Hukuk Bölümü         2012/84 E.  ,  2012/131 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

            Davacı           : F.E.

            Vekili              : Av. E.Y.

            Davalı            : İzmir Büyükşehir Belediyesi

            Vekili              : Av. E.Ö.B. 

O L A Y          : 16.03.2011 tarihinde Karşıyaka Bostanlı Pazar yerinde davalı Belediye ekiplerince yapılan denetimlerde, aralarında davacının da bulunduğu kişilerin,  552 sayılı Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnamenin 5. maddesine aykırı olarak toptan mal satışı yaptığından bahisle düzenlenen tutanağa istinaden, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nce, 31.03.2011 tarih, …/01.167 No.lu  Encümen Kararıyla, aynı KHK’nin 26/A maddesi uyarınca  para cezası verilmiş;  Encümen Kararı, 12.04.2011 tarihli, M.35.1.İBB.028.02-321-471 sayılı üst yazı ile davacıya 14.04.2011 tarihinde tebliğ edilmiştir.

Davacı vekili, para cezasına karşı 29.04.2011 tarihinde adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

KARŞIYAKA 3.SULH CEZA MAHKEMESİ;  04.10.2011 gün ve Değ. İş No: 2011/367 sayı ile,  İtiraz eden vekili Av. E.Y.’ın, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin encümen kararı ile verilen 31.03.2011 tarih ve 01-167 sayılı 4.534 TL idari para cezasına itiraz ettiği; İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yazı yazılarak idari para cezasına dayanak tüm belgelerin celp edilerek incelendiği; Karşıyaka Bostanlı pazar yerinde toptan mal satışı yaptıkları belirtilerek idari yaptırım düzenlendiği KHK’nın 26. maddesinin (A) fıkrası uyarınca söz konusu encümen kararına itirazın çözümünde idari yargı yerinin görevli bulunduğunun açık olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin itirazının görev yönünden usulen Başvurunun Reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

            Davacı vekili, bu kez, söz konusu para cezasının iptali istemiyle, 04.11.2011 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

            İZMİR 2. İDARE MAHKEMESİ; 22.11.2011 gün ve E:2011/2291, K: 2011/1772 sayı ile, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1/a bendinde, idari işlemler hakkında şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davalarının dava türleri arasında sayıldığı, Kanunun 15. maddesinin 1/a bendinde adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceği hükmüne yer verildiği; 552 sayılı Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 26/A maddesinde; "Bu Kanun Hükmünde Kararnamede yer alan 5 inci maddenin birinci. ikinci ve üçüncü fıkralarına aykırı hareket edenler hakkında yüz milyon lira para cezasına .... belediye encümenlerince karar verilir. Para cezasına ilişkin encümen kararı ilgilisine tebliğ edilir, tebellüğden imtina edilmesi halinde dahi tebligat gerçekleşmiş sayılır, yedi gün içinde encümen kararına idare mahkemesi nezdinde itiraz caizdir." hükmüne yer verilmiş olduğu; yukarıda anılan 552 sayılı KHK’nın,  26.03.2010 tarih ve 27533 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve yayımlanmasından 1 yıl sonra yürürlüğe giren 5759 sayılı Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 18. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı, anılan Yasanın 14. maddesinde; Kanunda yasaklanan eylemlere uygulanacak idari para cezalarının belirtildiği, ancak söz konusu yaptırım kararlarına karşı yapılacak itirazlara bakmakla görevli mahkemelere yönelik bir düzenlemeye yer verilmemiş olduğu;  öte yandan. 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3. maddesinin (a) bendinde. "Bu Kanunun; a) İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde ... uygulanır." hükmü, 16. maddesinde; "Kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımlar, idari para cezası ve idari tedbirlerden ibarettir. İdari tedbirler, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirlerdir." Hükmü, 27. maddesinin 1. fıkrasında ise; İdari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kararı kesinleşir.” hükmünün yer aldığı;bu düzenlemelere göre, Kabahatler Kanununun idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı, diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağının anlaşıldığı;  görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı,  bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı; dava dosyasının incelenmesinden, 16.03.2011 tarihinde belediye ekiplerince yapılan denetim sırasında davacının Karşıyaka/Bostanlı pazaryerinde 552 sayılı KHK'nin 5. maddesine aykırı olarak toptan mal satışı yaptığı yönünde tutanak tutulduğu, bunun üzerine dava konusu idari yaptırım kararının alındığı, davacının söz konusu karara karşı itirazen başvurduğu Karşıyaka 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 04.10.2011 tarih ve D. İş: 2011/367 sayılı kararıyla uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi üzerine iş bu davanın açıldığının anlaşıldığı;  olayda, devacıya verilen idari para cezasının, 5326 sayılı Kanunun 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden olduğu, 5759 sayılı Yasada bu idari yaptırımlara karşı itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşıldığından, 5326 sayılı Kanunun 3. maddesi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınacağından, is bu davanın görüm ve çözümünde anılan Kanunun 27/1 maddesi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna ulaşıldığı;  her ne kadar, dava konusu 31.03.2011 tarihli işlem, 26.03.2011 tarihi itibariyle yürürlükten kalkan 552 sayılı KHK uyarınca tesis edilmiş ve anılan KHK'nin 26/A maddesi uyarınca idari yargı yerleri görevli kılınmış ise de, gerek idari yaptırım kararının alındığı tarih gerekse iş bu davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlüğü sona ermiş olan 552 sayılı KHK'nin görevli yargı yerinin belirlenmesinde uygulama alanı bulamayacağı, bunun yerine yürürlüğe giren 5759 sayılı Yasanın ise idare mahkemelerini görevli kılan bir hüküm taşımadığının açık olduğu gerekçesiyle; davanın 2577 sayı h idari Yargılama Usulü Yasasının 15.maddesinin 1/a bendi uyarınca görev yönünden reddine  karar vermiş; bu karar, itiraz edilmeyerek kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 4.6.2012 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…” açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının onaylı örneğinin; davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece 15. maddede belirtilen hükmün aksine, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası temin edilmeden gönderildiği görülmekte ise de; Başkanlık yazısıyla, adli yargı kararının kesinleşme durumunu gösteren onaylı bir örneğinin Mahkemesinden istenildiği ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından,  görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

            Dava, 552 sayılı Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname uyarınca verilen para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

552 sayılı Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnamenin 5.maddesinde, toptancı halde satış zorunluluğuna ilişkin hususlara; 26/ A maddesinde, bu Kanun Hükmünde Kararnamede yer alan 5 inci maddenin birinci, ikinci ve üçüncü… fıkralarına aykırı hareket edenler hakkında … para cezasına belediye encümenlerince karar verileceği,  sayılan fiillerin bir yıl içerisinde tekrarı halinde para cezalarının iki misli olarak uygulanacağı, para cezalarının belediyelerce tahsil olunacağı, para cezasına ilişkin encümen kararının ilgilisine tebliğ edileceği, tebellüğden imtina edilmesi halinde dahi tebligatın gerçekleşmiş sayılacağı, yedi gün içinde encümen kararına idare mahkemesi nezdinde itirazın caiz olduğu,  itirazın idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmayacağı, itiraz üzerine idare mahkemesince verilen kararların kesin olduğu… öngörülmüşken,  26.03.2010 gün ve 27533 sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan 5957 sayılı “Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun”un 18. maddesi ile “24/6/1995 tarihli ve 552 sayılı Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” yürürlükten kaldırılmış;  Kanun’un “Yürürlük”  başlıklı 19. maddesinde, “ (1) Bu Kanunun;

            a) 15 inci maddesi yayımı tarihinde,

            b) 6 ncı maddesinin beşinci fıkrası yayımı tarihinden itibaren üç yıl sonra,

            c) Diğer maddeleri “yayımı tarihinden itibaren bir yıl sonra” yürürlüğe girer.” denilmiş; 12/04/2011 tarih ve 27903 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 29/03/2011 tarih ve 6215 sayılı Kanunun 17. maddesi ile birinci fıkranın (c) bendinde yer alan "yayımı tarihinden itibaren bir yıl sonra" ibaresi "1/1/2012 tarihinde" olarak değiştirilmiştir.

            5957 sayılı Sebze ve Meyveler İle Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’da idari para cezasına karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenleme yer almamaktadır.         

Öte yandan; 30.3.2005 gün ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 6.12.2006 gün ve 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesiyle değiştirilen 3. maddesinde, “ (1) Bu Kanunun;

          a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

          b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

          uygulanır”; Kanunun “Başvuru yolu” başlıklı 27. maddesinin 1. fıkrasında ise “idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kararı kesinleşir” düzenlemeleri yer almıştır.

          Bu düzenlemelere göre;  Kabahatler Kanunu’nun, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı anlaşılmaktadır.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

            Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

            İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 552 sayılı Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname’yi yürürlükten kaldıran 5957 sayılı Sebze ve Meyveler İle Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’da da idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşılmıştır.

            Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacak olması nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Sulh Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç              : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Karşıyaka 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 04.10.2011 gün ve Değ. İş No: 2011/367 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 4.6.2012 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.