Hukuk Bölümü         2011/184 E.  ,  2012/8 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

         Davacı            : Y.V.K.Bankası A.Ş.(Devredilen K. A.Ş.)

         Vekili              : Av. K.S.Y.

         Davalı             : İstanbul Valiliği, İstanbul İl Defterdarlığı, Anadolu Kurumlar Vergi Daire

                                 Başkanlığı

          OLAY             : Davacı Bankaya borçlu ve Anadolu Kurumlar Vergi Dairesinin 7320058270 vergi numarasında kayıtlı mükellefi olan PMB Akıllıkart ve Bilgi Teknolojileri A.Ş.'nin maliki­ bulunduğu 34 ZA 2315 plakalı kamyonet, borcundan dolayı Beyoğlu 19. Noterliği 01240 yevmiye ve 25.1.2002 tarihli Düzenleme Şeklinde Ticari İşletme Rehin Sözleşmesi ile davacı Banka lehine rehnedilmiş; alacak tahsil edilemediğinden bu Ticari İşletme Rehninin paraya çevrilmesi için İstanbul 14. İcra Müdürlüğü'nün E:2002/20231 Sayılı dosyası ile icra takibine geçilmiştir.

            Davalı Anadolu Kurumlar Vergi Dairesinin, Ticari İşletme Rehnine konu aracı vergi borçlarından dolayı haciz altına alarak satışa çıkarttığının öğrenilmesi üzerine, Davacı Banka 16.1.2004 tarihli dilekçe ve ekinde Ticari İşletme Rehin Sözleşmesi, takip talebi ve ödeme emri örneği gönderilerek istihkak iddiasını davalıya bildirerek, yapılacak satış ve sıra cetvelinde bu hakkının dikkate alınmasını istemiş; aracın 11.2.2004 tarihinde satışının yapılması üzerine de 17.2.2004 tarihli dilekçe ile, Ticari İşletme Rehninden doğan haklarına dayalı olarak satış bedelinin bankaya ödenmesini talep etmiştir.

Davalı İdare 25.2.2004 tarih ve 4899 sayılı yazı ile; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 3176 sayılı Yasanın değişik 20/D maddesi gereği trafiğe kayıtlı araçlar üzerine yapılacak tüm bildirimlerin (Haciz, rehin ve benzeri işlemler) trafik sicil kaydına işlenmesi halinde hüküm ifade edeceğini, Gaziosmanpaşa Trafik Tescil Denetleme Büro Amirliğince Başkanlıklarına gönderilen 2.1.2004 tarih ve 04/08 sayılı haciz şerhi işlendiğine dair yazıda ise bankanın rehin şerhinin araç kaydına işlenmediğinin tespit edilmiş olduğunu;  bu nedenle, 6183 sayılı Kanunun 54,74,77,84 ve 85. maddeleri gereği haciz konulup satış işlemi gerçekleştirilen araca ait bedel vergi borcunun tamamını karşılayamadığından,  herhangi bir ödeme yapılamayacağını davacı bankaya bildirmiştir.

