T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2014 / 1128

            KARAR NO   : 2015 / 86

            KARAR TR    : 2.3.2015

ÖZET: Davacının taşınmazı üzerinde konulan kısıtlamanın (hukuki el atmanın) yol açtığı öne sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davanın imar planından kaynaklanan tazminat davaları kapsamında İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

                                                          

K  A  R  A  R

 

            Davacı             : B. Ö.

Vekilleri          : Av.M. E., Av.Ş.Ö.

Davalılar         : 1- Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av. B. Ç.

                          2- Melikgazi Belediye Başkanlığı

Vekili               : Av.A.D.

                                                             

O L A Y          : Davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkilinin Kayseri İli, Melikgazi İlçesi, Germir Mahallesi, 11359 ada, 27 ve aynı yer 28 parselde kayıtlı bulunan taşınmazlarda hak sahibi olduğunu; dava tarihinden geriye doğru 5 yıldan daha uzun süre önce onanmış ve kesinleşmiş 1/1000 ölçekli uygulama imar planına göre; her iki taşınmazın da kısmen 25 metre genişliğinde tali nitelikteki yol ile 30.000 m2’den büyük yeşil alanda kaldığını; dolayısıyla taşınmazlarla ilgili husumetin her iki idareye de düşmekte olduğunu; belirtilen imar durumlarına göre, taşınmazlardan fiilen ve hukuken tasarruf imkanının mümkün gözükmediğini; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.12.2010 tarih, 2010/5-662 Esas ve 2010/551 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; 3194 Sayılı Yasa’nın 10.maddesinin amir hükmü uyarınca 1/1000 ölçekli imar planının kesinleştiği tarihten itibaren 5 yıl içerisinde davalı belediyece dava konusu taşınmazların ayrılma amacına uygun olarak kamulaştırma görevinin yerine getirilmemesi ve taşınmaz malikinin süresi belirsiz şekilde kısıtlanması nedeniyle kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat şartları oluştuğundan, taşınmazların bedelinin  ödenmesi gerektiğini; yukarıda açıklanan işlemler tesis edilirken, davalıca herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmadığı gibi taşınmazın bedeli ödenmemiş ve sözkonusu olaylarda müvekkilinin de rızası alınmadığından,  dava konusu taşınmaza el atılmış olduğunu; taşınmaza hukuken el atılması sonucunda müvekkilinin çok büyük zarara uğradığını, anayasal hakkı olan “mülkiyet hakkı” engellendiğinden yapılan işlem hukuka ve özellikle mülkiyet hakkına aykırılık teşkil ettiğini; taşınmazın her türlü kamu hizmetlerinden yararlandığını, cazibe merkezi olmasından dolayı arsa değerinin fazla olduğunu; dava konusu taşınmazların 2981 Sayılı Yasa’nın 10/b maddesi uygulaması ile oluşmuş olmaları durumunda, Yargıtay kararlarına göre belirlenen bedelden DOP indirimi yapılmaması gerektiğini;  2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 5999 Sayılı Kanun’un Geçici 6.maddesi hükmü ile 6111 Sayılı Kanun’un geçici 2.maddesi hükmü gereğince, davalı idare ile uzlaşma talepleri bulunmadığından,  taşınmazın değerinin mahkemece tespiti ile tespit edilen bu bedelin kendilerine ödenmesini istediklerini ifade ederek; dava konusu Kayseri İli, Melikgazi İlçesi, Germir Mahallesi, 11359 ada, parsel 27 ve 28 parsel’de kayıtlı bulunan taşınmazlara kamulaştırmasız el atılmasından dolayı fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

KAYSERİ 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:1.7.2013 gün ve E:2011/602, K:2013/432 sayı ile, dava dilekçesinin özetine yer verdikten sonra, aynen;  “ Davalı Melikgazi Belediye vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın öncelikle uzlaşma yoluna başvurmadan dava açtığını, dava konusu taşınmazın içinde bulunduğu parkın 30.000 m2'den daha büyük olduğunu, yapım ve bakım sorumluluğunun Büyükşehir Belediyesinde olduğunu, açılan davanın husumetten ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Büyükşehir Belediye vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili idareye karşı uzlaşma başvurusunda bulunulmadığını, dava konusu taşınmaza hiçbir fiili müdahalede bulunulmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın 1/1000'lik uygulama imar planında ve 1/5000'lik nazım imar planında 5 yıldan daha öncesinden beri kamusal alan olarak belirlendiğini, müvekkilinin uzlaşmak istemediğini, mahkemece belirlenecek tazminatın kendisine ödenmesini talep ettiğini, davalı tarafın husumet itirazlarını kabul etmediklerini, davalı tarafın dilekçelerini kabul etmediklerini ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Kayseri Büyükşehir Belediye vekili ikinci cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın her ne kadar imar planında kamuya tahsis edilmiş ise de hiçbir fiili müdahalede bulunulmadığını, davanın öncelikle sorumlu tüm idareler yönünden uzlaşma yolunun tüketilmediği ve taşınmaza fiilen el atılmadığı gerekçesiyle diğer halden de husumetten reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Dava konusu taşınmaza ve emsal sayılı taşınmazlara ilişkin tapu kaydı ve kroki celp edilmiştir.

İlgili Belediyelerden dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların imar durumları ve emlak beyanına esas değerleri celp edilmiştir. Kayseri Melikgazi Belediyesi'nin 13/01/2012 tarihli cevabı yakısında bahse konu olan taşınmaz üzerinde herhangi bir çalışma yapılmadığının bildirildiği görülmüştür.

Mahallinde 03/10/2012 tarihinde keşif yapılmıştır. Keşifte yapılan gözlemde dava konusu taşınmaz üzerinde Belediyelerce yapılan herhangi bir yol, park vs olmadığı gözlemlenmiştir.

Keşiften sonra kadastro bilirkişi Ö.A. K. 11/10/2012 tarihli raporunu sunmuştur. Raporunda, dava konusu parselin yol olarak görüldüğü ve arter niteliğinde olmadığı, imar planında otopark alanında kaldığı, bu durumunda kadastro krokisinde gösterildiği görülmüştür.

Keşiften sonra diğer bilirkişiler M.Ç., H. H. B. ve A.D. U.30/04/2013 tarihli raporlarında; dava konusu taşınmazların toprak yola isabet eden kısımlarına fiilen el atıldığı bildirilmiş ise de, yolun stabilize veya asfalt kaplamalı olmadığının anlaşıldığı, fiili el atma olup olmadığı hususundaki takdirin mahkemeye ait olduğunu, Kayseri ili Melikgazi ilçesi Germir köyü Kayabağı mevkii 11359 ada 27 parselde kayıtlı 4245,43 m2 yüzölçümlü tarla vasfındaki taşınmazın tamamına hukuken el atılmış olmakla, davacı lehine Kayseri Büyükşehir Belediyesi aleyhine oluşan tazminat miktarının dava tarihi olan 30/12/2011 itibariyle 368.234,54 TL olacağı, davalı lehine Kayseri Melikgazi Belediyesi aleyhine oluşan tazminat miktarının dava tarihi olan 30/12/2011 itibariyle 496.899,19 TL olacağı, Kayseri ili Melikgazi ilçesi Germir köyü Kayabağı mevkii 11359 ada 28 parselde kayıtlı 2419,79 m2 yüzölçümlü tarla vasfındaki taşınmazın tamamına hukuken el atılmış olmakla, davacı lehine Kayseri Büyükşehir Belediyesi aleyhine oluşan tazminat miktarının dava tarihi olan 30/12/2011 itibariyle 290.909,19 TL olacağı, davalı lehine Kayseri Melikgazi Belediyesi aleyhine oluşan tazminat miktarının dava tarihi olan 30/12/2011 itibariyle 228.135,77 TL olacağı, davacıya ödenebilecek tazminat miktarının talep ile bağlı kalınarak 20.000 TL olacağı yönünde görüş bildirmişlerdir.

