Hukuk Bölümü         2010/119 E.  ,  2010/221 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : M.C.E.

Vekili             : Av. H.K.       

Davalı            : Karşıyaka Belediyesi Başkanlığı                                             

Vekili              : Av. S.E. 

O L A Y          : Davacı vekili dava dilekçesinde; borçluya, alacaklarının tahsili için Karşıyaka 3.İcra Müdürlüğünün 2009/4497 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatmış olduklarını, borçlunun takibe haksız ve kötü niyetli itirazı neticesinde, takiplerinin, Müdürlüğün 06.07.2009 tarihli kararı ile durdurulduğunu, bu sebeple 4.885 TL. asıl alacaklarının %40’ı olan icra inkar ödencesi ile alınması için Mahkemeye başvurmalarının gerektiğini ifade ederek, sonuçta; borçlunun itirazının iptali ile 4.885,00 TL’nin %40 icra inkar ödencesi alınması istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı idare vekilinin cevap dilekçesinde; dava konusu edilen alacak talebi hususunda davacı tarafından İdarelerine bir başvuruda bulunulmaksızın, İzmir 1.Vergi Mahkemesinin 2007/849 E-2009/296 K. Sayılı "Karşıyaka Çok Katlı Pazaryeri Ücret tarifesinin 2006 yılı için arttırılarak yeniden belirlenmesine ilişkin 06.03.2006 tarih 08/41 sayılı Belediye Meclis kararının İptaline" ilişkin kararı icraya konularak, İdarelerinden 2006 yılından itibaren, ödemiş olduğu Pazar yeri aidatlarının toplamı olarak 4.885,00 TL. asıl alacak ve ferilerine ilişkin takip yapıldığını; takip dayanağı olan mahkeme kararı incelendiğinde, yalnızca meclis kararının iptaline yönelik olduğu, alacağa ilişkin bir hüküm içermediğinin anlaşılacağını, Mahkeme kararında belli bir miktar paranın davacıya ödenmesine dair bir hüküm bulunmadığını, bu itibarla davacı tarafından likit olmayan bir alacağa yönelik olarak yapılan icra takibine taraflarından itiraz edildiğini; Mahkemece verilen iptal kararı doğrultusunda İdarelerine müracaatla yapılan ödemenin iadesinin talep edilmesi gerekirken, davacı tarafın doğrudan icra takibi başlattığını, bu nedenle İdareleri açısından temerrüde düşme durumu söz konusu olmadığından ve takip konusu alacak da rızaen ödenmiş bulunduğundan, ödeme emrinde faiz talebine de itiraz edildiğini; ayrıca, Mülkiyeti Belediyelerine ait çok katlı pazaryerinde davacının tezgah kullanıcısı olmasının dayanağı olan Tahsis Protokolünün 5. maddesinin, “1580 Sayılı Belediye Yasasının 15. maddesinin 11-42-28 no'lu bentlerine dayanakla düzenlenmiş olup, taraflarca işbu protokolün Belediyenin tek taraflı kamu erkine dayalı olduğu esası kabul ve taahhüt olunmuştur" şeklinde olduğunu, dolayısıyla davacı tarafça imza altına alınan tahsis protokolünde, yine bizzat davacı tarafından Belediyenin kamu erkinin esas olduğunun kabul olunduğunu, bu noktada Tahsis Protokolünü özel hukuk alanında herhangi bir sözleşme şeklinde kabul etmek ve buna dayalı iddiaların adli yargı mercilerinde ileri sürmenin mümkün bulunmadığını belirterek, sonuçta; haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın görev ve esas yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.

KARŞIYAKA 3. SULH HUKUK MAHKEMESİ; 17.11.2009 gün ve E:2009/972, K:2009/1404 sayı ile; davanın, itirazın iptali ve takibin devamı isteminden ibaret olduğu; davacı vekilinin, davalının icra dosyasına yapmış olduğu, itirazın iptaline takibin devamına karar verilmesini talep ettiği, davalı vekilinin de açılan davanın görev ve esas yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini savunduğu; İdari Yargı yerlerinde görülmesi gereken alacak (tazminat) davalarının, ancak kamu hizmetlerinin işlemesinden dolayı ortaya çıkan zararlardan doğan davalar olduğu, ayrıca bu konudaki iddiaların da idari yargı yerlerinin görev alanına dahil idari ve hukuki bir tasarrufa (idari eylem veya işleme) dayanmasının gerektiği; davalı belediyenin pazaryerinde seyyar satıcılık yapmasına karşılık alınan 4.885,00 TL ücrete ilişkin belediye meclisinin almış olduğu karar doğrultusunda, kamu hizmetinin işlemesinin doğrudan doğruya ortaya çıkardığı bir sonuç olduğu gibi, idari eylem ve işlemden doğmuş olması sebebi ile idari yargı yerinde görülmesinin (3.HD. 26.10.1999;6203/109954) icap ettiği gerekçesiyle;  görevsizlik kararı vermiş, bu karar temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İZMİR 4. İDARE MAHKEMESİ: 26.02.2010 gün ve E: 2010/179, K: 2010/220 sayı ile, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 4. maddesinde icra ve iflas dairelerinin muamelelerine karşı yapılan şikayetlerle itirazların incelenmesinin icra tetkik mercii hakimi yahut kanun gereğince bu görev kendisine verilmiş olan hakim tarafından yapılacağı, 62. maddesinde itiraz etmek isteyen borçlunun, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecbur olduğu, 67. Maddesinde takip talebine itiraz edilen alacaklının, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebileceği, bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlunun, takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklının; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, ret veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edileceği hükümlerine yer verildiği; dava dosyasının incelenmesinden, davacı tarafından, alacağının tahsili için Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğüne başvurduğu, İcra Müdürlüğünün E:2009/4497 sayılı dosyasında icra takibinde bulunulduğu, davalı Karşıyaka Belediye Başkanlığı’nın itirazı üzerine söz konusu icra takibinin durdurulduğu, 06.07.2009 tarihli durdurma kararının davacıya tebliği üzerine itirazın iptali ile icra takibine konu 4.885,00.-TL alacağın davalıdan tahsiline ve % 40 inkar tazminatına karar verilmesi istemiyle iş bu davanın açıldığının anlaşıldığı; bakılan davada, taraflar arasında 2004 sayılı İcra ve İflas Yasasına tabi olan uyuşmazlığın, Yasanın yukarıda yer verilen madde hükümleri çerçevesinde çözümlenecek olması karşısında idari davaya konu edilmesine olanak bulunmadığı; bu durumda, İcra Müdürlüğü tarafından takip edilen davacının alacağına, davalı idare tarafından yapılan itiraz ile davacının alacağına ve inkar tazminatına ilişkin uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevinde bulunduğu gerekçesiyle; davanın, 2577 sayılı Yasanın 15.maddesinin 1/a bendi uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş; bu karar, itiraz edilmeyerek kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Ramazan TUNÇ, Sıddık YILDIZ, Ayper GÖKTUNA, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 01.11.2010 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ  ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali ile %40 icra inkâr tazminatına karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

            2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra memuruna yazı ile veya sözlü olarak yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra dairesince düzenlenen ödeme emrinin değişik 61. maddede öngörülen şekilde takip borçlusuna tebliğ edileceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

            İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

            İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Sözkonusu 67. madde(Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Sulh Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Karşıyaka 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17.11.2009 gün ve E:2009/972, K:2009/1404 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 01.11.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.