T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS    NO      : 2015 / 54 

          KARAR NO    : 2015 / 34

          KARAR TR     : 26.01.2015

 

ÖZET : Davacının bir dönem yönetim kurulu üyeliği yaptığı şirkete verilen idari para cezasının, davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davanın, dava konusu alacağın 5510 sayılı Kanun’un 88.maddesinde düzenlenen alacaklardan olması nedeni ile 5510 sayılı Kanun’un 101.maddesindeki özel düzenleme gereğince, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı             : S.Y.

Vekili              : Av. S.B.

Davalılar         : 1.Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı       (İdari Yargıda)

Vekili              : Av.M.S.

                         2.Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Bolu Sosyal Güvenlik İl

                         Müdürlüğü                                                   (Adli Yargıda)           

Vekili              : Av. İ.Y.  

 

O L A Y         : Davacı dava dilekçesinde özetle; davacının 1980 yıllardan itibaren ticari faaliyet kapsamında 24.06.2009 tarihi itibari ile TADES GIDA SAN VE TİC.A.Ş.’nin %40 oranında hissedarı olduğunu, ancak davacının diğer hissedar Erdinç Selvi'nin olumsuz ticari davranış ve zararlandırıcı eylemleri nedeni ile ciddi miktarda parasal kayba  uğradığını ve bu nedenle hissesini 21.08.2009 tarihinde devir ederek 08.09.2009 tarihinde de yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldığını, davacının hissedar olduğu dönem içerisinde şirketin herhangi bir ticari faaliyetinin olmadığını,

Ancak davacının hissedarı ve yönetim kurulu üyesi olduğu 24.06.2009 ile 08.09.2009 tarihleri arasındaki kısa bir süreyi kapsar şekilde 2009/4 ayından itibaren 2011/9 dönemine kadar ki idari para cezası ve prim borçlarını içerir 2010/012088, 2010/12086, 2010/12525, 2012/10985 sayılı toplam 34.174,46 TL tutarında 4 adet ödeme emrinin davacıya tebliğ edildiğini, bu şekilde davacının vaki borçtan sorumlu tutulmak istendiğini;

Yapılan işlemlerin; borca konu dönemde davaya konu şirketin henüz kuruluş aşamasında olması ve bilfiil çalışmaması, davacının 24.06.2009 tarihinden başlayan şirket hissedarlığının ve yönetim kurulu üyeliğinin 21.08.2009 tarihinde hissesinin devri, 08.09.2009 tarihinde ise yönetim kurulu üyeliğinden ayrılması ile sona ermesi, bu tarihten sonra ve davaya konu şirket faaliyetleri üzerinde herhangi bir söz hakkı ve borçlarını ödeme konusunda herhangi bir görevi bulunmaması nedenleri ile hukuka aykırı olduğunu;

