Hukuk Bölümü 2004/29 E., 2004/38 K.

  • ASKER KİŞİNİN GÖREV DÖNÜŞÜ KİRALIK ARAÇLA GEÇİRDİĞİ TRAFİK KAZASI SONUCU ÖLÜMÜ YAKINLARININ TAZMİNAT TALEBİ
  • 2709 S. 1982 ANAYASASI [ Madde 157 ]
  • 1602 S. ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ KANUNU [ Madde 20 ]
  • 2918 S. KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU [ Madde 85 ]
  • 2918 S. KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU [ Madde 90 ]
  • 2918 S. KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU [ Madde 106 ]
  • "İçtihat Metni"

    OLAY : Hatay, Kumru İlçe Jandarma Komutanlığı emrinde Uzman J. Çvş. olarak görev yapmakta olan Emre Öztürk, 18.1.2001 gününde Hatay İl Jandarma Komutanlığında gerçekleştirilen mesleki toplantıya katıldıktan sonra, kullandığı kiralık özel oto ile dönüşü sırasında geçirdiği trafik kazası sonucunda ölmüştür.

    Davacılar, oğullarının komutanlık emri ile görevlendirildiği toplantıya askeri araç olmaması nedeniyle özel oto kiralayarak katıldığını, görev dönüşü geçirdiği trafik kazası sonucu ölümü nedeniyle desteğinden yoksun kaldıklarını, büyük acı ve elem duyduklarını, kendilerine nakdi tazminat ödenmediğini öne sürerek, maddi ve manevi olmak üzere toplam 40,000,000,000.- TL. tazminatın davalı idarece ödenmesine hükmedilmesi istemiyle, 7.1.2002 gününde askeri idari yargı yerinde dava açmışlardır.

    ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRESİ; 1.5.2002 gün ve E: 2002/281, K: 2002/376 sayı ile Anayasa'nın 157 ve 1602 sayılı Yasa'nın 20. maddelerine göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlem veya eylemin asker kişiyi ilgilendirmesi ve askeri hizmete ilişkin bulunması şartlarının birlikte gerçekleşmiş olması gerektiği; gerek Anayasa gerek 1602 sayılı Yasa'da öngörülen "asker kişiyi ilgilendiren" sözcüğüyle, yasakoyucunun davacının kendisinin "asker kişi" olmasını kastettiği; davacının "asker kişi" olması koşulunun tek istisnanın, yine Yasa'da belirtildiği üzere askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarla sınırlı bulunduğu; görülmekte olan davada, davacıların miras hukuku bakımından müteveffa Uzman Çavuşun "külli halefleri" olmasının ona "asker kişi" vasfını kazandırmayacağı;davaya konu edilen zararın müteveffanın binili olduğu özel aracın karayolunda trafik kazası yapması sonucu meydana geldiğinden eylemde askeri hizmete ilişkinlik koşulunun da bulunmadığı, davanın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 85, 90 ve 106. maddeleri uyarınca işletenin veya sürücünün hukuki sorumluluğu kapsamında özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, yasa yoluna başvurulmayarak kesinleşmiştir.

    Davacılar vekili, aynı istekle, 7.6.2002 gününde adli yargı yerinde dava açmıştır.

    MERSİN 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 18.3.2003 gün ve E: 2002/671, K: 2003/227 sayı ile, davacının oğlunun aldığı emre göre toplantıya katılmak üzere Antakya'ya gidiş ve dönüşü kapsamındaki hadiselerin tamamının idari tasarruf sahası içerisinde kalan ve idare görev kapsamında gerçekleştirilen eylemler olduğu, askeri araç tahsis edilmemesinden kaynaklanan sorumluluğa bağlı olarak tazminat talebinde bulunulduğu, askeri araç tahsis edilip edilmemesinin idari tasarruf olduğu, idari tasarruf nedeniyle hizmet kusuruna ya da kusursuz sorumluluğa dayan tazminat taleplerini yargılama yetkisinin idari yargıya ait bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

    Davacı vekili, aynı istekle, 14.5.2003 gününde bu kez genel idari yargı yerinde dava açmıştır.

