Hukuk Bölümü 1999/24 E., 1999/31 K.

  • İDARE ADINA İŞ YAPAN MÜTEAHHİDİN EKİLİ TAŞINMAZA YOL YAPMASI
  • MÜDAHALENİN MEN'İ TALEBİ
  • MÜTEAHHİDİN TAAHHÜT ETTİĞİ KANALİZASYON ŞEBEKESİNİN YAPIMI SIRASINDA EKİLİ TAŞINMAZA YOL YAPMASI
  • "İçtihat Metni"

    OLAY : Adıyaman İli, Gölbaşı İlçesi, Çataltepe Köyü, Kurugeçit-Harran mevkiinde yer alan ve tapunun 374 parsel sayısında kayıtlı 39000 m2'lik davacılara ait tarla vasfındaki taşınmazın bir kısmından, İlçe Kanalizasyon Şebekesi Projesi kapsamında inşa faaliyetinde bulunan yüklenici şirket tarafından yol geçirilmiştir.

    Davacıların 24.6.1997 günlü başvurusu üzerine, Gölbaşı/Adıyaman Asliye Hukuk Mahkemesi'nce, mahallinde ziraat mühendisi ve fenni bilirkişi eşliğinde keşif yapıldıktan ve bilirkişi raporları alındıktan sonra, davacılara ait taşınmazın, bahçe olarak kullanılan ve mısır ekili bulunan 7000 m2'lik bölümünün 2000 m2'lik kısmının, yol geçirilmek amacıyla kireçle çizildiğinin anlaşıldığından bahisle, 30.6.1997 gün ve 1997/22-17 D. İş sayı ile, sözkonusu taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiştir.

    Davacılar, Mahkemece verilen tedbir kararına rağmen, ekili taşınmazlarına toprak ve taş dökülerek yol yapılmak suretiyle davalılar tarafından yapılan müdahalenin men'i ile taşınmazın eski hale getirilmesine karar verilmesi ve uğranılan zarar karşılığı 16,350,000.- liranın, dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tazminine hükmedilmesi istemiyle, 7.7.1997 gününde adli yargı yerine dava açmışlardır.

    GÖLBAŞI/ADIYAMAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 30.4.1998 gün ve E: 1997/169, K: 1998/119 sayı ile, olayda Gölbaşı İlçesi Kanalizasyon Projesi nedeniyle meydana gelen dava konusu zararın idari nitelikteki bir eylemden doğduğu; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davalarının idari dava türleri arasında sayıldığı gerekçesiyle, davanın görev yönünden reddine ve talep halinde dosyanın görevli Gaziantep İdare Mahkemesine gönderilmesine karar vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

    Davacıların istemi üzerine ve karar gereğince dava dosyasının gönderildiği Gaziantep İdare Mahkemesi'nce, 13.10.1998 gün ve 1998/975-1101 sayı ile, 2577 sayılı Yasa'nın 3. maddesine uygun bulunmayan dilekçenin reddine karar verilmiştir.

    Davacılar, bu kez, usulüne uygun dilekçe ile ve aynı istekle, 23.11.1998 gününde idari yargı yerine dava açmışlardır.

    GAZİANTEP İDARE MAHKEMESİ; 11.5.1999 gün ve E: 1998/1236 sayı ile, olayda davacıların asıl istemlerinin, taşınmazlarının yol olarak kullanılmasının önüne geçilerek, yaratılan fiili durum ve müdahalenin önlenmesine yönelik olduğu; uyuşmazlığın özünü, davacılara ait taşınmazın bir kısmının belediye adına hareket eden inşaat şirketince yol olarak davacıların rızası dışında kullanılıp kullanılmadığı, idari işleme dayanmayan bir kullanım varsa bunun mülkiyet hakkına bir tecavüz teşkil edip etmediği veya mülkiyet hakkının korunması için gerekli koşulların bulunup bulunmadığı hususlarının oluşturduğu; kaldı ki, davacı tarafından idari işlem nedeniyle taşınmazın işgal edildiği iddiasında bulunulmadığı gibi, işgalin idari bir işleme dayandığı yolunda bir tespitin de olmadığı; bu haliyle, uyuşmazlığın özel hukuk hükümleri çerçevesinde adli yargı yerince çözümlenmesi gerektiği kanaatine varıldığından bahisle, 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesi gereğince görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına, işin esasının Uyuşmazlık Mahkemesi kararı geldikten sonra incelenmesine karar vermiştir.

    Anılan karar gereğince adli ve idari yargıya ait dava dosyaları, adıgeçen Mahkeme Başkanlığının 28.5.1999 gün ve 1998/1236 sayılı yazısı ekinde Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığına gönderilmiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ali HÜNER'in Başkanlığında, Üyeler: Mahir Ersin GERMEÇ, Dr. Mustafa KILIÇOĞLU, Bekir AKSOYLU, Mustafa BİRDEN, Dr. Erol ALPAR ve Ertuğrul TAKA'nın katılımlarıyla yapılan 15/11/1999 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU'nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa EKİNCİ ile Danıştay Savcısı O. Cem ERBÜK'ün davanın çözümünün adli yargının görevine girdiği yolundaki yazılı açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, kanalizasyon şebekesini inşa eden yüklenici şirketçe, inşaat alanına komşu olan davacılara ait ekili tarlanın bir kısmının yol olarak kullanılması suretiyle vaki tecavüzün önlenmesi, taşınmazın eski hale getirilmesi ve uğranılan zararın tazmini isteminden ibarettir.

    İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

    Belirtilen genel kabul doğrultusunda olan ve "Devlet Karayolları veya Su İşleri Umum Müdürlükleri, Belediyeler veya Hususi İdareler gibi amme teşekküllerinin verdikleri kararlar sonunda ve plan ve projelere uygun olmak üzere tesisler yaptırmış olmaları veya bu tesisleri kullanmaları veya bu tesislere bakmaları sebebiyle ferdlerin uğramış oldukları zararların tazminine ilişkin davaların idari davalardan olduklarına ve bu bakımdan bu davalarda idari kazanın vazifeli bulunduğuna ..." ilişkin 11.2.1959 günlü, E: 1958/17, K: 1959/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu kararının III. bendinde, "İstimlaksız el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanunu'na uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava, Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.

    Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan veya projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.

    Yapılan işlerin plan veya projelere aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.

    Bu bendde anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur." denilmektedir. (Anılan Y.İ.B.K. kararı, 11.5.1959 tarih ve 10202 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.) Bir kamu hizmetinin yasa ile idareye görev olarak verilmiş olması, bir ayni hakka yapılan müdahalenin önlenmesi isteğiyle açılan davanın idari yargı yerinde görülmesi için yeterli sayılmaz.

    Olayda, belediyece ihale edilen kanalizasyon şebekesi inşaatı işini yürüten yüklenici şirket tarafından, tesisin geçeceği güzergaha komşu olan davacılara ait tarla vasfındaki taşınmazın ekili bulunan 2000 m2'lik kısmının toprak ve taş dökülmek suretiyle yol haline getirildiği ve inşaat faaliyetinin bu yol kullanılarak yapıldığı; bu yer için kamulaştırma yapılmadığını ve rızalarının da alınmadığını ileri süren davacıların, taşınmazlarına vaki müdahalenin önlenmesine ve yapılan yolun kaldırılarak tarlanın eski hale getirilmesine karar verilmesi ve bu alandaki ürün kaybı nedeniyle uğranılan zararların tazminine hükmedilmesi istemiyle dava açtıkları, dosyanın incelenmesinden anlaşılmaktadır.

    Belirtilen duruma ve davanın niteliğine göre, idarenin veya idare adına hareket eden müteahhidin ayni bir hakka müdahalesinin hukuka uygunluğunun yargısal denetimi işin esasını teşkil etmekte olup, açılan dava ile bir idari tasarrufun iptalinin ya da böyle bir tasarruf nedeniyle uğranılan zararın tazmininin istenilmemiş bulunması karşısında, haksız fiilden doğan men'i müdahale, eski hale getirme ve zararların tazmini davasının, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır.

    Açıklanan nedenlerle, Gaziantep İdare Mahkemesi'nin başvurusunun kabulü ile Gölbaşı/Adıyaman Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.

    SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Gaziantep İdare Mahkemesi'nin başvurusunun KABULÜ ile Gölbaşı/Adıyaman Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 30.4.1998 günlü E: 1997/169, K: 1998/119 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 15.11.1999 gününde kesin olarak OYBİRLİĞİ ile karar verildi.