T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2016 / 146

            KARAR NO : 2016 / 184

            KARAR TR   : 14.03.2016

 

ÖZET:Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kesinleşmediği anlaşıldığından; 2247 sayılı Yasa’nın 19.maddesinde öngörülen koşulu taşımayan  BAŞVURUNUN,  aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca  REDDİ  gerektiği  hk.

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

Davacı            : T.B.  

Vekili              :Av.A.G.K. & Av. H.Ü.

Adli Yargıda

Davalı             : Nilüfer Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av. S.A.

İdari Yargıda

Davalılar         : 1-Nilüfer Belediye Başkanlığı

                          2-Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı

 

O  L  A  Y      : Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacının Bursa İli, Nilüfer İlçesi, Özlüce Mahallesi, 4446 ada 1 parsel ve 2378 ada 2 parsel sayılı taşınmazların bir kısmının maliki olduğunu, davalı idarenin kamulaştırma ya da acele kamulaştırma kararı almadan arsadan yol geçirmek suretiyle taşınmaza el attığını, söz konusu taşınmazın davalı idare sınırları içerisinde yer almakta olup konumu ve mevkisi itibariyle oldukça değerli olduğunu, davalı idare ile kamulaştırmasız el koyma nedeniyle tazminat konusuna uzlaşmanın mümkün olmadığını, bu itibarla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 8.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemiyle adli yargıda dava açmıştır.

            Davacı vekili 12.10.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile, 8.000 TL’lik tazminatını, 16.432,00 TL olarak ıslah etmiştir.

            BURSA 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:24.12.2012 gün ve E:2011/413 K:2012/730 sayılı kararı ile davanın kabulüne karar vermiş ve verilen bu karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.

            YARGITAY 18. HUKUK DAİRESİ: 04.06.2013 gün ve E:2013/6699 K:2013/9757 sayılı kararında; “…30.06.2010 tarihinde yürürlüğe giren 5999 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanuna eklenen geçici 6. maddede öngörülen uzlaşma yoluna gitmek üzere ilgili idareye başvuru şartını yerine getirmeden dava açtığı anlaşıldığından, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 115/2 maddesinin 1. cümlesi uyarınca davanın usulden reddi yerine yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…” şeklindeki gerekçe ile hükmün bozulmasına karar vermiştir.

Bozma ilamına karşı davacı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.

 YARGITAY 18. HUKUK DAİRESİ: 27.04.2015 gün ve E:2014/11000 K:2015/6761 sayılı kararında “… fiilen el atılmayan her iki taşınmaz bölümleri yönünden davacı tarafın mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamanın, dava konusu taşınmazın, genel ve düzenleyici bir işlem olan imar planıyla kamu hizmetine özgülenmesinden ve bu planda öngörülen kamulaştırma işlemlerinin zamanında yapılmamasından kaynaklandığının kabulü ile idari işlem ve eylemden doğan zarara ilişkin davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümleri uyarınca idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-b ve 115/2. maddeleri uyarınca bu kısımlara yönelik davanın usulden reddine ilişkin hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.”denilerek hükmün bozulmasına karar vermiştir.

            BURSA 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:24.12.2015 gün ve E:2015/817 K:2015/1046 sayılı kararı ile bozma ilamına uyarak; “… açılan davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;

            a) Dava konusu Bursa ili, Nilüfer ilçesi, Özlüce Mahallesi, 4446 ada, 1 parsel ve Bursa ili, Nilüfer ilçesi, Özlüce Mahallesi 2378 ada, 6 parsel sayılı taşınmazların fiilen el atılmayan kısmı açısından mahkememizin görevsiz olması nedeniyle dava dilekçesinin usulden REDDİNE,

            b) Dava konusu Bursa ili, Nilüfer ilçesi, Özlüce Mahallesi 4446 ada, 1 parsel ve Bursa ili, Nilüfer ilçesi, Özlüce Mahallesi 2378 ada, 6 parsel sayılı taşınmazların fiilen el atılan kısımları açısından; 4446 ada, 1 parsel için: 130,00.- TL ve 2378 ada, 6 parsel için 1.309,00.- TL olmak üzere toplam 1.439,00.- TL kamulaştırmasız el atma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,

