T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2015 / 252

            KARAR NO : 2015 / 276

            KARAR TR   : 4.5.2015

 

 

 

 

ÖZET : Davacı şirkete kasko sigortası ile sigortalı bulunan aracın; davalı Belediye Başkanlığının bakım, gözetim ve onarım sorumluluğunda bulunan yolda ters dönmüş vaziyette duran logar kapağına  çarpması sonucu meydana gelen kaza nedeni ile araçta oluşan zararın, olayda kusuru bulunan davalıdan rücuen tazmini istemi ile açılan davanın; 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. Maddesi gereğince ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı             : Neova Sigorta A.Ş.

Vekili              : Av.B.O. & Av.Y.E.T. & Av.A.A.K.

Davalı             : Denizli Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av.H.Y.K.

                        

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirkete kasko sigorta poliçesi ile sigortalı 20 A 0309 plakalı aracın, 11.07.2012 tarihinde şehir içinde yolda ilerlerken ters dönmüş lögar kapağına çarparak lastiğinin patlaması ile karşı şeride geçtiğini ve bu şeritte park halindeki 20 V 9380 ve 20 YF 401 plakalı araçlara çarparak maddi hasarlı trafik kazasına sebebiyet verdiğini, davalı belediyenin bakım ve gözetiminden sorumlu olduğu karayolundaki lögar kapağının ters dönmüş olmasından dolayı sorumluluğunun bulunduğunu, sigortalı araçta meydana gelen hasar nedeniyle 6.933,00 TL lik hasar bedelinin kasko sigortası gereği davacı şirket tarafından sigortalıya ödendiğini, belirterek, fazlaya ilişkin hakları mahfuz kaydı ile davalarının kabulü ile, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 6.933,00 TL’nin tazmini ve ödeme tarihi olan 09.11.2012 tarihinden başlayarak tahsile kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan rücuen tazmini istemi ile 19.02.2013 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Denizli 3.Asliye Hukuk Mahkemesi: 15.07.2013 gün ve 2013/22 Esas, 2013/287 Karar sayılı kararı ile aynen; “Belediyeler kamu tüzel kişilikleri olup görmekle yükümlü bulundukları kamu hizmetleri sırasında verdikleri iddia olunan zararlardan dolayı sorumlulukları özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Kamu tüzel kişilerinin, yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerini kullanırken oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanmakta olup, bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusuruna dayanılarak idari yargılama usulü hakkındaki kanunun 2.nci maddesi hükmü uyarınca, idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekir.

Davacı, davalı belediyenin sorumluluk sahası içinde bulunan yol üzerindeki lögar kapağıyla ilgili gerekli bakım görevini yerine getirmediğinden bahisle hizmet kusuruna dayanarak dava açmış olup, HMK.nun 114(1) b maddesinde yargı yolunun caiz olmasının dava şartları arasında yeraldığı, HMK.nun 115.maddesine göre mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı, dava şartının noksanlığının tespit edilmesi halinde davanın usulden reddine karar verileceğinin öngörüldüğü, yargı yolu eksikliğinin sonradan tamamlanmasının mümkün bulunmadığı anlaşılmış, davacının davasının yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle dava şartı noksanlığından usulden reddine” şeklindeki gerekçesi ile davacının davasının yargı yolunun caiz olmaması dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK nun 114 (1) b ve 115.maddeleri gereğince usulden reddine karar vermiş, verilen kararı davacı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay 17.Hukuk Dairesi: 18.12.2013 gün ve 2013/19473 Esas, 2013/17983 Karar sayılı kararı ile hükmün onanmasına karar vermiş; onama kararı taraflara 14.03.2014 tarihinde tebliğ edilmiş olup, süresinde karar düzeltme talebinde bulunulmadığından, karara şerh edildiği üzere 01.04.2014 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı taleple idari yargı yerinde dava açmıştır.

Denizli İdare Mahkemesi: 01.04.2014 gün ve 2014/508 Esas, 2014/297 Karar sayılı kararında aynen; “2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'un, "İdare Mahkemelerinin Görevleri" başlıklı 5.maddesinin 1. fıkrasında; "idare mahkemeleri, vergi mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derece Danıştay'da çözümlenecek olanlar dışındaki; iptal davalarını; tam yargı davalarını, tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaları ve diğer kanunlarla verilen işleri çözümler" kuralına yer verilmiştir.

Öte yandan, 2577 sayılı Kanun'un 14. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde; dava dilekçelerinin görev ve yetki yönünden ilk incelemeye tabi tutulacağı, 15.maddesinin 1.fıkrasının (a) bendinde ise; adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların görev yönünden reddine karar verileceği kuralına işaret edilmiştir.

19.01.2011 gün ve 27820 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Tebligat Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 14. maddesiyle değişik 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesinde, "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafık kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." hükmü; geçici 21. maddesinde; "Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz." hükmü yer almıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirketin kasko sigorta poliçesi ile sigortalısı olan 20 A 0309 plakalı aracın 11.07.2012 tarihinde Denizli/ilinde şehir içi yolda seyir halinde iken ters dönmüş rögar kapağına çarpması nedenimle kazaya uğraması sonucu meydana geldiği iddia olunan zarara karşılık davacı şirketçe sigortalısına ödenen 6.933,00.-TL'nin (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla), sigortalıya ödemenin yapıldığı 09.11.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Olayda; her ne kadar davacı şirket tarafından aynı hususta 19.02.2013 tarihinde açılan dava, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 18.12.2013 gün ve E:2013/19473, K:2013/17983 sayılı kararı ile onanan Denizli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 15.07.2013 gün ve E:2013/22, K:2013/287 sayılı kararı ile uyuşmazlık konusunun idari yargının görevine girdiği gerekçesiyle görev yönünden reddedilmiş ise de; Mahkememizce yapılan değerlendirme neticesinde; 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinde yapılan ve yukarıya alınan değişiklik sonrası, Karayolları Trafik Kanunu'na dayalı olarak açılan sorumluluk davalarında Kanun değişikliğinin yürürlüğe girdiği 19.01.2011 tarihi sonrasında açılan davalarda adli yargı mercileri görevli olduğundan, anılan istemle, 28.03.2014 tarihinde açılan iş bu davafim görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu” şeklindeki gerekçesi ile 2577 sayılı Kanun’un 14/3-a ve 15/1-a maddeleri uyarınca davanın görev yönünden reddine karar vermiş, karara davacı vekili tarafından itiraz edilmiştir.

Denizli Bölge İdare Mahkemesi: 31.12.2014 gün ve 2014/770 Esas, 2014/1367 Karar sayılı kararı ile; itiraz isteminin reddine, itiraza konu mahkeme kararının onanmasına karar vermiş, karar davacı vekiline 06.02.2015 tarihinde, davalı vekiline 05.02.2015 tarihinde tebliğ edilmiş olup, yasal süresi içerisinde taraflarca yasal yollara başvurulmadığından kesinleşmiştir.

Davacı vekili tarafından adli ve idari yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle Mahkememize başvuruda bulunulmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Abdullah ERGİN, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU, Mehmet AKBULUT ’un katılımlarıyla yapılan 4.5.2015 günlü toplantısında:

            l-İLK İNCELEME:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Yasa’dan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, davacı vekilinin istemi üzerine, idari yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirkete kasko sigortası ile sigortalı bulunan 20 A 0309 plakalı araçta; davalı Belediye Başkanlığının bakım ve gözetim sorumluluğunda olan logar kapağının ters dönmesi nedeni ile meydana geldiği iddia edilen zararın, olayda kusuru bulunan davalıdan rücuen tazmini istemi ile açılmıştır..

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davanın, davacı şirkete sigortalı olan aracın, 11.07.2012 günü meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasında, belediyeye ait yolda ters dönmüş lögar kapağına çarparak lastiğinin patlaması ile karşı şeride geçerek bu şeritteki iki araca çarpması ile meydana gelen kazada kusuru bulunan davalıdan, meydana gelen zararın rücuen tazmini istemi ile Denizli 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldığı, davanın görev yönünden reddedildiği, davacı vekilinin temyiz talebi üzerine Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce onama kararı verildiği ve kararın kesinleştiği, bu kez Denizli İdare Mahkemesi’nde dava açıldığı, Denizli İdare Mahkemesi’nce davanın görevden reddedildiği, davacı vekilinin itirazı üzerine Denizli Bölge İdare Mahkemesi’nce onama kararı verildiği, taraflarca süresi içerisinde yasal yollara başvurulmadığından kararın kesinleştiği, davacının, 2247 Sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu’nun 14.maddesi uyarınca görevli yargının belirlenmesi istemi ile Mahkememize müracaat ettiği anlaşılmaktadır. 

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayrımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Denizli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Denizli 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 15.07.2013 gün ve 2013/22 Esas, 2013/287 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 4.5.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

                                                                                                                                            

Başkan

             Serdar 

      ÖZGÜLDÜR

       Üye

                   Ali

               ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ      

      Üye

               Abdullah  

                ERGİN

       

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU                     

Üye

 Nurdane

            TOPUZ

 

 

 

 

Üye

 Mehmet

  AKBULUT