T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2017 / 123

            KARAR NO  : 2017 / 211

            KARAR TR   : 10.4.2017

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın bir kısmının davalı idarece giderilmesi istemiyle açtığı rücuen tazminat davasının, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk

                                                          

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : H. S.A.Ş.

Vekili           : Av.S. A.

Davalı          : Esenyurt Belediyesi Başkanlığı

Vekilleri       : Av. G.K., Av. H. C. D.

 

O L A Y      : Davacı vekili; Müvekkil şirket nezdinde sigortalı bulunan Y. G., İnş., K., Z. ve Tic.Ltd. şirketine ait 34-…-7044 plaka sayılı aracın, 25.02.2012 tarihinde Ekin Caddesi, Haramidere istikametine seyir ederken, Doğu Oto Giriş kapısı önünde davalı idareye ait rögar kapağının üzerine sol arka tekerlek ile basması sonucu, kapağın açılıp aracın alt kısımlarına çarpması ile aracın direksiyon hakimiyetinin kaybedildiğini,  sağ tekerlek kısımlarından orta refüje çarpması sonucu hasarlandığını; müvekkili şirket tarafından yaptırılan ekspertiz incelemesi sonucunda, hasar bedeli olan 2.683,00-TL.nin aracın tamir edildiği servise 7.4.2012 tarihinde ödendiğini; müvekkili şirketin, Ticaret Kanununun 1472.maddesi hükmüne göre sigortalısının haklarına halef olduğunu; sözkonusu hasar için davalı idareye rücu başvurusu yapıldığını ancak davalı tarafın müracaatlarına herhangi bir yanıt vermediğini, davalı tarafın meydana gelen zarardan sorumlu olduğunu ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.683,00 TL. alacağın, ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, karar verilmesi istemiyle 17.08.2012 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

İstanbul 1. İdare Mahkemesi; 30/04/2013 gün ve E:2012/1399, K:2013/846 sayı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek, davanın kabulüne, 2.683,00.-TL'nin dava tarihi olan 17.08.2012 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalı idarece davacı şirkete ödenmesine karar vermiş; bu karara davalı tarafından itiraz edilmiştir.

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi;  25.12.2013 gün ve E:2013/16993, K.2013/21671 sayı ile, uyuşmazlık konusu zararın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’ndan doğması sebebiyle, adli yargının görev alanına giren bu davanın idare mahkemesince görüm ve çözümüne olanak bulunmadığından, uyuşmazlığın esası incelenerek verilen itiraza konu kararda yasal isabet görülmediği gerekçesiyle, itirazın kabulüne, İstanbul 1. İdare Mahkemesinin anılan kararının bozulmasına karar vermiştir.

İSTANBUL 1.İDARE MAHKEMESİ; 25.3.2014 gün ve E:2014/581, K:2014/492 sayı ile, İstanbul Bölge İdare Mahkemesinin bozma kararına uyduktan sonra; “(…) 2918 sayılı karayolları Trafik Kanunun 2. maddesinde bu kanunun karayollarında ve aksine hüküm yoksa karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerlerde de uygulanacağı düzenlenmiştir.

Aynı Kanunu’nun 11/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunu'nun 14.maddesi ile değişik 110. maddesinde, bu Kanundan doğan sorumluluk davalarının, işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil adli yargıda görüleceği hükme bağlanmıştır.

2918 sayılı Yasanın Geçici 21. maddesinde yer alan "Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek idare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz." kuralı da dikkate alındığında, Yasanın 110. maddesinde yapılan değişiklik ile getirilen görev kuralının anılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 11/01/2011 tarihinden sonra açılacak davalarda uygulanacağı açıktır.

Dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin kasko sigortası poliçesi ile sigortalısı bulunan 34-EG-7044 plakalı aracın 25.02.2012 tarihinde seyir halinde iken yolda bulunan rögar kapağına çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında uğradığı zararın tazmini istemiyle 17.08.2012 tarihinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, uyuşmazlık konusu zararın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunundan doğması sebebiyle, bu davayı çözümlemeye Mahkememiz yetkili olmayıp uyuşmazlığın görüm ve çözüm yeri Adli Yargı yerine ait bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle; davanın görev yönünden reddine…” karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu defa, aynı istemle 23.5.2014 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Büyükçekmece 1.Asliye Hukuk Mahkemesi; 5.3.2015 gün ve E:2014/324, K:2015/89 sayı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17.Hukuk Dairesi, 6.4.2016 gün ve E:2015/18806, K:2016/4345 sayı ile, davada idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle anılan kararı bozmuştur.

BÜYÜKÇEKMECE 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 19.12.2016 gün ve E:2016/463 sayı ile, “(…) Dava; davacı şirkete kasko poliçesi ile sigortalı aracın idareye ait rögar kapağının üzerine sol arka tekerlek ile basması sonucu kapak açılıp aracın alt kısımlarına çarpması ile aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek sağ tekerlek kısımlarından orta refüje çarpması sonucu oluşan hasardan davalının sorumlu olduğundan bahisle sigortalıya ödenen bedelin davalıdan tahsili istemine ilişkin başlatılan takibe itirazın iptali davası olup,

Mahkememizce davanın 2.274,45 TL yönünden kabulüne dair 05/03/2015 tarih, 2014/324 esas, 2015//89 karar verildiği ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 06/04/2016 tarih ve 015/18806 Esas 2016/4345 Karar sayılı ilamıyla, idari yargının görevli olduğu nazara alınarak 2247 sayılı yasanın 19. Maddesi gereğince işlem yapılması gerektiğinden bozulmuş olup, bozma ilamına uyularak Mahkememizin görevsizliğine ve bozma ilamı uyarınca 2247 sayılı, Kanunun 19. Maddesi uyarınca olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Uyuşmazlığın niteliğine göre idari yargının görevli olduğunun tespitine, aynı konuda İstanbul 1. idare Mahkemesinin 2014/581 esas, 2014/492 karar sayılı kararı ile görevsizlik kararı verdiğinden, 2247 sayılı Yasanın 19. Maddesi uyarınca olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesinden karar gelinceye kadar yargılamanın bekletilmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Birgül KURT, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 10.4.2017 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Asliye Hukuk Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli yargı dosyasının Mahkemece, UYAP üzerinden temin edilmiş idari yargı dosyasının bir örneği ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının,  Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın bir kısmının davalı idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden;  davacı şirketin kasko sigortası poliçesi ile sigortalısı bulunan 34 … 7044 plakalı sayılı aracın 25.02.2012 tarihinde Ekin Caddesi, Haramidere istikametine seyir ederken, Doğu Oto Giriş kapısı önünde davalı idareye ait rögar kapağına çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında, davalı tarafın meydana gelen zarardan sorumlu olduğu ileri sürülerek, uğranılan zararın rücuen tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Büyükçekmece 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.12.2016 gün ve E:2016/463 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Büyükçekmece 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.12.2016 gün ve E:2016/463 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 10.4.2017 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Birgül

KURT

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN