T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2014 / 755

            KARAR NO : 2014 / 951

            KARAR TR   : 17.11.2014

 

ÖZET: Davacı tarafından daha sonra kapatılan Belediyenin hizmet binasının, elektrik fenni sorumluluk hizmet işi ile orta gerilim ve trafo iş ve işlemlerini yaptığından bahisle, bu hizmetlerin bedeli olarak düzenlenen faturanın tahsili amacıyla yapılan başvurunun reddi üzerine; fatura bedelinin ticari faiziyle birlikte tahsili istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı            : E. Teknik Genel Elektirik Makine Nakliye Gıda ve İnşaat Taahhüt

                         Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi

Vekili              : Av. H. K.

Davalı           : Tuzla Belediye Başkanlığı

Vekili             : Av. M. A.   (Adli Yargıda)

 

O L A Y        : Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin Akfırat Belediye Başkanlığı’nın 1125 parsel sayılı taşınmazında yapılan Belediye Hizmet Binasının inşası sırasında elektrik fenni sorumluluk hizmet işini, orta gerilim ve trafo iş ve işlemlerini yaptığını; bu hizmet bedeline ilişkin olarak 355798 sayı 24.02.2009 tarihli fatura düzenlendiğini; faturanın aynı tarihte Akfırat Belediye Başkanlığı’na ibraz edildiğini; Akfırat Belediyesi’nin hukuki varlığının sona ermesi nedeniyle davalı Tuzla Belediye Başkanlığı’nın, Akfırat Belediye Başkanlığı’nın hukuki halefi olduğunu; söz konusu fatura bedelinin ödenmesi istemiyle Tuzla Belediyesi’ne yapılan başvurunun sonuçsuz kaldığını belirterek; davacı şirketin belediyeye yaptığı hizmet bedelinin davacı şirketin Tuzla Belediyesi’ne yazılı olarak başvurduğu 17.03.2010 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemiyle adli yargıda dava açmıştır.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 1 ve 2. Maddeleri gereğince, idare eylem ve işlemlerden mütevellid hukuki ihtilafların halli noktasında İdare Mahkemelerinin vazifeli ve selahiyetli olduğunu, Akfırat İlk Kademe Belediyesinin hukuki mevcudiyetini 29 Mart 2009 tarihine kadar devam ettirdiğini, 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 2. Maddesinde belirtilen idarelerden olan Belediyelerin kullanımında bulunan her türlü kaynaktan karşılanan mal ve hizmet alımları ile yapım işlerini 4734 sayılı Kanun hükümlerine göre yürütmeye mecbur ve mükellef olduğunu açıklayarak davanın hem görev hem de esastan reddini istemiştir.

TUZLA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 08.07.2010 gün ve E:2010/217 K:2010/468 sayılı kararında ; “ …Yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafından davalı aleyhine tazminat davası açılmış ise de, açılan dava mahkememizin görev alanına girmeyip İdare Mahkemesinin görevine girdiğinden…” şeklinde gerekçe göstererek davanın görev yönünden reddine karar vermiş ve verilen karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Dava dosyası Tuzla 1. Asliye Hukuk Mahkemesince idari yargıya gönderilmiştir.

İSTANBUL 8. İDARE MAHKEMESİ: 14.10.2010 gün ve E:2010/2077 K:2010/1582 sayılı kararında özetle; dava dosyasında idare mahkemesine yazılmış bir dilekçe olmadığı ve dava konusu işlemin tarih ve sayısı veya tam yargı davası ise miktarı belirtilmeden dava konusu edilemeyeceği gerekçesiyle İdari Yargılama Usulü Kanununun 3.maddesine uygunluk bulunmadığından dava dilekçesinin reddine karar vermiştir.

Davacı şirket vekili, bu kez Akfırat Belediyesi, elektrik fenni sorumluluk orta gerilim ve trafo iş ve işlemlerini yaptığından bahisle bu hizmetlerin bedeli olarak düzenledikleri 24.02.2009 tarihli faturaların tahsili amacıyla yaptıkları başvurunun reddi nedeniyle fatura bedeli olan 32.096,00 TL nin yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle idari yargıda dava açmıştır.

