T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2021/561

KARAR NO  : 2021/563     

KARAR TR  : 18/10/2021

 

ÖZET: Davalı DSİ Genel Müdürlüğünce gerçekleştirilen baraj ve yol yapım çalışmaları sırasında neden olduğu maddi zararın tazmini istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

K A R A R

 

 

Davacılar  : 1- M.K. 2- C.K.

Vekilleri    : Av. İzzet VARAN

Davalı        : Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü

Vekili         : Av. N.A.Ç.

 

I. DAVA KONUSU OLAY

1. Davacı vekili; davacıların mülkiyetinde bulunan Artvin ili Borçka ilçesi Adagül köyünde bulunan tapunun 193 ada 3 sayılı parselinde kayıtlı taşınmazın bulunduğu bölgede yapımına başlanan Borçka Barajı HES ve Artvin Borçka Karayolu yol yapım inşaatı çalışmaları nedeniyle toprak kaymaları meydana geldiğinden bahisle uğranıldığı ileri sürülen zararın karşılanması talebiyle davacı tarafından davalı idareye başvuru yapıldığı, davalı idare tarafından işbu işlem ile başvurusunun reddedilmesi üzerine, başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile mülkiyet hakkının kalıcı ve sürekli olarak kısıtlandığından bahisle taşınmaz bedelinin karşılığı 10.000 TL maddi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü aleyhine idari yargı yerinde dava açmıştır.

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

A. İdari Yargıda

2. Rize İdare Mahkemesinin, 21/10/2019 tarihli ve E.2018/319, K.2019/731 sayı ile,"2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-a hükmü uyarınca davanın görev yönünden reddine" dair verdiği karar, istinaf başvurusu Samsun Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesinin 27/02/2020 tarihli, E.2020/111, K.2020/248 sayı ile reddedilerek kesinleşmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şu şekildedir:

"...davacı vekilince taşınmazların kamulaştırılması ve zararlarının tazmin edilmesi talebiyle davalı idareye müracaat edildiği, davalı idarece bahse konu taşınmazın kamu yararı sahası dışında kaldığından kamu yararı dahilinde kamulaştırma yetkisinin bulunmadığından bahisle talebinin reddedilmesi üzerine iş bu davanın açıldığı, dolayısıyla kamulaştırma mevzuatı çerçevesinde bir sürecin yürüdüğü, öte yandan, zararın, baraj inşası sırasındaki taşınmaza kamulaştırmasız el atılmasından ya da bir plan ve projeye dayalı olan baraj inşasında idarenin hizmet kusuru teşkil eden bir eyleminden doğduğunun iddia edilmediği, yapılan yol çalışmaları ile dinamit atımları nedeniyle heyelan oluşması gibi yol ve barajın bizatihi varlığına bağlı sebeplerle söz konusu zararın oluştuğunun iddia olunduğu, davalı idareye yapılan başvurunun da taşınmazların kamulaştırılması istemi olduğu ve taşınmazların sürekli olarak kullanılamaz hale geldiği iddialarıyla taşınmazın tamamının değerinin karşılanmasına ilişkin taleplere dava dilekçesinde yer verildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, uyuşmazlığın Kamulaştırma Kanunu'nun 12. maddesinde düzenleme altına alınan kısmi kamulaştırma (mücavir alan kamulaştırması) müessesesi çerçevesinde çözümleneceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Bu durumda Kamulaştırma Kanunu'nun 12. maddesi kapsamında taşınmazın kısmi kamulaştırmasının yapılıp yapılmayacağı noktasında düğümlenen uyuşmazlığın adli yargı yerinde görülmesi gerektiğinden, idari yargının görevine girmeyen uyuşmazlığın esasının incelenmesine olanak bulunmamaktadır."

3. Davacı vekili bu kez benzer istemle adli yargıda dava açmıştır.

B. Adli Yargıda

4. Borçka Asliye Hukuk Mahkemesi, 08/06/2021 tarihinde E.2020/81 sayılı dosyasında; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi'nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına karar vermiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...Davanın konusunun, davacılara ait taşınmazda meydana gelen zararın tazminine ilişkin bulunmasına dayalı olup idarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu,

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi'nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un "Yargı Mercilerinin Uyuşmazlık Mahkemesine Başvurmaları'' başlıklı 19'uncu maddesinde, "Adli, idari yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir" hükmüne yer verildiği,

Mahkememizce, yukarıda açıklandığı üzere iş bu davada, İdare Mahkemelerinin görevli olduğu..."

III. İLGİLİ HUKUK

A. Mevzuat

5. Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde de, tam yargı davaları, idarenin eylem ve işlemlerinden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.

6. İdari işlem ve eylemlerden doğan zararların tazmini taleplerinin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 12. ve 13. maddeleri uyarınca, idari yargı yerlerinde açılacak tam yargı davalarına konu edilmeleri, anılan Kanun hükümlerinin gereğidir.

B. Yargı Kararları

7. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11/02/1959 tarihli, E.1958/17, K.1959/15 sayılı kararının, III. bölümü şöyledir:

“İstimlâksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlâk Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.

Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.

Yapılan işlerin plan veya projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.

Bu bentte anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur.”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

A. İlk İnceleme

8. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL’ın başkanlığında, Üyeler Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN’ın katılımlarıyla yapılan 18/10/2021 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesince, anılan Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

B. Esasın İncelenmesi

9. Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

10. Dava, davalı İdare tarafından gerçekleştirilen baraj ve yol yapım çalışmaları sırasında meydana geldiği ileri sürülen toprak kaymaları sebebiyle davacılara ait taşınmazda oluştuğu iddia edilen maddi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

11. İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yukarıda bir örneğine yer verilen yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

12. Bu durumda, görev uyuşmazlığına konu davanın idarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü sıradaki eyleminden doğan zararın giderilmesine yönelik olarak açıldığının kabulü gerekir.

13. Kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin; kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin, hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde idari dava türleri arasında sayılan idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası kapsamında, idari yargı yerlerince yapılacağı açıktır.

14. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, Borçka Asliye Hukuk Mahkemesinin yaptığı başvurunun kabulü ile Rize İdare Mahkemesinin 21/10/2019 tarihli ve E.2018/319, K.2019/731 sayılı görev red kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Davanın çözümünde İDARİ YARGI YERİNİN GÖREVLİ OLDUĞUNA,

B. Borçka Asliye Hukuk Mahkemesinin yaptığı BAŞVURUNUN KABULÜ ile Rize İdare Mahkemesinin 21/10/2019 tarihli ve E.2018/319, K.2019/731 sayılı GÖREV RED KARARININ KALDIRILMASINA,

18/10/2021 tarihinde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan Vekili

Muammer

TOPAL

Üye

Şükrü

BOZER

Üye

Mehmet

AKSU

Üye

Birol

SONER

 

 

 

 

Üye

Aydemir

TUNÇ

Üye

Nurdane

TOPUZ

Üye

Ahmet

ARSLAN