Hukuk Bölümü 1977/18 E., 1977/58 K.

  • İCRA MEMURUNUN KUSURLU EYLEMİNDEN DOĞAN ZARAR
  • MEMUR VE DEVLETE KARŞI BİRLİKTE AÇILAN DAVA
  • TAZMİNAT DAVASI
  • 2004 S. İCRA VE İFLAS KANUNU [ Madde 6 ]
  • 2004 S. İCRA VE İFLAS KANUNU [ Madde 5 ]
  • 657 S. DEVLET MEMURLARI KANUNU [ Madde 12 ]
  • 657 S. DEVLET MEMURLARI KANUNU [ Madde 13 ]
  • 657 S. DEVLET MEMURLARI KANUNU [ Madde 237 ]
  • "İçtihat Metni"

    OLAY : Davacı tarafından her iki davalı aleyhine Ayvalık Asliye Hukuk Mahkemesi`

    `nde açılan ve Esas`

    `ın 1976/262 sayısında kayıtlı davada; davacı, üçüncü kişiden olan alacağının tahsili için icra dairesine vaki müracaatı üzerine, Ayvalık İcra Dairesi`

    `nce borçlunun 34 parsel sayılı taşınmazının satışa çıkarıldığını ve satış sırasında arsa durumunda olan bu parselin, artırma sırasında ev olarak gösterildiğini ve davacının bu nedenle ev diye boş bir arsayı satın alması yüzünden ve icra memurunun bu kusurlu işleminden dolayı zarara uğradığını ileri sürerek ödetilmesine karar verilmesini istemiş ve adı geçen mahkemece 24/1/1977 gününde, davalılardan H.adına açılan davanın husumet yönünden ve Hazine aleyhine açılan davanın da, Danıştay`

    `ın görevli olduğu belirtilerek, görev yönünden reddine karar verilmiştir.

    Davacı tarafından Danıştay`

    `a yalnız Adalet Bakanlığı hasım gösterilerek açılan davada, Danıştay 12. Dairesi, 22.3.1977 günlü, Esas 1977/677 sayılı kararı ile adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesi ile davanın görev yönünden reddine karar vermiştir.

    Davacı vekili, 19.7.1977 günlü dilekçe ile uyuşmazlık Mahkemesi`

    `ne başvurarak, görevli yargı yerinin belli edilmesini istemiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE : Yargı yetkisini Türk Milleti adına kullanan Uyuşmazlık Mahkemesi`

    `nin Başkan Ahmet H.Boyacıoğlu, Üye Mesut Akan, Naci Varlık, Semir Özmert, Kazım Yenice, Orhan Onar ve Yılmaz Aliefendioğlu`

    `nun katıldığı 19.10.1977 günlü oturumda, dosya raportörü, Yargıtay Tetkik Hakimi İsmet Köker`

    `in raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan ve başvurmanın yöntemine uygun olarak yapıldığı anlaşıldıktan ve Danıştay Başkanun sözcüsü Ali Rıza Alpaslan `

    `ın adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki düşüncesi dinlendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü :

    Dava, icra memurunun kusurlu eylemi yüzünden uğranılan zararın tazmini isteminden ibarettir. İcra - İflas Yasası`

    `nın 5. maddesinde, "Memur ve müstahdemlerin mesuliyeti" başlığı altında, icra memurlarının kusurlarından ileri gelen zarar ve ziyandan mesul oldukları ve bu zarar ve ziyan davasına mahkemede bakılacağı belirtildikten sonra, zarara uğrayan şahsın bu davada aynı zamanda devleti dahi hasım gösterebileceği ve bu halde verilen kararın devlet aleyhinde kesin hüküm teşkil edeceği de belirtilmiştir. İcra - İflas Yasası`

    `nın 6. maddesinde, zarara uğrayan şahsa karşı devletin sorumluluğu açıklanmıştır.

    657 sayılı Devlet Personel Yasası`

    `nın 12. maddesinde aynen "Devlet memurları, görevleri ile ilgili olarak idareye verdikleri zararlardan ötürü, Borçlar Yasası`

    `nın haksız fiil esaslarına tabidirler" denilmiştir. Adı geçen Yasa`

    `nın 13. maddesinde de "Kişiler, kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlardan ötürü, bu görevleri yerine getiren personel aleyhine değil, ilgili kurum aleyhine dava açarlar. Kurumun genel hükümlere göre sorumlu personele rücu hakkı saklıdır" denilmiştir.

    İcra - İflas Yasası, adli hizmetin özelliğini de göz önünde tutarak sorumluluk kuralları getirdiğinden, bu kuralları belirleyen 5. ve 6. maddelerin 657 sayılı Devlet Memurları Yasası`

    `nın 237. maddesi hükmü uyarınca yürürlükten kalktığını kabul etmeye olanak yoktur. Bu duruma göre, halen yürürlükte olan ve özel hüküm niteliğini taşıyan İcra - İflas Yasası`

    `nın 5. maddesi uyarınca bu davanın adli yargı yerinde görülmesi gerekmektedir.

    SONUÇ : Anlaşmazlığın, niteliğine göre adli yargı yerinde çözülmesi gerektiğine, bu nedenle Asliye Hukuk Mahkemesi kararının kaldırılmasına, Kazım Yenice ve Yılmaz Aliefendioğlu`

    `nun karşı oyuyla ve oyçokluğuyla, 19.10.1977 gününde kesin olarak karar verildi.

    KARŞI OY :

    Dava, adli yargı yerinde, idare ve icra memuruna karşı açılmıştır. İcra ve İflas Kanunu`

    `nun 5`

    `inci maddesi, icra ve iflas memurlarının, kusurlarıdan ileri gelen zarar ve ziyandan sorumlu olduklarını ve bu davalara mahkemede bakılacağını belirtmekte; bunu izleyen 6`

    `ncı madde ise, zararın bu kimselerden alınamaması halinde devletten istenmesini öngörmektedir.

    Ancak, daha sonra yürürlüğe giren 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu`

    `nun 13. maddesi ile kamu hukukuna giren görevlerle ilgili olarak kişilerin uğradıkları zararlar için, genel nitelikte bir düzenleme yapılmış bu nedenlerle zarar görenlerin "... bu görevleri yerine getiren personel aleyhine değil; ilgili kurum aleyhine dava açabilecekler", kuralına yasa`

    `da yer verilmiştir.

    Devlet Memurları Kanunu`

    `ndaki bu hüküm, yukarıda işaret edildiği gibi, genel nitelikte olduğu; İcra ve İflas Kanunu ise, hizmetin de gerektirdiği şekilde özel bir hüküm getirdiği, bu itibarla icra ve iflas hukukuna ilişkin konularda, anılan Kanun`

    `un 5`

    `inci ve 6`

    `ncı maddelerinin uygulanacağı söylenebilir. Ancak; Devlet Memurları Kanunu`

    `nun 31.7.1970 günlü, 1327 sayılı Kanun`

    `la değişik 237`

    `nci maddesinin (b) bendinde, herhangi bir kuşkuya yer bırakmayacak surette ".... diğer kanunların bu kanun`

    `a aykırı hükümleri"nin yürürlükten kaldırıldığı hükmüne yer verilmiştir.

    Bu açık hüküm karşısında, icra ve iflas daireleri memurları için bir istisna yapılarak, bu memurların İcra ve İflas Kanunu`

    `nun 5. ve 6`

    `ncı maddelerine göre sorumluluklarının devam ettiğini söylemek, kanımızca yasa düzenleme tekniği ile bağdaşmayacağı gibi, yasa koyucunun güttüğü amaca ve kanun önünde eşitlik esasına da aykırı olur.

    Bu görüş, doktrinde de benimsenmiştir. Örneğin Prof. Dr. Baki Kuru, 657 sayılı Kanun`

    `un 237/b maddesi hükmüne göre, İİK`

    `nin ve 5-7. maddeleri hükümlerinin yürürlükten kalktığını, bundan böyle icra memuru ve müstahdemlerin hukuki sorumluluğunun da 657 s. K./m. 13 hükmüne göre incelenmesi gerektiğini belirtmektedir. (İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı, Ankara, 1972/1973, say. 26 ve 367).

    Bütün bu nedenlerle, Adalet Bakanlığı`

    `nın hasım olduğu davada ve buna ilişkin olmak üzere, ihtilafı çözümlemeye idari yargı görevli olduğundan, çoğunluğun adli yargı yerini görevli sayan kararına katılmıyorum 19.10.1977 Üye Kazım Yenice

    KARŞI OY :

    Devlet Memurları Yasası`

    `nın 12`

    `nci maddesinde, devlet memurlarının kişisel sorumluluğu; 13`

    `üncü maddesinde ise, kişilerin kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlardan ötürü kurum aleyhine dava açabileceğine ilişkin kurumsal sorumluluğu hükme bağlanmıştır. Aynı Yasa`

    `nın 237`

    `nci maddesinin b fıkrasında da"... diğer kanunların bu Kanun`

    `a aykırı hükümleri..." nin yürürlükten kaldırıldığı belirtilmiştir.

    Kamu hizmetini gerektirdiği asli ve sürekli görevi yerine getiren ve Devlet Memurları Yasası`

    `na uyruk bulunan icra memurlarının sorumluluğunun da kamu hizmetinin niteliği ve sınırıyla bağlı ve aynı yasada düzenlenmiş olması doğaldır.

    Her ne kadar İcra - İflas Yasası`

    `nın 5. ve 6`

    `ncı maddelerinde icra memurlarının kusurlarından dolayı memur ve Hazine aleyhine genel mahkemelerde tazminat davası açılabileceği belirtilmiş ise de, daha sonra yürürlüğe giren ve memurun sorumluluğunu yeniden düzenleyen ve başka yasaların bu yasaya aykırı düşen hükümlerini ortadan kaldıran Devlet Memurları Yasası karşısında, bu maddelerin yürürlükte bulunduğu kabul edilemez.

    Açıklanan nedenlerle, uyuşmazlığın çözüm yerinin idare yargı yeri olduğu oyu ile, verilen karara karşıyım. Üye Yılmaz Aliefendioğlu