Davalı Melikgazi Belediye vekili rapora karşı dilekçesinde özetle; rapora itiraz ettiklerini, davanın görev yönünden reddini, aksi halde itirazları doğrultusunda ek rapor alınmasını ve davanın husumet, usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Kayseri Büyükşehir Belediye vekili rapora karşı dilekçesinde özetle; raporu kabul etmediklerini davanın esastan ve usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı vekili 01/07/2013 tarihli celsede, itirazları kabul etmediklerini ve davanın kabulüne karar verilmesini bildirmiştir.

Bilirkişi raporu denetim ve karar vermeye elverişlidir.

Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu taşınmazın üzerinde bulunan yolun toprak yol olduğu, Belediyelerce yapılan asfalt ya da stabilize yol olmadığı, keşifte yapılan gözlemde de bu şekilde gözlem yapıldığı anlaşılmakla dava konusu taşınmaza fiili el atmanın mevcut olmadığı sabit olmakla, Uyuşmazlık mahkemesinin 24/12/2012 tarih 2012/297 E-306 K. Sayılı ilamı ve kararları ile Yargıtay 18 H.D'nin 25/03/2013 tarih 2013/2274 E-4757 K. Sayılı içtihadı nazara alındığında davaya bakmaya görevli mahkemenin idari yargı olması nedeniyle mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeye göre;

Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine…” demek suretiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de, davacı vekilinin 21.11.2013 havale tarihli dilekçesi ile temyiz talebinden vazgeçtiklerini bildirmesi üzerine Yargıtay 18.Hukuk Dairesi;  5.12.2013 gün ve E:2013/16115, K:2013/17285 sayı ile, vaki feragat nedeniyle davacı vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermiş;  Mahkemenin görevsizlik kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez; Kayseri İli, Melikgazi İlçesi, Germir Mahallesi, 11359 Ada, 27 Parselde kayıtlı bulunan taşınmaza kamulaştırmasız el atılmasından dolayı fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte aynı davalılardan tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

KAYSERİ 1.İDARE MAHKEMESİ: 26.11.2014 gün ve E:2014/743 sayı ile, aynen “(…)2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun "Yargı Merciilerinin Uyuşmazlık Mahkemesine Başvurmaları" başlıklı 19. maddesinde; "Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. (Değişik fıkra: 21/01/1982 - 2592/6 md.; Değişik fıkra: 23/07/2008-5791 S.K./9.mad) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir." hükmü yer almaktadır.

Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, Belediyece, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazın bir kısmına fiilen el atılması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.

Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde, “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, Kayseri İli Melikgazi İlçesi Germir Mahallesi 11359 Ada, 27 Parselde kayıtlı bulunan taşınmazın 188,66 metrekarelik kısmına asfalt yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığının Kayseri 3.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2011/602 sayılı dosyasında yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan raporla anlaşılması karşısında, idarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü, adli yargı yerinin görevine girmektedir.

Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesinin 02.06.2014 tarih E:20124/612, K:2014/662 sayılı kararı da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi gereğince, Kayseri 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1.7.2013 tarih ve E:2011/602 K:2013/432 sayılı kararı ile görev yönünden reddedilen ve Mahkememizde açılmış bulunan işbu davanın adli yargının görev alanına girdiği kanaatine varılmış olduğundan, dava dosyası ve ekleri ile dosyanın görevli merciin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, davanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi'nce görevli merciin belirlenmesine ilişkin karar verilinceye kadar ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler:  Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 2.3.2015 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında,  Kayseri İli, Melikgazi İlçesi, Germir Mahallesi, 11359 ada ve 27 parselde kayıtlı bulunan taşınmaz yönünden olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu;   idare mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen durumun aksine, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası temin edilmeden Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulduğu görülmekte ise de; Başkanlık yazısıyla, adli yargı dava dosyasının Mahkemesinden istenildiği ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Davacının hissedar olduğu taşınmazının,  imar planında kısmen 25 metre genişliğinde tali nitelikteki yol ile 30.000 m2’den büyük yeşil alanda kaldığı, bu suretle taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığından bahisle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 10.000,00 TL'si bedelin faizi ile birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.   