Bu nedenlerle; davalı Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından hukuka aykırı olarak davacı sorumlu tutularak düzenlenen 2010/012088 takip nolu, 12/06/2012 tarihli ve 10740432 nolu 3.351,02 TL miktarlı; 2010/012086 takip nolu 12/06/2012 tarihli ve 10740577 nolu 11.567,37 TL miktarlı; 2010/012525 takip nolu, 12/06/2012 tarihli ve 10740045 nolu 8.800,95 TL miktarlı; ve 2012/019085 takip nolu, 12/06/2012 tarihli ve 10740267 nolu 10.455,12 TL miktarlı toplam 34.174,46 TL bedelli 4 adet ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gerektiğini belirterek; adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı vekili, 19.07.2012 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle;  davacı vekilinin tedbir talebinin 6183 sayılı Kanun’un 58. Maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerektiğini; davacının 6183 sayılı Kanun’un 58. Maddesinde öngörülen 7 günlük yasal itiraz süresini geçirdiği bu nedenle talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise; somut olayda, sicil numaraları belirtilen işyerlerinin davalı kuruma tescil edildiğini, işyerinde çalışan işçilerin işe hiç ara vermeden faaliyetlerine kesintisiz olarak devam ettiklerini, işyerinin kapanması gibi bir durumun söz konusu olmadığını faaliyet halindeki bir işyerinin kapanmadan işçi, malzeme ve diğer unsurlarıyla (aktif ve pasifi) birlikte yeni bir işveren tarafından işletilmesi halinde; eski (ilk) işyeri dosyası üzerinden devir işlemi yapılması ve tüm işlemlerinin ilk tescil edilen (1033694.014) işyerinden devam ettiğini ve Kurum tarafından talimat ve prosedüre uyularak yapılan devir işleminde bir usulsüzlük bulunmadığını ancak davacı Sami Yılmaz'ın 08.09.2009 tarihinde şirketteki Yönetim Kurulu Üyeliğinden ayrılması ve 21.09.2009 tarihinde de hissesini devretmesi ve dolayısı ile artik bir sorumluluğu  kalmadığı yönündeki itirazların, davacının 30.06.2009 tarihinde Yönetim Kurulu Üyesi olması ve Yönetim Kurulu üyeliğinden ayrılma ilan tarihinin 15.09.2009 olması karşısında bir dayanağı  bulunmadığını belirterek, açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Bolu İş Mahkemesi: 20.11.2012 gün ve 2012/194 Esas sayılı dosyası üzerinden verdiği ara karar ile, davaya konu 2010/12088 numaralı ödeme emrinin iptali talebi yönünden davanın tefrikine karar verdiği ve bu ödeme emrinin iptaline ilişkin davayı Mahkemenin 2012/387 esasına kaydettiği anlaşılmıştır.

Bolu İş Mahkemesi; 26.02.2013 gün ve 2012/387 Esas, 2013/61 Karar  sayılı kararında aynen “Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte incelenip değerlendirildiğinde; davanın İdari Para Cezasının iptaline ilişkin olduğu. 5510 sayılı yasanın 102. maddesi gereğince dava konusu idari para cezasına itirazı inceleme ve karara bağlama görevinin İdare Mahkemesinde olduğu, görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemenin görevli olup olmadığının yargılamanın her döneminde kendiliğinden inceleyebileceği ve görevsiz olduğu kanısına varırsa kendiliğinden görevsizlik kararı verebileceği dikkate alınarak idari para cezası davalarına bakma görevi İdare Mahkemelerine ait olduğundan davacının davasının görev nedeniyle usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklindeki gerekçesi ile davanın yargı yolu nedeni ile usulden reddine karar vermiş, tarafların yüzüne karşı verilen karar, taraflarca süresi içinde kanun yoluna başvurulmadığından, karara da şerh edildiği üzere 07.03.2013 tarihinde kesinleşmiştir.

            Davacı vekili bu kez, Ümraniye Yenidoğan 630 parsel sayılı taşınmaz üzerine konulan ihtiyati haczin kaldırılmasına ve ödeme emri taleplerinden sadece 2010/012088 takip numaralı ödeme emrinin iptaline karar verilmesi istemi ile 14.03.2013 tarihinde idari yargıda dava açmıştır.

            Sakarya 1. İdare Mahkemesi: 02.04.2013 gün ve 2013/253 Esas, 2013/380 Karar sayılı kararı ile,” … davacı tarafından, adına düzenlenen 3.351.02 TL tutarında 07/06/2012 ve 2010/012088 takip numaralı, 10740432 sayılı ödeme emrinin iptali istemi yanında, taşınmazlara konulan ihtiyati hacizlerin kaldırılması istenmekte ise de ödeme emrine ilişkin işleme karşı ayrı taşınmazlara yönelik ihtiyati haczin kaldırılması talebine karşı ayrı dava açılması gerekirken, sözü edilen işlem ve talebe karşı tek dilekçeyle dava açıldığı anlaşıldığından, dava dilekçesi bu yönüyle de usule uygun bulunmamıştır.” şeklindeki gerekçesi ile dava dilekçesinin reddine karar vermiştir. Davacı vekili, sehven Sakarya 2. İdare Mahkemesi’ne sunduğu 06.06.2013 tarihli yeni dava dilekçesinde sadece, 2010/012088 takip numaralı 10740432 sayılı, 3351,02 TL bedelli ödeme emrinin iptaline karar verilmesi istemi ile dava açmış, Sakarya 2. İdare Mahkemesi sehven kendilerine açılan davanın, Sakarya 1. İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiş ve bu şekilde dava nihayetinde Sakarya 1. İdare Mahkemesi’nin 2013/634 esasına kaydedilmiştir.

            Sakarya 1. İdare Mahkemesi; 24.09.2013 gün ve 2013/634 Esas, 2013/891 Karar sayılı kararında aynen; “Dosyanın incelenmesinden: davacının sosyal güvenlik mevzuatı uyarınca idarî para cezası ile tecziye edilmesi sonrasında, davacı adına tahakkuk eden 2009/4 dönemine ve 2009/5 dönemine ilişkin olarak toplam 3.351,02 TL tutarlı 07.06.2012 tarih ve 2010 012088 takip numaralı ve 10740432 sayılı ödeme emrinin tanzim olunup davacıya tebliğ olunduğu; tebliği müteakiben ödeme emrinin iptali istemi ile Bolu İş Mahkemesi'nin 2012/387 sayılı dosyasına kayden dava ikâme edildiği; anılan Mahkeme’nin 26.02.2013 tarih ve E: 2012/387 sayılı kararı ile uyuşmazlığın idarî yargının Görevine girdiği gerekçesi ile davanın usulden (davanın yargı yolu nedeniyle) reddedilmesini müteakiben bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

            Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ile dosya münderecatının birlikte değerlendirilmesinden; uyuşmazlığın esasına geçilmeden evvel, 2577 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesinde düzenlenen dava şartlarının maddî olayda ve davada bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, söz konusu tespitin yapılabilmesi için ise, uyuşmazlığın idarî yargının görevi kapsamında kalıp kalmadığının re'sen incelenmesi gerekmektedir.

            5510 sayılı Kanunu'nun 88 inci maddesinde. Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesinin yetkili olduğu hükmüne yer verilmiş; anılan Kanun'un 101 inci maddesinde, bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği kuralına yer verilmiş; anılan Kanun'un 102 nci maddesinde idarî para cezalarına karşı tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurulabileceği; tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde ödenmeyen idarî para cezalarının, 89 uncu madde hükmü gereğince hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte tahsil edileceği hüküm altına alınmıştır.

            5502 sayılı Kanun'un 37 nci maddesinde ise, süresi içinde ödenmeyen sosyal sigorta ve genel sağlık sigortası primlerinin, işsizlik sigortası primlerinin, idarî para cezalarının, gecikme zamlarının, katılım paylarının Kurum alacağına dönüşeceği ve bu alacakların tahsilinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 nci maddeleri hariç diğer maddelerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

            5510 sayılı Kanun ile 5502 sayılı Kanun'un ilgili hükümleri mukayese edildiğinde; sosyal güvenlik mevzuatına ilişkin olarak sadece 5510 sayılı Kanun uyarınca tesis edilen cezaî işlemlere karşı İdare Mahkemelerinin görevli olduğu; cezaî işlemler haricindeki diğer tahakkuk işlemleri ile (para cezaları dahil) bütün kurum alacaklarının tahsiline ilişkin uyuşmazlıkların kanun koyucu tarafından iş mahkemelerine tevdi edildikleri görülmektedir.

            Bu durumda; bakılmakta olan davanın konusunun para cezası olmadığı, para cezasının tahsiline ilişkin (ödeme emri olduğu görüldüğünden; 5502 sayılı Kanun uyarınca Kurum alacağı olduğu açık olan para cezasının tahsiline ilişkin uyuşmazlığın görüm ve çözüm yerinin adlî yargı bünyesinde yer alan İş Mahkemeleri olduğu sonucuna varılmıştır.

            Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 09.04.2012 tarih ve E: 2012/55. K: 2012/81 sayılı kararı da bu yöndedir.” şeklindeki gerekçesi ile davanın görev yönünden reddine karar vermiş, karara davalı vekili tarafından itiraz edilmiştir.

            Sakarya Bölge İdare Mahkemesi; 29.01.2014 gün ve 2013/2134 Esas, 2014/95 Karar sayılı kararı ile;” Dosyanın incelenmesinden; Sakarya 1. İdare Mahkemesi tek hakimince verilen itiraza konu 24.09.2013 günlü davanın görev yönünden reddine ilişkin kararının, dava konusu işlemin sebebinin açıklanarak konuya ilişkin işlem dosyası ile birlikte tüm bilgi ve belgelerin gönderilmesinin istenilmesine ilişkin 19.06.2013 günlü ara karar gereğinin davalı idare vekili tarafından yerine getirilmesinden ve savunma dilekçesinin ibrazından sonra verilmesine karşın; Avukatlık Asgari Ücreti Tarifesi'nin 7.maddesi uyarınca Tarifede belirlenen ücretin yarısı olan 330 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine hükmedildiği anlaşılmıştır.

            Bu durumda; Sakarya 1. idare Mahkemesi tek hakimi tarafından görevsizlik kararının, davalı idare vekilince delillerin toplanmasına ilişkin ara karar gereği yerine getirilmesinden sonra verilmesi nedeniyle, karar tarihinde yürürlükte olan Tarifenin 7.maddesindeki kural gereği davalı idare lehine Tarife'de ikinci kısım ikinci bölümde öngörülen vekalet ücreti olan 660 TL vekalet ücretinin tamamına hükmedilmesi gerekirken, yarı oranda 330 TL vekalet ücretine hükmedilmesine dair hüküm fıkrasında hukuki isabet bulunmamaktadır.

            Açıklanan nedenlerle davalı taraf vekilinin itirazının kabulüne; itiraza konu Sakarya 1. İdare Mahkemesi Hakimliği'nin 24.09.2013 gün ve E:2013/634, K:2013/891 sayılı kararının, vekalet ücretine ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasına, ilk derece mahkemesince kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 7.maddesi uyarınca 660,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak vekil ile temsil olunan davalı idareye verilmesine, itiraz aşamasında davalı idarece yapılan ve sadece posta giderinden ibaret olan 24,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, artan 36,00 TL posta ücretinin itiraz eden davalı idareye iadesine, kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 (on beş ) gün içerisinde Sakarya Bölge İdare Mahkemesi Başkanlığına karar düzeltme yolu açık olmak üzere 29/01/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”  şeklindeki kararı ile, Sakarya 1. İdare Mahkemesi kararının vekalet ücretine ilişkin kısım yönünden bozulduğu ve vekalet ücreti ile ilgili hüküm kurulmak sureti ile kararın düzeltildiği ve kararın Sakarya 1. İdare Mahkemesi’nin 11.12.2014 gün, 2013/634 Esas sayılı ara kararında da belirtildiği üzere kesinleştiği anlaşılmıştır.

Davacı vekili adli ve idari yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Mehmet Ali DURAN, Ayhan AKARSU, Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 26.01.2015 günlü toplantısında:

            l-İLK İNCELEME:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari ve adli yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

            Dava, davacının bir dönem yönetim kurulu üyesi olduğu anonim şirketine verilen idari para cezasının davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen 07.06.2012 gün ve 10740432 sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle açılmıştır.

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 140. maddesinin 9.5.2007 gün ve 5655 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 4. fıkrasında, “İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk eder ve tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenir veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî para cezası kesinleşir. Mahkemeye başvurulması cezanın takip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenmeyen idarî para cezaları, bu Kanunun 80 inci maddesi hükmü gereğince hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte tahsil edilir. İdarî para cezalarının, Kuruma itiraz ve yargı yoluna başvurulmaksızın tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, idarî para cezalarına karşı Kuruma itiraz etme veya yargı yoluna başvurma hakkını etkilemez. Ancak, Kurumca itirazın reddedilmesi veya mahkemece Kurum lehine karar verilmesi halinde, daha önce tahsil edilmemiş olan dörtte birlik ceza tutarı, 80 inci madde hükmü de dikkate alınarak tahsil edilir” denilmiş; 80. maddesinin yedinci fıkrasında ise, "Kurum alacaklarının tahsilinde 21.7.1953 tarih ve 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde, alacaklı Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer İş Mahkemesi yetkilidir" hükmüne yer verilmiştir.