İSTANBUL 8. İDARE MAHKEMESİ:  08.03.2012 gün ve E:2011/55 K:2012/610 sayılı kararında özetle; bakılmakta olan davada dava konusu edilen tazminat alacağının İstanbul 7. İdare Mahkemesi’nin E:2010/1545 K:2011/177 sayılı davada da dava konusu edildiği, görevsizliğe ilişkin kararın temyiz edildiği ve henüz kesinleşmediği açıklanarak davanın derdestlik nedeniyle reddine karar vermiş ve verilen karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

 

 

Dosyaların incelenmesinden İstanbul 8. İdare Mahkemesi’nin kararında açıklandığı gibi davacı vekilinin, Akfırat Belediyesi, elektrik fenni sorumluluk orta gerilim ve trafo iş ve işlemlerini yaptığından bahisle bu hizmetlerin bedeli olarak düzenledikleri 24.02.2009 tarihli faturaların tahsili amacıyla yaptıkları başvurunun reddi nedeniyle fatura bedeli olan 32.096,00 TL nin yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle  25.08.2010 tarihinde idari yargıda dava açtığı anlaşılmıştır.

İSTANBUL 7. İDARE MAHKEMESİ: 14.02.2011 gün ve E:2010/1545 K:2011/177 sayılı kararında “…2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanunun 5. maddesinin 1. fıkrasında, idare mahkemelerinin, vergi mahkemelerinin görevlerine giren davalarla ilk derecede Danıştay’da çözümlenecek olanlar dışındaki:

a)İptal davalarını,

b)Tam yargı davalarını,

c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi ipin yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaları,

d) Diğer kanunlarla verilen işleri çözümleyeceği, 2. fıkrasında da, özel kanunlarda Danıştay'ın görevli olduğu belirtilen ve İdari Yargılama Usulü Kanunu ile idare mahkemelerinin görevli kılınmış bulunduğu davaları çözümleyeceği hükme bağlanmıştır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinin 1. fıkrasında,

a)İdari            işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri ipin menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b)İdari            eylem ve işlemlerden dolayı hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

c)Tahkim       yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi ipin yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar, idari dava türleri olarak sayılmış bulunmaktadır.

İdare hukuku kuralları ipinde kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla kamu gücü kullanılarak tesis edilen işlemler, idari eylemler ve kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar nedeniyle açılan davaların görüm ve çözümü idari yargıya ait bulunmaktadır.

Bilindiği gibi, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu, genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelerin, özel idare ve belediyelerin, alım, satım, hizmet, yapım, kira, trampa, mülkiyetin gayri ayni hak tesisi ve taşıma işlerinin bu Kanunda yazılı hükümlere göre yürütüleceğini düzenlemekte, bu yönü ile bir kamu kanunu niteliği taşımaktadır.

Anılan kanun hükümlerinin genel olarak birlikte değerlendirilmesinden, bu Kanun kapsamına giren işlerin görülmesi için yapılan ihalelerde ihale kararının kesinleşmesine kadar olan dönem içinde idarelerce tesis edilecek işlemlerin, 2886 sayılı Kanunla düzenlenmiş olması ve bu Kanunun kamu kanunu olması karşısında, idari yargının denetimine tabi olduğu, ihale kararının kesinleşmesinden sonra müteahhit ile idare arasında aktedilen sözleşme ve bu sözleşmenin uygulanması, işin yapımı ve hak edişle ilgili işlemlerin, 2886 sayılı Kanunla düzenlenmeyip, özel hukuk alanını ilgilendirmesi nedeniyle adli yargının denetiminde olduğu anlaşılmaktadır.

Olayda, davacı şirket tarafından mülga Akfırat Belediyesi Elektrik Fenni Sorumluluk Hizmet işi, Orta gerilim ve trafo işve işlemlerini yaptığından bahisle bu hizmetlerin bedeli olarak düzenledikleri 24.02.2009 tarihli faturanın tahsili amacıyla yaptıkları başvurunun reddi nedeniyle fatura bedeli olan 32.096,00-TL nin yasal faiziyle taraflarına ödenmesine karar verilmesini istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, davacı şirketin yapım işini üstlendiğini iddia ettiği Akfırat Belediyesi Elektrik Fenni Sorumluluk Hizmet işi, Orta gerilim ve trafo işve işlemlerinin bedeli ile ilgili uyuşmazlığın ihale safhasından değil, ihale sonrası kurulan özel hukuk ilişkisinden kaynaklandığı şayet iş ihale sureti ile alınmamış ise bu durumda böyle bir alacağın varlığının tespiti gerekeceğinden uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiği sonucuna varılmaktadır…” şeklindeki gerekçe ile, davanın görev yönünden reddine karar vermiştir.

İdari yargıda verilen görevsizlik kararı davacı vekili tarafından; kararın kesinleşmesinin ardından istek halinde dava dosyasının, yargı yolunun belirlenmesi amacıyla Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderileceğine dair bir ifadenin bulunmadığı, davalı idare tarafından ise; anılan Mahkeme kararında davalı idare lehine avukatlık ücretine hükmedilmediği ileri sürülerek temyiz edilmiştir.

DANIŞTAY 13. DAİRESİ: 30.10.2013 gün ve E:2011/4027 K:2013/2671 sayılı ONAMA-BOZMA İLAMINDA “…2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkeme olduğu belirtilmiş olup; anılan Kanun'un 14. maddesinde, olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerektiği ve bu uyuşmazlığın giderilmesi isteminin, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebileceği; 15. maddesinde ise, olumsuz görev uyuşmazlıklarında dava dosyalarının, son görevsizlik kararını veren yargı merciince, bu kararın kesinleşmesinden sonra, ceza davalarında doğrudan doğruya, diğer davalarda ise taraflardan birinin istemi üzerine, ilk görevsizlik kararını veren yargı merciine ait dava dosyası da temin edilerek Uyuşmazlık Mahkemesine gönderileceği ve görevli yargı merciinin belirlenmesinin isteneceği hükmüne yer verilmiştir.

Bu durumda, davanın görev yönünden reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararının kesinleşmesinden sonra, taraflardan birinin istemi üzerine, dava dosyasının, son görevsizlik kararını veren yargı merciince, ilk görevsizlik kararını veren yargı merciine ait dava dosyası da temin edilerek Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderileceği ve görevli yargı merciinin belirlenmesinin isteneceği açık olup; bu hususun Mahkeme kararında belirtilmemiş olması, anılan Mahkeme kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmamıştır.

Davalı idarenin avukatlık ücretine yönelik temyiz istemine gelince;

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 24. maddesinin (f) bendinde, yargılama giderleri ile bu giderlerin hangi tarafa yükletildiğinin kararda gösterileceği hükmüne yer verilmiş; aynı Kanun'un 31. maddesinin atıf yaptığı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 323. maddesinde, vekille takip edilen davalarda Kanun gereğince takdir olunacak avukatlık ücretinin yargılama giderlerinden olduğu belirtildikten sonra, 326. maddesinde; Kanun'da yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhinde hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği hükmü yer almış; temyiz istemine konu kararın verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 1. maddesinde ise, avukatlık ücretinin Kanun gereği karşı tarafa yükletilmesi- gereken durumlarda, bu Tarife hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş olup; davayı vekiliyle takip eden ve süresinde savunma veren davalı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, İdare Mahkemesince vekâlet ücreti hakkında hüküm kurulmamasında usul hükümlerine uygunluk görülmemiştir…” gerekçesi ile, davacının temyiz isteğinin reddi  ile kararın davanın görev yönünden reddine yönelik kısmının onanmasına, davalı idarenin vekalet ücretine yönelik temyiz isteğinin kabulü ile kararın vekalet ücreti yönünden bozulmasına karar vermiş ve görevsizlik kararı hakkında karar düzeltme isteğinde bulunulmadığından mahkemenin verdiği görevsizlik kararı kesinleşmiştir.

İSTANBUL 7.İDARE MAHKEMESİ: 27.02.2014 gün ve E:2014/336 K:2014/210 sayılı kararı ile, bozma kararına uyarak davalı idare lehine vekalet ücretine hükmetmiş ve karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Dava dosyası davacı vekilinin talebi ile Mahkememize gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 17.11.2014 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine, son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Filiz BUDAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı tarafından Akfırat Belediyesi hizmet binasının, elektrik fenni sorumluluk hizmet işi ile orta gerilim ve trafo iş ve işlemlerini yaptığından bahisle bu hizmetlerin bedeli olarak düzenlenen 24.02.2009 tarihli faturanın tahsili amacıyla yapılan başvurunun reddi üzerine; fatura bedeli olan 32.096,00TLnin ticari faiziyle birlikte tahsili istemiyle açılmıştır.

 Akfırat Belediye Başkanlığı 1125 parsel içerisinde yapılan yeni belediye binasına elektrik alabilmek için gerekli olan fenni sorumluluk, gerilim ve trafo iş ve işlemlerinin davacı şirket tarafından yapıldığı iddiası ile Akfırat İlk Kademe Belediyesi’nin, 22.03.2008 tarih 26824 sayılı Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanan 5747 sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna göre hükmi şahsiyetini kaybederek aktif ve pasifleriyle Tuzla Belediyesi’ne katılması nedeniyle Tuzla Belediyesi’nden yapılan iş ve işlemlerin karşılığı olan bedelin istendiği; davalı idarece istemin reddi üzerine söz konusu alacağın tahsili amacıyla adli ve idari yargıda dava açıldığı anlaşılmıştır.

04.01.2002 tarih ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun ''Amaç'' başlıklı 1.maddesinde; ''Bu Kanunun amacı, kamu hukukuna tabi olan veya kamunun denetimi altında bulunan veyahut kamu kaynağı kullanan kamu kurum ve kuruluşlarının yapacakları ihalelerde uygulanacak esas ve usulleri belirlemektir.'' denilmiştir.

“Kapsam” başlıklı 2. maddesinde de; “Aşağıda belirtilen idarelerin kullanımında bulunan her türlü kaynaktan karşılanan mal veya hizmet alımları ile yapım işlerinin ihaleleri bu Kanun hükümlerine göre yürütülür:

a) Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idareler, il özel idareleri ve belediyeler ile bunlara bağlı; döner sermayeli kuruluşlar, birlikler (meslekî kuruluş şeklinde faaliyet gösterenler ile bunların üst kuruluşları hariç), tüzel kişiler,

b) Kamu iktisadi kuruluşları ile iktisadi devlet teşekküllerinden oluşan kamu iktisadi teşebbüsleri,

 c) Sosyal güvenlik kuruluşları, fonlar, özel kanunlarla kurulmuş ve kendilerine kamu görevi verilmiş tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar (mesleki kuruluşlar ve vakıf yüksek öğretim kurumları hariç) ile bağımsız bütçeli kuruluşlar,

            d) (a), (b) ve (c) bentlerinde belirtilenlerin doğrudan veya dolaylı olarak birlikte ya da ayrı ayrı sermayesinin yarısından fazlasına sahip bulundukları her çeşit kuruluş, müessese, birlik, işletme ve şirketler,

            e) 4603 sayılı Kanun kapsamındaki bankalar ile bu bankaların doğrudan veya dolaylı olarak birlikte ya da ayrı ayrı sermayesinin yarısından fazlasına sahip bulundukları şirketlerin yapım ihaleleri

Ancak, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ve bu Fonun hisselerine kısmen ya da tamamen sahip olduğu bankalar, 4603 sayılı Kanun kapsamındaki bankalar ve bu bankaların doğrudan veya dolaylı olarak birlikte ya da ayrı ayrı sermayesinin yarısından fazlasına sahip bulundukları şirketler ( (e) bendinde belirtilen yapım ihaleleri hariç) 4603 sayılı Kanun kapsamındaki bankaların 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa tabi gayrimenkul yatırım ortaklıkları ile enerji, su, ulaştırma ve telekomünikasyon sektörlerinde faaliyet gösteren teşebbüs, işletme ve şirketler bu Kanun kapsamı dışındadır.''  denilmiştir.

05.01.2002 tarih ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nun ''Kapsam'' başlıklı 2. maddesinde; ''Bu Kanun, Kamu İhale Kanununa tabi kurum ve kuruluşlar tarafından söz konusu Kanun hükümlerine göre yapılan ihaleler sonucunda düzenlenen sözleşmeleri kapsar.'' denilmiş, ''İlkeler'' başlıklı 4.maddenin 3.fıkrasında; ''...Bu Kanun kapsamında yapılan kamu sözleşmelerinin tarafları, sözleşme hükümlerinin uygulanmasında eşit hak ve yükümlülüklere sahiptir. İhale dokümanı ve sözleşme hükümlerinde bu prensibe aykırı maddelere yer verilemez. Kanunun yorum ve uygulanmasında bu prensip göz önünde bulundurulur.''  denilmiştir.

