T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

         ESAS NO     : 2019 / 627

         KARAR NO : 2019 / 682

         KARAR TR  : 21.10.2019

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

  

 

K  A  R  A  R

 

Davacılar              : 1-A.H. ve diğ.

Vekilleri             : Av. A. C., Av.H.C.

Davalılar  

Adli Yargıda      : 1- M.O.

Vekili                  : Av.H.F.

                            2- C. T.Sanayi Ticaret İşletmeleri Limitet Ortaklığı

Vekili                  : Av.A.A.

                            3-E. S. Aş

Vekili                  : Av.S. P.

                            4-Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili                  : Av.N.C.

Davalı

(İdari Yargıda)   : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili                  : Av.B. K.

 

O L A Y        : Davacılar vekili dilekçesinde; müvekkillerinin davalılardan … Turizm San. Tic. İşi. Ltd. Ortaklığı'na ait, Mazlum Onay'ın sürücüsü olduğu 61 … 427 plakalı aracın, Karayolları Genel Müdürlüğünün hizmet kusurundan dolayı, müvekkillerinin kardeşleri ve çocukları olan N. H.'a kusurlu olarak çarpması sonucu vefat ettiğini, N. H.ın ölümünden dolayı müvekkillerinin olağanüstü boyutlarda maddi ve manevi zarara uğradıklarını, Ölü çocuklarının ve kardeşlerinin desteğinden yoksun kalmaları nedeniyle fazlaya ilişkin istemlerinin saklı kalması şartıyla, baba A.H. için 1.000,00.-TL maddi, 50.000,00.-TL manevi tazminat; anne M. H. için 1.000,00.-TL maddi, 50.000,00.-TL manevi tazminat; kardeşleri A. H. ve A. H. için 25.000,00' er TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 03/01/2012'den itibaren işleyecek yasal faizi ile, E. Sigorta A.Ş.'den sigorta poliçesindeki miktarla sınırlı olmak üzere, kalan davalılardan bütünüyle dayanışmalı olarak alınması istemiyle 1.2.2012 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Trabzon 3.Asliye Hukuk Mahkemesi: 25.9.2014 gün ve E:2012/29, K:2014/363 sayı ile, davanın kısmen kabulü ile fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermiş, temyiz yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 17.Hukuk Dairesi: 13.3.2018 gün ve E:2015/8155, K:2018/2265 sayı ile, "(...) Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma ve  manevi tazminat istemine ilişkindir.

a-Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz itirazları yönünden;

2-Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü kamu tüzel kişisi olup görmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmeti sırasında verdiği iddia olunan zararlardan dolayı sorumluluğu özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkileri kullanırken oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanmakta olup bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayanılarak İdari Yargılama Usul Kanunu 2. madde hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikamesi gerekmektedir. (11.2.1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı)

Somut olayda, davacı vekili, hizmet kusuru bulunduğunu  ileri sürerek davalı Karayolları Genel Müdürlüğü yönünden hizmet kusuruna dayalı olarak dava açmıştır.

Buna göre, görev-yargı yolu yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınacak hususlardan olduğundan, mahkemece davalı Karayolları Genel Müdürlüğü hakkındaki dava tefrik edildikten sonra, bu davalı yönünden idari yargının görev alanına giren uyuşmazlıkta yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davalı Karayolları Genel Müdürlüğü yönünden esas girilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

(…)

SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı Mazlum Onay vekili ile davacılar vekilinin tüm, davalı Ege (Euro) Sigorta A.Ş vekilinin (kusura ilişkin) sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı Karayolları Genel Müdürlüğü vekilinin, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı C.T.San.Tic.İşl. Ltd.Şti vekilinin, (4) ve (5) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı Ege (Euro) Sigorta A.Ş vekilinin, (6) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (7) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı Karayolları Genel Müdürlüğü vekilinin tüm, davalı C.Turizm San.Tic.İşl.Ltd.Şti vekilinin maddi ve manevi tazminat miktarlarına yönelik, davalı E. (E.) Sigorta AŞ vekilinin maddi tazminat hesabına ve  faize yönelik bulunan, sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına..." karar vermiş, dosya Mahkemesine gönderilmiştir.

Trabzon 3.Asliye Hukuk Mahkemesi: 4.1.2019 gün ve E:2019/5 sayı ile, Mahkemelerine ait 2018/276 Esas sayılı dava dosyasının 21.12.2018 tarih ve 1 numaralı ara kararı gereğince; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 2015/8155 Esas 2018/2265 Karar sayılı bozma ilamı doğrultusunda davalılardan Karayolları Genel Müdürlüğü hakkında açılan davanın 6100 Sayılı H.M.K.'nun 167. maddesi uyarınca dosyadan tefrik edilerek Mahkemelerinin 2019/5 esasına kaydedilmesine karar vermiştir.

TRABZON 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 12.3.2019 gün ve E:2019/5, K:2019/99 sayı ile, "(...) Dosya, mahkememizin 25/09/2014 tarih ve 2012/29 Esas, 2014/363 Esas sayılı kararın bozulması üzerine yeniden kaydedildiği 2018/276 Esas sayılı dava dosyasının 21/12/2018 tarihli duruşma ara kararı gereğince; hükmüne uyulan Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 2015/8155 Esas 2018/2265 Karar sayılı bozma ilamı doğrultusunda davalılardan Karayolları Genel Müdürlüğü hakkında açılan davanın 6100 Sayılı H.M.K.'nun 167. maddesi uyarınca tefriki ile oluşmuştur

Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Somut olayda, davacı vekili, hizmet kusuru bulunduğunu ileri sürerek davalı Karayolları Genel Müdürlüğü yönünden hizmet kusuruna dayalı olarak dava açmıştır.

Buna göre, görev-yargı yolu yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınacak hususlardan olduğundan, mahkememizce davalı Karayolları Genel Müdürlüğü hakkında tefrik edilen iş bu davada, davalı Karayolları Genel Müdürlüğü yönünden idari yargının görev alanına giren uyuşmazlıkta yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi yönünde aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM :

1-) Yargı yolu nedeni ile davanın USULDEN REDDİ ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE.

2) Taraflardan birinin 6100 sayılı kanunun 20. maddesi uyarınca iki (2) hafta içerisinde başvurarak talepte bulunması halinde dosyanın görevli ve yetkili TRABZON İDARE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE…." karar vermiş, istinaf yoluna başvurulmaması üzerine bu karar kesinleşmiştir.

Davacılar vekilinin talebi üzerine, Trabzon 3.Asliye Hukuk Mahkemesince dosya  İdare Mahkemesine gönderilmiş ve Mahkemenin esasına kaydedilmiştir.

Trabzon İdare Mahkemesi: 18.6.2019 gün ve E:2019/553, K:2019/607 sayı ile, "(...) Bu durumda, idari davaların, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılacağı yönündeki düzenleme nedeniyle davanın "İdare Mahkemesi"ne hitaben yazılacak imzalı bir dilekçeyle ve 2577 sayılı Kanun'un 3'üncü maddesinde yer alan diğer şekil koşullarının yerine getirilmesi suretiyle açılabileceği, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararı üzerine dava dosyasının adli yargı mercii tarafından doğrudan idari yargı merciine gönderilmesi suretiyle dava açılabilmesine olanak veren bir usûl hükmünün bulunmaması karşısında, davacı tarafından 2577 sayılı Kanunun yukarıda aktarılan 3. maddesine uygun olarak İdare Mahkemesine hitaben düzenlenmiş bir dilekçeyle yeniden dava açılması gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle;

1-Dava dilekçesinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15.maddesinin 1. fıkrası (d) bendi gereğince bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren (30) gün içinde bizzat veya bir avukat vasıtasıyla 3.maddeye uygun şekilde düzenlenerek yeniden dava açılmak üzere reddine..." karar vermiştir.

Davacı vekili bu kez, toplam 152.000,00 TL maddi ve manevi tazminatın,  kaza tarihinden yürütülecek yasal faiziyle birlikte Karayolları Genel Müdürlüğünden tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

TRABZON İDARE MAHKEMESİ: 8.8.2019 gün ve E: 2019/773 sayı ile,  “(…)2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1., 2., 4., 7.,   19.1.2011 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. ve geçici 21. maddesi hükmüne yer verdikten sonra;”(…) Aynı sebepten dolayı belediye ve Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine Elâzığ ve Yozgat İdare Mahkemelerinde açılan tazminat talepli başka tam yargı davalarında, adı geçen İdare Mahkemeleri 2918 sayılı Kanun'un 110'uncu maddesinin birinci fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varmış, İdare Mahkemelerinin bu iki cümlenin iptali istemiyle yaptığı başvuruları inceleyen Anayasa Mahkemesi, 08.12.2011 günlü, E:2011/124, K: 2011/160 sayılı ve 08.11.2012 günlü, E: 2012/118, K: 2012/170 sayılı aynı içerikli iki karar ile; "2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun’dan doğan sorumluluk davalarının adlî yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakla görevli ve yetkili mahkeme değildir. Başvurunun Mahkeme’nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir." kararına varmıştır.

Yine; 27.03.2014 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 26/12/2013 gün ve E: 2013/68, K: 2013/165 sayılı kararıyla, 2918 sayılı Kanun'un (6099 sayılı Kanun ile değişik) 110'uncu maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle Bursa ve Batman Asliye Hukuk Mahkemelerince yapılan başvurular, "İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askerî hizmete ilişkin olmasına, kamu ya da özel araç olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun'dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adlî yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adlî yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek, söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usûl belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adlî yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun'da tanımlanan karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur." gerekçesiyle reddedilmiştir.

Bu durumda; 2918 sayılı Kanun'un 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110'uncu maddesi ile Anayasa Mahkemesinin benzer bir konuda İdare Mahkemelerinin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanun'un trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usûllerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adlî yargının görevli olduğu; meydana gelen zarar nedeniyle davacılar tarafından tazminat istemiyle açılan bu davanın da adlî yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 29.04.2019 tarih, E:2019/261, K:2019/354 sayılı kararı da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle,

1-Mahkememizin görevine girmeyen ve Trabzon 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.03.2019 tarih ve E:2019/5, K:2019/99 sayılı kararı ile görevsizlik kararı verilen bu davada, görevli mahkemenin belirlenmesi için dava dosyasının 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine,

2-Uyuşmazlık Mahkemesince bir karar verilinceye kadar yargılamanın ertelenmesine..." karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 21.10.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli ve idari yargı yerleri arasında, Karayolları Genel Müdürlüğü yönünden görev uyuşmazlığının doğduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda seyir halindeyken meydana gelen trafik kazası nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararın, davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığından bahisle tazmin edilmesi istemiyle açılmıştır.

 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun,  “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “– Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

c) (Mülga: 17/10/1996-4199/47 md.)

d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)

j) (Değişik: 17/10/1996-4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

k) (Ek:18/10/2018-7148/14 md.) Bu Kanunun 31 ve 49 uncu maddeleri kapsamında takoğraf ve çalışma-dinlenme süreleri yönünden karayolları denetim istasyonlarında denetim yapmak ve trafik idari para cezası karar tutanağı düzenlemek,

l) (Ek:29/11/2018-7153/9 md.)(5) Otoyolların habitatları böldüğü yerlerde Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün görüşünü alarak yaban hayvanlarının geçişlerine izin verecek menfez, ekolojik köprü ve benzeri tesisleri yapmak,

m) (Ek:29/11/2018-7153/9 md.)(5) Otoyollarda yaban hayvanlarından kaynaklanacak trafik kazalarını önlemek maksadı ile kafes tel çit yapmak,

n) (Ek:29/11/2018-7153/9 md.)(5) Yaban hayvanlarının muhtemel yaşam alanlarının bulunduğu bölgelerdeki karayollarında uyarıcı levhalara yer vermek,

o) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.

(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 - 3176/16 md.) ”  hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; Mazlum Onay'ın sürücüsü olduğu 61 … 427 plakalı aracın, davacıların  kardeşleri ve çocukları olan N. H.'a çarpması sonucu vefat ettiği, N.H.'ın ölümünden dolayı davacıların olağanüstü boyutlarda maddi ve manevi zarara uğradıkları; Karayolları Genel Müdürlüğünün üst geçit yapmadığından dolayı olayın meydana gelmesinde sorumlu ve kusurlu olduğu ileri sürülerek;  uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Trabzon İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Trabzon 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.3.2019 gün ve E:2019/5, K:2019/99 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Trabzon İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Trabzon 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.3.2019 gün ve E:2019/5, K:2019/99 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 21.10.2019 gününde Üye Ahmet ARSLAN'ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                     BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                  Üye                                 Üye                    

                                         Aydemir                           Nurdane                           Ahmet

                            TUNÇ                             TOPUZ                         ARSLAN

 

 

 

 

                                                 KARŞI OY

 

İdarenin kendi kuruluş kanununda belirlenen ve 2918 sayılı Kanun'da tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürütülen kamu hizmetlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi; uyuşmazlığın, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanması karşısında uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum.21.10.2019

                                                      ÜYE

                                             Ahmet ARSLAN