    ADANA 2. İDARE MAHKEMESİ, 11.2.2003 gün ve E: 2003/1095, K: 2003/1220 sayı ile, Anayasa'nın 157. ve 1602 sayılı Yasa'nın 20. maddelerine göre asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin bulunan idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıklara AYİM'de bakılacağı, idari eylemler yönünden asker kişiyi ilgilendirme koşulundan eylemin asker kişiye yönelmesi, zarar verici etkilerini bir asker kişinin beden veya mal varlığı sahasında meydana getirmesinin anlaşılması gerekmekte olup idari eylemin yöneldiği asker kişi dışında kalmakla beraber, bizzat veya vekil tarafından tazminat davası açma hakkı olan "yakınlar" ın asker kişi sıfatını taşıyıp taşımamalarının bu tam yargı davasına bakacak mahkemenin görev alanı bakımından herhangi bir etkisinin bulunmadığı, olayda ölenin asker kişi olması ve ölümü nedeniyle yakınlarının uğradığı maddi ve manevi zararların tazminine yönelik olarak idarenin hukuki sorumluluğunu doğuran bir kusurun, kusur ile zarar arasındaki nedenselliğin, varsa hukuki sorumluluğu ortadan kaldıran hallerin askerlik hizmetinin amacı, görevin özellikleri ve gerekleri gözetilerek çözümlenmesi gerekeceğinden davanın çözümünün özel görevli AYİM'in görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar da, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Tülay TUĞCU'nun Başkanlığında, Üyeler: Dr. Atalay ÖZDEMİR, M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Serap AKSOYLU, Z.Nurhan YÜCEL, Abdullah ARSLAN ve H. Hasan MUTLU'nun katılımlarıyla yapılan 01/07/2004 günlü toplantısında;

    I-İLK İNCELEME :Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre adli, idari ve askeri yargı yerleri arasında anılan Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

    II- ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU'nun davanın çözümünde askeri idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan;ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Nevzat ÖZGÜR'ün davada askeri idari yargının; AYİM Savcısı Hakan ATA'nın ise davada adli yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

    KARAR : Dava, görev dönüşü sırasında sevk ve idaresindeki kiralık oto ile geçirdiği trafik kazası sonucu ölen uzman çavuşun mirasçıları tarafından, destekten yoksunluk karşılığı maddi ve ayrıca manevi tazminatın davalı idarece ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır. Anayasa'nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu, ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş; 20.7.1972 tarih ve 1602 sayılı Yasa'nın 25.12.1981 tarih ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinde de aynı hüküm yer almıştır. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlem ya da eylemin "asker kişiyi ilgilendirmesi" ve "askeri hizmete ilişkin bulunması" koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

    1602 sayılı Yasa'nın değişik 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır.

    İdari eylemin "askeri hizmete ilişkin bulunması", eylemin kanun ve nizamların Türk Silahlı Kuvvetlerine tanıdığı yetki ve görevlerin yerine getirilmesi amacına yönelik olması anlamını taşımaktadır. Askeri nitelikteki idari eylemi de, askeri kural ve gerekler çerçevesinde yürütülen askeri hizmet sırasındaki bir hareket, tutum veya meydana gelen ya da getirilen bir olay olarak tanımlamak olanaklıdır.

    İdari eylemin "asker kişiyi ilgilendirmesi", açılan bir tam yargı davasında AYİM'in davaya bakabilmesinin diğer koşuludur. Bir idari eylemin asker kişiyi ilgilendirmesi koşuluna üç değişik anlam vermek mümkündür: Bunlar, "davacının asker kişi olması", "idari eylemin asker kişilerce tesis edilmiş olması" ve "idari eylemin bir asker kişiye yönelmiş bulunması"dır.

    Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin ve Uyuşmazlık Mahkemesinin istikar bulmuş kararları ile, idari eylemler yönünden "asker kişiyi ilgilendirme "koşulu eylemin bir asker kişiye yönelmesi, zarar verici etkilerini bir asker kişinin beden veya mal varlığı sahasında meydana getirmesi olarak kabul görmüş bulunmaktadır.