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü, bu düzenlemelere göre, idarî para cezalarının ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk edeceği ve tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödeneceği veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebileceği, itirazın takibi durduracağı, Kurumca itirazı reddedilenlerin, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilecekleri nedeniyle tahakkuk aşamasında idare mahkemelerinin görevli oldukları, kurum alacaklarının tahsilinde ise, 6183 sayılı Yasa hükümleri uygulanmak suretiyle düzenlenecek ödeme emrine karşı açılacak davalara bakma görevinin, 80. maddenin yedinci fıkrasında açıkça belirtildiği gibi Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer iş mahkemesine ait olduğu sonucuna varmıştır.

Ancak, 506 sayılı Kanun’un yukarıda sözü edilen maddeleri 31.5.2006 gün ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.

5510 sayılı Kanun’un 102. maddesinde, “…İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ ile tahakkuk eder. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ya da Kurumun ilgili hesaplarına yatırılır veya aynı süre içinde Kuruma itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde, idari para cezası kesinleşir.

İdarî para cezalarının, Kuruma itiraz edilmeden veya yargı yoluna başvurulmadan önce tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde peşin ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme idari para cezasına karşı yargı yoluna başvurma hakkını etkilemez. Ancak Kurumca veya mahkemece Kurum lehine karar verilmesi halinde, daha önce tahsil edilmemiş olan dörtte birlik ceza tutarı, 89 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü de dikkate alınarak tahsil edilir.

Mahkemeye başvurulması idari para cezasının takip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde ödenmeyen idari para cezaları, 89 uncu madde hükmü gereğince hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte tahsil edilir…” denilmiş;  

Aynı Kanunun 88. maddesinde ise, “…Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır. Kurum, 6183 sayılı Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır.

Kurum, 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen alacakları hariç olmak üzere her türlü alacağın teminatını teşkil etmek üzere Yeni Türk Lirası ve/veya yabancı para birimi üzerinden ticari işletme, taşınır ve/veya taşınmaz rehni dahil olmak üzere her türlü teminat almaya yetkilidir.

Kurumun 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen prim ve diğer alacakları amme alacağı niteliğinde olup, imtiyazlı alacaktır. Kurumun taraf olduğu her türlü dava ve icra takiplerinin kısmen veya tamamen aleyhe neticelenmesi halinde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununda yazılı tazminat ve cezalar Kurum hakkında uygulanmaz.

Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesi yetkilidir. Yetkili iş mahkemesine başvurulması alacakların takip ve tahsilini durdurmaz…” hükmü yer almıştır.

Öte yandan, 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu’nun 37. maddesinin üçüncü fıkrasında, “Süresi içinde ödenmeyen sosyal sigorta ve genel sağlık sigortası primleri, işsizlik sigortası primleri, idarî para cezaları, gecikme zamları, katılım payları Kurum alacağına dönüşür ve bu alacakların tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci, 102  nci ve 106  ncı maddeleri hariç diğer maddeleri uygulanır” denilmiştir.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

            Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

            Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

Olayda, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, Bolu Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü tarafından; idari para cezasının tahsili amacıyla 6183 sayılı Kanun ile 5510 sayılı Kanun’un 88. maddesi uyarınca davacı adına 07.06.2012 gün ve 2009/012088 takip no’lu ödeme emri düzenlenmesi üzerine, söz konusu ödeme emrinin iptali istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, söz konusu ödeme emrine karşı açılan davada, 5510 sayılı Yasa’nın 88. maddesi gözetildiğinde İş Mahkemesinin görevli olduğu kuşkusuzdur.

Açıklanan nedenlerle Bolu İş Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın görüm ve çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna,  bu nedenle Bolu İş Mahkemesi’nin 26.02.2013 gün ve 2012/387 Esas, 2013/61 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.01.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

             Serdar 

      ÖZGÜLDÜR

Üye

Eyüp Sabri 

BAYDAR

 

 

 

 

Üye

Mehmet Ali  

          DURAN

 

        Üye

                   Ali

               ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU                     

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

 

Üye

 Mehmet

  AKBULUT