            c) Dava konusu Bursa ili, Nilüfer ilçesi, Özlüce Mahallesi, 4446 ada, 1 parsel nolu taşınmazın 308,50.- m²’lik kısmının, Bursa ili, Nilüfer ilçesi, Özlüce Mahallesi 2378 ada, 6 parsel sayılı taşınmazın ise 451,56.- m² ve 62,99.- m²’lik yol yapılan kısımları ile 247,98.-m²’lik ve 117,76.- m²’lik kaldırım yapılarak fiilen el atılan kısımlarının davacı adına olan tapu kaydının iptali ile davalı Nilüfer Belediye Başkanlığı adına tapuya KAYIT ve TESCİLİNE,

            d) Dava konusu Bursa ili, Nilüfer ilçesi, Özlüce Mahallesi, 4446 ada, 1 parsel ve Bursa ili, Nilüfer ilçesi, Özlüce Mahallesi 2378 ada, 6 parsel sayılı taşınmazların davacı adına olan ve fiilen el atılmayan kısımlarına yönelik tescil hükmü kurulmamasına ve davacının uhdesinde BIRAKILMASINA…” karar vermiştir; verilen kararın davalı vekilince temyiz edildiği, dosyanın Yargıtay’a gönderildiği ve kararın kesinleşmediği dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır.

            Davacı vekili bu kez 4446 ada 1 parsel sayılı taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı iddiasıyla Nilüfer Belediye Başkanlığı ile Bursa Büyükşehir Başkanlığı aleyhine 7.000,00 TL tazminatın 08.07.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

BURSA 3. İDARE MAHKEMESİ: 24.02.2016 gün ve E:2016/126 sayılı gönderme kararında; “…2577 sayılı Yasanın 2. maddesinde; "İdari dava türleri, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı açılan iptal davaları; idari işlem ve eylemlerden dolayı kişisel haklan doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları; kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı açılan davalar olarak sayılmış; idari yargının idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimini yapmakla görevli olduğu kurala bağlanmıştır.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve işleyişi Hakkında Kanun'un 14. maddesinde; 'Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir. Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir.' hükmüne, 19. maddesinde; 'Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir.' hükmüne yer verilmiştir.

Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, Belediyece, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazın bir kısmına fiilen el atması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.

Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E: 1958/17, K: 1959/15 sayılı kararının III. bölümünde, “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malım elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacıya ait taşınmazın bir kısmına fiilen el atıldığının Bursa 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2011/413 sayılı dosyasında yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan raporda belirtilmiştir.

 Bu durumda, idarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, taşınmazın üzerinde yaya kaldırımı yapılması karşısında, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği anlaşılmaktadır.

Diğer taraftan, benzer bir davada çıkan görev uyuşmazlığı nedeniyle verilen Uyuşmazlık Mahkemesinin 04.05.2015 tarih ve E:2015/310, K:2015/326 sayılı kararı da bu yöndedir…” şeklindeki gerekçe ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 15/1-a maddesi uyarınca davada mahkemenin görevsizliğine, 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca dava dosyasının adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, dosyanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilene kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 14.03.2016 günlü toplantısında: Raportör-Hakim Filiz BUDAK’ın, 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dosyalar üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 14. maddesinde, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir” hükmü yer almış, 19. maddesinde, “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. (Değişik fıkra: 21/01/1982 - 2592/6 md.;Değişik fıkra: 23/07/2008-5791 S.K./9.mad) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir.” denilmiş; aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir.

Buna göre,  anılan Yasanın 19. maddesi uyarınca yapılan bir başvuruda da, 14. maddede öngörülen “kesin veya kesinleşmiş karar” koşulunun aranacağı doğaldır.

İdare Mahkemesince, Mahkememize gönderilen Bursa 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin dava dosyasının incelenmesinden; görevsizlik kararının temyiz edildiği ve dosyanın halen Yargıtay’da olduğu, bu nedenle; adli yargı kararının henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır.

Belirtilen duruma göre, Bursa 6. Asliye Hukuk Mahkemesi kararı kesinleşmediğinden, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen koşulu taşımayan Bursa 3.İdare Mahkemesince yapılan başvurunun, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen koşulu taşımayan Bursa 3.İdare Mahkemesince yapılan başvurunun, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 14.03.2016 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN