T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO        : 2017 / 774

            KARAR NO  : 2018 / 10

            KARAR TR   : 29.1.2018

ÖZET : Karayolunda meydana gelen tek taraflı, maddi hasarlı trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın davalı idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

                                                          

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : H.S.A.Ş.

Vekilleri       : Av. A. B., Av.H. Ö., Av.B. Ö.

Davalı          : 1-Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili           : Av. M. R.

  2-Hatay Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü

Vekilleri       : Av. M. A., Av.M. Y.,  Av.B. B.

 

O L A Y      : Davacı vekili;  müvekkili şirkete sigortalı 31 … 77 plaka sayılı aracın 31.03.2015 tarihinde, davalının sorumluluğundaki yol üzerinden yüksekte kalan rögar kapağına çarpması sonucu hasara uğradığını; Trafik Kazası Tespit Tutanağı ve Ekspertiz Raporunda; “Sigortalı vasıtanın alt kısımlarını rögar kapağına çarpması, çarpmanın etkisi ile airbaglerin açılması şeklinde hasarın meydana geldiği ve meydana gelen bu kazada sigortalı vasıta sürücüsünün tamamen kusursuz, yol yapım ve onarımdan sorumlu kurum ya da kuruluşların tamamen kusurlu olduğu”nun  tespit edildiğini; olaya ilişkin toplam 10.701,00 -TL hasar tazminatının, müvekkili tarafından 01.06.2015 tarihinde ödendiğini, müvekkilinin böylelikle TTK.’nun 1472. maddesi gereğince sigortalısının halefi haline geldiğini; rücu hakkını kullanan müvekkili tarafından Hatay Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü'ne yapılan başvuru sonucunda verilen 29.06.2015 tarihli cevabi yazıda; kurumlarına atfedilecek kusurun olmadığı, yol yapım ve onarımdan sorumlu kurumun yetki ve sorumluluk alanına girdiğinden  bahisle başvurularına  olumlu yanıt verilmediğini, bunun üzerine Hatay Büyükşehir Belediyesi'ne başvuruda bulunulduğunu, fakat İdare'den cevap gelmediğini; hasarın oluşumunda davalı Belediyenin; İmar Kanunu, Belediye Kanunu, Karayolları Trafik Kanunu ve diğer mevzuat hükümleri uyarınca  asli kusurlu olduğunu ifade ederek; fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, 10.701,00 TL tazminat bedelinin, ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlığına karşı 5.10.2015 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

HATAY İDARE MAHKEMESİ; 30.11.2015 gün ve E:2015/2306, K:2015/2297 sayı ile, “(…) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesinde, "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." hükmü bulunmaktadır.

Dava dosyasının incelenmesinden, davacı sigorta şirketi tarafından sigortalanan 31 … 77 plakalı aracın Hatay ili, Antakya ilçesi, Uğur Mumcu Caddesi üzerinde seyir halindeyken meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle araçta oluşan hasar nedeniyle 10.710,00-TL tazminatın, sigortalısına ödeme yapılan 01.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davada, uyuşmazlığın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun uygulanmasından kaynaklandığı, bu nedenle, anılan Kanunun 110. maddesi uyarınca davanın görüm ve çözümünde adli yargı mercilerinin görevli olduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda, yukarıda yer verilen açık Yasa hükmü uyarınca davaya ilişkin uyuşmazlığın çözümünün adli yargının görevine girdiği ve davanın görev yönünden reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 01.07.2013 tarih ve E:2013/939, K:2013/l 112 sayılı kararı da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası'nın 15/1 -a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine…” karar vermiş, bu karar itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu defa, 1-Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile 2.Hatay Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğüne karşı aynı istemle 12.2.2016 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

HATAY 4.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 14.9.2017 gün ve E:2016/50, K:2017/302 sayı ile, “(…) Dava, davacı sigorta şirketinin sigortalısına yaptığı ödeme nedeniyle halefiyet kurallarına göre ödenen tazminatın davalılardan tahsiline ilişkindir.

Davacı, rögar kapağına çarpan sigortacısının zararını karşıladığını, davalıların olayda kusurlu olduğunu ileri sürerek yaptığı ödemenin davalının kusuruna isabet eden kısmının tahsilini talep etmektedir. İddianın ileri sürülüş ve talep itibarıyla davacı, davalının hizmet kusurundan dolayı sorumluluğundan hareket etmektedir.

İdarenin hizmet kusuruna dayanan davaların (tam yargı) görülme yeri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-b maddesi uyarınca, idare mahkemeleridir. Bu bakımdan mahkemenin davanın yargı yolu bakımından reddine, Hatay İdare mahkemelerinin davaya bakmakta görevli olduğuna ancak daha önceden Hatay İdare Mahkemesince yargı yolu bakımından red kararı verildiğinden yargı yolunun belirlenmesi için karar kesinleştikten sonra ve talep halinde dosyanın uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesine, dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;

1-Davanın yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE, Hatay İdare mahkemelerinin davaya bakmakta görevli olduğuna ancak daha önceden Hatay İdare Mahkemesince yargı yolu bakımından red kararı verildiğinden yargı yolunun belirlenmesi için karar kesinleştikten sonra ve talep halinde dosyanın uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesine…” karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 29.1.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde, davalılardan “Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlığı” yönünden olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece; idari yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen tek taraflı, maddi hasarlı trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın davalı idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacı şirkete sigortalı 31 … 77 plakalı aracın  Hatay ili, Antakya ilçesi, Uğur Mumcu Caddesi üzerinde seyir halindeyken, aracın  alt kısımlarının rögar kapağına çarpması, çarpmanın etkisi ile airbaglerin açılmasıyla maddi hasarlı, tek taraflı  trafik kazası meydana geldiği, kaza nedeniyle araçta oluşan hasar bedelinin sigortalısına ödendiği;  olayın, yol yapım ve onarımdan sorumlu kurumun yetki ve sorumluluk alanına girdiği; hasarın oluşumunda davalı Belediyenin asli kusurlu olduğunu ifade edilerek; fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, 10.701,00 TL tazminat bedelinin, ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte rücuen tahsili istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Hatay 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.9.2017 gün ve E:2016/50, K:2017/302 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Hatay 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.9.2017 gün ve E:2016/50, K:2017/302 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ  KALDIRILMASINA, 29.1.2018 gününde Üye Turgay Tuncay VARLI’nın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Mehmet

AKSU

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Ahmet Tevfik

ERGİNBAY

 

 

 

 

Üye

Turgay Tuncay

VARLI

 

 

 

 

 

 

     KARŞI OY

 

03.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararında belirtilmiş olan düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 29.1.2018

                                                                                   

                                                         ÜYE

                                            Turgay Tuncay VARLI