Davacı vekili; müvekkili Bankaya borçlu Şirketin maliki­ bulunduğu aracın Bankalarına rehnedildiğini, alacağın tahsil edilemeyerek rehnin paraya çevrilmesi için İstanbul 14. İcra Müdürlüğü'nün 2002/20231 E. Sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini; davalının, Ticari İşletme Rehnine konu aracı haczederek satışa çıkarttığının öğrenilmesi üzerine 16.1.2004 tarihli dilekçeleri ve ekinde Ticari İşletme Rehin Sözleşmesi, takip talebi ve ödeme emri örneği gönderilerek istihkak iddialarının davalıya yazılı olarak bildirildiğini, bu iddialarına herhangi bir cevap verilmeyerek kabul edilmiş olduğunu, 6183 sayılı Kanunun istihkak iddiasını düzenleyen 66. maddesi uyarınca istihkak iddiaları kabul edilmiş olmasına rağmen satışa devam edilerek aracın satışının gerçekleştirildiğini, satış ilanı vs.nin de kendilerine tebliğ edilmediğini;  aracın satışı yapıldığından dolayı 17.2.2004 tarihli dilekçe ile satış bedelinin bankaya ödenmesi için yeniden başvurulduğunu ancak 25.4.2004 gün ve 4899 sayılı cevap yazısı ile aracın satış bedelinin ödenmeyeceğinin bildirildiğini;  Ticari İşletme Rehin Haklarının davalının haczinden önce geldiğini, İstihkak iddiaları da kabul edildiğine göre davalının bu tutumunun Yasaya aykırı olduğunu, sıra cetveli niteliğindeki bu kararın iptali için Mahkemeye başvuru zorunluluğunun doğduğunu ifade ederek sonuç itibariyle; istihkak iddialarının kabul edilmiş olması nedeni ile, araç satış bedelinin taraflarına ödenmesine,  karar verilmesi istemiyle 3.3.2004 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

            KADIKÖY 2. İCRA TETKİK MERCİİ HAKİMLİĞİ; 4.3.2004 gün ve Hukuk Esas No:2004/411, Karar No: 2004/331, İcra Dosya No:6.2004/42 Tal. Sayı ile; davacı K. A.Ş. vekilinin, Bilgi Teknolojileri A.Ş'nin maliki bulunduğu 34 ZA 2315 plakalı araç üzerine adı geçenin müvekkili bankaya borcundan dolayı ticari işletme rehin sözleşmesiyle müvekkiline rehnedildiğini ve rehnin paraya çevrilmesi için İstanbul 14. İcra Müdürlüğünün 2002/20231 sayılı dosyasıyla icra takibine geçtiklerini, bu arada davalı Vergi Dairesi Başkanlığı'nın aracı haczederek satışa çıkarttığını öğrenip, kendilerinin istihkak iddialarını yazılı olarak bildirdiklerini, istihkak prosedürü sonunda müvekkilinin istihkak iddiasının kabul edilmiş sayıldığını, hal böyle iken Vergi Dairesince aracın satışının gerçekleştirildiğini, rehin haklarından doğan satış bedelinin müvekkiline ödenmesi yönündeki taleplerinin idarece reddedildiğini, sıra cetveli niteliğindeki bu kararın iptaliyle araç satış bedelinin kendilerine ödenmesini istemiş olduğunu;  dava dilekçesi ve delil olarak dosyaya ibraz edilmiş belgelerin tetkikinde; davacının rehin iddia ettiği aracın vergi dairesince vergi borcundan dolayı satışının gerçekleştirildiği, işlemin 6183 sayılı yasaya tabi olup dava dilekçesinde ekli davacı talebinin vergi dairesi başkanlığınca 25.2.2004 tarihli işleminin doğru olup olmadığını inceleme yerinin idari Yargı olduğu, bu hususun incelenmesinin icra Tetkik Merciinin görev alanı dışında bulunduğu,  kaldı ki asıl icra dosyasının da Kadıköy İcra Dairelerinde olmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davalı vekili, bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İstanbul 4. İdare Mahkemesi, 31.10.2006 tarih, E:2004/2529, K:2006/2133 sayı ile, davanın 2577 sayılı Kanunun 15/1-a maddesi uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine Danıştay 10. Dairesi;  25.5.2010 tarih, E:2007/4020, K:2010/4615 sayı ile, İdare Mahkemesince 2247 sayılı yasanın 19.maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerektiğinden bahisle bu kararı bozmuştur.

İstanbul 4. İdare Mahkemesi bozma kararına uymuştur:

            İSTANBUL 4. İDARE MAHKEMESİ; 24.5.2011 gün ve E:2010/2549, K:2011/1030 sayı ile davanın; davacı bankanın rehin koyduğu 34 ZA 2315 plakalı aracın davalı idarece haczedilerek 6.900,00TL'ye satılması nedeniyle bu araç üzerindeki istihkak iddialarının kabulü ile araç bedelinin bankalarına yatırılması yönünde karar verilmesi istemiyle açılmış olduğu;  2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruşu ve Görevler Hakkında Kanun'un 5. maddesinde; iptal davaları, tam yargı davaları, tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlarına ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar ve diğer kanunlarla verilen işlerin idare mahkemelerinin görevleri arasında sayılmış olduğu; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-a maddesinde ise iptal davalarının, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmış bulunduğu;  6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un İstihkak iddiaları ile İlgili Diğer Hükümler başlıklı 68. maddesinde istihkak davalarına bakmaya haczi yapan tahsil dairesinin bulunduğu mahal mahkemesinin salahiyetli olduğu, istihkak davalarının diğer işlere takdimen görüleceğinin hükme bağlanmış olduğu;  2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve işleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesinin 1. fıkrasında; adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı merciinin, davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varması halinde, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvuracağı ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteleyeceği; aynı maddenin 5791 sayılı Yasayla değişik 2. fıkrasında ise, yargı merciinin, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyasını da temin ederek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyalarını Uyuşmazlık Mahkemesine göndereceği hükmüne yer verildiği;  olayda; davacı Bankaya borçlu PMB Akıllıkart ve Bilgi Teknolojileri A.Ş.'nin maliki bulunduğu 34 ZA 2315 plakalı borcundan dolayı Beyoğlu 19. Noterliği 01240 yevmiye ve 25.1.2002 tarihli Düzenleme Şeklinde İşletme Rehin sözleşmesi ile Banka adına rehnedilen aracın satışının yapılması üzerine 17.2.2004 tarihinde idareye başvurularak satış bedelinin bankaya ödenmesi talebinin 25.4.2004 tarihli, 4899 sayılı işlemle reddi üzerine söz konusu aracın satış bedelinin kendilerine ödenmesine karar verilmesi istemiyle Kadıköy 2. İcra Tetkik Mercii Hakimliği’nde açılan davada yapılan yargılama sonucu verilen 4.3.2004 günlü, E:2004/411, K:2004/331 sayılı kararla davanın görev yönünden reddine karar verilmesi üzerine 17.3.2004 tarihinde bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı; yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerine göre iptal davalarının konularını idari işlemlerin oluşturduğu,  idari işlemin ise; idarenin kamu gücünü kullanarak yürüttüğü ve tek yönlü irade açıklamasıyla hukuksal sonuçlarını doğuran işlemler olduğu, idarenin özel hukuk alanında tesis etmiş olduğu ve haksız fiilden kaynaklanan işlemlerle; 6183 sayılı Kanun kapsamında "istihkak" iddialarına yönelik davaların adli yargı düzeni içinde çözümlenmesinin gerektiği; dava konusu olayda, uyuşmazlığın davacı Banka tarafından Düzenleme Şeklinde Ticari İşletme Rehni Sözleşmesi ile rehinli bulunduğu öne sürülen, davalı idarece haciz yolu ile satılan araç üzerindeki istihkak iddiasına ilişkin olması nedeniyle davanın adli yargı düzeni içinde görülmesi gerekeceğinden, mahkemelerinin görev alanına girmeyen uyuşmazlığın esasının incelenme imkanının bulunmadığı gerekçesiyle;  davanın görev yönünden reddine, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 06.02.2012 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Olay kısmında belirtildiği üzere, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada; adli yargı yerince idari yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş ve kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunmakta olup, bunun üzerine kendine gelen davayı inceleyen idari yargı yerinin sahip olduğu seçenekler ile verdiği karar bakımından bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.

          1- 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde yer alan, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

         Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir” hükmüne göre, adli yargı yerinin kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine idari yargı yerince de görevsizlik kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde, olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olacak; hukuk alanında doğmuş bulunan bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilecektir.

            2- 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesindeki “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.” hükmüne göre ise, idari yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren adli yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki,  başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da ihtiva etmesi gerekir.

            Yasakoyucu, 14. maddeye göre hukuk alanında olumsuz görev uyuşmazlığı doğması halinde her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma iradesini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme nazaran daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağını tanımıştır.

Olayda, idari yargı yerince, öncelikle görevsizlik kararı verilmekle birlikte, bununla yetinilmemiş ve görevli merciin belirtilmesi için re’sen Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına da karar verilmiştir.

Bu haliyle, her ne kadar 2247 sayılı Yasa’da öngörülen yönteme uymamakta ise de, davanın taraflarınca başvuruda bulunulmadığı gözetilerek, İdare Mahkemesi’nce re’sen yapılan başvurunun 2247 sayılı Yasa’nın 19.  maddesi kapsamında olduğunun kabulü ile Uyuşmazlık Mahkemesi’nin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığının çözüme kavuşturulması, gerek dava ekonomisine gerekse Uyuşmazlık Mahkemesi’nin kuruluş amacına uygun olacağından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı Banka lehine rehinli bulunan kamyonetin, ilgili Şirke­tin vergi borcu nedeniyle davalı Vergi Dairesince haczedilerek satılması üzerine; istihkak iddialarının kabul edilmiş olduğu gerekçesiyle, araç satış bedelinin taraflarına ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

            6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 77 ila 87. maddelerinde menkul malların haciz ve satışına ilişkin hükümler yer almıştır. Aynı Kanun`un

“Borçlu elinde haczedilen mallara karşı istihkak iddiaları” başlıklı 66.maddesinde, “Borçlu, elinde bulunan bir malı üçüncü şahsın mülkü veya rehni olarak gösterdiği yahut üçüncü bir şahıs tarafından o mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı iddia edildiği takdirde, haczi yapan memur bunu haciz zaptına geçirir. Keyfiyet, iddia borçlu tarafından yapılmışsa üçüncü şahsa, üçüncü şahıs tarafından yapılmışsa borçluya bildirilir.

            Tahsil dairesi, haciz zaptını aldığı tarihten itibaren 7 gün içinde iddiayı reddetmediği takdirde istihkak iddiasını kabul etmiş sayılır. Üçüncü şahıs, tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde itiraz etmediği takdirde istihkak iddiası dinlenmez.

            İstihkak iddiası tahsil dairesince kabul edilmez veya borçlu tarafından istihkak iddiasına itiraz edilirse, 7 gün içinde mahkemeye müracaat etmesi lüzumu tahsil dairesince üçüncü şahsa bildirilir. Müddetinde dava açılmadığı takdirde istihkak iddiasından vazgeçilmiş sayılır.”;  “Üçüncü şahıs elinde haczedilen mallara karşı istihkak iddiaları” başlıklı 67.maddesinde, “ Haczedilen mal borçlunun elinde olmayıp da, o mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı iddia eden üçüncü bir şahıs elinde ise keyfiyet, haczi yapan memur tarafından haciz zaptına geçirilir. Malın borçluya ait olduğu iddiasında bulunan tahsil dairesi keyfiyeti alacaklı amme idaresine bildirir. Alacaklı amme idaresi bildirme tarihinden itibaren 15 gün içinde dava açmadığı takdirde istihkak iddiası kabul edilmiş sayılır.

            Borçlu ile birlikte ikamet etmekte olan şahıslar tarafından istihkak iddiasında bulunulduğu takdirde mal borçlunun elinde sayılır.”; İstihkak iddiaları ile ilgili diğer hükümler” başlıklı 68. maddesinde ise, “istihkak davalarına bakmaya haczi yapan tahsil dairesinin bulunduğu mahal mahkemesi salahiyetlidir. İstihkak davaları diğer işlere takdimen görülür.

            Davacı takibin tehirini istediği takdirde kendisinde mevcut delillerin mahiyetine göre ve muhtemel zarara karşı kafi teminat alınmak suretiyle takibin tehirine mahkemece karar verilebilir. İstihkak davası üzerine takibin tehirine karar verilir ve neticede dava reddolunursa, dava mevzuunu teşkil eden mahcuz malın değerinin % 10 u tutarında tazminat hükmolunur.” denilmiştir.

            Dava dosyalarının incelenmesinden; davacı Bankaya borçlu Şirketin maliki bulunduğu kamyonetin borcundan dolayı Düzenleme Şeklinde İşletme Rehin sözleşmesi ile Banka adına rehnedildiği, alacak tahsil edilemediğinden rehnin paraya çevrilmesi için icra takibine geçildiği; Davalı Vergi Dairesinin, söz konusu aracı, ilgili Şirketin vergi borçlarından dolayı haciz altına alarak satışa çıkarttığının öğrenilmesi üzerine, Davacı Banka tarafından davalıya bir dilekçe ve ekinde Ticari İşletme Rehin Sözleşmesi, takip talebi ve ödeme emri örneği gönderilerek istihkak iddiasında bulunulduğu ve yapılacak satış ve sıra cetvelinde bu haklarının dikkate alınılmasının istenildiği; aracın satışının yapılması nedeniyle de Ticari İşletme Rehninden doğan haklarına dayalı olarak satış bedelinin bankaya ödenmesinin talep edildiği ancak Davalı İdarece,  2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca, trafiğe kayıtlı araçlar üzerine yapılacak tüm bildirimlerin trafik sicil kaydına işlenmesi halinde hüküm ifade edeceği, Trafik Tescil Denetleme Büro Amirliğince Başkanlıklarına gönderilen yazıda bankanın rehin şerhinin araç kaydına işlenmediğinin tespit edildiği nedeniyle, 6183 sayılı Kanun gereği haciz konulup satış işlemi gerçekleştirilen araca ait bedel vergi borcunun tamamını karşılayamadığından, herhangi bir ödeme yapılamayacağının davacıya bildirilmesi üzerine;  davacı Banka tarafından 6183 sayılı Kanunun 66. maddesi uyarınca istihkak iddiaları kabul edilmiş olmasına rağmen satışa devam edilerek aracın satışının gerçekleştirildiğinden bahisle, araç satış bedelinin taraflarına ödenmesine karar verilmesi istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

            Satılan menkul mal üzerinde rehin hakkı bulunduğunun ileri sürülmesi bir istihkak iddiasıdır. 68. madde ise, istihkak davalarına bakmaya haczi yapan tahsil dairesinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğunu hükme bağlamış bulunmaktadır. Yukarıda açıklanan 66, 67 ve 68. maddeler, Yasa`nın Amme alacağının cebren tahsili başlığı altında yer alan menkul ve gayrimenkul mal haczi ve satışına ilişkin genel hükümlerdir. Bu nedenle menkul mal haczi satışı ve istihkak iddialarında da bu hükümlere uyulması gerekmektedir.

            Olayda, davacı tarafından, 6183 sayılı Kanunun 66. maddesi uyarınca istihkak iddiaları kabul edilmiş olmasına rağmen satışa devam edilerek aracın satışının gerçekleştirildiğinden bahisle, araç satış bedelinin taraflarına ödenmesine karar verilmesi istemiyle dava açıldığı gözetildiğinde, uyuşmazlığın istihkak iddiasından kaynaklandığı sonucuna varılmıştır.

            Açıklanan nedenlerle haczedilen mal ile ilgili istihkak iddiasına ilişkin davanın çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, İstanbul 4.İdare Mahkemesinin 2247 sayılı Yasa`nın 19.  maddesi kapsamında kabul edilen başvurusunun kabulüyle, Kadıköy 2.İcra Tetkik Mercii Hakimliği’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 S O N U Ç     : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nin 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesi kapsamında görülen BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Kadıköy 2. İcra Tetkik Mercii Hakimliği’nin 4.3.2004 gün ve Hukuk Esas No:2004/411, Karar No: 2004/331, İcra Dosya No:6.2004/42 Tal. sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 06.02.2012 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.