacağı hususu bildirilmiştir.

    Bunun üzerine, davacı vekili, Sakarya 1. İdare Mahkemesi'nin dilekçe ret kararı üzerine yenilediği dava dilekçesi ile, Ankara 13. Noterliği'nin 17.4.1995 gün ve 28943 yevmiye numaralı taahhüt ve kefalet senedinin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır. (Dava dilekçesinde müstafi sayılmaya yönelik işlemin de iptali istenmiş ise de; Mahkemece, ilk inceleme tutanağında, bu işlem yönünden ayrı dava açıldığı belirtilerek sehven yazıldığı kabul edilmiştir.)

    Davalı idare vekili, birinci savunma dilekçesinde, davanın görüm ve çözüm yerinin adli yargı olduğunu, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 3.5.2004 gün ve 2004/2-19 sayılı kararının da bu yönde olduğunu, kaldı ki taahhüt ve kefalet senedine dayalı idareleri tarafından açılan alacak davasının Bolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde E:2005/153 sayı ile kayıtlı ve derdest bulunduğunu ileri sürmüştür.

    SAKARYA 1. İDARE MAHKEMESİ; 27.9.2006 gün ve E:2006/1762 sayı ile, Ayten Eren Artan vekili Av. Fahrettin Ablak tarafından 28 Nisan 2004 tarih ve 2074-2980 sayılı işlemin iptali istemiyle Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörlüğü'ne karşı açılan davada, davalı idare vekili tarafından görev itirazında bulunulduğundan, dosyanın görev itirazı yönünden incelendiği, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1-a bendinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davaların idari dava türleri arasında sayıldığı, idari işlemin ise, bir idari makam ve merci tarafından idari usuller uygulanarak tesis olunan tek taraflı doğrudan uygulanabilen, kesin ve yürütülmesi zorunlu hukuki tasarruflar olarak tanımlandığı, dosyanın incelenmesinden, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun değişik 33. maddesi uyarınca lisansüstü eğitim yapmak üzere 24.04.1995 tarihinden itibaren ABD'ye gönderilen davacının lisans üstü öğrenimini süresinde tamamlayamamasından dolayı 11.3.2004 tarihli ve 211-1222 sayılı olurla ilişiğinin kesildiği ve dava konusu işlemle Ankara 13 Noterliği'nde tanzim edilen 17.4.1995 tarihli ve 28943 yevmiye nolu taahhüt ve kefalet senedindeki meblağların 15 gün içinde nakden veya defaten ödenmesi, aksi halde yasal işlem yapılacağının bildirilmesi sonucu bakılmakta olan bu davanın açıldığının anlaşıldığı, olayda, davacının verdiği taahhütname ve kefalet senedinin, ilgilinin 2547 sayılı Yasa'nın 33. maddesi uyarınca yurt dışında bir üniversitede lisansüstü eğitim yapmak üzere görevlendirilmesindeki önemli etkisi göz önüne alındığında, davacının bu taahhütname ve kefalet senedini idare ile eşit düzeyde olarak isteği ve özgür iradesi ile imzaladığının kabulünün mümkün bulunmadığı, bu durumda, davacının imzaladığı taahhütname ve kefalet senedinde yer alan mali yaptırımların hayata geçirilmesini öngören rektörlük işlemine yönelik uyuşmazlığın çözümünde Mahkemelerinin görevli olduğu açık olduğundan, davalı idare vekilinin uyuşmazlığın adli yargıda çözümlenmesi yönündeki görev itirazının yerinde görülmediği gerekçesiyle davalı idare vekilinin görev itirazının reddine karar vermiştir.

