T.C.      

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS   NO : 2017/225

          KARAR NO : 2017/428

          KARAR TR : 10.07.2017

ÖZET : Vakıf üniversitesinde öğrenci olan  davacının, 2008-2009 ve 2009-2010 eğitim-öğretim döneminde yaz okulu öğrenim ücreti olarak ödediği miktarın iadesi istemiyle açtığı davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                                                          

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

            Davacı             : Y.D.A.

            Vekili              : Av. Ş.A.M.

            Davalı             : Başkent Üniversitesi Rektörlüğü

            Vekili              : Av. A.K. C.

                                              

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı üniversitenin İstatistik ve Bilgisayar Bilimleri Bölümü'nü %25 burslu kazandığını, öğrenim gördüğü sırada okul ücretlerini tam ve eksiksiz yatırdığını, müvekkilinden 2008-2009 Yaz Okulu Öğrenim ücreti olarak 17/07/2009 tarihli ve 409465 numaralı fatura ile 3.500,00-TL; 2009-2010 Yaz Okulu Öğrenim ücreti olarak 24/06/2010 tarihli ve 765480 nolu fatura ile 2.940,00-TL olmak üzere toplam 6.440,00-TL ücret alındığını, müvekkilinden alınan ücret nedeniyle davalının sebepsiz zenginleşmesine neden olunduğunu ileri sürerek, 6.440,00-TL'nin tahsil tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı vekili süresi içerisinde verdiği cevap dilekçesi ile, idari yargı yerinin görevli olduğunu ileri sürerek görev itirazında bulunmuştur.

Ankara 2. Tüketici Mahkemesi: 10.6.2014 gün ve E:2013/4741, K:2014/1674 sayı ile, T.C. Uyuşmazlık Mahkemesinin 30/12/2013 tarih ve 2013/998 Esas ile 2013/1761 Karar sayılı hükmü dikkate alınarak; Davalı vakıf üniversitesinin kamu hizmeti yürüttüğü sırada kişilere verdiği her türlü zararın tazmini istemi ile açılan davalarda kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğunun bulunup bulunmadığının saptanmasının gerektiği, bu hususların saptanmasının ise idare hukuku ilkelerine göre yapılabileceğinden, 2577 Sayılı Yasanın 2 maddesinin 1. fıkrasının ( b) bendi kapsamında bulunan tam yargı davasının görüm ve çözümünde idari yargı yerlerinin görevli olduğu gerekçesiyle HMK 30, 114/1-b ve 115/2 Madde uyarınca adli yargı yolu caiz olmadığından, davanın usulden reddine karar vermiş, bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi: 3.3.2016 gün ve E: 2015/22133, K: 2016/3717 sayı ile, Uyuşmazlığın, davacı ile davalı vakıf üniversitesi arasındaki eğitim hizmetine ilişkin sözleşmeden kaynaklandığı, davada kamu hukukundan doğan ve idari yargıda görülmesi gereken idari bir işlem veya hizmetin söz konusu olmadığı anlaşıldığından; mahkemece, işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi yerine yanlış değerlendirme ile idari yargı yeri görevli kabul edilerek usulden red kararı verilmesi doğru görülmediğinden, mahkemece esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince bozulmasına karar vermiştir.

ANKARA 2. TÜKETİCİ MAHKEMESİ: 20.9.2016 gün ve E:2016/787 sayı ile,Yargıtay bozma ilamına uyarak dosyayı yeni esas numarasına kaydedip, davalı idare vekilinin olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine dava dosyasını Danıştay Başsavcılığına göndermiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI: Vakıf üniversiteleri, kazanç amacı olmamak şartı ile mali ve idari konular dışında akademik çalışmalar, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasada belirtilen hükümlere tabi olarak Yükseköğretim Kurulunun görüş ve önerisi üzerine kanunla, tüzelkişiliği haiz olmak üzere kurulmakta olup; bu tüzel kişiliğin de, gerek 2809 sayılı Kanun hükümleri ve gerekse Anayasa Mahkemesi kararı uyarınca kamu tüzel kişiliği niteliğinde olduğu; idari rejime dayalı olarak düzenlenmiş bulunan Türkiye'nin yönetim yapısında, "kamu tüzel kişiliği"nin idari yargının görev alanının belirlenmesinde kullanılan ölçütlerden bir tanesi olduğu; kamu tüzel kişilerinin kuruluş amacının kamu yararı; faaliyet konularının ise, kamu hizmeti olduğu; bu bağlamda, Kamu Tüzel Kişilerinin, özel hukuk tüzel kişilerine nazaran üstün ve ayrıcalıklı kamu gücüne sahip bulunduğu ve tek taraflı işlemlerle yeni hukuki durum yaratabilecekleri; bu nedenle de kamu hukukuna tabi oldukları; bu haliyle; kamu tüzel kişisi olarak kanunla kuruldukları ve kamu hizmeti sundukları tartışmasız olan vakıf üniversitelerinin, Devlet üniversitelerinden farklı tutulmasının hukuken olanaksız olduğu; bu bağlamda, davalı Vakıf Üniversitesinin eğitim-öğretim hizmetini yürütürken yukarıdaki mevzuat doğrultusunda aldığını beyan ettiği davaya konu yaz okulu öğretim ücretlerinin kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun bulunup, bulunmadığının saptanması gerektiği; bu hususların saptanmasının ise, idare hukuku ilkelerine göre yapılabileceği; 2577 sayılı Yasa'nın 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamında bulunan tam yargı davasının görüm ve çözümünde idari yargı yerlerinin görevli olduğu gerekçesi ile 2247 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi uyarınca, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI: Vakıf üniversiteleri, kazanç amacı olmamak şartıyla mali ve idari konular dışında akademik çalışmalar, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasada belirtilen hükümlere tabi olarak Yükseköğretim Kurulunun görüş ve önerisi üzerine kanunla, kamu tüzel kişiliğini haiz olmak üzere kurulan yükseköğretim kurumları olduğu; idari rejime dayalı olarak düzenlenmiş bulunan Türkiye'nin idari yapısında, kamu tüzel kişiliği idari yargının görev alanının belirlenmesinde kullanılan ölçütlerden birisi olduğu; kamu tüzel kişilerinin kuruluş amacı kamu yararı, faaliyet konularının ise kamu hizmeti olduğu; bu bakımdan, Kamu Tüzel Kişilerinin, özel hukuk tüzel kişilerine göre üstün ve ayrıcalıklı kamu gücüne sahip oldukları ve tek taraflı işlemlerle yeni hukuki durum yaratabilecekleri, bu nedenle de kamu hukukuna tabi oldukları, dolayısıyla, davalı üniversitenin eğitim-öğretim hizmetini yürütürken mevzuat gereğince aldığı yaz okulu öğretim ücretinin, kamu hizmeti yöntemine ve hukuka uygun bulunup bulunmadığının belirlenmesinin gerektiği; bu belirlemenin ise, Anayasa ve kanun hükümleri çerçevesinde idari yargı yerlerince yapılabilecek nitelikte olduğundan; davanın görüm ve çözümünün İdari Yargının görev alanına girdiği; bu nedenle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Kanunun 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 2. Tüketici Mahkemesinin 20/09/2016 tarih ve 2016/787 Esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yönünde düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Suna TÜRE, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Birgül KURT’un katılımlarıyla yapılan 10.07.2017 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; davalı Başkent Üniversitesi vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının mahkemece Yargıtay bozma ilamına uyulmak suretiyle fiilen reddedilmiş olması ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde Davalı vekilince başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısınca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

I-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Başkent Üniversitesi İstatistik ve Bilgisayar Bilimleri Bölümü öğrencisi olan davacının, 2008-2009 ve 2009-2010 eğitim-öğretim döneminde yaz okulu öğretim ücreti olarak ödemiş olduğu 6.440,00 TL’nin iade edilmesi istemiyle açılmıştır.

Anayasanın "Yükseköğretim Kurumları" başlıklı 130. maddesinin 1. fıkrasında, "Çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile; ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur."; 2. fıkrasında, "Kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim kurumları kurulabilir."; 10. fıkrasında. "Vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumları, mali ve idari konular dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden, Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasada belirtilen hükümlere tabidir." hükmüne yer verilmiştir.

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 3/c maddesinde, vakıflar tarafından yüksek öğretim kurumu açılabileceği kabul edilmiş, aynı maddenin (d) bendinde, ayrım yapılmaksızın, üniversitelerin kamu tüzel kişiliğine sahip oldukları belirtilmiştir. Anılan Kanun'un 5/f maddesinde, üniversitelerin kalkınma plan ve programlarının ilke ve hedefleri doğrultusunda ve yükseköğretim planlaması çerçevesinde Yükseköğretim Kurulunun görüşü veya önerisi üzerine kanunla kurulacağı belirtilmiş olup; aynı Kanun'un 7/d maddesinde, Devlet kalkınma planlarının ilke ve hedefleri doğrultusunda ve yükseköğretim planlaması çerçevesi içinde, yeni üniversite kurulmasına ve gerektiğinde birleştirilmesine ilişkin öneri ve görüşlerin Milli Eğitim Bakanlığına sunulması, bir üniversite içinde fakülte, enstitü ve yüksekokul açılması, birleştirilmesi veya kapatılması ile ilgili olarak doğrudan veya üniversitelerden gelecek önerilere dayalı kararlar almak ve gereği için Milli Eğitim Bakanlığına sunmak Yükseköğretim Kurulunun görevleri arasında sayılmıştır. Anılan Kanun'un Ek 2. maddesinde, vakıfların kazanç amacına yönelik olmamak şartıyla ve mali ve idari hususlar dışında akademik çalışmalar, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden bu Kanunda gösterilen esas ve usullere uymak kaydıyla yükseköğretim kurumları kurabilecekleri düzenlenmiş olup; Ek 6. maddesinde, kurulacak yükseköğretim kurumunun, vakıf tüzel kişiliği dışında ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olacağı; Ek 11. maddesinde "(Ek fıkra: 20/8/2016-6745/15 md.) Yapılan denetimler sonucu faaliyet izninin kaldırılmasını gerektiren durumları tespit edilen vakıf yükseköğretim kurumları ile kurucu vakıflarına kayyım atanan vakıf yükseköğretim kurumlarının faaliyet izni, Yükseköğretim Kurulunun teklifi ve Bakanlar Kurulunun kararı ile kaldırılır. Bu durum, ilgili vakıf yükseköğretim kurumunun kuruluş kanununun yürürlükten kaldırılmasının sağlanması için Yükseköğretim Kurulu tarafından Miilî Eğitim Bakanlığına bildirilir. Bu şekilde faaliyet izni kaldırılan vakıf yükseköğretim kurumlarında kayıtlı öğrenciler Yükseköğretim Kurulu tarafından garantör üniversiteye veya belirlenecek bir Devlet üniversitesine intikal ettirilir."(Ek fıkra: 20/8/2016-6745/15 md.) Faaliyet izni kaldırılan vakıf yükseköğretim kurumlarının malvarlığı, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun resmî tasfiye hükümlerine göre tasfiye edilir. Resmî tasfiye süreci Yükseköğretim Kurulu tarafından başlatılır. Yetkili ve görevli mahkemece Maliye Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulunun birer temsilcisi tasfiye memuru olarak atanır. Tasfiye giderleri, tasfiye olunan vakıf yükseköğretim kurumunun malvarlığından karşılanır. Tasfiye işlemleri her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır. (Ek fıkra: 20/8/2016-6745/15 md.) Tasfiye süresince vakıf yükseköğretim kurumu aleyhine ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararı verilemez, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz dâhil her türlü icra takibatı durur ve yeni icra takibi yapılamaz. Varsa vakıf yükseköğretim kurumu hesaplarına konulan ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz, hacizler ile blokeler kalkar. Tasfiye süresi boyunca zamanaşımı süresi işlemez."; (Ek fıkra: 20/8/2016-6745/15 md.) Tasfiye sonucunda kalan malvarlığı kurucu vakfa geçer."; (Ek fıkra: 20/8/2016-6745/15 md.) Kurucu vakıflarına kayyım tayin edilen veya faaliyet izni kaldırılan vakıf yükseköğretim kurumu mütevelli heyet başkanı ve üyeleri ile tüm yöneticilerinin görevleri kendiliğinden sona erer. ..."(Ek fıkra: 20/8/2016-6745/15 md.) Vakıf yükseköğretim kurumunun faaliyet izninin geçici olarak durdurulması hâlinde durdurulma süresince, kurumun idaresi, eğitim ve öğretimi sürdürmek veya tamamlamak üzere Yükseköğretim Kurulunca garantör üniversiteye veya belirlenecek bir Devlet yükseköğretim kurumuna verilir. Bu vakıf yükseköğretim kurumunun kurucu vakfının yönetim organı başkan ve üyeleri ile vakıf yükseköğretim kurumu mütevelli heyet başkanı, üyeleri ve tüm yöneticilerinin görevleri, faaliyet izninin geçici olarak durdurulması kararı ile birlikte sona erer. Bu kurucu vakfa, Yükseköğretim Kurulu ile birlikte Vakıflar Genel Müdürlüğünün talebi üzerine yetkili mahkeme tarafından kayyım atanır.", (Ek fıkra: 20/8/2016-6745/15 md.) Bu madde kapsamına giren vakıf yükseköğretim kurumlarında eğitim öğretim ücretlerinin belirlenmesine, öğrencilerin nakline, eğitim öğretimin ve diğer işlemlerin aksamadan yürütülmesine ilişkin her türlü tedbirleri almaya ve düzenleme yapmaya Yükseköğretim Kurulu yetkilidir. (Ek fıkra: 19/11/2014-6569/31 md.)"; Ek 15. maddesinde, vakıf tüzelkişiliğinin herhangi bir şekilde nihayete ermesi halinde, vakıf yükseköğretim kurumu tüzelkişiliğinin devam" edeceği ve vakıf tarafından yükseköğretim kurumu tüzelkişiliğine tahsis edilen her türlü taşınır ve taşınmaz mal, araç-gereç, malzeme, para ve ekonomik değeri olan hakların yükseköğretim kurumunun mülkiyetine geçeceği, bu durumda vakıf yükseköğretim kurumu mütevelli heyeti üyeleri ile yükseköğretim kurumu yöneticilerinin seçilmesi yetkisinin, Yükseköğretim Kurulunun olumlu görüşü üzerine Vakıflar Genel Müdürlüğünce bir başka vakfa devredileceği hükme bağlanmıştır.

2547 sayılı Kanunun Ek 10. maddesinde, "Vakıflar tarafından kurulacak yükseköğretim kurumları çalışmalarını Devlet yükseköğretim kurumları gibi, her ders yılı sonunda Yükseköğretim Kuruluna sunarlar. Bu kurumlar mali, idari ve ekonomik konularda Yükseköğretim Kumlunun gözetim ve denetimine tabidirler." hükmüne; Ek 26. maddesinde ise, "Üniversite veya yüksek teknoloji enstitülerinin açmış oldukları yaz okullarına katılacak öğrencilerden, toplam ikiyüzseksen ders saatine karşılık olmak ve 46 ncı madde uyarınca belirlenen yıllık öğrenci katkı payının iki katını aşmamak üzere Yükseköğretim Kurulunca belirlenecek miktarda yaz okulu öğretim ücreti alınır. ..." hükmüne yer verilmiş, Ek 26. maddeye dayanılarak YÖK tarafından hazırlanan "Yükseköğretim Kurumlarında Yürütülen Yaz Okulları Programları Uygulama Esas ve Usulleri" ile yükseköğretim kurumlarında yaz okullarının açılması, öğrencilerden alınacak öğretim ücretleri, bu programlarda fiilen ders veren öğretim elemanlarına ödenecek ek ders ve sınav ücretleriyle anılan programlarda uygulanacak diğer hususlar ayrıntılı olarak düzenlenmiş, davalı üniversite tarafından, 2547 sayılı Kanunun 14. maddesine dayanılarak hazırlanan "Başkent Üniversitesi Önlisans ve Lisans Eğitim-Öğretim ve Sınav Yönetmeliği"nin 13/2. maddesi gereğince düzenlenen "Başkent Üniversitesi Yaz Öğretimi Yönergesi"nde de yaz okulu programı ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

Diğer yandan, 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumlan Teşkilatı Kanunu'nun Ek maddelerinde, vakıflar tarafından kurulan üniversitelerin kamu tüzel kişiliğini haiz olarak kuruldukları hükme bağlanmış olup; 13.1.1994 tarihinde kabul edilen 3961 sayılı Kanunla değiştirilen Ek 33. maddesinde, Ankara'da "Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı ile Haberal Eğitim Vakfı" tarafından 2547 sayılı Kanunun vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlerine tabi olmak üzere, kamu tüzelkişiliğini haiz "Başkent Üniversitesi" adıyla yeni bir vakıf üniversitesi kurulduğu belirtilmiştir.

Anılan yasal düzenlemelerden, vakıf üniversitelerinin mali ve idari konularda özerkliğe sahip olarak faaliyette bulunduğu; öğrenci ücretlerinin mütevelli heyetince belirlendiği anlaşılmaktadır.

Vakıf üniversitelerinin, kamu tüzelkişiliğine sahip oldukları ve kamu hizmeti yürüttükleri konusunda kuşkuya yer yok ise de, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 46. maddesine göre Yükseköğretim Kurulunca tespit edilen öğrenci başına cari hizmet ödeneğinden her yıl Bakanlar Kurulu tarafından belirlenmiş Devletçe karşılanacak kısmı dışında kalan  ve “öğrenci katkısı” olarak adlandırılan ödeme, bu hizmet nedeniyle kanunla getirilen mali bir yükümlülük olmasına karşılık, mütevelli heyetlerince hizmet karşılığı olarak belirlenen ve uyuşmazlığa konu edilen öğrenci ücretleri bu niteliği taşımamaktadır.

Bu durumda, vakıf üniversitesi ile öğrencisi arasında alacak-borç ilişkisinden doğan yaz okulu ücretine ilişkin uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

Davanın görüm ve çözümü adli yargının görev alanını girdiğinden, Danıştay Başsavcısının 29.11.2016 gün ve E:2016/108 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın 29.11.2016 gün ve E:2016/108 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 10.07.2017 gününde Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ’ün KARŞI OYU VE OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ahmet Tevfik

ERGİNBAY

 

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Suna

TÜRE

 

 

 

 

 

 

Üye

Birgül

   KURT

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

 

T.C.Anayasası, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu, 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumlan Teşkilatı Kanunu ile kurulan vakıf üniversitelerinin kazanç amacı taşımamak kaydı ile akademik çalışmalar, öğretim üyelerinin sağlanması ve nitelikleri ile yükselmeleri, görevlerinin sona erdirilmesi, öğrenci ve öğrenim işlerinin düzenlenmesi açısından diğer devlet ünversitelerinden farksız ve kamu tüzel kişiliği niteliğinde olduğu, durulmuş Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararları ile kabul edilmiş, tartışmasız hale gelmiş bir husustur.

Şu hale göre, davacı öğrencinin sınıfını geçebilmesi ve öğrenimine devamını sağlamak üzere yaz okuluna gitmek zorunda kalması nedeniyle ödediği meblağın geri istenmesi noktasından kaynaklanan işbu davanın konusunu oluşturan ihtilaf, özü itibariyle kamu tüzel kişisinin akademik çalışma ve düzenlemesinin sonucu olup, tümüyle idare hukuku ilkelerinin uygulanması ile çözüme kavuşturulması gerekeceği tabiidir.

Bu itibarla, davacı öğrenci ile üniversite arasındaki hizmet sözleşmesinden doğduğu gerekçesiyle adli yargının görevli olduğu yolundaki çoğunluk kararına katılmıyorum. 10.07.2017

 

 

ÜYE

Alaittin Ali ÖĞÜŞ