T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

            ESAS   NO : 2018/803

            KARAR NO : 2019/148

            KARAR TR: 25.02.2019

ÖZET :  Sigortalı aracın uğradığı hasarı ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARAR  

 

 

 

               

Davacı        : A.A.T. Sigorta Şirketi

Vekili         : Av. Ç.U.

Davalı        :  İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili         : Av. A.K.S.

 

O L A Y    : Davacıvekilidavadilekçesindeözetle;müvekkilincesigortalanan 35 RS 356 plakalı aracın, 19.10.2013 tarihindeAlsancak Gündoğdu Meydanından, Atatürk Caddesine giriş yapacağı sırada davalıya ait hareketli bariyerlerin çalışması ile hasar gördüğünü, kaza sonrasında 5.198,00-TL ödeme yapıldığını, kazanın meydana geldiği bariyerlerin davalıya ait olduğunu ileri sürerek, 5.198,00-TL tazminatın ödeme tarihi olan 20.12.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

İZMİR 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 12.11.2015 gün ve E:2014/527, K:2015/293 sayı ile, idare'nin hizmet kusuru niteliğindeki eylemi sonucu meydana gelen zararlardan dolayı; İdari Yargılama Usulü Yasası'nın 2/1 -b maddesi gereğince İdare'ye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekeceği; Mahkemelerindeki iş bu davanın idari yargı görevine girdiğinden, 6100 Sayılı HMK.nun 114/1-b ve 115/2. maddeleri gereğince usulden reddine reddine karar vermiş,bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi: 24.3.2016 gün ve E:2016/4423, K:2016/3753 sayı ile, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün onanmasına karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez araçta meydana gelen 5.198,00-TL'lik zararın ve bariyerlere verilen zarar nedeniyle hataen ödendiğini ileri sürdüğü 1.758,00-TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tazmini istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İzmir 2. İdare Mahkemesi: 30.12.2016 gün ve E:2016/955, K:2016/1844 sayı ile, dava konusu uyuşmazlığın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun uygulanmasına ilişkin bir tazminat davası olduğu, anılan Kanunun 110. maddesi uyarınca davanın görüm ve çözümünde adli yargı mercilerinin görevli olduğu gerekçesiyle, davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.

İzmir Bölge İdare Mahkemesi Altıncı İdare Dava Dairesi : 11.5.2017 gün ve E:2017/696, K:2017/723 sayı ile, olayda; adli yargı yerinde verilen "görevsizlik" kararının kesinleşmesi üzerine açılan davada; uyuşmazlığın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu değerlendirmesini yapan Mahkemenin 2247 sayılı Yasanın 19. maddesi uyarınca görevli merciin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvuruda bulunması gerekirken; bu yolu kullanmayarak davanın "görevsizlik nedeniyle reddine" karar vermesinin anılan usul kurallarına uygun olmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkeme kararın kaldırılmasına karar vermiştir.

İzmir 2. İdare Mahkemesi: 1.2.2018 gün ve E:2017/1040, K:2018/128 sayı ile, dava konusu olayın gerçekleştiği Alsancak Gündoğdu Meydanı - Atatürk Caddesi güzergahının 09/10/2013 tarihli UKOME genel kurul toplantısında kış uygulaması olarak 15 Ekim-15 Nisan tarihleri arasında sadece Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri belli saatlerde trafiğe kapatılacağına ilişkin 2013/480 sayılı kararın alındığı, cumartesi günleri 19.00-02.00 saatleri arası anılan güzergahın trafiğe kapalı olacağının belirlendiği ve buna ilişkin bilgileri içerir uyarı levhasının kazanın meydana geldiği bölgeye asıldığının anlaşıldığı; bu durumda, olayın gerçekleştiği 19/10/2013 (cumartesi) tarihinde yukarıda bahsi geçen UKOME kararı gereği trafiğe kapatılarak buna ilişkin uyarının davalı idarece ilan edildiği ve olayın trafik denetleme şube müdürlüğüne bağlı ekiplerce tutulan tutanaklardan saat 19.00'dan sonra gerçekleşmiş olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde davalı idarenin davacı şirketin sigortalısının karıştığı tek taraflı trafik kazasında kusuru bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar vermiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.

İzmir Bölge İdare Mahkemesi Altıncı İdare Dava Dairesi : 27.9.2018 gün ve E:2018/1214, K:2018/1476 sayı ile, mahkemenin ilk "görev ret" kararının kaldırılmasına ilişkin kararlarının "kesin" nitelikte bir karar olarak, ilk derece Mahkemesi yönünden gerekçesi ve hüküm fıkrası ile birlikte bağlayıcı olduğu; aksi durumda usul ekonomisi ilkelerine de aykırı olarak uyuşmazlığın usul kuralları yönünden çözümlenmesinin gecikeceği de gözönünde bulundurularak; Dairelerinin kesin nitelikteki 11.05.2017 tarihli kararının gereği gibi karar verilmek üzere usul kurallarına aykırı olarak verilen başvuruya konu kararın kaldırılması gerektiği gerekçesiyle, istinaf başvurusunun kabulüne, mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, kesin nitelikteki Dairemizin 11.05.2017 tarih, E:2017/696, K:2017/723 sayılı kararının gerekleri yerine getirilmek ve 2577 sayılı Kanunun 45. maddesi uyarınca belirtilen husus göz önünde bulundurularak yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar vermiştir.

İZMİR 2. İDARE MAHKEMESİ: 24.10.2018 gün ve E:2018/1346 sayı ile,dava konusu uyuşmazlığın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun uygulanmasına ilişkin bir tazminat davası olduğu, anılan Kanunun 110. maddesi uyarınca davanın görüm ve çözümünde adli yargı mercilerinin görevli olduğu gerekçesiyle adli yargının görev alanına giren davanın, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi'nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 25.02.2019 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ'nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, sigortalı aracın uğradığı hasarı ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda; Şirkete sigortalı vasıtanın geçirdiği trafik kazası neticesinde hasarlandığı, bahis konusu olay neticesinde vasıtada maddi hasarın meydana geldiği; tespit edilen hasar bedelinin sigortalı vasıta sahibine ödendiği, olayın meydana gelişinde davalı idarenin yol kusurunun tespit edildiği, meydana gelen hasar nedeniyle sigortalısına tazminat ödeyen şirketin kusur nispetine göre faiziyle birlikte davalıdan tahsili istemiyle davanın açılmış olduğu anlaşılmaktadır.  

 

 

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

 

 

 

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu dolayısıyla, İzmir 2. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 12.11.2015 gün ve E:2014/527, K:2015/293 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle   İzmir 2. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 12.11.2015 gün ve E:2014/527, K:2015/293 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 25.02.2019 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                          SONER          

 

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye    

                                        Süleyman Hilmi                 Aydemir                        Nurdane

                                              AYDIN                          TUNÇ                          TOPUZ