T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

            ESAS NO      : 2019 / 423

            KARAR NO  : 2019 / 742

            KARAR TR   : 25.11.2019

ÖZET : Ceza İnfaz Kurumu'nda silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklu davacı tarafından; avukat görüşmelerini kamera önünde ve gardiyan gözetiminde yaptığından savunma hakkının engellendiği, ayda bir olması gereken açık görüşlerinin iki ayda bir, haftada bir olması gereken kapalı görüşlerinin iki haftada bir, haftada bir olması gereken telefonla görüşme hakkının 15 günde bir şeklinde uygulandığı, 1. derece akrabaları dışındaki ziyaretçilerle görüştürülmediği, spor kurs ve sosyal faaliyetlerden faydalandırılmadığı, kapasitesi fazla koğuşlarda kalarak yerde yattığı, OHAL sürecindeki uygulamalardan dolayı haklarının ihlal edildiğinden bahisle manevi tazminat ödenmesi  istemi ile açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

                         

Davacı             : A.K.

Davalı              : Adalet Bakanlığı (Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü)/ Hasımsız          

            

O L A Y         : Kocaeli 2 Nolu T Tipi Ceza İnfaz Kurumu'nda silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklu bulunan davacı; avukat görüşmelerini kamera önünde ve gardiyan gözetiminde yaptığından savunma hakkının engellendiğini, ayda bir olması gereken açık görüşlerinin iki ayda bir, haftada bir olması gereken kapalı görüşlerinin iki haftada bir, haftada bir olması gereken telefonla görüşme hakkının 15 günde bir şeklinde uygulandığını, 1. derece akrabaları dışındaki ziyaretçilerle görüştürülmediğini, spor kurs ve sosyal faaliyetlerden faydalandırılmadığını, kapasitesi fazla koğuşlarda kalarak yerde yattığını belirtmek suretiyle; OHAL sürecindeki uygulamalardan dolayı haklarının ihlal edildiğinden bahisle 5.000.000,00-TL manevi tazminatın tarafına ödenmesi  istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

KOCAELİ 1. İDARE MAHKEMESİ: 18.1.2019 gün ve E:2018/1457, K:2019/57 sayı ile, “(…)2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde idari dava türleri, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak tanımlanmış, 14. maddesinin 3. fıkrasında, dilekçelerin, idare mahkemelerinde mahkeme başkanı veya görevlendireceği bir üye tarafından görev yönüyle inceleneceği belirtilmiş; 15/1a maddesinde, 3/a bendine göre adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.

Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük'ün 40. maddesinde; hükümlülerin kurumlara kabullerinden sonra kalacakları odaları belirlemek idare ve gözlem kurulunun görev ve yetkileri arasında sayılmış, 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu'nun "Amaç ve kapsam" başlıklı 1. maddesinde; bu Kanun'un, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlere yönelik şikâyetleri incelemek, karara bağlamak ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek üzere kurulan infaz hâkimliklerine ilişkin hükümleri kapsadığı, "İnfaz Hakimliklerinin Görevleri" başlıklı 4. maddesinde; hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları, gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemenin ve karara bağlamanın infaz hakimliklerinin görevleri arasında olduğu, "İnfaz hâkimliğine şikâyet ve usulü" başlıklı 5. maddesinde; ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlerin kanun, tüzük ve yönetmelik hükümleri ile genelgelere aykırı olduğu gerekçesiyle bu işlem veya faaliyetlerin öğrenildiği tarihten itibaren onbeş gün, herhalde yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde şikâyet yoluyla infaz hâkimliğine başvurulabileceği kurala bağlanmıştır.

Dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden; Kocaeli 2 Nolu F Tipi Ceza İnfaz Kurumu'nda silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklu bulunan davacı tarafından, avukat görüşmelerini kamera önünde ve gardiyan gözetiminde yaptığından savunma hakkının engellendiği, ayda bir olması gereken açık görüşlerinin iki ayda bir, haftada bir olması gereken kapalı görüşlerinin iki haftada bir, haftada bir olması gereken telefonla görüşme hakkının 15 günde bir şeklinde uygulandığı, 1. derece akrabaları dışındaki ziyaretçilerle görüştürülmediği, spor kurs ve sosyal faaliyetlerden faydalandırılmadığı, kapasitesi fazla koğuşlarda kalarak yerde yattığı belirtilmek-suretiyle 5.000.000,00-TL manevi tazminatın tarafına ödenmesi talebiyle 22.11.2018 tarihinde davalı idareye başvurulduğu, davalı idarenin 20.12.2018 tarih ve 187902 sayılı yazısıyla tazminat talebinin reddi üzerine, 5.000.000,00-TL manevi tazminat istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bakılan davada, uyuşmazlığın; davacının tutuklu bulunduğu cezaevinde tutukluların günlük yaşamına yönelik barınma, dışarıyla ilişkiler ve sosyal faaliyetler kapsamındaki iddialarına dayanan manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, yukarıda hükümlerine yer verilen 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu'nun 4. maddesinde bu hususlardaki "işlem ve faaliyetlere ilişkin şikayetleri" karara bağlamanın İnfaz Hakimliği'nin görevinde olduğu düzenlemesine istinaden, bu konudaki şikayete bakmakla görevli olan Adli Yargı yerinin aynı şikayetten kaynaklanan manevi tazminat istemine de bakmaya görevli olduğu kanaatine varılmıştır.

Bu durumda, Kocaeli 2 Nolu F Tipi Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu bulunan davacının cezaevindeki OHAL sürecindeki uygulamalardan dolayı hakları ihlal edildiğinden bahisle manevi tazminat isteminden kaynaklanan dava konusu uyuşmazlığın 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu ve infaz mevzuatı hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden anılan uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-a. maddesi uyarınca görev yönünden reddine…” karar vermiş; bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

Davacı bu kez, benzer gerekçeler ve aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

KOCAELİ İNFAZ HAKİMLİĞİ;19.3.2019 gün E:2019/761, K:2019/1469 sayı ile, “(…)Cumhuriyet savcısı mütalaasında; şikayetin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Cezaevi idaresince; Avukat görüşmelerinin kamera karşısında yapıldığı için savunmasını hazırlayamadığı ve avukatı ile yeterli görüşme yapamadığı iddiası ile ilgili olarak; "OHAL kapsamında alınan tedbirlere ilişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin 6. Maddesinin d fıkrası gereği; şüpheliler hakkında; avukatları ile görüşmelerinde, toplumun ve ceza infaz kurumunun güvenliğinin tehlikeye düşürülmesi, terör örgütü veya diğer suç örgütlerinin yönlendirilmesi, bunlara emir ve talimat verilmesi veya yorumları ile gizli, açık ya da şifreli mesajlar iletilmesi ihtimalinin varlığının tespit edilmesi halinde; bu görüşmelerin teknik cihazla sesli veya görüntülü olarak kayıt edilmesi, tutuklu ile avukatın yaptığı görüşmeleri izlemek amacıyla görevlinin hazır bulundurulması, tutuklunun avukatına veya avukatın tutukluya verdiği belge veya belge örnekleri, dosyalar ve aralarındaki konuşmalara ilişkin tuttukları kayıtlara el konulması veya görüşmelerin gün ve saatlerinin sınırlandırılması, tutuklunun yaptığı görüşmenin belirtilen amaçla yapıldığının anlaşılması  halinde görüşmeye derhal son verilmesi, bu hususun gerekçesi ile birlikte tutanağa bağlanması, görüşme başlamadan önce tarafların bu husustan uyarılması, bu hususlarda tutulacak tutanakların ilgili avukatlar hakkında gereği yapılmak üzere Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi" gerektiği bildirildiğinden; tutuklunun FETÖ mensubu olması nedeni ile avukatları ile görüşmelerinde emir ve talimat verilmesi veya yorumları ile gizli, açık ya da şifreli mesajlar iletilmesi ihtimali bulunduğundan, ilgili talimat gereğince A.K.'nin avukatı ile yapmış olduğu görüşler bir müddet kayıt altına alındığı beyan edilmiştir.

Ayda bir olması gereken açık görüşlerinin iki ayda bir yaptırıldığı için eşi ve çocukları ile görüşemediği iddiası ile ilgili olarak; hükümlünün kuruma sevk geldiği 28/11/2016 tarihinden itibaren; 17/01/2017, 21/02/2017, 20/04/2017, 18/05/2017, 22/06/2017, 20/07/2017, 24/08/2017, 21/09/2017, 19/10/2017, 22/10/2017, 23/11/2017, 24/12/2017, 18/01/2018, 25/02/2018, 25/03/2018, 22/04/2018, 27/05/2018, 21/06/2018, 19/07/2018, 26/08/2018, 20/09/2018 ve 25/11/2018 tarihlerinde eşi, çocuğu, annesi ve kaynanası ile açık görüş gerçekleştirdiği beyan edilmiştir.

Haftada bir olması gereken kapalı görüşlerinin iki haftada bir yaptırıldığı için eşi ve çocukları ile görüşemediği iddiası ile ilgili olarak; hükümlünün kuruma sevk geldiği tarihten itibaren düzenli olarak kapalı görüş gerçekleştirdiği beyan edilmiştir.

OHAL süresi boyunca birinci derece akrabaları dışındaki akrabaları ile ziyaretçi kısıtlaması olduğu için görüştürülmediği iddiası ile ilgili olarak;

667 sayılı KHK'nın 6. maddesinin (e) fıkrasında; Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu işlenen suçlar bakımından, olağanüstü halin devamı süresince; "tutuklu olanlar, belgelendirilmesi koşuluyla sadece eşi, ikinci dereceye kadar olan kan ve birinci derece kayım kısımları ile vasisi veya kayyımlı tarafından ziyaret edilebilir." denildiğinden, ilgili suçlardan hükümlü veya tutuklu olarak bulunanlar bakımından OHAL süresi boyunca; eşi, ikinci dereceye kadar olan kan, ve birinci derece kayım kısımları ile vasisi veya kayyımı dışındaki kişilerle kapalı ziyaret gerçekleştirilmediği beyan edilmiştir.

Kanunların tarafına tanıdığı üç arkadaş listesindeki ziyaretçileri ile görüştürülmediği iddiası ile ilgili olarak;

667 sayılı KHK'nın 6. maddesinin (e) fıkrasında; Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu işlenen suçlar bakımından, olağanüstü halin devamı süresince; "tutuklu olanlar, belgelendirilmesi koşuluyla sadece eşi, ikinci dereceye kadar olan kan, ve birinci derece kayım kısımları ile vasisi veya kayyımlı tarafından ziyaret edilebilir." denildiğinden, ilgili suçlardan hükümlü veya tutuklu olarak bulunanlar bakımından OHAL süresi boyunca üç arkadaş ziyareti gerçekleştirilmemiş olduğu beyan edilmiştir.

Haftada bir olması gereken telefonla görüşme hakkının 15 günde bir yaptırıldığı için eşi ve çocukları ile görüşemediği iddiası ile ilgili olarak;

Adı geçen hakkında Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunun 17/11/2016 tarih ve 2016/20 muh. sayılı yazısı ile;

"23/07/2016 tarihli resmi gazetede yayınlanan Ohal üstü hal kapsamında alınan tedbirlere ilişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin (667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname) 6. Maddesinin E Fıkrasında "...tutuklular telefonla haberleşme hakkından ancak 15 günde bir ve bu bentte sayılan kişilerle sınırlı olarak 10 dakikayı geçmemek üzere faydalanabilirler. A.K., OHAL uygulamasının kaldırıldığı 18/07/2018 tarihine kadar telefonla haberleşme hakkından 15 günde bir faydalandırılmış, 18/07/2018 tarihinden sonra ise haftada bir gün faydalandırılmaya devam edildiğine dair beyan edilmiştir.

OHAL süresi boyunca spor yapma hakkından, kurumun açmış olduğu kurs, iş atölyesi ve sosyal faaliyetlerden faydalandırılmadığı iddiası ile ilgili olarak;

Kurumda FETÖ suçundan hükümözlü olarak bulunan A.K.'nin 19/03/2018 tarihinde kurumumuzda düzenlenen sosyal faaliyetlere katılma yönünde talebi olmuş; bu talebi hususunda tanzim edilen 2018/1641sayılı idare ve gözlem kurulu kararı neticesinde; kurumumuzda barındırılan hükümlü ve tutukluların FETÖ tutuklularına kin, nefret ve öfke duymasıyla kutuplaşmaların yaşandığı, FETÖ tutuklularına isnat edilen suçun niteliği itibariyle güvenlik önlemlerinin artırıldığı; kısıtlı olan derslik sayısı, yeni derslik açılması için odanın bulunmaması, dersliklerin aynı koridorda ve yan yana olması diğer hükümlü ve tutukluların kurslara yoğun şekilde taleplerinin olması, kurs ve spor faaliyetlerde FETÖ tutukluları ile hükümlü ve tutukluların karşılaşmasının kaçınılmaz olduğu, dolayısıyla müessif olayların yaşanabileceği, FETÖ tutuklularının zarar görebileceği, kursa çıkmaları durumunda can güvenlikleri açısından tehlike arz edeceği, adı geçenin talebinin değişen şartlara göre belirli aralık ve dönemlerde yeniden değerlendirileceği belirtilerek; talebi uygun görülmemiş ve bu karar kendisine tebliğ edildiği beyan edilmiştir.

İngilizce kursuna katılma talebi olmuş, kurumumuz idare ve gözlem kurulunun 2018/5579 sayılı kararı ile uygun görülmüş ve planlanan İngilizce eğitim kursuna dahil edildiği beyan edilmiştir.

KHK ile aylık tutukluluk değerlendirmeleri dosya üzerinde yapılma kararı alındığı için, aylık tutukluluk değerlendirmelerinde mahkemeye gitmediğini, bu nedenle savunma hakkının engellendiği iddiası ile ilgili olarak; Tutukluluk değerlendirme kararı adı geçenin yargılandığı mahkeme tarafından yapıldığı için bu konudaki iddiaları ile ilgili olarak kurum tarafından değerlendirme yapılmadığı beyan edilmiştir.

Kalabalık koğuşta kaldığı için günlük hayatını idame ettirecek yeteri yaşam alanı hakkının engellendiği ve aylardır yerde yattığı iddiası ile ilgili olarak;

Kurum kapasitesinin 1000 olduğu ancak bugün itibari ile kurumda 1552 hükümlü/tutuklu bulunmaktadır. Gebze'de bulunan kapalı ceza infaz kurumunun Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna dönüştürülmesi nedeniyle Gebze'de tutuklanan ve hükmün infazı için ceza infaz kurumuna sevk edilen tüm hükümlü ve tutukluların nakilleri kurumumuza yapılmakta, yine Gebze'de bulunan mahkemelerde yargılanan ve diğer ceza infaz kurumlarında bulunan tutukluların suç ve yargılama yeri nedeniyle nakilleri kurumumuza yapılmakta, Gebze ilçesinde suç oranının yüksek olması nedeniyle kurumumuzda çok yoğun bir sirkülasyon yaşanmakta ve kurumumuza hükümlü/tutuklu sevki sürekli olarak devam etmekte olduğu beyan edilmiştir.

Kurumumuzda bulunan tüm odalar dolu olduğu için, 12 ve 16 kişilik odalarda 26-28, 3 kişilik odalarda ise 6-7 hükümlü/tutuklu barındırılmak zorunda kalınmıştır. Bununla birlikte kurum mevcuduna bağlı olarak oda mevcutları değişim gösterdiği beyan edilmiştir.

Bu kapsamsa A.K. kurumumuza alındığı tarihten itibaren suç türüne uygun olan B-5 nolu odaya verilmiş ve halen bu odada barınmaya devam etmektedir. Kurumumuzda bulunan tüm odalarda, mahkûm sayısı kadar yatak bulunmakta olup, her mahkûm kendisine ait olan yataktan 24 saat esasına göre faydalandığı beyan edilmiştir.

Şikayet eden dilekçesinde; Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü'ne yazmış olduğu aynı konuya ilişkin talebinin sulh kapsamında karşılanması mümkün görülmediği kararı verildiğini belirtmiştir.

Şikayet edenin Hakimliğimize vermiş olduğu dilekçesi ile, tutuklu olarak bulunduğu süre içerisinde uğradığı zararın tazmini talep ettiği açık olup öncelikle Hakimliğimizin bu taleple ilgili olarak görevli olup olmadığı değerlendirilmelidir.

İnfaz hâkimliklerinin görev ve çalışma usullerini düzenleyen 4675 sayılı Yasaya göre, infaz hakimliklerinin temel görevi, ceza infaz kurumunda bulunan hükümlü ve tutuklular hakkında cezaevi idaresince gerçekleştirilen işlem ve eylemlere karşı yapılan şikayetleri incelemektir. Bunun dışında 5402 sayılı Yasa ile denetimli serbestlik müdürlüklerinin idari nitelikteki işlem ve eylemlerine karşı ilgililerin şikayetlerini inceleme görev ve yetkisi infaz hakimliklerine verilmiştir. Ayrıca 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunda infaz hakimliklerine verilmiş görevler bulunmaktadır.

Belirtilen bu düzenlemeler ayrıntılı olarak incelendiğinde, infaz hakimliklerine çekişmeli yargı alanına giren herhangi bir görev verilmediği, infaz aşamasında hükümlüler ve diğer ilgililerin idare tarafından gerçekleştirilen işlemlere karşı şikayetlerini incelemenin infaz hakimliğinin temel görevi olduğu anlaşılmaktadır.

İnfaz hakimliklerinde, disiplin cezalarına ilişkin şikayetler haricinde duruşma yapılmamakta, infaz hakimliklerinin verdiği kararlar temyiz incelenmesine tabi olmamakta, kararlar yalnızca itirazen ağır ceza mahkemelerince incelenebilmektedir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 29/06/2004 tarih ve 2004/1-110-2004/150 sayılı kararında da, infaz hakimliklerinin görevinin infaz kurumlarındaki yönetsel işlemlerini şikayet yolu ile denetlemekten ibaret olduğu belirtilmiştir.

Bu nedenle, talep konusunda Hakimliğimizin herhangi bir görev ve yetkisinin bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.

Öte yandan 2577 sayılı Yasanın 2/1 -b maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan ihlal edilen kişiler tarafından açılan tam yargı davalarının idari dava olduğu ve idare mahkemelerinin görev alanına girdiği belirtilmiştir.

Yine Uyuşmazlık Mahkemesinin 22/10/2018 tarih 2018/581-2018/656 sayılı kararı ile "Konuya ilişkin olarak İnfaz Hakimliğine şikayet yoluyla başvurulmuş olması eylemin idari niteliğini ortadan kaldırmamaktadır. Bu itibarla kamu hizmetini yürütmekle görevli kılınmış kamu kurumunun anılan hizmetin yürütülmesi sırasında şikayet edenin kişilik haklarına verildiğini ileri sürdüğü zararın tazmini istemi yönünde yaptığı başvuru ve kamu hizmetinin yöntemince yapılıp yapılmadığının tespiti İdari Yargı merciileri tarafından idari yargılama usul kanunu kapsamında yapılması gerektiği tespit edilmiştir.

Belirtilen bu düzenlemeler karşısında, tazminat talebine konu tutuklu olarak bulunduğu süre içerisinde; yaşadığı kurum içerisindeki mağduriyetler bir yargı faaliyeti olarak değil idari işlem veya eylem niteliğinde olduğundan talebin idari yargı mercilerince incelenmesi gerektiğinden aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-A.K. 'IN TAZMİNAT İSTEMİNE İLİŞKİN TALEBİNİN YARGI YOLU NEDENİ İLE REDDİNE

2-TALEP KONUSUNDA İDARİ YARGI MERCİLERİNİN GÖREVLİ OLDUĞUNA…” karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 25.11.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının; davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece 15. maddede belirtilen hükmün aksine, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası temin edilmeden gönderildiği görülmekte ise de; davaya ilişkin bilgi ve belgelerin dosyada yer aldığı anlaşıldığından, idari yargı kararının kesinleşme durumuna ilişkin bilginin  Mahkemesinden temin edilmesiyle yetinildiği  ve sonuçta usule ilişkin başka bir noksanlık da bulunmadığı anlaşıldığından,  görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Kocaeli 2 Nolu T Tipi Ceza İnfaz Kurumu'nda silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklu bulunan davacı tarafından; avukat görüşmelerini kamera önünde ve gardiyan gözetiminde yaptığından savunma hakkının engellendiği, ayda bir olması gereken açık görüşlerinin iki ayda bir, haftada bir olması gereken kapalı görüşlerinin iki haftada bir, haftada bir olması gereken telefonla görüşme hakkının 15 günde bir şeklinde uygulandığı, 1. derece akrabaları dışındaki ziyaretçilerle görüştürülmediği, spor kurs ve sosyal faaliyetlerden faydalandırılmadığı, kapasitesi fazla koğuşlarda kalarak yerde yattığı, OHAL sürecindeki uygulamalardan dolayı haklarının ihlal edildiğinden bahisle 5.000.000,00-TL manevi tazminatın ödenmesi istemiyle açılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde idari dava türleri, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak tanımlanmıştır.

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun “Ceza İnfaz Kurumunda Hükümlünün Hakları, Güvenceleri ve Kısıtlamalar” başlıklı”   “Üçüncü Kısım”’ın    59. Maddeyle başlayan “Birinci Bölüm”ünde “Savunma Haklarının Kullanılması, Kültür ve Sanat Etkinliklerine Katılma, İfade Özgürlüğü”ne ilişkin hükümlere;   “Hükümlünün barındırılması ve yatırılması” başlıklı 63.maddeyle başlayan “İkinci Bölüm”ünde “Günlük Yaşamda Haklar ve Yükümlülükler”e ilişkin hükümlere; “İyileştirme” başlıklı “Dördüncü Kısım”ın “İkinci Bölümünde” “Eğitim”e; “Hükümlüyü Ziyaret”başlıklı 83.Maddeyle Başlayan “Dördüncü Bölüm”ünde  “Dışarıyla İlişkiler”e; “ 87. Maddeyle Başlayan “Beşinci Bölüm”de  “Beden Eğitimi Ve Boş Zaman Etkinlikleri” ne ilişkin hükümlere yer verilmiştir.

4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu’nun "Amaç ve kapsam" başlıklı 1. maddesinde, bu Kanun'un, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlere yönelik şikâyetleri incelemek, karara bağlamak ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek üzere kurulan infaz hâkimliklerine ilişkin hükümleri kapsadığı, "İnfaz Hâkimliklerinin Görevleri" başlıklı 4. maddesinde; hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin saplanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemenin ve karara bağlamanın infaz hâkimliklerinin görevleri arasında olduğu, "İnfaz hâkimliğine şikâyet ve usulü" başlıklı 5. maddesinde, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlerin kanun veya diğer mevzuat hükümlerine aykırı olduğu gerekçesiyle bu işlem veya faaliyetlerin öğrenildiği tarihten itibaren onbeş gün, herhalde yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde şikâyet yoluyla infaz hâkimliğine başvurulabileceği hükmü ve “İnfaz Hâkimliğince Şikâyet Üzerine Verilen Kararlar" başlıklı 6. maddesinin 3.fıkrasında, "İnfaz hâkimi, inceleme sonunda şikâyeti yerinde görmezse reddine; yerinde görürse, yapılan işlemin iptaline ya da faaliyetin durdurulmasına veya ertelenmesine karar verir" hükmü ve son fıkrasında "İtiraz, infaz hâkimliğinin kurulduğu yer ağır ceza mahkemesine (...) yapılır. İnfaz hâkimi aynı zamanda bu mahkemenin üyesi olduğu takdirde itirazla ilgili karara katılamaz” hükümlerine yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacının  Kocaeli 2 Nolu T Tipi Ceza İnfaz Kurumu'nda silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklu bulunduğu;  avukat görüşmelerini kamera önünde ve gardiyan gözetiminde yaptığından savunma hakkının engellendiği, ayda bir olması gereken açık görüşlerinin iki ayda bir, haftada bir olması gereken kapalı görüşlerinin iki haftada bir, haftada bir olması gereken telefonla görüşme hakkının 15 günde bir şeklinde uygulandığı, 1. derece akrabaları dışındaki ziyaretçilerle görüştürülmediği, spor kurs ve sosyal faaliyetlerden faydalandırılmadığı, kapasitesi fazla koğuşlarda kalarak yerde yattığı iddialarıyla,  kendisine 5.000.000,00-TL manevi tazminat ödenmesi istemiyle  22.11.2018 tarihinde davalı idareye başvurduğu, davalı idarenin 20.12.2018 tarih ve 187902 sayılı yazısıyla tazminat talebinin reddi üzerine, OHAL sürecindeki uygulamalardan dolayı haklarının ihlal edildiği; bu durumun Anayasaya, AİHS, ve ilgili Kanunlara aykırı olduğundan bahisle ve  5.000.000,00-TL manevi tazminat istemiyle dava açtığı anlaşılmıştır.

Bakılan davanın, davacının tutuklu bulunduğu cezaevinde tutukluların/hükümlülerin günlük yaşamındaki hak ve yükümlülüklere yönelik bazı haklardan yararlandırılmadığı iddialarına dayanan manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, manevi zararın doğmasına sebep olarak gösterilen  haklarından  mahrum bırakılma işlemlerinin yukarıda hükümlerine yer verilen 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunun 4.maddesinde "...işlem ve faaliyetlere ilişkin şikâyetleri" karara bağlamanın İnfaz hâkimliği’nin görevinde olduğu düzenlemesine istinaden, bu konudaki şikâyetlere bakmakla görevli olan Adli Yargı yerinin,  aynı şikâyetlerden  kaynaklanan manevi tazminat istemine de bakmaya görevli olduğu kanaatine varılmıştır.

Bu durumda, Kocaeli 2 Nolu T Tipi Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu bulunan davacının,  bazı haklardan mahrum edildiğinden bahisle kendisine manevi tazminat ödenmesi isteminden kaynaklanan dava konusu uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle Kocaeli İnfaz Hakimliğinin, 19.3.2019 gün E:2019/761, K:2019/1469 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Kocaeli İnfaz Hakimliğinin, 19.3.2019 gün E:2019/761, K:2019/1469 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 25.11.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                     

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                   BOZER                             AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                  Üye                                 Üye                    

                                         Aydemir                          Nurdane                           Ahmet

                            TUNÇ                            TOPUZ                          ARSLAN