T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2015 / 782

            KARAR NO : 2015 / 797

            KARAR TR   : 30.11.2015

 

ÖZET: Davacının taşınmazının bir bölümüne davalı idarelerce yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığı anlaşıldığından; bu nedenle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

K  A  R  A  R

Davacı             : H.K.

            Vekili               : Av. N.Ç.

Davalılar         : 1-Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av. F.K.                  (Adli Yargıda)

                          Av. L.K.                 (İdari Yargıda)

                          2-Osmangazi Belediye Başkanlığı  

Vekili              : Av. S.Y.                 (Adli Yargıda)

                          Av. R.B.                (İdari Yargıda)   

 

O L A Y          : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının maliki bulunduğu Bursa ili, Osmangazi ilçesi, Atıcılar Mahallesi 3759 ada 14 parsel sayılı arsa vasıflı taşınmaza davalı taraflarca kamulaştırma yapılmadan yola ve parka kalbedilmek suretiyle el atıldığını, el atmanın kalıcı mahiyette ve kamuya tahsis amaçlı olduğunu, el atılmayan kısımlardan da istifadelerinin mümkün olmadığını, dava konusu taşınmazın imar planı içinde olduğunu, taşınmazın bulunduğu bölgede arsa fiyatlarının hızla arttığını, dava konusu taşınmazın şehir merkezinde kentleşmenin yoğunlaştığı bir bölgede olduğunu, ekonomik ve sosyal olarak gelişmiş ve tüm belediye hizmetlerinden faydalanan çok değerli bir mülk olduğunu belirterek; fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000.00 TL kamulaştırılmasız el atma tazminatının yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

BURSA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:14.11.2012 gün ve E:2012/277 K:2012/708 sayılı kararında; “… 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesinde yer alan “İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından tam yargı davaları” kapsamında İdari Yargı yerince çözümlenmesi gerektiği (Uyuşmazlık Mahkemesinin muhtelif kararları), davaya bakma görevinin İdari Yargının görev alanına girdiği anlaşıldığından, davacının davasının görev yönünden reddine dair aşağıda yazılı olduğu şekilde hüküm kurmak gerekmiştir…” şeklindeki gerekçe ile davaya bakma görevinin İdari Yargının görev alanına girmesi nedeniyle davanın  görev yönünden reddine karar vermiş, verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

YARGITAY 18. HUKUK DAİRESİ:28.05.2013 gün ve E:2013/7846 K:2013/9206 sayılı kararı ile dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlar ile yasal gerektirici nedenlere göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usule ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına karar vermiş, verilen görevsizlik kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı istemle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

BURSA 3. İDARE MAHKEMESİ:16.10.2015 gün ve E:2013/852 sayılı gönderme kararında; “…2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinde, idari dava türleri; "idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar" olarak tanımlanmış, aynı Yasanın 15/1 -a maddesinde, idari yargının görev alanına gitmeyip adli veya askeri yargının görev alanına giren davaların reddedileceği hükme bağlanmıştır.

Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerekliği tartışmasızdır Buna karşılık, Belediyece, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazın bir kısmına fiilen el atması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır

Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır,

Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 1.2.1959 günlü, E: 1958/17, K: 1959/15 sayılı kararının 3. bölümünde, ‘istimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü istimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malım elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız il neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir” görüşüne yer verilmiştir

Dosyadaki bilgi ve belgelerden, uyuşmazlık konusu taşınmazın bir kısmına (3,19 m2'lik kısmına) asfaltlama yapılmak suretiyle fiilen el atıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, idarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, taşımazın üzerinden yol geçirilmesi ve fiilen kullanılması karşısında, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği anlaşılmaktadır.

Nitekim; kısmen fiili el atmanın kısmen de hukuki el atmanın mevcut olduğu bir taşınmaza ilişkin benzer bir uyuşmazlıkta Uyuşmazlık Mahkemesi'nce verilen 01/06/2015 gün ve E:2015/471 ve K:2015/473 sayılı kararda da, hukuki ve fiili el atma nedeniyle oluşan zarar kalemi ayrımı yapılmaksızın uyuşmazlığın görüm ve çözümünde tümüyle adli yargı yerinin görevli olduğuna karar verildiği görülmektedir…” şeklinde gerekçe ile, davanın adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varıldığından, 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca dava dosyasının adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, dosyanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilene kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 30.11.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesince anılan Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen usul ve yönteme uygun biçimde başvuruda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasın incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Filiz BUDAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının taşınmazına, imar planında kısmen yol, kısmen yeşil alan olarak ayrılmak suretiyle kamulaştırmasız el atıldığından bahisle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000,00 TL’nin faizi ile birlikte davalılardan tahsili istemiyle açılmıştır.

Dava dosyalarında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda; dava konusu Bursa İli, Osmangazi İlçesi, Atıcılar Mahallesi, 3759 ada 14 sayılı 111.69 m² lik taşınmazın arsa vasfı ile davacı adına kayıtlı olduğu, dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planında yol ve park olarak ayrıldığı; adli yargıda yapılan keşif sonrası verilen 24.07.2012 ve 27.08.2012 tarihli bilirkişi raporlarında ; “ 3719 ada 14 parselin C ile gösterilen 3.17m² lik kısmına yol yapılmak suretiyle ÇUKUR SOKAK adı altında fiilen el atıldığı …geri kalan  kısmına her ne kadar stabilize malzeme serilmek ve otopark olarak kullanılmakta ise de bu kısmın imar planında yol ve yeşil alanda kaldığı…” açıklanmış;  idari yargıda yapılan keşif sonrası verilen 21.11.2014 tarihli bilirkişi raporunda da aynı şekilde dava konusu taşınmazın 3.19 m² lik kısmına fiilen el atıldığının tespit edildiği anlaşılmıştır.

Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, davalı Bakanlıkça, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazın bir kısmına fiilen el atması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.

Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde,  “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.

 

 

 

Bu durumda, idarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, davalı idarece kamulaştırma yapılmaksızın taşınmaz üzerinde yol yapılması suretiyle taşınmaza el atılması karşısında, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği anlaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, Bursa 3. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.11.2012 gün ve E:2012/277 K:2012/708 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Bursa 3. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.11.2012 gün ve E:2012/277 K:2012/708 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 30.11.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN