T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2020/370

KARAR NO  : 2020/475      

KARAR TR  : 13/07/2020

 

ÖZET: Davacının usta öğretici olarak davalı idare nezdinde fiilen çalıştığı günler karşılığı ödenmediğini ileri sürdüğü kıdem, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti ve diğer alacaklarının tahsiline karar verilmesi istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

K A R A R

 

 

          Davacı     : C.G.

          Vekili     : Av. Z.A.

          Davalı   : Milli Eğitim Bakanlığı

          Vekili   : Av. A.G.A.

 

          O L A Y: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Milli Eğitim Bakanlığı, Ayvalık Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünde 02.12.2013- 08.06.2018tarihleri usta öğretici olarak çalışmakta iken hizmet sözleşmesi feshedilen müvekkilinin hak ettiği 500.-TL kıdem tazminatı, 500.-TL ihbar tazminatı, 500.-TL ücret alacağı 500.-TL fazla çalışma ücreti, 500.-TL yıllık ücretli izin alacağı, 500.-TL Hafta tatili ve resmi tatil çalışması alacağı olmak üzere toplam 3.000.-TL'nin, kıdem tazminatı, ücret alacağı, fazla çalışma ücreti, hafta tatili çalışması, ulusal bayram ve genel tatil çalışması alacaklarının iş akdinin feshi tarihinden diğer alacakların 29.03.2019 veya dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle 18/09/2018 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

AYVALIK 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 09/01/2020 gün ve 2019/226 esas, 2020/16 sayılı kararıyla, "Davacı, davalı Bakanlığa bağlı Halk Eğitim Müdürlüğü'nde, usta öğretici sıfatıyla çalışmaktadır.

"...Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınmalıdır.

İş mahkemelerinin görev alanını hâkim, tarafların iddia ve savunmalarına göre değil, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesini (7036 sayılı kanunun 5. maddesini) esas alarak belirleyecektir.

Ayrıca belirtmek gerekir ki, işçinin İş Kanunu kapsamında kalmaması halinde iş mahkemesine açılan davada, davanın esastan reddi usule aykırıdır. Dava dilekçesinin görev nedeni ile reddi ve adli yargı görevli ise davanın görevli hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

İdari Yargının görevli olması “dava dilekçesinin yargı yolu yanlışlığı nedeni ile reddine” karar verilmesi gerekir. İdari Yargı görevli ise gönderme kararı verilemez.

5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. Maddesi (7036 sayılı Kanunu'nun 5. maddesi) uyarınca İş Kanunu’na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri iş mahkemeleridir.

Davacının dışarıdan ücretli usta öğretici olarak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün istemi ve Kaymakamlığın onayı ile görevlendirildiği, davacıya ücretlerinin 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 89. maddesine uygun olarak Bakanlar Kurulunca çıkarılan kararlar uyarınca Maliye Bakanlığınca belirlenen ders ücretleriyle ödendiği anlaşılmaktadır.

Davacının sosyal güvenlik hukuku yönünden Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamında olması iş sözleşmesi ile çalıştığını göstermez.

Davacı 657 sayılı Yasanın 89. maddesinde belirtilen statü içinde ve Kaymakamlık onayı ile görevlendirilmiştir. Davacı ile davalı arasında iş sözleşmesi bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ilişkinin statü hukukuna tabi olduğunun kabulü gerekir. Aradaki hukuki ilişki iş sözleşmesi, bir başka anlatımla işçi-işveren ilişkisi olarak nitelenemez" gerekçesiyle "Davada idari yargı görevli olduğundan davanın Usulden Reddine" dair verdiği kesin karar istinaf edilmeksizin 10/03/2020 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez benzer istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

BALIKESİR 1. İDARE MAHKEMESİ: 19.03.2020 gün ve E:2020/251 sayılı kararı ile “506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’ nun 2. maddesinde "Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar... denilmiş, aynı Yasanın “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri" Başlıklı 134. maddesinde. "Bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür” hükmüne yer verilmiş; 506 sayılı yasa hükümleri 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 5510 sayılı Kanunun 3. maddesinde; kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kollan bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişi sigortalı olarak tanımlanmış; 79. madde ile başlayan Dördüncü Kısmında, primlere ilişkin hükümlere yer verilmiş; 101. maddesinde "Bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür denilmiştir.

Öte yandan. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 1. maddesinde. Kanunun amacının, işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışına şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarım düzenlemek olduğu belirtilmiş; aynı zamanda, bakılan davanın da konusunu oluşturan "İş Sözleşmesi, Türleri ve Feshi" hususuna Kanunun 8.maddesi ve devamında; kıdem tazminatı, ücretli izin, bildirim süresinden kaynaklanan yükümlülük ve haklara ilişkin hususlara ise. Kanunun değişik maddelerinde yer verilmiştir.

Diğer taraftan; 12.10.2017 tarih ve 30221 sayılı Resmî Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun; 'İş mahkemelerinin kuruluşu' başlıklı 2. maddesinde “(1) İş mahkemeleri. Hâkimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak, tek hakimli ve asliye mahkemesi derecesinde Adalet Bakanlığınca lüzum görülen yerlerde kurulur. Bu mahkemelerin yargı çevresi, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun hükümlerine göre belirlenir. (2) İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde iş mahkemelerinin birden fazla dairesi oluşturulabilir. Bu daireler numaralandırılır. İhtisaslaşmanın sağlanması amacıyla, gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak, daireler arasındaki iş dağılımı Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenebilir. Bu kararlar Resmî Gazete’ de yayımlanır. Daireler, tevzi edilen davalara bakmak zorundadır. (3) İş mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince, bu Kanundaki usul ve esaslara göre bakılır." hükmü. 'Dava şartı olarak arabuluculuk' başlıklı 3.maddesinin 1.fıkrasında "(I) Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır" hükmü, 'Görev' başlıklı 5. maddesinde; "(1) İş mahkemeleri; a) 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler. 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları. 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına, b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara, c) Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara, ilişkin dava ve işlere bakar." hükmü yer almış olup, aynı Kanun'un 'Geçici Hükümleri' başlıklı Geçici I .maddesinde; "(I) Mülga 5521 sayılı Kanun gereğince kurulan iş mahkemeleri, bu Kanun uyarınca kurulmuş iş mahkemeleri olarak kabul edilir. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar, açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam olunur. (2) Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay’da görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz. (3) Başka mahkemelerin görev alanına girerken bu Kanunla iş mahkemelerinin görev alanına dâhil edilen dava ve işler, iş mahkemelerine devredilmez; kesinleşinceye kadar ilgili mahkemeler tarafından görülmeye devam olunur. (4) İlk derece mahkemeleri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce verilen kararlar, karar tarihindeki kanun yoluna ilişkin hükümlere tabidir." hükmüne yer verilmiştir.

Dosya kapsamında yapılan incelemede; davanın 02.12.2013-08.06.2018 tarih aralığında Ayvalık Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünde hizmet akdi ile Türk Halk Dansları usta öğreticisi olarak fiili olarak çalışılan günler karşılığı ödenmesi gerektiği iddia olunan -fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla- 500 TL kıdem tazminatı, 500 TL ihbar tazminatı. 500 TL ücret alacağı. 500 TL fazla çalışma ücreti, 500 TL yıllık ücretli izin alacağı. 500 TL hafta tatili ve resmî tatil çalışması alacağı olmak üzere toplam 3.000 TL’nin iş akdinin fesih tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka faizi ile diğer alacakların 29.03.2019 veya dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır.

Dosyadan; ilk olarak Ayvalık 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/226 sayılı dosyasında dava açıldığı, ilgili Mahkemenin 09/01/2019 tarih ve K:2020/16 sayılı kararıyla yargı yolunun caiz olmadığı, olayda idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmektedir.

Davacının, 506 sayılı Kanun yürürlükte iken mahalli mülkî amirin tasarrufu ile çalıştığı, idareyle arasında bir hizmet ilişkisi kurulduğu, talep edilen kıdem tazminatı ile sair özlük haklarının İş Kanunu'ndan kaynaklanan haklardan olduğu dikkate alındığında, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır" görüşüyle "2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 15. maddesi uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için dosyanın Ayvalık 1. Asliye Hukuk Mahkemesi E: 2019/226, K:2020/16 sayılı dosyası da Celp edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine" karar vererek her iki dava dosyasını 15/05/2020 tarih ve 2020/251 sayılı üst yazısı ile Mahkememize göndermiş, başvuru 10/06/2020 tarihi itibarıyla Mahkememiz kayıtlarına girmiştir.

              İNCELEME VE GEREKÇE:

              Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 13.07.2020 günlü toplantısında:

              I-İLK İNCELEME:

              Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

              II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ'nin davada adli yargının Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

              Dava, davacının 02.12.2013-08.06.2018 tarihleri arasında usta öğretici olarak davalı idare nezdinde fiilen çalıştığı günler karşılığı ödenmediğini ileri sürdüğü kıdem, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti ve diğer alacaklarının tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2. Maddesinde “Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar…” denilmiş, aynı Yasanın “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri” Başlıklı 134. maddesinde, “Bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür” hükmüne yer verilmiş; 506 sayılı yasa hükümleri 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 5510 sayılıKanunun3.maddesinde;kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişi sigortalı olarak tanımlanmış; 79. madde ile başlayanDördüncü Kısmında, primlere ilişkin hükümlere yer verilmiş; 101. maddesinde “Bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür” denilmiştir.

Öte yandan, 4857 sayılı İş Kanununun 1.maddesinde,Kanunun amacının,işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemek olduğu belirtilmiş; aynı zamanda, bakılan davanın da konusunu oluşturan“İş Sözleşmesi, Türleri ve Feshi” hususuna Kanunun 8.maddesi ve devamında, kıdem tazminatı,ücretli izin, bildirim süresinden kaynaklanan yükümlülük ve haklara ilişkin hususlara ise Kanunun değişik maddelerinde yer verilmiştir.

Diğer taraftan; 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesinde, “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur.

Bu mahkemeler:

B) İşçi Sigortaları Kurumu ile sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve davalara da bakarlar.

İş mahkemesi kurulmamış olan yerlerdeki bu davalara o yerde görevlendirilecek mahkeme tarafından, temsilci üyeler alınmaksızın, bu kanundaki esas ve usullere göre bakılır.

Fiili ve hukuki imkânsızlıklar dolayısıyla iş mahkemesinin toplu olarak görevini yapamadığı hallerde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.

(Ek fıkra: 2/7/2012-6352/39 md.) Birden fazla iş mahkemesi bulunan yerlerde, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davaların görüleceği iş mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenebilir.” denilmiştir.

Dosya kapsamında yapılan incelemede; davacının 02.12.2013-08.06.2018 yılları arasında Ayvalık Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğüne ait kurslarda (Halk Oyunları) usta öğreticisi olarak çalıştığı; davanın, davacının fiilen çalıştığı günler için hak ettiğini iddia ettiği kıdem tazminatı vd. alacaklarının ödenmesi istemiyle açıldığı anlaşılmıştır.

Davacının idareyle arasında bir hizmet ilişkisi kurulduğu, talep edilen kıdem tazminatının İş Kanunundan kaynaklanan haklardan olduğu dikkate alındığında, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Belirtilen nedenlerle, Balıkesir 1. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulüyle, Ayvalık 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.01.2020 gün, E:2019/226, K:2020/16 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna,Balıkesir 1. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ayvalık 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.01.2020 gün, E:2019/226, K:2020/16 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 13.07.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                        Üye                               Üye                              Üye                  

      Hicabi                       Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                  BOZER                         AKSU                          SONER           

 

 

 

 

                                          Üye                                Üye                              Üye                  

                                        Aydemir                        Nurdane                        Ahmet

                                          TUNÇ                           TOPUZ                      ARSLAN