    Anayasa'nın 157 nci maddesinde yer alan "asker kişiyi ilgilendirme" koşulunun sadece idari eyleme maruz kalan asker kişilerin davacı olabilecekleri şeklindeki daraltıcı bir yoruma 1602 sayılı Kanun'da dayanak aramaya da imkan yoktur. Normlar hiyerarşisi kuralı uyarınca, öncelikle anayasal norm ele alınıp yorumlanacak; bundan hukuki bir sonuç çıkarılamazsa yasal norm esas tutulabilecektir. Oysa gerek 1961 Anayasası'nın 114, gerek 1982 Anayasası'nın 125 nci maddesinde idarenin sorumluluğu düzenlenirken, konuya ilişkin detaya girilmemiş ve gerekçede konunun yargı içtihatlarına bırakıldığı ifade edilmiştir. Şu halde, özellikle tam yargı davaları ve bu davalarda görev konularında yüksek yargı organlarınca belli ilke ve kriterlerin getirilmesi, yorum yapılması kaçınılmaz bulunmaktadır. Bu bakımdan, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin uzun yıllardır istikrar bulmuş uygulamasından dönülmesini gerektirir bir neden görülmemiş ve "asker kişiyi ilgilendirme" koşulunun, tam yargı davaları bakımından "eylemin bir asker kişiye yönelmesi" şeklinde anlaşılması gerektiği sonucuna varılmıştır.

    Bu belirlemede önem taşıyan diğer bir husus, idari eyleme maruz kalarak ölen asker kişi dolayısıyla tam yargı davası açan kişilerin ( ana, baba, eş, çocuk, kardeş vb. ) hukuki sıfat ve konumlarının ne olduğudur. Belirtilen yakınların tam yargı davasında davacı sıfatını almaları, tazminat isteme hakkının haksız eylemden zarar görene ait olması genel kuralının bir istisnasını teşkil etmektedir ve bu kişiler bizzat kendilerine ait olan bir hakkı kullanmak suretiyle tazminat talebinde bulunmaktadır.

    Ancak, asker kişi dışında kalmakla beraber, bizzat ya da bir vekil tarafından maddi ve veya manevi tazminat davası açmaya hakkı olan ve idari eylemin ilgilendirdiği yada yönelik olduğu yakınların asker kişi sıfatını taşıyıp taşımamalarının, bu tam yargı davasına bakacak Mahkemenin görev alanı bakımından herhangi bir etkisi sözkonusu değildir. Zira, asker kişiye yönelik bir eylem nedeniyle uğradıkları zararın tazminini istemektedirler. Esasen, idari eyleme maruz kalan asker kişinin ölmeyip yaralanması ve veya sakatlanması halinde AYİM' de kendisinin açacağı davada Mahkemeyi görevli kabul etmek, asker kişinin ölmesi halinde yakınlarının açacakları davada Mahkemeyi görevsiz görmek tazminat hukukunun genel felsefesi ve sistematiğine de aykırı düşmekte; "görev"i idari eyleme maruz kalan asker kişinin ölmesi yada yaralanması ve veya sakatlanması gibi tesadüfi kriterlere bağlayan böylesine bir yorum ve kabul şekli, aynı zamanda Anayasa'nın 157 nci maddesinin bu konuda kabul ettiği ölçülerle de bağdaşmamaktadır.

    Öte yandan, uyuşmazlığa konu edilen dava, davacıların yakını Uzman Çavuşun görev yerinin dışında gerçekleştirilen mesleki toplantıya Komutanlık emri gereğince katıldığı ve kendisine askeri bir araç tahsis edilmediği nedenleri öne sürülerek açıldığına göre, olayda idarenin hizmet kusuru ya da objektif sorumluluk esaslarına göre tazminle yükümle olup olmadığının idare hukuku ilkeleri çerçevesinde saptanması gerekmekte olup, ortada 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu hükümlerine tabi bir hukuki sorumluluk ilişkisi ve bu kapsamda açılmış bir dava bulunduğundan sözetmek olanaksızdır.

    Belirtilen açıklamalar ışığında, görev emri gereğinin yerine getirilmesi sırasında uzman çavuşun ölümü nedeniyle uğranılan zararların idarece tazmini istenildiğine göre, zararın askeri kural ve talimatlar gereğince yürütülen bir görev nedeniyle doğması ve asker kişinin bedeninde oluşması karşısında, davada idari eylemin "askeri hizmete ilişkin bulunması" ve "asker kişiyi ilgilendirmesi" koşullarının birlikte gerçekleştiği anlaşıldığından, uyuşmazlığa konu edilen davanın görüm ve çözümünde Askeri Yüksek İdare mahkemesi görevli bulunmaktadır.

    Açıklanan nedenlerle, AYİM İkinci Dairesi'nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.

    SONUÇ : Davanın çözümünde ASKERİ İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle AYİM İkinci Dairesi'nce verilen 1.5.2002 gün ve E: 2002/281, K: 2002/376 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 1.7.2004 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.