Davacı : K.H. Mağdur : B.A. Sanık : M.S. OLAY :Suruç / Şanlıurfa 3.Hd.Tb.10.Hd. Bl. Komutanlığı emrinde görevli sanık P.Er M.S.’nın, 23.1.2000 günü, aynı Komutanlık emrinde görevli mağdur P. Er B.A. ile birlikte gözetleme ve dinleme postası nöbetçisi oldukları sırada, P. Er B.A.’ın çömelerek oturması nedeniyle aralarında çıkan tartışma sonunda, 3 gün iş ve gücüne engel olacak şekilde tekme ve kafa atmak suretiyle B.A.’ı dövdüğü ileri sürülerek, eylemine uyan Türk Ceza Kanunu’nun 456/ 4, 271/1. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 25.5.2000 gün ve E:2000/764, K:2000/525 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır. 5.ZIRHLI TUGAY KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ:4.4.2001 gün ve E:2001/592, K:2001/225 sayıyla; sanığa yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanığın terhis edilmesiyle askeri mahkemede yargılanmasını gerektiren ilginin de kesildiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Suruç Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir. SURUÇ ASLİYE CEZA MAHKEMESİ: 10.8.2001 gün ve E:2001/407, K:2001/451 sayıyla; Askeri Ceza Kanunu’nun ek-6 maddesinde nöbet yerlerindeki askerlere fiilen taarruzda bulunanların Türk Ceza Kanunu’nun 271. maddesi uyarınca cezalandırılacaklarının düzenlendiği, bu nedenle yüklenen eylemin askeri suç olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine, dava dosyası,kendisine gelmekle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca Mahkememize gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ali HÜNER’in Başkanlığında, Üyeler; Cengiz ERDOĞAN, Refik DİZDAROĞLU, Keskin KAYLAN, Necmettin ÖZKAN, Tamer KORKMAZ, M.Sadık LİMAN'ın katılımlarıyla yapılan 24.12.2001 günlü toplantısında, Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’ in, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa EKİNCİ ile Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı İrfan YILMAZLAR’ın, davanın çözümünün adli yargının görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: USULE İLİŞKİN İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmemiştir. Askeri ve adli yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuştur. Esasa ilişkin inceleme yapılmasına oybirliği ile karar verilmiştir. ESASA İLİŞKİN İNCELEME: 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmektedir. "Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada; a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar, b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir. Aynı Yasa’nın 13.10.1996 gün ve 22786 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4191 sayılı Yasa’yla değişik 17. maddesinde; “askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer” denilmektedir. Ancak, Anayasa Mahkemesi'nin 11.3.2000 gün ve 23990 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1.7.1998 gün ve E:1996/74, K:1998/45 sayılı kararı ile maddenin ikinci tümcesinde yer alan "... ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması ..." sözcükleri iptal edilmiştir. Bu duruma göre, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle birlikte sanığa yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması halinde, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği açıktır. Artık, sanık hakkında kamu davasının açılmış olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. Her ne kadar, adli yargı yerince sanığa isnat edilen suçun, Askeri Ceza Kanunu'nun Ek-6. maddesindeki gönderme nedeniyle askeri suç olduğu ileri sürülmüşse de, sanık ile mağdurun aynı rütbede (er) ve her ikisinin de nöbetçi olmaları nedeniyle aralarında astlık -üstlük ilişkisi veya nöbet görevinden kaynaklanan bir amirlik durumunun söz konusu olmaması nedeniyle, Askeri Ceza Kanununda düzenlenen Üste Fiilen Taarruz veya Asta Müessir Fiil suçunu oluşturmayacağı kuşkusuz olan iddia konusu eylem, sivil bir şahıs tarafından nöbetçiye karşı gerçekleştirilmiş bir fiili taarruz niteliğinde de olmadığından, olayda Askeri Ceza Kanunu'nun Ek-6. maddesinin uygulanma olanağı yoktur. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre sanığın işlediği ileri sürülen suçun, unsurları ve cezaları Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen Türk Ceza Kanunu'nun 456. maddesini ihlal suçunu oluşturacağı ve yargılama sırasında sanığın terhis edildiği, anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle, yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanığın askeri mahkemede yargılanmasını gerektiren ilginin de kesilmiş olması nedeniyle, 353 sayılı Yasa’nın 4191 sayılı Yasa ile değişik 17. maddesi hükmü uyarınca,davanın adli yargı yerinde görülmesi ve Suruç Asliye Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir. SONUÇ : Davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Suruç Asliye Ceza Mahkemesi'nin 10.8.2001 günlü, E:2001/407, K:2001/451 sayılı görevsizlik KARARININ kaldırılmasına, 24.12.2001 günü KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ ile karar verildi.