    Davalı idare vekilinin, taahhüt ve kefalet senedinin davalı idarenin iştiraki olmaksızın, noter önünde tanzim edildiğini ve asıl borçlu ile davacının da aralarında bulunduğu kefiller tarafından imza edildiğini, idari işlem olmanın temel şartı olan kamu makamları tarafından tesis edilmiş olma şartının gerçekleşmediğini, davacının imza ettiği taahhüt ve kefalet senedinin Abant İzzet Baysal Üniversitesi idaresinin tek taraflı kamu gücü kullanarak tesis ettiği bir idari işlem olmadığı gibi, özel hukuk hükümleri bağlamında taraf olduğu sözleşme de olmadığını, itiraz konusu kararda yapılan uyuşmazlık tespitinin, dava dilekçesine nazaran, yerinde olmadığını, dava konusu kararın aksine uyuşmazlığın "taahhütname ve kefalet senedinde yer alan mali yaptırımların hayata geçirilmesini öngören rektörlük işlemine yönelik" değil, doğrudan taahhüt ve kefalet senedinin iptaline dönük bulunduğunu, yurtdışında lisansüstü eğitim yapmak üzere devlet imkanları ile gönderilen araştırma görevlilerinden lisansüstü eğitimini tamamladıktan sonra bağlı oldukları yükseköğretim kurumuna dönerek mecburi hizmetlerini ifa etmeleri, dönmeyenler ile başarısız olanlara yapılan tüm masrafların ise geri alınmasının 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 33 ve 35. maddeleri ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 79, 224 vd., Ek 34 ve bağlı mevzuatın gereği olduğunu, bu bağlamda alınan taahhüt ve kefalet senedinin takibinin adli yargıda yapıldığını, taahhüdün ihlali nedeniyle taahhüt ve kefalet senedine dayalı olarak açılan alacak davasının Bolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 2005/153 Esas sayılı dosyada derdest bulunduğunu, taahhüt ve kefalet senedinin hukuka aykırılığına ilişkin iddia ve savunmaların da bu dosyada devam eden yargılamada yapıldığını ileri sürerek olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması yolundaki 21.11.2006 günlü dilekçesi üzerine, dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

    YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; davacının, davalı Milli Eğitim Bakanlığı aleyhine açtığı iptal davasında davalı idarenin görev itirazında bulunduğu, bu itirazın reddedilmesi üzerine davalı idare tarafından olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasının talep edildiği, davanın, Üniversite hesabına yurtdışında doktora eğitimi yapan araştırma görevlisinin Üniversiteye karşı mecburi hizmet yükümlülüğü kapsamında verdiği taahhütname ve kefalet senedinin iptali ile borçlu ve sorumlu olmadığının tespiti istemiyle açıldığı, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun değişik 33. maddesinin (a) bendinin değişik üçüncü fıkrasında, lisansüstü eğitim-öğretim için yurtdışına gönderilecek araştırma görevlilerinin öğrenim ücretleri ve yollukları dahil her çeşit sosyal ve diğer giderleri ile ödenekleri hakkında düzenlemeye yer verildiği; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun "Yurtdışı Eğitim Masraflarının Tahsili" başlıklı Ek 34. maddesinde "ilgili kanunlarına göre; öğrenim yapmak, yetiştirilmek, eğitilmek, bilgilerini artırmak, staj yapmak veya benzeri bir nedenle geçici süreli görevlendirilmek suretiyle, üç ay veya daha fazla süre ile yurtdışına gönderilen kamu personeli yurtdışında bulundukları sürenin iki katı kadar mecburi hizmetle yükümlüdürler. Bu şekilde yurtdışına gönderilecek personelden örneği Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanmış 'Yüklenme Senedi ile Muteber İmzalı Müteselsil Kefalet Senedi' alınır. Anılan personelin mecburi hizmet yükümlülüğünü yerine getirmeden veya tamamlamadan görevinden ayrılması, müstafi sayılması ya da bir ceza ile görevine son verilmesi halinde, kendileri için kurumlarınca fiilen döviz olarak yapılmış olan her türlü masraflar aynı döviz cins ve miktarı üzerinden borçlandırılır. Döviz borcu toplamından mecburi hizmetin tamamlanan kısmı için hesaplanan miktar indirilir. Hesaplanan borç miktarı, ilgilinin durumu ve ödettirilecek meblağ dikkate alınarak azami beş yıla kadar taksitlendirilebilir. Borç miktarı ilgili tarafından Türk Lirası ile ödenir ve yapılan ödeme miktarı tahsil tarihindeki T.C. Merkez Bankasınca tespit ve ilan edilen efektif satış kuru üzerinden dövize çevrilerek yukarıda belirlenen şekilde hesaplanan döviz borcundan mahsup edilir. İlgilinin eğitimdeki başarısızlığı veya kendi kusuru nedeniyle yurtdışından geri çağrılması ya da verilen süreyi tamamlayıp başarısız olarak dönmesi durumunda da, ilgili için fiilen döviz olarak yapılmış olan her türlü masrafların tamamı aynı esaslara göre ödettirilir. (...)" hükümlerine yer verildiği, anılan yasal düzenlemede, ilgilinin mecburi hizmet yükümlülüğünü yerine getirmemesi durumunda yurtdışı öğrenim giderlerinin tahsili için herhangi bir idari usul öngörülmediği, yüklenme ve kefalet senedine dayanılarak açılacak bir alacak davası yoluyla hükmen tahsil yönteminin benimsendiğinin anlaşıldığı, olayda, lisansüstü eğitim için yurtdışına gönderilmiş bulunan davacıdan, ayrıca yüklenme ve kefalet senedi istenmiş olup, yurtdışında hesabına eğitim gördüğü üniversiteye karşı mecburi hizmet yükümlülüğü ya da parasal karşılığı taahhüt edilmek suretiyle üniversite ile davacı arasında, tarafların karşılıklı hak ve yükümlülüklerini içeren bir sözleşme ilişkisi kurulduğunun açık bulunduğu, bu duruma göre, olayda kamu görevlisinin yükümlülüğünü yerine getirmediğine ilişkin idarece kamu gücüne dayalı, re'sen ve tek yanlı olarak tesis edilmiş bir işlemin davamıza konu bulunmaması ve davacının borçlu olmadığının tespiti amacıyla açılan davanın, taraflar arasındaki sözleşmeden (yüklenme ve kefalet senedinden) doğan alacak- borç ilişkisinden doğmuş bulunması nedeniyle özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli bulunduğu, bu nedenlerle, 2247 sayılı Kanun'un 10 ve 13. maddeleri gereğince olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığı'na gönderilmesine karar vermiştir.

    Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa'nın 13. maddesinin 3. fıkrasına göre Danıştay Başsavcısı'nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

    DANIŞTAY BAŞSAVCISI; davacının, üniversite adına gönderildiği yurt dışında yaptığı lisansüstü eğitimini süresi içinde tamamlayamaması nedeniyle, noterlikçe düzenlenen taahhüt ve kefalet senedi uyarınca adına borç çıkarılması yolunda tesis edilen işlemin iptali istemiyle Sakarya 1. İdare Mahkemesi'nde açtığı davada, davalının görev itirazının reddi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1/a fıkrasında, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davalarının, idari dava türleri arasında sayıldığı, olayda, davacının Sakarya İdare Mahkemesi'nde açtığı davada taahhüt ve kefalet senedi ve bu senede dayalı 28.4.2004 günlü, 2074-2980 sayılı borç bildirimi işlemi ile çekilmiş sayılma işlemine karşı ayrı ayrı dava açılması için dilekçenin reddedilmesi üzerine, yenilenen davaya ilişkin dilekçede sadece taahhüt ve kefalet senedinin iptali istenilmekle birlikte, Mahkemenin davayı, borcun ödenmesine ilişkin 28.4.2004 günlü bildirim işleminin iptali istemi şeklinde kurduğu, dava dilekçeleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacının asıl amacının taahhüt ve kefalet senedi ile bu senede dayalı olarak tesis edilen bildirim işleminin iptalini sağlamaya yönelik olduğunun kabulünün gerektiği, davacının verdiği taahhüt ve kefalet senedinin, 2547 sayılı Yasa'nın 33. maddesi uyarınca yurt dışında bir üniversitede lisansüstü eğitim yapmak üzere görevlendirilmesindeki önemli etkisi göz önüne alındığında, davacının bu taahhüt ve kefalet senedini idare ile eşit düzeyde, isteği ve özgür iradesi ile imzaladığının kabulü mümkün olmadığından, ortada özel hukuk alanını ilgilendiren bir uyuşmazlığın bulunduğundan söz etmeye olanak bulunmadığı, bu durumda, idarece kamu gücüne dayanılarak ve tek yanlı irade ile kurulan taahhüt ve kefalet senedi ile bu senette yer alan mali yaptırımların uygulanmasına ilişkin işlemin iptali isteminden doğan uyuşmazlığın çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna ulaşıldığı, bu nedenle, 2247 sayılı Kanun'un 13 üncü maddesi uyarınca yapılan başvurunun kabulüne hukuki olanak bulunmadığı yolunda yazılı düşünce vermiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE :

    Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ahmet AKYALÇIN'ın Başkanlığında, Üyeler: M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Coşkun ÖZTÜRK, Z. Nurhan YÜCEL, Esen EROL, Levent ÖZÇELİK ve Celal IŞIKLAR'ın katılımlarıyla yapılan 02.07.2007 günlü toplantısında;

    I-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, davalı vekilinin anılan Yasanın 10. maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nca 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşıldığından ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

    II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ'un, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ayla SONGÖR'ün davada adli yargının görevli olduğu, Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU'nun, davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

    Dava, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun değişik 33. maddesi uyarınca lisansüstü eğitim yapmak üzere A.B.D.' ye gönderilen davacı tarafından, Üniversiteye karşı mecburi hizmet yükümlülüğü kapsamında verilen taahhüt ve kefalet senedinin iptali istemiyle açılmıştır.

    2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 33. maddesinin (Değişik: 17/8/1983 - 2880/16 md.) (a) bendinde, "(Değişik: 12/8/1986 - KHK 260/3 md.) Araştırma görevlileri, yükseköğretim kurumlarında yapılan araştırma, inceleme ve deneylerde yardımcı olan ve yetkili organlarca verilen ilgili diğer görevleri yapan öğretim yardımcılarıdır. Bunlar ilgili anabilim veya anasanat dalı başkanlarının önerisi, Bölüm Başkanı, Dekan, enstitü, yüksekokul veya konservatuvar müdürünün olumlu görüşü üzerine rektörün onayı ile araştırma görevlisi kadrolarına en çok üç yıl süre ile atanırlar; atanma süresi sonunda görevleri kendiliğinden sona erer.(Ek cümle: 21/4/2005 - 5335/10 md.)Bunlar aynı usulle yeniden atanabilirler.

    Lisans üstü eğitim - öğretim için yurt dışına gönderilecek araştırma görevlileri ile ilk defa bu amaçla bu göreve atanacaklarda aranacak nitelikler ve diğer hususlar Yükseköğretim Kurulunca tespit edilir.

    (Değişik: 9/4/1990 - KHK - 418/23 md.; İptal: Ana. Mah'nin 5/2/1992 tarih ve E. 1990/22, K. 1992/6 sayılı Kararı ile;

    Yeniden düzenleme: 18/5/1994-KHK-527/16 md.) Lisansüstü eğitim - öğretim için yurtdışına gönderilecek araştırma görevlileri hakkında yukarıdaki atama süresi ile ilgili hüküm uygulanmaz. Bu gibilerin öğrenim ücretleri ve yollukları dahil her çeşit sosyal ve diğer giderleri bağlı bulundukları üniversitelerin personel giderleri içerisinde açılacak özel tertipden ödenir. Lisansüstü eğitim - öğretim için yurt dışına gönderilen araştırma görevlileri kadrolarında bırakılırlar ve (Burslu gidenlerin biryılı aşan süreleri ile şahsen özel burs sağlayan ve bu burstan istifade etmesi için kurumlarınca kendilerine aylıksız izin verilmesi uygun görülenler hariç) aylık ve diğer her türlü ödemelerin kanuni kesintilerin sonra kalan net tutarının % 6O'ını kurumlarından alırlar.

    Bunlardan kurumlarınca gönderilenlere, 1416 sayılı Ecnebi Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanun hükümlerine göre aynı ülkede bulunan öğrencilere verilen tahsisat tutarında ayrıca ödeme yapılır. Burslu gidenlerin aldıkları burs miktarları bu miktarın altında ise aradaki fark kurumlarınca kendilerine ayrıca ödenir. Bunların okul ücretleri ile eğitim ve öğretime başlayabilmeleri için zorunlu olan kurs ücretleri karşılanır. Kitap ve kırtasiye bedelleri ile diğer eğitim ve öğretim giderlerini karşılamak için her yıl Mart ve Eylül aylarında iki eşit taksitte ödenmek üzere birer aylıkları tutarında ek ödenek verilir" hükmü yer almıştır.

    Dosyanın incelenmesinden, lisansüstü eğitim için yurtdışına gönderilen davacının, noterde düzenlenen ve kendisi ile kefilleri tarafından imzalanan taahhüt ve kefalet senedi ile, yurtdışında hesabına eğitim gördüğü Üniversiteye karşı, mecburi hizmet ya da parasal karşılığını taahhüt etmek suretiyle yükümlülük altına girdiği, davalı idarece, söz konusu taahhüt ve kefalet senedine dayanılarak, davacı ile müşterek ve müteselsil kefillerinden, davacıya yapılan tüm ödemelerin, sarf tarihinden itibaren hesap edilecek yasal faizi ve senette yazılı cezai şartı ile birlikte, anılan taahhüt ve kefalet senedinde kabul ettikleri esaslar dahilinde tespit ve tahsili istemiyle alacak davası açıldığı, bu davanın Bolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2005/153 sayılı dosyasında görülmekte olduğu anlaşılmıştır.

    Bu duruma göre, taahhüt ve kefalet senedinin davacı ve kefilleri tarafından tek taraflı olarak imzalanarak idareye karşı taahhütte bulunulması karşısında, davacı tarafından senedin iptali istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli bulunacağı kuşkusuzdur.

    Açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının başvurusunun kabulü ile davalı Rektörlük vekilinin görev itirazının reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiştir.

    SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Sakarya 1. İdare Mahkemesi'nce verilen 27.9.2006 gün ve E:2006/1762 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 02.07.2007 gününde Üyelerden Z. Nurhan YÜCEL ve Esen EROL'un KARŞIOYLARI ve OYÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

    K A R Ş I O Y

    Dava, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun değişik 33. maddesi uyarınca lisansüstü eğitim yapmak üzere A.B.D.' ye gönderilen davacı tarafından, Üniversiteye karşı mecburi hizmet yükümlülüğü kapsamında verilen taahhüt ve kefalet senedinin iptali istemiyle açılmıştır.

    657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 78 ve 79. maddelerinde, bilgilerini artırmak için dış memleketlere kimlerin gönderileceği ve bunların hak ve yükümlülüklerinin neler olduğu düzenlenmiş; aynı Yasa'nın 80. maddesinde ise, 78 ve 79. maddelerde yazılı olanların ayırma ve seçilme usul ve şartlarının, çalışmalarının nasıl izleyip denetleneceğinin, haklarındaki disiplin kovuşturmasının ne suretle yapılacağının ve geri çağrılmalarını gerektirecek hallerin bir yönetmelikle düzenleneceği öngörülmüştür.

    Anılan Yasa uyarınca çıkarılan Yetiştirilmek Amacıyla Yurt Dışına Gönderilecek Devlet Memurları Hakkında Yönetmeliğin 17. maddesinde, Kurumlarınca Devlet memurlarından, Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanmış örneklerine uygun yüklenme senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet senedi alınacağı; bu belgeleri tamamlamayanların yurtdışına çıkmalarına izin verilmeyeceği kurala bağlanmıştır.

    Buna göre, davacı ve kefilleri tarafından imzalanan taahhüt ve kefalet senedinin, 657 sayılı Yasa'nın 78 ve 79. maddeleri uyarınca yurt dışında eğitim görebilmek için mevzuatta zorunlu şart olarak öngörüldüğü göz önüne alındığında, söz konusu senedin davacı ve kefilleri tarafından idare ile eşit düzeyde, kendi isteği ve iradesi ile imzalandığının kabulüne olanak bulunmadığından, idarece kamu gücüne dayalı ve tek taraflı irade ile tesis edilmiş idari işlem olarak kabulü gerekmektedir.

    Bu durumda, uyuşmazlığa konu edilen davanın, 2577 sayılı İ.Y.U.K.'nun 2/1-a. maddesinde sayılan iptal davası kapsamında görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli bulunmaktadır.

    Açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nca yapılan başvurunun reddi gerektiği görüşüyle aksi yöndeki karara katılmıyoruz.