Hukuk Bölümü         2012/404 E.  ,  2012/358 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : O.L.

Vekili      : Av. Ö.K.

Davalı      : Çankaya Belediye Başkanlığı

Vekili      : Av. A.D. 

O L A Y  : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının Ankara İli, Çankaya İlçesi, Çukurca Mahallesinde bulunan, 26121 ada, 5 parsel sayılı taşınmazın hisseli maliki olduğunu, taşınmazın imar planında Kamu Ortaklık Malı olarak ayrıldığını ifade ederek,  fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 7.500.TL bedelin, faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 5.Asliye Hukuk Mahkemesi, E:2010/227 sayılı, 14.06.2010 tarihli Tensip Tutanağı ile yargılamanın 19.10.2010 gününe bırakılmasına karar vermiş, dava dilekçesi 29.06.2010 tarihinde davalı idareye tebliğ edilmiştir. Davalı Çankaya Belediye Başkanlığı vekilinin 09.07.2010 tarihli cevap dilekçesinde ve 12.07.2012 tarihli ek cevap dilekçesinde yargı yoluna ilişkin her hangi bir itirazda bulunulmamış, 1.oturum 19.10.2010 tarihinde yapılmış olup, bu tarihte de davalı vekilince görev itirazında bulunulmamıştır.

ANKARA 5.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 19.10.2010 tarih, E:2010/227, K:2010/218 ile özetle; davaya konu taşınmaz bakımından kamulaştırmasız el atma olgusundan söz etme olanağı bulunmadığı, davacının, davalı idareden taşınmaza kamulaştırmasız olarak el atıldığı iddiası ile taşınmazın değer karşılığının verilmesini talep edemeyeceğinden bahisle davanın esastan reddine karar vermiş olup, iş bu karara vaki temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin E:2011/15132, K:2011/18293 sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verildiği, iş bu bozma ilamından sonra 05.04.2012 tarihli 1. celsede davalı vekili tarafından görev itirazında bulunulduğu, buna karşın Ankara 5.Asliye Hukuk Mahkemesince 05.04.2012 tarih, E:2012/77 sayılı karar ile davalı vekilinin yargı yolu itirazının reddine karar verildiği anlaşılmıştır.     

Davalı Çankaya Belediye Başkanlığı vekilince, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle 05.04.2012 tarihli dilekçe ile başvuruda bulunulması üzerine, dilekçe ve dava dosyasının onaylı örneği Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Uygulama ve Öğreti'de, kamu idarelerinin, kamu hizmetinin yürütümü sırasında, kamu gücü kullanarak tek yanlı irade açıklamalarıyla yapmış oldukları işlemlerin, "idari işlem"; herhangi bir işlem ya da karara dayanmaksızın gerçekleştirdikleri maddi faaliyetleriyle, görevleriyle ilgili hareketsizliklerinin de, "idari eylem" olarak tanımlandığı; bu tanıma göre; idarelerin 3194 sayılı İmar Kanununun 8'inci maddesi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici imar planları ile bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kamulaştırma, ruhsat gibi bireysel işlemlerin, "idari işlem"; bu imar planı uyarınca yapmak zorunda oldukları program ve uygulamaları bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri; yani, bu konudaki hareketsizliklerinin de, idari eylem niteliği taşıdığı; dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından, dava dilekçesinde, taşınmazın imar planında oyun alanı olarak ayrıldığı, taşınmazın kamulaştırılmadığı gibi, üzerinde her hangi bir yapının da yapılmadığı ileri sürülmek suretiyle, imar planında oyun alanı olarak ayrılan taşınmazının bedelinin ödenmesine hükmedilmesinin istenildiği, bu bilgiler karşısında, davanın, davacının taşınmazının, imar planında oyun alanına ayrılması hadisesi sebebiyle mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamadan kaynaklanan tazminat talebiyle açıldığı sonucuna ulaşıldığı,  dava dilekçesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında mülkiyet hakkına getirildiği söylenen kısıtlamanın, taşınmazın maliki yönünden zarar doğurucu sonuçlarının olabileceğinde kuşku bulunmadığı, ancak; bu sonuç ya da sonuçların, yukarıda da söylenildiği üzere, genel ve düzenleyici nitelikte bir idari işlem olan imar planında taşınmazın oyun alanı olarak gösterilmesinden, bu planda ön görülen kamulaştırma programlarının zamanında yapılmamasından ve imar uygulamalarından; başka anlatımla da, idari işlemlerden ve davalı idarenin imar planı gereği yapılması gereken kamulaştırmalar konusundaki hareketsizliği şeklinde ortaya çıkan idari eylemlerden kaynaklandığı, idari işlem ve eylemlerden doğan zararların tazmini taleplerinin ise; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 12 ve 13'üncu maddeleri uyarınca, idari yargı yerlerinde açılacak tam yargı davalarına konu edilmelerinin, anılan yasa hükümlerinin gereği olduğu, bu bakımdan, hukuka uygunluklarının denetimi ve zarar doğurucu sonuçlarının giderilmesi İdari Yargı'nın görev alanında bulunan idari işlem ve eylemlerin hukuk düzeninde yaratmış oldukları etki ve sonuçların, "hukuki el atma" olarak nitelendirilmesine ve bu olumsuz sonuçlarla ilgili tazminat taleplerinin adli yargı yerlerinde açılacak tazminat davalarına konu edilmelerine, hukuken olanak bulunmadığı; dolayısıyla; davanın taşınmazın bedelinin tazminat olarak hüküm altına alınması istemine ilişkin kısmının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları," hükmü gereğince idari yargı yerinde görülmesinin gerektiği; açıklanan nedenle, 2247 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi uyarınca davanın taşınmazın bedelinin tahsiline hükmedilmesi istemine ilişkin kısmı yönünden olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 24.12.2012 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın davada başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 10. maddesinde, “Görev uyuşmazlığı çıkarma; adli, idari ve askeri bir yargı merciinde açılmış olan davada ileri sürülen görev itirazının reddi üzerine ilgili Başsavcı veya Başkanunsözcüsü tarafından görev konusunun incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesinden istenmesidir.

Yetkili Başsavcı veya Başkanunsözcüsünün Uyuşmazlık Mahkemesinden istekte bulunabilmesi için, görev itirazının, hukuk mahkemelerinde en geç birinci oturumda, ceza mahkemelerinde delillerin ikamesine başlamadan önce; idari yargı yerlerinde de dilekçe ve savunma evresi tamamlanmadan yapılmış olması ve yargı yerlerinin de kendilerinin görevli olduklarına karar vermiş bulunmaları şarttır.

Görev itirazının yargı merciince yerinde görülerek görevsizlik kararı verilmesi halinde, görev konusunun Uyuşmazlık Mahkemesince incelenebilmesi, temyizen bu kararın bozulmuş ve yargı merciince de bozmaya uyularak görevli olduğuna karar verilmiş bulunmasına bağlıdır.

Uyuşmazlık çıkarma isteminde bulunmaya yetkili makam; reddedilen görevsizlik itirazı adli yargı yararına ileri sürülmüş ise Cumhuriyet Başsavcısı, idari yargı yararına ileri sürülmüş ise Danıştay Başkanunsözcüsü, askeri ceza yargısı yararına ileri sürülmüş ise Askeri Yargıtay Başsavcısı, Askeri İdari Yargı yararına ileri sürülmüş ise bu mahkemenin Başkanunsözcüsüdür.

Görev itirazının reddine ilişkin karara karşı itiraz yolunun açık bulunduğu ceza davalarında ret kararı kesinleşmeden uyuşmazlık çıkarma istenemez” denilmiş; 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir.

                Olayda, Ankara 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2010/227 sayılı dosyasında görülen davada, davalı Çankaya Belediye Başkanlığı’nca, gerek 09.07.2010 tarihli cevap dilekçesinde, gerek 12.07.2012 tarihli ek cevap dilekçesinde, gerekse de 19.10.2010 tarihinde yapılan birinci oturumda görev itirazında bulunulmadığı, ancak, iş bu dosyada karar verilip Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin bozma ilamından sonra dosyanın yeniden esasa kaydedilmesi üzerine E:2012/77 sayılı dosyada 05.04.2012 tarihli 1.celsede görev itirazında bulunulduğu anlaşılmıştır.

Bu durumda; davalı İdare vekili tarafından, Ankara 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki davada, (en geç) birinci oturumdan sonra yapılan görev itirazının süresinde olduğunun kabulü mümkün değildir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, anılan Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir. 

SONUÇ : 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan  BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 24.12.2012 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.