Davacı taraf 27.12.2005 tarihinde Akfırat Belediye Başkanlığı’nın teklifi üzerine yeni belediye binasına yapılacak olan şebeke hattı için kendilerinden istenen teklif formunun Belediye tarafından uygun görülmesinin ardından işe başlayarak istenen işi yaptıklarını ileri sürmüş ise de söz konusu işin yapılması hakkında davacı şirket ile belediye arasında işin yapılması konusunda resmi işlemlerin yapıldığı konusunda davacının iddiası dışında bilgi ve belge ibraz edilmediği ancak trafo işlemlerinin yapılması için ilgili kurumlara Akfırat Belediye Başkanlığı’nın başvuruları sırasında görevlendirilen elektrik mühendisleri arasında davacı şirket yetkililerinin bulunduğu tespit edilmiştir. Yargılamalar sırasında henüz keşif yapılmamış olmakla birlikte söz konusu trafo işlemlerinin yapıldığı konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır.

Belirtilen yasal düzenlemeler çerçevesinde, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ile 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nun kamu hukukunu ilgilendiren yasalar olması nedeniyle, sözleşme aşamasına kadar yasaya dayanılarak idarece alınan karar ve yapılan işlemlerin iptali istemiyle açılan davaların idari yargı yerinde, sözleşme yapıldıktan sonra sözleşme hükümlerinin uygulanması nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlıkların ise sözleşme ve özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde görülmesi gerekmekte ise de, sözleşme yapıldıktan sonra tesis edilse bile sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanmayan, sözleşmeden doğan bir hak veya alacağın takibi niteliğini taşımayan, idarenin kamu gücüne dayanarak ve tek yanlı olarak tesis ettiği idarî işlemlerin iptali istemiyle açılan veya bu nitelikteki idarî işlemler nedeniyle doğan tazminat istemleri nedeniyle açılan davaların da idarî yargı yerinde görülüp çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır.

İdari sözleşmeler, idarelerin tek yanlı, kamusal yetkiye dayanarak, kamu hizmetinin gereklerinin yerine getirilmesi için kamu yararı amacı ile taraflar arasında akdedilen ve idareye üstün hak ve yetkiler veren, gerektiğinde tek yanlı değişiklik ve fesih yetkisini de idareye tanıyan nitelikte sözleşmelerdir. Kamu idarelerinin özel hukuk alanında akdettikleri sözleşmelerin ise; idari sözleşme niteliği taşımayıp, özel hukuk kurallarına göre düzenlendiği kuşkusuzdur.

            Öte yandan, idarelerce mal veya hizmet alımı için ihaleye çıkılması safhasında ihalenin sonuçlanıp kesinleşmesine kadar geçen aşamada tesis edilen işlemlerin idari nitelikte olduğu kabul edilmekte ve bu aşamada ortaya çıkan anlaşmazlıkların çözümünün idari yargı yerlerine, ihalenin kesinleşmesi ve sözleşmenin akdedilmesinden sonraki aşamada idare ile yüklenici arasındaki sözleşmenin uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların görüm ve çözümünün ise özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerlerine ait olduğunda kuşku bulunmamaktadır.

           Somut olayda, davacı şirket tarafından, yasal düzenlemeler çerçevesinde işlemlerin tam olarak yapılıp yapılmadığı açıklığa kavuşmamış ise de belediyenin teklifini kabul edilmesinin ardından kendi ediminin yerine getirilmiş olmasına karşın, davalı idarenin edimini yerine getirmediği iddia edilerek bundan doğan alacağın tazmini talep edildiği görülmüştür. Her ne kadar, yapılan ihale sonrasında taraflar arasında imzalanmış bir sözleşme bulunmasa da, uyuşmazlığın; ihale şartlarının yerine getirilip getirilmemesi veya ihale sürecindeki bir usulsüzlükten kaynaklanmadığı ve bu hususlara ilişkin bir iptal veya tazminat talebinin olmadığı, davanın esas itibariyle, tarafların karşılıklı edimlerinin yerine getirilip getirilmemiş olmasından kaynaklandığı anlaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan, Tuzla 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 08.07.2010 gün ve E:2010/217, K:2010/468 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Tuzla 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 08.07.2010 gün ve E:2010/217, K:2010/468 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 17.11.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT