T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2019/495

KARAR NO   : 2019/585      

KARAR TR    : 30/09/2019

 

ÖZET: Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu iken, haftada bir kez verilen kapalı görüş hakkının hukuka aykırı olarak kısıtlanarak iki haftada bir uygulanmadığını ileri süren davacının manevi tazminat istemiyle açtığı davanın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk

 

 

 

 

 

K A R A R

 

          Davacı                           : O A

          Davalı                           : Adalet Bakanlığı

 

 

          O L A Y                        :Davacı dava dilekçesinde özetle, Sincan 2 nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunduğunu, yaklaşık 35 aydır tutukluluğunun devam ettiğini, kapalı görüşlerin 2 hafta bir olacak şekilde uygulandığını, 5275 sayılı kanuna göre hafta da bir kez görüşme hakkı olduğunu, tutuklu kaldığı süre boyunda hakkı olan 41 görüşmeden mahrum olduğunu, bu konuda itiraz hakkının İnfaz Hâkimliğine itiraz ile bildirdiğini, İnfaz Hâkimliğinin bu talebi reddettiğini, ancak Ankara Batı 1. Ağır Ceza Mahkemesinde bu uygulamanın hukuki olmadığının tespit edildiğini, bu kapsamda aile bağlarının zayıflamış olması fiziksel ve psikolojik olarak yıprandığını, belirterek 80.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

          ANKARA 5.İDARE MAHKEMESI: 28.12.2018 gün ve E:2018/1390, K:2018/2816 sayılı dosyada "4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu'nun 1. maddesinde, ceza infaz kurumlan ve tutukevlerinde bulunan hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlere yönelik şikâyetleri incelemek, karara bağlamak ve kananlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek üzere infaz hâkimliklerinin kurulduğu belirtilmiştir.

          Anılan Kanun'un 4. maddesinin birinci fıkrasında, hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumlan ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak infaz hâkimliklerinin görevleri arasında sayılmış; yine 5. maddesinin birinci fıkrasında, ceza infaz kurumlan ve tutukevlerinde hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlerin kanun, tüzük ve yönetmelik hükümleri ile genelgelere aykırı olduğu gerekçesiyle bu işlem veya faaliyetlerin öğrenildiği tarihten itibaren onbeş gün, herhalde yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde şikâyet yoluyla infaz hâkimliğine başvurulabileceği kuralına yer verilmiş; 6. maddesinin üçüncü fıkrasında, infaz hâkiminin, inceleme sonunda şikâyeti yerinde görmezse reddine; yerinde görürse, yapılan işlemin iptaline ya da faaliyetin durdurulmasına veya ertelenmesine karar vereceği; aynı maddenin altıncı fıkrasında da infaz hâkiminin kararlarına karşı infaz hâkimliğinin kurulduğu yer ağır ceza mahkemesine itiraz edileceği öngörülmüştür.

          Dosyanın incelenmesinden, davacının Sincan T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu bulunduğu, adı geçen infaz kurumunda açık görüş, kapalı görüş ve telefonla görüşme haklarının kısıtlandığından bahisle bu kısıtlamaların kaldırılması istemiyle 19.03.2018 tarihinde Ankara Batı İnfaz Hâkimliği’nin 2018/1879 esasına kayden şikâyette bulunulduğu, Mahkemece bu talebin reddine ilişkin 20.03.2018 tarihli ve K:2018/1829 sayılı kararın alındığı, bu karara karşı yapılan itiraz üzerine Ankara Batı 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2018/1017 değişik iş sayılı kararı ile 09.04.2018 tarihinde itirazın kısmen kabulüne kısmen ise reddine karar verildiği, bu karar üzerine aynı nedenle uğranıldığı iddia edilen 80.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

          Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerinden, 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu ile ceza infaz kurumlan ve tutukevlerinde bulunan hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlere yönelik şikâyetleri incelemek, karara bağlamak ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek üzere infaz hâkimliği görevli kılınmış, infaz hâkimliğinin kararlarına karşı itiraz mercii de belirlenmek suretiyle anılan Kanun uygulamasında takip edilmesi gereken süreç düzenlemiştir.

          Uyuşmazlıkta, davacının açık görüş, kapalı görüş ve telefonla görüşme haklarının kısıtlandığından bahisle yaptırılmayan görüşler ve görüşmeler nedeniyle yaptığı şikâyet 4675 sayılı Kanun hükümlerince adli yargı yerince incelenerek sonuçlandırılır ıştır.

          Hal böyle olunca, davacının belirtilen bu talebinin yerine getirilmesinde bir hakkın ihlali iddiasına dayalı manevi tazminat istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünün de adli yargı yerlerinin görevinde olduğu sonucuna varılmıştır.

          Nitekim benzer bir uyuşmazlığa ilişkin olarak Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesi'nce verilen 07.09.2018 tarihli ve E:2018/701, K:2018/766 sayılı karar da bu yöndedir.

          Açıklanan nedenlerle; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15. maddesinin l/a bendi uyarınca davanın görev yönünden reddine" dair kararı istinaf başvurusunun Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesinin 20/03/2019 tarih ve 2019/406 E. 2019/402 K. sayılı kararıyla reddedilerek kesinleşmiştir.

          Davacı aynı gerekçeyle ve 5.000,00 TL manevi tazminat istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

          ANKARA 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 09.07.2019 gün ve E:2019/375 sayı ile "5275 sayılı Ceza ve İnfazı hakkındaki kanun, 5402 sayılı denetimli serbestlik hizmetleri kanun kapsamında ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı aşamasında idarece yapılan iş ve eylemlerin şikâyet yoluyla incelenmesi 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunun 4. Maddesinde görev maddesi olarak düzenlenmiştir.

          Söz konusu görev kapsamında kalan tüm iş ve işlemler yargısal bir faaliyet kapsamında değil cezaevleri ve Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce yürütülen işlemlerin idari işlemlerin denetlenmesi noktasındadır. Hatta 5275 sayılı yazısın 83. maddesinde örnekte olduğu gibi davamıza konu olan hükümlü ve tutukluların görüşleriyle ilgili düzenlemenin Adalet Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle hüküm altına alınmıştır.

          Cezaların infazına yönelik iş ve işlemler yargısal bir faaliyet kapsamında değil Adalet Bakanlığının yine Bakanlığa bağlı Ceza ve Tutukevleri ile Denetimli Serbestlik Müdürlüğü eliyle yürütülmektedir.

          Ayrıca 4765 sayılı kanun kapsamı İnfaz Hâkimliği Kurumu yargısal bir kurum olmayıp İdari bir vazife yürütmektedir. Hâkim ve Savcıların yargı görevine ilişkin soruşturmalar Hâkim Savcılar Kurulu tarafından yürütülürken, infaza ilişkin iş ve işlerinden dolayı yapılacak işlemler idari bir işlem olması nedeniyle Adalet Bakanlığın Ceza İşleri Genel Müdürlüğü Şikâyet Bürosunca ele alınmaktadır.

          Yukarda açıklanan tüm bu gerekçelerle şunu söyleyebiliriz ki; İnfaz işi yargısal bir faaliyet kapsamında olmayıp idari bir işlemdir.

          Her ne kadar İdare Mahkemesi 4675 sayılı kanunun 1., 4., 5. ve 6. Maddelerinde infaz işlerine ilişkin şikâyetlerin Adli Yargıda görüleceğini ileri sürmüş ise de davacının talebi davacının talebi işlemin hukuka uygunluğu yönünde değil, zaten buna yönelik talebi İnfaz hâkimliğince değerlendirilmiş olup talebin söz konusu idari işlerin hukuka aykırı olarak uygulandığı iddiası ile oluşan manevi zararın tahsil edilmesi noktasındadır.

          Yani 2577 sayılı kanun kapsamında bir tam yargı davası olarak değerlendirilmesi gerekmektedir" gerekçesiyle "Görevli yargı yolunun belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi 19. Madde uyarınca dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Sekreterliğine gönderilmesine, yargılamaya görev uyuşmazlığı çözüldükten sonra devam edilmesine" karar vererek11/07/2019 tarih ve 2019/375 Esas sayılı üst yazı ile Mahkememize başvurmuş, başvuru 19/07/2019 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

          İNCELEME VE GEREKÇE :

          Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 30/09/2019 günlü toplantısında:

          l-İLK İNCELEME :

          Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Asliye Hukuk Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli yargı dosyasının Mahkemece, ekinde kesinleşmiş idari yargı kararı ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

          II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU'nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ve Danıştay Savcısı Yakup BAL’ınadli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

          Dava, davacının Sincan T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu iken, haftada bir kez verilen kapalı görüş hakkının hukuka aykırı olarak kısıtlanarak iki haftada bir uygulanması nedeniyle oluştuğu öne sürülen manevi zarar karşılığı olarak 80.000,00 TL tazminatın istemiyle açılmıştır.

          2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde idari dava türleri, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haklan doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak tanımlanmıştır.

          5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanununun "Hükümlünün Telefonla Haberleşme Hakkı" başlıklı 66.maddesinin birinci fıkrasında; " Kapalı ceza infaz kurumlarındaki hükümlüler, Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikte belirlenen esas ve usullere göre idarenin kontrolündeki ücretli telefonlar ile görüşme yapabilirler. Telefon görüşmesi idarece dinlenir ve kayıt altına alınır. Bu hak, tehlikeli hâlde bulunan ve örgüt mensubu hükümlüler bakımından kısıtlanabilir." hükmüne yer verildiği, aynı Kanununun 116'ncı maddesinde tutukluların da bu haktan yararlanacağı hüküm altına alınmıştır.

          4675 sayılı İnfaz hâkimliği Kanunu’nun "Amaç ve kapsam" başlıklı 1. maddesinde, bu Kanun'un, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlere yönelik şikâyetleri incelemek, karara bağlamak ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek üzere kurulan infaz hâkimliklerine ilişkin hükümleri kapsadığı, "İnfaz hâkimliklerinin Görevleri" başlıklı 4. maddesinde; hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin saplanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemenin ve karara bağlamanın infaz hâkimliklerinin görevleri arasında olduğu, "İnfaz hâkimliğine şikâyet ve usulü" başlıklı 5. maddesinde, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlerin kanun veya diğer mevzuat hükümlerine aykırı olduğu gerekçesiyle bu işlem veya faaliyetlerin öğrenildiği tarihten itibaren onbeş gün, herhalde yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde şikâyet yoluyla infaz hâkimliğine başvurulabileceği hükmü ve “İnfaz Hâkimliğince Şikâyet Üzerine Verilen Kararlar" başlıklı 6. maddesinin 3.fıkrasında, "İnfaz hâkimi, inceleme sonunda şikâyeti yerinde görmezse reddine; yerinde görürse, yapılan işlemin iptaline ya da faaliyetin durdurulmasına veya ertelenmesine karar verir" hükmü ve son fıkrasında "İtiraz, infaz hâkimliğinin kurulduğu yer ağır ceza mahkemesine (...) yapılır. İnfaz hâkimi aynı zamanda bu mahkemenin üyesi olduğu takdirde itirazla ilgili karara katılamaz” hükümlerine yer verilmiştir.

          Dosyanın incelenmesinden; davacının Sincan T tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olduğu, bu süreç içerisinde hem açık hem kapalı görüş yapılmasında ve hem de telefonla görüşme konusunda mevzuata aykırı olarak kısıtlama uygulandığından bahisle tarafına haftada bir gün kapalı görüş, bir gün telefonla görüşme ve ayda bir gün açık görüş yaptırılmasına izin verilmesi istemiyle Ankara Batı İnfaz hâkimliğine başvurduğu, bu başvurunun Ankara Batı İnfaz Hâkimliği'nin 20.03.2018 tarih ve E:2018/1879, K:2018/1829 sayılı kararı ile reddine karar verildiği; davacı tarafından bu karara yapılan kesinleşen dosyayı inceleyen Batı 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 09/04/2018 tarih ve 2018/1017 değişik iş sayılı kararı ile davacının itirazının kısmen kabulü ile Batı İnfaz hâkimliğinin anılan kararının kaldırılarak davacının haftada bir kapalı görüş imkanından faydalandırılmasına, diğer itirazlarının reddine karar verildiği, bu kararın davacıya tebliği üzerine 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 83/3. maddesi gereğince haftada bir kez verilmesi gereken kapalı görüş hakkının kısıtlandığından bahisle 80.000,00 TL manevi tazminat istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

          Bakılan davada, davacının tutuklu bulunduğu cezaevinde tutukluların/hükümlülerin günlük yaşamındaki hak ve yükümlülüklere yönelik olarak “kapalı görüş hakkından” yararlandırılmadığı iddiasına dayanan manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, manevi zararın doğmasına sebep olarak gösterilen “kapalı görüş” hakkından mahrum bırakılma işleminin yukarıda hükümlerine yer verilen 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunun 4.maddesinde "...işlem ve faaliyetlere ilişkin şikâyetleri" karara bağlamanın İnfaz hâkimliği’nin görevinde olduğu düzenlemesine istinaden, bu konudaki şikâyete bakmakla görevli olan Adli Yargı yerinin aynı şikâyetten kaynaklanan manevi tazminat istemine de bakmaya görevli olduğu kanaatine varılmıştır.

          Bu durumda, Sincan T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu bulunan davacının kapalı görüş hakkından yararlandırılmadığından bahisle manevi tazminat ödenmesi isteminden kaynaklanan dava konusu uyuşmazlığın 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, anılan uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

          Açıklanan nedenlerle adli yargının görevli olduğu, dolayısıyla Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.

          S O N U Ç :Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN REDDİNE 30/09/2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                          SONER          

 

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye    

                                              Aydemir                        Nurdane                        Ahmet

                                                TUNÇ                          TOPUZ                            ARSLAN