T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS   NO : 2023/613

KARAR NO  : 2023/728

KARAR TR  :18/12/2023

 

 

 

ÖZET: Görev uyuşmazlığına konu edilen adli yargı kararı uyuşmazlığın esasına yönelik olduğundan ve idari yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı niteliğinde olmadığından, 2247 sayılı Kanun'un 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Kanun'un 27. maddesi uyarınca REDDİ gerektiği hk.

 

 

 

 

K A R A R

                                              

Davacılar   : Adli Yargıda S.S

                     İdari Yargıda S.S Mirasçıları

                    1- E.S 2-İ.S 3- C.S

Vekili         : Av. E.H

Davalılar   : 1-Hazine Müsteşarlığı (adli yargıda)

                     2-İçişleri Bakanlığı (idari yargıda)

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacı vekili, müvekkilinin çeşitli suçlardan gözaltına alınarak savcılık sorgulamasından sonra tutuklama istemi ile gönderildiği İzmir Sulh Ceza Mahkemesinin kararı ile 15/04/2011 tarihinde tutuklandığını, akabinde 08/09/2011 tarihinde tahliye olduğunu, netice itibariyle toplamda 149 gün tutuklu kaldığını, müvekkili hakkında İzmir 11. Asliye Ceza Mahkemesinin E.2014/623, K.2019/318 sayılı dosyası ile davanın görüldüğünü, yargılama neticesinde suçsuz olduğunu anlaşılarak üzerine atılı suçtan beraat ettiğini ve bu kararın kesinleştiğini, müvekkilin davadan önce polis memuru olarak görev yapan müvekkilinin bu dava sebebiyle meslekten ihraç edildiğini, bu nedenle aile olarak maddi ve manevi anlamda zarara uğradıklarını beyan ederek; haksız tutuklama nedeniyle fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydı ile 50.000 TL maddi ve 100.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. Adli Yargıda

 

2. İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi 25/11/2020 tarih ve E.2019/321, K.2020/308 sayılı kararı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek davacının maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar vermiş, kararın istinaf edilmesi üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesi 21/09/2022 tarih ve E.2022/1686, K.2022/2003 sayılı kararı ile istinaf başvurularının esastan reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir. Mahkeme kararının ilgili kısmı şöyledir:

 

"Maddi tazminat hesabında gerçek maddi zararın nazaran alınması gerekmektedir. Davacının gözaltına alındığı tarihte polis memuru olarak görev yaptığı anlaşılmış ve İzmir Valiliğinin yazı cevabına göre, davacının gözaltına alınması nedeniyle 14/04/2011 tarihindegörevden uzaklaştırıldığı ve 15/03/2012 tarihinde de meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırıldığı, davacının gözaltında ve tutuklulukta geçirdiğigünlerde maaşından 1/3 kesinti yapılıp 3/2'sinin kendisine ödendiği anlaşılmakla, davacının maaş kaybının CMK'nın 141.maddesi kapsamında talep edilmesinin mümkün olmadığı, ancak bu hususta idari yargıda dava açılmasının mümkün olduğu ve davacının maddi tazminat kapsamında başka bir kaybının bulunmadığı anlaşıldığından, davacının yerinde görülmeyen maddi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacının manevi tazminat talebi bakımından yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde ise; davacının üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti itibariyle bireyler nezdinde meydana getirdiği etki, özellikle sosyal çevrelerde atılı suçun algılanma şekli, davacının sosyal ve ekonomik durumu ve bu kapsamda tutuklukta geçirdiği sürenin davacının kişiliğinde manevi zarara sebebiyet vereceği açık olup, manevi tazminata hükmedilmesinin yasal koşulları oluşmakla beraber, belirlenecek tazminat miktarının aynı zamanda sebepsiz zenginleşmeye neden olmayacak şekilde, hak ve nesafet kurallarına uygun makul ve makbul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerektiğinden, söz konusu ilkeler doğrultusunda manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile takdiren 10.000 TL manevi tazminatın tutuklama tarihi olan 15/04/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı hazineden tahsili ile davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan ve tartışılan nedenlerle:

1-Davacının maddi tazminat talebinin REDDİNE,

2-Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000 TL MANEVİ TAZMİNATIN 15/04/2011 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı hazineden tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine"

 

3. Davacı Soner Şaşılık 06/10/2021 tarihinde vefat etmiş, adı geçenin mirasçılarının vekili, bu kez haksız tutuklama nedeniyle 3.617,65 TL maddi tazminata hükmedilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

B. İdari Yargıda

 

4. İzmir 3. İdare Mahkemesi 17/01/2023 tarih ve E.2022/2505, K.2023/58 sayılı kararı ile, uyuşmazlığın adli yargının görevinde bulunduğundan bahisle davanın, 2577 sayılı Kanun'un 15/1-a maddesi uyarınca görev yönünden reddine kesin olarak karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"Bakılan davada, öncelikle, davacının tazminat isteminin dayanağı faaliyetlerin, idari veya yargısal fonksiyon içerisinde yer aldığının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. İdarenin hukuki sorumluluğu kendi işlem ve eylemleriyle sınırlı bulunmaktadır. Yargı mercileri ise, idari işlevin dışında yer alan ve yargı yetkisi kullanan bağımsız organlar olup, bu haliyle hakim ve savcıların yargılama etkinlikleri kapsamında yaptıkları görev nedeniyle idarenin ajanı sayılmaları hukuken mümkün değildir. Fonksiyonel bakımdan, yasama ve yürütmeden ayrı olup, bağımsız bir organ olan yargının, yargılama süreci ile ilgili faaliyetleri Anayasa'nın 125. maddesinde öngörülen "idari eylem ve işlemler" kapsamına girmemektedir. Hakim ve savcıların ceza soruşturması ve yargılaması kapsamında yaptıkları faaliyetlerin yargılama fonksiyonu içerisinde yer aldığı açık olup; bu bağlamda, tutukluluk kararının Sulh Ceza Hakimi kararıyla verildiği ve hususunda duraksama bulunmamaktadır.

Buna göre, Hakim kararıyla yapılan tutuklamadan dolayıuğranıldığı ileri sürülen zararların tazmininde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda ''Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat'' başlıklı bölümde gösterilen esas ve usullerin izlenmesi gerekmektedir.

Bu durumda, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca dava konusu tazminat istemi konusunda,zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanacağı hükmü uyarınca açılan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır."

 

5. Davacı vekilinin olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü yönündeki başvurusu üzerine, dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmiştir.

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

6. Anayasa'nın "Uyuşmazlık Mahkemesi" başlıklı 158. maddesişöyledir:

 

"Uyuşmazlık Mahkemesi adli ve idari yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkilidir. Uyuşmazlık Mahkemesinin kuruluşu, üyelerinin nitelikleri ve seçimleri ile işleyişi kanunla düzenlenir. Bu mahkemenin Başkanlığını Anayasa Mahkemesince, kendi üyeleri arasından görevlendirilen üye yapar.

Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesinin kararı esas alınır."

 

7. 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un "Mahkemenin görevi" başlıklı 1. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

 

“ Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli ve idari yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir…”

 

8. 2247 sayılı Kanun'un "Olumsuz görev uyuşmazlığı" başlıklı 14. maddesi şöyledir:

 

“Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli ve idari yargı mercilerinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarıncaileri sürülebilir.”

 

9. 2247 sayılı Kanun'un "İncelemede izlenecek sıra" başlıklı 27. maddesi şöyledir:

 

"Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder."

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

10. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL'ın Başkanlığında, Üyeler Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Bilal ÇALIŞKAN'ın katılımlarıyla yapılan 18/12/2023 tarihli toplantısında; Raportör-Hâkim Süleyman ARIDURU'nun 2247 sayılı Kanun’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın 2247 sayılı Kanun’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:

 

11. Başvurunun incelenebilmesi için 2247 sayılı Kanun'un 14. maddesinde öngörülen koşulların bulunması gerektiği tartışmasızdır.

 

12.Mevzuat kısmında belirtilen düzenlemelere göre,Uyuşmazlık Mahkemesince 14. maddesi kapsamında bir görev ya da hüküm uyuşmazlığının incelenebilmesi için, uyuşmazlığa konu edilen karar veya kararların, adli veidari yargı mercilerince ya da hakemliğin hakim tarafından yerine getirilmesinde olduğu gibi yargı merci sayılanlarca verilmesi ve 14. madde kapsamında olumsuz görev uyuşmazlığının varlığından söz edebilmek için de; adli veidari yargı yerleri tarafından konusu, tarafı ve sebebi aynı olan davalarda kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş görevsizlik kararlarının bulunması gerekmektedir.

 

13. Dava dosyalarının incelenmesinden; çeşitli suçlardan gözaltına alınarak İzmir Sulh Ceza Mahkemesinin kararı ile 15/04/2011 tarihinde tutuklanan, akabinde 08/09/2011 tarihinde tahliye olan davacı hakkında İzmir 11. Asliye Ceza Mahkemesinin E.2014/623, K.2019/318 sayılı dosyası ile beraat kararı verildiği ve bu ilamın kesinleştiği, davacının davadan önce polis memuru olarak görev yapmakta olup bu dava sebebiyle meslekten ihraç edildiği, bu nedenle aile olarak maddi ve manevi anlamda zarara uğradıklarından bahisle haksız tutuklama nedeniyle maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi istemiyle ilk olarak adli yargı yerinde dava açıldığı, adli yargı yerince, uyuşmazlığın esası incelenerek "Maddi tazminat hesabında gerçek maddi zararın nazaran alınması gerekmektedir. Davacının gözaltına alındığı tarihte polis memuru olarak görev yaptığı anlaşılmış ve İzmir Valiliğinin yazı cevabına göre, davacının gözaltına alınması nedeniyle 14/04/2011 tarihindegörevden uzaklaştırıldığı ve 15/03/2012 tarihinde de meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırıldığı, davacının gözaltında ve tutuklulukta geçirdiğigünlerde maaşından 1/3 kesinti yapılıp 3/2'sinin kendisine ödendiği anlaşılmakla, davacının maaş kaybının CMK'nın 141.maddesi kapsamında talep edilmesinin mümkün olmadığı, ancak bu hususta idari yargıda dava açılmasının mümkün olduğu ve davacının maddi tazminat kapsamında başka bir kaybının bulunmadığı anlaşıldığından, davacının yerinde görülmeyen maddi tazminat talebinin reddine"  karar verildiği, bu kararın yargı yolu bakımından bir görevsizlik kararı niteliğinde olmadığı anlaşılmıştır.

 

14. Görüldüğü üzere, adli yargı yeri kararının tazminat isteminin esastan reddine yönelik olduğu, idari yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı niteliğinde olmadığı, dolayısıyla adli ve idari yargı yerleri arasında görev uyuşmazlığı oluştuğundan söz etmenin de mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla olayda, 2247 sayılı Kanun'un 14. maddesinde öngörülen koşullar gerçekleşmemiştir.

 

15. Yukarıda belirtilen hususlar gözönünde bulundurularak; 2247 sayılı Kanun'un 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Kanun'un 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

 

 

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

2247 sayılı Kanun'un 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayanBAŞVURUNUN, aynı Kanun'un 27. maddesi uyarınca REDDİNE,

 

18/12/2023 tarihinde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

            Başkan                       Üye                               Üye                              Üye

          Muammer                   Nilgün                            Doğan                           Eyüp

          TOPAL                      TAŞ                            AĞIRMAN                 SARICALAR

 

 

 

 

 

 

                                                Üye                                Üye                               Üye

                                            Ahmet                               Mahmut                          Bilal

                                          ARSLAN                         BALLI                      ÇALIŞKAN