Hukuk Bölümü         1997/53 E.  ,  1997/51 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı              : H.İ.T.

Vekili                 : Ü.I.

Davalı               : Bağ-Kur Genel Müdürlüğü

Vekili                 : Av. A.E.

OLAY: Davacıya ait Amasya İli, Beyazıtpaşa Mahallesi, 5 pafta, 122 ada, 48 parselde kayıtlı gayrimenkul, İl Müdürlüğünün lojmanlı hizmet bi­nası ihtiyacını karşılamak amacıyla Bağ-Kur Genel Müdürlüğü tarafından 1987 yılında kamulaştı­rılmış ve 21.3.1989 tarihli tapu tescil işlemiyle de söz konusu gayrimenkul adı ge­çen idarenin mülkiyetine geçmiştir.

Davacı, kamulaştırılmasından bu yana 8 yıl geçtiği halde hizmet bi­nası ya­pılmadığı ve aslında kamulaştırılan alanın ihtiyacın çok üzerinde ol­duğundan ba­hisle, taşınmazın tamamen veya kısmen kendisine iade edilmesi için yaptığı başvu­runun reddine ilişkin 27.12.1995 günlü, 234514 sayılı iş­lemin iptali istemiyle Bağ-Kur Genel Müdürlüğüne karşı idari yargı yerine dava açmıştır.

Davalı idare tarafından verilen savunmada, davanın görüm ve çözü­münde adlî yargının görevli olduğu yolunda yapılan itiraz üzerine,

Samsun İdare Mahkemesi; 26.3.1997 gün ve E.1996/348 sayı ile, 2942 sa­yılı Kamulaştırma Kanununun 14. maddesinde, kamulaştırma işle­mine karşı idari yargıda ve takdir olunan bedel ile madde hatalara karşı da adlî yargıda dava açıla­bileceğinin, 37. maddesinde ise, bu Kanundan doğan tüm anlaşmazlıkların adlî yargıda çözümlenmesi gerekenlerin taşınmaz ma­lın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemelerinde görüleceğinin hükme bağ­landığı; olayda, davacı tarafından bedel takdiri veya maddi hatalara karşı değil, kamulaştırılan taşınmazın tamamen veya kısmen iadesi isteğinin red­dine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açıldığına göre uyuşmazlığın 37. madde kapsamında bulunmadığı ve dava konusu işlem idari bir işlem nite­liği taşıdığından 2577 sayılı Yasanın 2/1-a. maddesi kapsamındaki iptal da­vasının görüm ve çözümünün Mahkemelerinin görevine girdiği gerekçe­siyle, davalı idarenin görev itirazı reddedilerek görevlilik kararı vermiştir.

Davalı idarece süresi içinde verilen 9.6.1997 günlü itiraz dilekçesi üzerine dava dosyası Samsun İdare Mahkemesi Başkanlığının 8.7.1997 günlü, 1997/135 Muh. sayılı yazısı ekinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılı­ğına gönderilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, 2942 sayılı Yasanın 23. maddesi kapsa­mında bulunan davanın çözüm yerinin aynı Yasanın 37. maddesine göre adlî yargı olduğu sonucuna vararak, 2247 sayılı Yasanın 10. maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması yolundaki 30.9.1997 günlü, 9793311 sayılı düşünce yazı­sıyla birlikte dosyayı Uyuşmazlık Mahkemesine göndermiştir.

Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanı tarafından, 2247 sayılı Yasanın 13. madde­sinin üçüncü fıkrasına göre düşüncesinin istenilmesi üzerine Danıştay Başsavcı­sınca; uyuşmazlığın 2942 sayılı Kanunun “Mal sahibinin geri alma hakkı”nı dü­zenleyen 23. maddesi kapsamında bulunduğu, anılan Yasanın 24. maddesinin, 23. maddenin uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların adlî  yargıda çözümleneceği yolundaki açık hükmü karşısında davanın gö­rüm ve çözümünün adlî yargının göre­vine girdiği yolunda verilen 27.10.1997 günlü, 1997/53-20 sayılı düşünce yazısı dosyaya konulmuştur.

İnceleme ve Gerekçe: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün Selçuk Tüzün’ün Başkanlığında, Üyeler: O. Hulusi Mustafaoğlu, Ülkü Ay­dın, Nursel Aymakoğlu, Zafer Kantarcıoğlu, Dr. Erol Alpar ve Ertuğrul Taka’nın katılımlarıyla yapılan 17.11.1997 günlü toplantısında, Raportör-Hâkim İsa Yeğenoğlu’nun dava­nın çözümünde adlî yargı yeri görevli oldu­ğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılı­ğının başvurusunun kabulü gerektiği yolundaki raporu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının, davanın çözü­münde adlî yargı yerinin görevli olduğuna ve bu ne­denle olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve Danıştay Başsavcısının, davanın görüm ve çözümünde adlî yargı görevli olduğundan başvurunun kabulü gerektiğine ilişkin düşünce yazıları ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcı­larca gö­revlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Erdoğan Güneş ile Da­nıştay Savcısı Tülin Özdemir’in yazılı düşünceler doğrultusundaki açıkla­maları da dinlendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava, kamulaştırılan taşınmazın tamamen veya kısmen iade edilmesi için yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun Dördüncü Kısım-İkinci Bölüm’ünde yer alan 21. maddede, kamulaştırmadan idarenin tek taraflı vazgeçmesi; 22. mad­dede, tarafların anlaşmasıyla vazgeçme ve devir hu­susları düzenlenmiş ve “Mal sahibinin geri alma hakkı” başlıklı 23. madde­nin, birinci fıkrasında “Kamulaştırma bedelinin kesinleşmesi tarihinden iti­baren beş yıl içinde, kamulaştırmayı yapan idarece veya 22 nci maddenin ikinci fıkrası uyarınca devir veya tahsis yapılan ida­rece; kamulaştırma ve devir amacına uygun hiçbir işlem veya tesisat yapılmaz veya kamu yararına yönelik bir ihtiyaca tahsis edilmeyerek taşınmaz mal olduğu gibi bırakılırsa, mal sahibi veya mirasçıları kamulaştırma bedelini aldıkları günden itiba­ren işleyecek kanuni faiziyle birlikte ödeyerek, taşınmaz malını geri alabilir.” hük­müne yer verilmiş; takip eden Beşinci Kısım-Birinci Bölüm’de yer alan 24. madde­nin birinci fıkrasında, kamulaştırma bedelinden düşülebilecek hasar konusu düzen­lenmiş ve aynı maddenin ikinci fıkrasında, 24. madde ile, 21, 22. ve 23. maddelerin uygulanmasından doğacak anlaşmazlıkların adlî yargıda çözümleneceği hükme bağlanmıştır.

Öte yandan, anılan Yasanın “Yetkili ve görevli mahkeme ve yargılama usulü” başlıklı 37. maddesinde, bu Yasadan doğan tüm anlaşmazlıkların adlî yar­gıda çözümlenmesi gerekenlerin, taşınmaz malın bulunduğu yer asliye hukuk mah­kemelerinde basit yargılama usulü ile görüleceğine işaret edil­miştir.

Dava konusu işlem, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a. maddesinde tanımı yapılan iptal davalarına konu olabilecek idari iş­lem niteliğini taşımakta ise de; yasa koyucu tarafından, anılan Yasanın 24. maddesi ile, 23. madde kapsamına giren uyuşmazlıkların adlî yargı yerince çözümleneceği yolunda özel hüküm getirilmiş bulunmaktadır.

Olayda, davacı, kamulaştırılan taşınmazının, üzerine 8 yıldan bu yana amaç­lanan hizmet binasının yapılmadığını ve alanının idarenin ihtiyacının çok üzerinde olduğunu ileri sürerek kendisine tamamen veya kısmen iade edilmesi istemiyle başvuruda bulunduğuna göre anılan Yasa maddelerinin açık hükmü karşısında, 23. madde kapsamındaki “geri alma davası”nın gö­rüm ve çözümünde 24. maddeye göre adlî yargı yerinin görevli olduğu ve 37. maddeye göre de davanın, basit yargılama usulü ile taşınmaz malın bu­lunduğu yer asliye hukuk mahkemesinde görüleceği kuşkusuzdur.

Açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının başvuru­sunun kabulü ve Samsun İdare Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırıl­ması gerek­mektedir.

SONUÇ: Anlaşmazlığın niteliğine göre, davanın çözümü adlî yargı­nın gö­rev alanına girdiğinden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının başvuru­sunun ka­bulü ile, Samsun İdare Mahkemesinin 26.3.1997 günlü, E.1996/348 sayılı görevli­lik kararının kaldırılmasına, 17.11.1997 gününde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.