Hukuk Bölümü         1995/46 E.  ,  1995/48 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı              : S.Y.

Davalı               : Kara Kuvvetleri Komutanlığı

 OLAY: Davacı, 1991 yılına kadar 13 yıl Diyarbakır Askeri Hastane­sinde çalıştığını ve istifaen ayrıldığını, şimdi ise tekrar aynı işe girmek için başvurduğunu ancak isteminin reddedildiğini ileri sürerek, bu işlemin iptali ile yeniden göreve dönmesinin sağlanması istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 8. İdare Mahkemesi; 15.3.1995 gün ve 320-377 sayıyla, 1602 sa­yılı Yasa’nın değişik 20. Maddesinde asker kişilerin sayıldığı, dava­cının hizmetten ayrılmış da olsa asker kişiler arasında gösterilen sivil memur olduğu, bu sebeple da­vanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, karar temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

Davacı aynı istekle 18.5.1995 tarihinde Askeri Yüksek İdare Mah­ke­mesi’ne başvurmuştur.

Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Birinci Dairesi; 27.6.1995 gün ve 706-728 sayıyla, 1602 sayılı Yasa’nın 2568 sayılı Yasayla değişik 20. maddesi uyarınca davacının asker kişi ya da asker kişi emeklisi olması ve uyuşmazlı­ğın askeri hiz­mete ilişkin olması gerektiği; davacının silahlı kuvvetlerde “asker kişi emeklisi” olarak ayrılmayıp istifaen ayrıldığı, sivil kişi statü­sünde yaptığı başvurunun askeri hizmete de ilişkin bulunmadığı, bu nedenle davanın çözümünün genel idari yargıya ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Davacının 27.7.1995 tarihli dilekçesi üzerine görevli yargı yerinin belirlenmesi için 95/706 sayılı dosya Genel Sekreterliğin 11.9.1995 gün ve 936 id.ks. sayılı yazıları ekinde Uyuşmazlık Mah­kemesi’ne gönde­rilmiştir.

Böylece, adlî ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. madde­sinde öngörüldüğü şekilde olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş bu­lunmaktadır.

İnceleme ve Gerekçe: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü, Sel­çuk Tüzün’ün Başkanlı­ğında, O. Hulusi Mustafaoğlu, Süleyman Sezen, Nursel Aymakoğlu, Zafer Kantarcıoğlu, Ertuğrul Taka ve Adnan Altın’ın katılmaları ile yaptığı 2.10.1995 günlü toplantıda, Raportör-Hâkim Ayten Anıl’ın raporu ile dosya­daki belgeler okunduktan; toplantıya, Danıştay Baş­savcısı yerine katılan Savcı Si­nan Yörükoğlu ile AYİM Başsavcısı yerine katılan Savcı Şener Atılgan’ın idari yargı yerinin görevli olduğu yolundaki yazılı düşünceleri doğrultusundaki sözlü açıklamaları da alındıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü.

Anayasa’nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek Mahkemesi’nin askeri olma­yan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu, ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuş­mazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş, 20.7.1982 günlü ve 1602 sayılı Yasanın 25.12.1981 günlü ve 2568 sayılı Yasayla değişik 20. maddesinde de aynı hüküm yer almıştır. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya baka­bilmesi için dava konusu idari işlemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “as­keri hizmete ilişkin” bulunması şartlarının birlikte bulunması gerekmektedir. 1602 sayılı Yasa’nın değişik 20. maddesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsu­bay, askeri öğ­renci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır.

Davacının asker kişi olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Her ne kadar yukarda açıklanan 20. maddede görevden ayrılmış da olsa sivil memurun asker kişi sayılacağı belirtilmekte ise de, istifa suretiyle ayrılan davacının isteği, asker kişi statüsünde bulunduğu dönemle ilgili olmayıp sivil kişi olarak yeniden statüye girmek olduğundan olayda, Yasada öngö­rülen asker kişi olma kimliği bu­lunmamaktadır. Diğer taraftan, idari işlemin, görevli yargı yerinin tespiti yönünden askeri hizmete ilişkin olup olmadığı­nın saptanabilmesi için, işlemin konusuna ba­kılması gerekmektedir. Eğer idari işlem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise, bu işlemin askeri nitelikli olduğu kabul edil­melidir. İşlem, askeri olmayan bir makam tarafından tesis edilmiş olsa bile durum değişmemekte, menfaati ihlal edilen asker kişinin açtığı davanın AYİM’de görül­mesi gerekmektedir.

Anlaşmazlık konusu davada, davacı istifaen ayrıldığı işine geri dönme iste­minin reddine ilişkin idari işlemin iptalini istemektedir.

Açıklanan Yasa hükümlerine göre davacı, asker kişi olmadığı gibi işe yeni­den alınmaması işleminin askeri hizmete ilişkin bir aynı bulunmamak­tadır. Çö­zümlenecek olan anlaşmazlık işe alınma başvurusu reddedilen sivil kişinin aynı yöndeki isteğinden ve onun çözümü ile varılacak sonuçtan farklı değildir.

Açıklanan nedenlerle 1602 sayılı yasanın değişik 20. maddesinde ön­görülen “asker kişiyi ilgilendirme” ve “askeri hizmete ilişkin bulunma” şartları gerçekleş­mediğinden davanın çözümü idari yargının görevine gir­mektedir.

Bu nedenle Ankara 8. İdare Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kal­dırıl­ması gerekmektedir.

SONUÇ: Anlaşmazlığın niteliğine göre davanın idari yargı yerinde görül­mesi gerektiğine, bu nedenle Ankara 8. İdare Mahkemesi’nin 15.3.1995 gün ve 320-377 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına, 2.10.1995 gününde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.