            3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinde;  “Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur.

            a) Bölge planları; sosyo - ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır.

            b) İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik dördüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.

            Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik üçüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar.

            Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.

            Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir.

           İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.

           c) (Ek: 3/7/2005 - 5403/25 md.) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz.” hükmü;

Aynı Kanun'un 18. maddesinde, “İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.

Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez.

(Değişik üçüncü fıkra: 3/12/2003-5006/1 md.) Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tâbi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumî hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamaz.

Düzenleme ortaklık paylarının toplamı, yukarıdaki fıkrada sözü geçen umumi hizmetler için, yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde, eksik kalan miktar belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanır.

Herhangi bir parselden bir miktar sahanın kamulaştırılmasının gerekmesi halinde düzenleme ortaklık payı, kamulaştırmadan arta kalan saha üzerinden ayrılır.

Bu fıkra hükümlerine göre, herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz. Ancak, bu hüküm o parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına mani teşkil etmez…” hükmü yer almıştır.

Her iki yargı yerinde ortak dava olan Kayseri İli, Melikgazi İlçesi, Germir Mahallesi, 11359 ada ve 27 parselde kayıtlı bulunan taşınmaza fiilen el atılıp atılmadığına ilişkin olarak dava dosyalarında yapılan incelemede; taşınmazın kısmen 25 metre genişliğinde tali nitelikteki yol ile 30.000 m2’den büyük yeşil alanda kaldığı; Kayseri 3.Asliye Mahkemesinin 3.10.2012 tarihli Keşif Zaptında, anılan parsel üzerinde herhangi bir yol, park vs. olmadığının görüldüğünün belirtildiği; Teknik Bilirkişi tarafından Mahkemeye sunulan 11.10.2012 tarihli krokili raporda, parsel üzerinde gösterilen 70.28m2’lik kısmın, zeminde toprak yol olarak kullanıldığını, fiilen el atılan kısım olduğu yorumunun yapıldığı; buna karşılık, bu teknik raporun da irdelendiği 30.4.2013 tarihli Bilirkişi Kurulu Raporunda; taşınmazın toprak yola isabet eden kısımlarına fiilen el atıldığı bildirilmiş ise de; yolun stabilize veya asfalt kaplamalı olmadığı anlaşıldığından, fiilen el atma olup olmadığı hususundaki takdirin Mahkemeye bırakıldığının ifade edildiği; diğer taraftan davacı vekili tarafından idari yargı yerinde açılan davaya ilişkin dilekçede; eldeki dosyalarındaki dava konusu taşınmaza fiilen el konulmadığını, taşınmaza hukuken el atıldığını belirttiği anlaşılmıştır.

Her ne kadar İdare Mahkemesince, taşınmazın 188.66 metrekarelik kısmına asfalt yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığının Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2011/602 sayılı dosyasında yapılan keşif ve düzenlenen bilirkişi raporundan anlaşıldığı ifade edilmekte ise de; yukarıda sözü edilen veriler dikkate alındığında, dava konusu taşınmaza fiilen el atılmadığı sonucuna varılmaktadır.

            Olayda, davacının hissedar olduğu taşınmazın İmar Planında yol ve yeşil alan/park alanı kullanımında kaldığı, aradan uzun süre geçmesine rağmen kamulaştırılmadığı, taşınmaz üzerinde düzenleme yapılmadığı, kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmazın bedelinin ödenilmesi gerektiğinin iddia edildiği; davanın konusunun, davalı idarece 3194 sayılı Kanun uyarınca kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade ile yapılan imar planında yer alan davacıya ait taşınmazın bedelinin tazminine ilişkin bulunduğu anlaşılmış olup, belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Öte yandan, taşınmazın imar planında “dere mutlak koruma alanı”nda kalması nedeniyle taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıtlanması nedenine dayalı olarak başka bir davacının Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açtığı tazminat davasında, bu Mahkemece 4.11.1983 günlü, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6 ncı maddesinin bazı fıkralarının iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine yapılan itiraz başvurusunda; Anayasa Mahkemesi 25.9.2013 tarih ve E: 2013/93, K: 2013/101 sayılı kararında ”… Davacının mülkü üzerinde tasarruf etme hakkının kısıtlanması, idarenin bir eyleminden değil, idari bir işlem niteliğinde olduğu tartışmasız olan imar planından kaynaklanmaktadır. Olayda, idarenin fiili el koyma niteliği taşıyan bir eylemi henüz bulunmamakta, aksine kanunen yapması gereken kamulaştırma işlemlerini yapmamak biçiminde tezahür eden bir eylemsizliği söz konusudur. Öte yandan kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerekmektedir. Oysa, mahkemede görülen davaya konu olayda olduğu gibi imar kısıtlamaları’nda taşınmaz zilyetliği malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kalması söz konusu olmaktadır. Sonuç olarak, davacının taşınmazının imar planlarında “ dere mutlak koruma alanı” nda bırakılması nedeniyle, tasarruf hakkının kısıtlanmasının kamulaştırmasız el atma sonucu olduğu ve tasarruf hakkının kısıtlanması sebebiyle doğan zararın ancak idari yargıda açılacak bir tam yargı davasına konu edilebileceği sonucuna ulaşılmaktadır. Dolayısıyla bakılmakta olan dava, itiraz başvurusunda bulunan mahkemenin görev alanına girmemektedir. Nitekim, Anayasanın 158. maddesi ile, adli, idari ve askeri yargı merciileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili kılınan Uyuşmazlık Mahkemesinin istikrar bulmuş içtihatları da bu yöndedir…” gerekçesiyle, Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvurusu, başvuran mahkemenin yetkisizliği nedeniyle oybirliğiyle reddedilmiştir. Yine taşınmazı imar planında “spor alanı” olarak ayrılan diğer bir davacının Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davasında, davalı idarelerin görev itirazları nedeniyle Danıştay Başsavcılığınca çıkartılan olumlu görev uyuşmazlığında, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce olumlu görev uyuşmazlığı talebinin kabulü ile ilgili Asliye Hukuk Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılması yolunda verilen karar nedeniyle, anayasal haklarının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümünce 18.9.2013 tarihinde verilen kararda (Başvuru No: 2013/1586)  “…Mahkemenin gerekçesi ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde, iddiaların özünün Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibariyle yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama, Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından usul şartlarına ve hukuka uygun olarak gerçekleştirilmiş olup, başvurucu derece mahkemelerinde kendi delillerini ve iddialarını sunma fırsatını bulmuş ve bunlar Uyuşmazlık Mahkemesi’nce gereği gibi değerlendirilmiştir… Açıklanan nedenlerle, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarının kanun yolu şikayeti niteliğinde olduğu, Uyuşmazlık Mahkemesi kararının bariz bir şekilde keyfilik de içermediği anlaşıldığından, başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin ‘açıkça dayanaktan yoksun olması’ nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir…” gerekçesiyle, davacının başvurusu oybirliğiyle reddedilmiştir. (Resmi Gazete, 30.10.2013, Sayı:28806) Son olarak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.10.2013 tarih ve E:2013/603, K:2013/1503 sayılı kararıyla, imar planındaki kısıtlamalardan kaynaklanan ‘hukuki el atmalardan’ kaynaklanan tazminat istemli davaların idari yargının görevinde olduğu hüküm altına alınmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Kayseri 1.İdare Mahkemesinin başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç    : Davanın görüm ve çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle  Kayseri 1.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 2.3.2015  gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Serdar

 ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT