T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

            ESAS NO      : 2020 / 268

            KARAR NO  : 2020 / 318

            KARAR TR   : 28.5.2020

ÖZET : Bazı parsel numaralı taşınmazların tesis kadastrosu çalışmaları sırasında 3402 sayılı Kadastro Kanunun 22. maddesi gereğince mükerrer tespitinin yapıldığından bahisle kayıtlardan re'sen terkin edileceğine ilişkin tebligat üzerine,  mükerrer tapu kaydının tapudan terkininin düzeltilerek önlenmesi istemiyle açılan davanın; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22. ve 25. Maddeleri kapsamında  ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

Davacı          :Aydın Valiliği(Yatırım İzleme Ve Koordinasyon Başkanlığına izf.) (Öncesinde,  İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği/

Vekilleri       : Av. A.Ç., Av. A.Ş. L., Av. E. V.T.

Davalı           : Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nü İzafeten Çine Tapu Sicil Müdürlüğü

Vekili           : Av.N.S. B.

 

O L A Y       : Davacı İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği vekili  dilekçesinde; Aydın İli Çine Yolboyu 105 parsel numaralı taşınmaz ile Yolboyu Köyü 944, 945, 946, 947, 948 parsel numaralı taşınmazların tesis kadastrosu çalışmaları esnasında, mükerrer tespitinin yapıldığı belirtilmek suretiyle, idareleri adına kayıtlı Yolboyu Köyü 944, 945, 946, 947, 948 parsel numaralı taşınmazın beyanlar hanesine Kadastro Kanunu’nun 22.maddesi gereği mükerrer tespit yapıldığına dair Çine Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından 01/02/2013 tarih 542 yevmiye ile şerh konulmak suretiyle; Yolboyu Köyü 944, 945, 946, 947, 948 parsel numaralı taşınmazların sonradan tesis kadastrosu ile tespit edildiğinden kayıtlardan resen terkin edileceğine dair taraflarına  tebliğ yapıldığını;  yapılan işlemin usul ve mevzuata aykırı olduğunu, tapuda terkin işleminin Düzeltilerek Önlenmesi ve işleminin iptali amacıyla, 4721 sayılı Kanunun 1025,1026. madde hükümleri uyarınca dava açmak zorunda kaldıklarını;  3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 22 maddesinde; “Evvelce tespit, tescil veya sınırlandırma suretiyle kadastro veya tapulaması yapılmış olan yerlerin yeniden kadastrosu yapılamaz. Bu gibi yerler ikinci defa kadastroya tabi tutulmuşsa, ikinci kadastro bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılır ve Türk Medeni Kanununun 1026 ncı maddesine göre işlem yapılır. Süresinde dava açılmadığı takdirde, ikinci defa yapılan kadastro, tapu sicil müdürlüğünce re'sen iptal edilir./ Ancak; / a) Tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek üzere uygulama niteliğini kaybeden, teknik nedenlerle yetersiz kalan, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tespit edilen kadastro haritalarının tekrar düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin sağlanması amacıyla tapulama ve kadastro görmüş yerlerde,/ b) Daha önce sadece tapu tahriri yapılan veya 2859 sayılı Tapulama ve Kadastro Paftalarının Yenilenmesi Hakkında Kanuna göre yenileme yapılacak yerler ile 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun hükümlerine tabi yerlerde,/ Birinci fıkra hükmü uygulanmaz” denildiğini; a) Kanun maddesinde yer aldığı üzere, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22. maddesindeki “kadastrosu yapılan yerlerin ikinci defa kadastroya tabi tutulamayacağı” şeklindeki kuralının istisnalarının bulunduğunu;  2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler göre yapılan kadastro çalışmalarının, bu istisnalar arasında sayılmış olduğunu; söz konusu yerin 2981 sayılı Kanun’a göre işlem yapılmış yerlerden olduğunu;  bu nedenle  yapılan işlemin iptalinin gerektiğini;  ayrıca Yolboyu Köyü 944, 945, 946, 947, 948 parsellere ilişkin olarak,  Tapu Kayıtlarında da görüleceği üzere, anılan parsellere ilişkin olarak Çine Asliye Hukuk Mahkemesinde idarelerine  karşı açılan Tapu İptal ve Tescil  davalarına ilişkin şerh bulunduğunu ifade ederek;  mükerrer Tapu Sicil Kaydının tapudan Terkininin Düzeltilerek Önlenmesi ve Tebliğ İşleminin İptaline karar verilmesi istemiyle adli   yargı yerinde dava açmıştır.

ÇİNE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 23.9.2014 gün ve E:2013/110, K:2014/394 sayı ile, “(…)Dava çifte tapu oluşturulduğuna dair tapu iptali ve tescil davasıdır.

Yerleşik Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere, 2981 sayılı yasanın 10/c maddesi gereğince yapılan uygulama idari bir işlemdir. Gerek imar kanunları ile yapılan parselasyon işlemlerinin gerekse imar affı yasalarında öngörülen imar ıslah çalışmalarının bir idari karara dayandığı muhakkaktır. İdari karara yönelik davaların inceleme yeri de idari yargıdır. Bu tür uygulamalar ile oluşan kayıtların iptali istemi ile açılan davalar kayıtların oluşumuna esas alınan yani tapu kaydının ileti ve sebebi sayılan idari kararın değiştirilmesi veya ortadan kaldırılması sonucu doğuracağından idari karar idari yargı yerinde ortadan kaldırılmadıkça genel yargıda tapu sicilindeki düzeltimin yapılabilmesi mümkün değildir. Yeni oluşan parsellerin dayanağını teşkil eden idari kararın iptalinden sonra önceki mülkiyet durumu geri dönecektir. Bu nedenle davanın reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:

1-Davanın REDDİNE…” karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 14.Hukuk Dairesince, 23.11.2015 gün ve E:2015/11580, K:2015/11959 sayı ile onanan; kararın düzeltilmesi istemi de aynı Dairece, 15.12.2016 gün ve E:2016/6144, K:2016/10376 sayı ile reddedilmiş ve karar kesinleşmiştir.

Bu kez Davacı olarak  Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı’nı izafeten Aydın Valiliği vekilince; mülkiyeti mülga İl Özel İdaresine ait, Aydın İli, Çine İlçesi, Yolboyu köyü, 105 nolu taşınmazın, 944, 945, 946, 947, 948 nolu taşınmazların sonradan tesis kadastrosuyla tespiti nedeniyle kayıtların resen terkini yolunda aldıkları tebligat ile idarelerine bildirilen Çine Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından yapılan 01/02/2013 gün,  532 yevmiye nolu şerhin ve dayanağı kararın iptali ile 4721 sayılı kanunun 1025., 1026. maddelerine göre mükerrer tapu sicil kaydının tapudan terkininin düzeltilerek önlenmesi istemiyle   idari yargı yerinde dava açılmıştır.

Aydın 2.İdare Mahkemesi: 19.3.2015 gün ve E:2015/162, K:2015/167 sayı ile, “(…)Bakılan davada, Aydın İli, Çine İlçesi, Yolboyu Köyü, 105, 944, 945, 946, 947 ve 948 parsel numaralı taşınmazların tesis kadastrosu çalışmaları esnasında 3402 sayılı Kadastro Kanunun 22. maddesi gereğince mükerrer tespitinin yapıldığından bahisle kayıtlardan re'sen terkin edileceğine ilişkin tebligat üzerine açıldığı anlaşılmakta olup; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22. maddesi uyarınca mükerrer tespitten kaynaklanan davanın, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22. ve 25. maddeleri gereğince görüm ve çözüm yerinin adli yargı yeri olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine…” karar vermiş, temyiz edilmesi üzerine Danıştay 10.Dairesince, 25.6.2018 gün ve E:2015/2257, K:2018/2173 sayı ile  karar  onanmış; kararın düzeltilmesinin istenilmesi üzerine ise Danıştay Onuncu Dairesince, 13.11.2019 gün ve E:2018/4643, K:2019/7790 sayı ile, “(…)davacı tarafından Çine Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararı üzerine idari yargıda açılan davada, Aydın 2. idare Mahkemesinin 19/03/2015 tarih ve E:2015/162, K2015/167 sayılı kararı ile, uyuşmazlığın adli yargının görevine girdiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine ilişkin verilen karar, Dairemizin 25/06/2018 tarih ve E:2015/2257, K:2018/2173 sayılı kararı ile onanmış olup, iki yargı mercii arasında olumsuz görev uyuşmazlığı ortaya çıkmış bulunmaktadır.

Bu itibarla, Çine Asliye Hukuk Mahkemesinin idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle vermiş olduğu ve 15/12/2016 tarihinde kesinleşen 23/09/2014 tarih ve E:2013/110, K:2014/394 sayılı görevsizlik kararı üzerine Aydın 2. İdare Mahkemesinde açılan bu davada, Mahkemece, görülmekte olan dava dosyasındaki yargılamanın yukarıda anılan 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi gereğince ertelenerek dosyanın yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesi açısından uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi, verilecek kararın beklenerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, bu yol izlenmeden davanın görev yönünden reddine karar verilmesinde hukuka uygunluk görülmemiştir.

KARAR SONUCU            :

Açıklanan nedenlerle;

1.Davacının temyiz isteminin kabulüne,

2.Davanın görev yönünden reddine ilişkin, Aydın 2. İdare Mahkemesinin 19/03/2015 tarih ve E:2015/162, K2015/167 sayılı kararının BOZULMASINA,

3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine…” karar verilmiştir.

AYDIN 2.İDARE MAHKEMESİ: 12.3.2020 gün ve E:2020/105 sayı ile, “(…)4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 'Yolsuz Tescilde' başlıklı 1025. maddesinde;" Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir. İyiniyetli üçüncü kişilerin bu tescile dayanarak kazandıkları aynî haklar ve her türlü tazminat istemi saklıdır.", 1026. maddesinde;" Bir aynî hakkın sona ermesiyle tescil her türlü hukukî değerini kaybettiği takdirde, yüklü taşınmaz maliki, terkini isteyebilir. Tapu memuru bu istemi yerine getirirse, her ilgili, bu işlemin kendisine tebliği tarihinden başlayarak otuz gün içinde terkine karşı dava açabilir. Tapu memuru, re'sen hâkime başvurarak aynî hakkın sona erdiğinin belirlenmesine ilişkin karar verilmesini istemeye ve hâkimin vereceği karara dayanarak terkin işlemini yapmaya yetkilidir." şeklinde belirtildiği, 1027 maddesinde ise; ilgililerin yazılı rızası olmadıkça tapu memurunun tapu sicillindeki yanlışlığı ancak mahkeme kararıyla düzeltebileceği, kuralı yer almaktadır.

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22. maddesinde;" Evvelce tespit, tescil veya sınırlandırma suretiyle kadastro veya tapulaması yapılmış olan yerlerin yeniden kadastrosu yapılamaz. Bu gibi yerler ikinci defa kadastroya tâbi tutulmuşsa, ikinci kadastro bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılır ve Türk Medenî Kanununun 1026 ncı maddesine göre işlem yapılır. Süresinde dava açılmadığı takdirde, ikinci defa yapılan kadastro, tapu sicil müdürlüğünce re’sen iptal edilir." hükmüne yer verilmiştir.

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 25.maddesinde ise; "Kadastro Mahkemesi; taşınmaz mal mülkiyetine ve sınırlı ayni haklara, tapuya tescil veya şerh edilecek veyahut beyanlar hanesinde gösterilecek sair haklara, sınır ve ölçü uyuşmazlıklarına, kadastroya ve tapu sicilini ilgilendiren benzeri davalara ve özel kanunlarca kendisine verilen işlere bakar; Kadastroya veya kadastro ile ilgili verasete ait uyuşmazlıkları çözümleyebileceği gibi, istek üzerine veraset belgesi de verebilir" hükmü yer almıştır.

Bakılan davada, Aydın İli, Çine İlçesi, Yolboyu Köyü, 105, 944, 945, 946, 947 ve 948 parsel numaralı taşınmazların tesis kadastrosu çalışmaları esnasında 3402 sayılı Kadastro Kanunun 22. maddesi gereğince mükerrer tespitinin yapıldığından bahisle kayıtlardan re'sen terkin edileceğine ilişkin tebligat üzerine açıldığı anlaşılmakta olup; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22. maddesi uyarınca mükerrer tespitten kaynaklanan iş bu davanın, yukarıda yer verilen idari davalar kapsamında yer almadığı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22. ve 25. maddeleri gereğince görüm ve çözüm yerinin adli yargı yeri olduğu sonucuna varılmıştır.

(…)

Uyuşmazlıkta; 14/03/2013 tarihinde Çine Asliye Hukuk Mahkemesinde aynı istemle dava açıldığı, anılan Mahkemenin 23/09/2014 tarih ve E:2013/110, K:2014/394 sayılı kararı ile, uyuşmazlığın idari yargıda çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın usulden reddine dair verilen kararın Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 23/12/2015 tarih ve E:2015/11580, K:2015/1 1959 sayılı kararı ile onandığı, davacının karar düzeltme talebinin ise aynı Dairenin 15/12/2016 tarih ve E:2016/6144, K:2016/10376 sayılı kararı ile reddedilerek adli yargıda verilmiş olan görev yönünden ret kararının kesinleştiği görülmüştür.

Bu durumda; yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve açıklamalar doğrultusunda işbu davanın adli yargı kolunda görülmesi gerekmekte olup; yukarıda yer verilen 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli yargı kolu ve merciin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; 2247 sayılı Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına, iş bu dava dosyası ile Çine Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2013/110, K:2014/394 sayılı dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından verilecek karara kadar iş bu dava dosyasının incelemesinin bekletilmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 28.5.2020 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Yasa’nın 14. maddesine göre olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğunun ileri sürülebilmesi için davanın “tarafları, konusu ve sebebinin aynı” olması koşulunun öngörülmüş bulunması karşısında, adli ve idari yargı yerleri arasında her iki yargı yerinde ortak talep olan “Aydın İli, Çine İlçesi, Yolboyu Köyü,  944, 945, 946, 947 ve 948 parsel numaralı taşınmazların tesis kadastrosu çalışmaları esnasında mükerrer tespitinin yapıldığından bahisle kayıtlardan re'sen terkin edileceğine ilişkin işlem/kararın” istemi yönünden görev uyuşmazlığının doğduğu; 

Adli yargı yerinde, Çine Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından konulan 01/02/2013 tarih ve 542 sayılı şerh, idari yargı yerinde ise 01/02/2013 tarih ve 532 sayılı şerh ile dayanağı kararların iptali istenilmiş ise de; 01/02/2013 tarih ve 532 sayılı şerhin dava konusu ile uyumlu olmadığı, başka bir parsele ilişkin düzenlemeye ait olduğu görüldüğünden; dava dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak uyuşmazlığın irdelenmesi yoluna gidildiği;

Sonuçta, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin başka bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Aydın İli, Çine İlçesi, Yolboyu Köyü, 944, 945, 946, 947 ve 948 parsel sayılı taşınmazların tesis kadastrosu çalışmaları esnasında mükerrer tespitinin yapıldığından bahisle kayıtlardan re'sen terkin edileceğine ilişkin alınan tebligat ile Çine Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından yapılan şerh ile dayanağı kararın iptali ile 4721 sayılı Yasanın 1025 ve 1026. maddelerine istinaden mükerrer tapu kaydının tapudan terkininin düzeltilerek önlenmesi istemiyle açılmıştır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 'Yolsuz Tescilde' başlıklı 1025. maddesinde; " Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir./ İyiniyetli üçüncü kişilerin bu tescile dayanarak kazandıkları aynî haklar ve her türlü tazminat istemi saklıdır. " hükmüne; “Aynî hakların sona ermesi” başlıklı 1026. maddesinde;" Bir aynî hakkın sona ermesiyle tescil her türlü hukukî değerini kaybettiği takdirde, yüklü taşınmaz maliki, terkini isteyebilir./ Tapu memuru bu istemi yerine getirirse, her ilgili, bu işlemin kendisine tebliği tarihinden başlayarak otuz gün içinde terkine karşı dava açabilir. / Tapu memuru, re'sen hâkime başvurarak aynî hakkın sona erdiğinin belirlenmesine ilişkin karar verilmesini istemeye ve hâkimin vereceği karara dayanarak terkin işlemini yapmaya yetkilidir.” hükmüne yer verilmiştir. 

3402 sayılı Kadastro Kanun'un 1. maddesinde;  Kanunun amacının, ülke koordinat sistemine göre memleketin kadastral veya topoğrafik kadastral haritasına dayalı olarak taşınmaz malların sınırlarını arazi ve harita üzerinde belirterek hukukî durumlarını tespit etmek suretiyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun öngördüğü tapu sicilini kurmak, mekânsal bilgi sisteminin alt yapısını oluşturmak olarak belirtildiği görülmüş; Kanunun İkinci Bölümünde “Kadastro Çalışmaları”, Üçüncü Bölümünde “Sınırlandırma Ve Tespit İşleri”, Dördüncü Bölümünde “Mülkiyet Hakkının Tespitine İlişkin Esaslar” ile ilgili hususlara yer verilmiş; bu bölüm içinde yer alan,

 “Kamu malları” başlıklı 16.maddesinde, “ Kamunun ortak kullanılmasına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerlerle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlerden:

A) Kamu hizmetinde kullanılan, bütçelerinden ayrılan ödenek veya yardımlarla yapılan resmi bina ve tesisler, (Hükümet, belediye, karakol, okul binaları, köy odası, hastane veya diğer sağlık tesisleri, kütüphane, kitaplık, namazgah, cami genel mezarlık, çeşme, kuyular, yunak ile kapanmış olan yollar, meydanlar, pazar yerleri, parklar ve bahçeler ve boşluklar ve benzeri hizmet malları) kayıt, belge veya özel kanunlarına veya Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine göre Hazine, kamu kurum ve kuruluşları, il, belediye köy veya mahalli idare birlikleri tüzelkişiliği, adlarına tespit olunur. (1)

B) Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüzölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır.

Bu sınırlandırma tescil mahiyetinde olmadığı gibi bu suretle belirlenen taşınmaz mallar, özel kanunlarında yazılı hükümler saklı kalmak kaydıyla özel mülkiyete konu teşkil etmezler.

Yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir.

C) Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kayalar, tepeler, dağlar (bunlardan çıkan kaynaklar) gibi, tarıma elverişli olmayan sahipsiz yerler ile deniz, göl, nehir gibi genel sular tescil ve sınırlandırmaya tabi değildir, istisnalar saklıdır.

D) Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ormanlar, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde, özel kanunları hükümlerine tabidir.” hükmüne;

“Evvelce kadastrosu yapılan yerler” başlıklı 22.maddesinde; “ (Değişik:22/2/2005 – 5304/6 md.)

Evvelce tespit, tescil veya sınırlandırma suretiyle kadastro veya tapulaması yapılmış olan yerlerin yeniden kadastrosu yapılamaz. Bu gibi yerler ikinci defa kadastroya tâbi tutulmuşsa, ikinci kadastro bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılır ve Türk Medenî Kanununun 1026 ncı maddesine göre işlem yapılır. Süresinde dava açılmadığı takdirde, ikinci defa yapılan kadastro, tapu sicil müdürlüğünce re’sen iptal edilir.

Ancak;

a) Tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek üzere uygulama niteliğini kaybeden, teknik nedenlerle yetersiz kalan, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tespit edilen kadastro haritalarının tekrar düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin sağlanması amacıyla tapulama ve kadastro görmüş yerlerde,

b) Daha önce sadece tapu tahriri yapılan veya 2859 sayılı Tapulama ve Kadastro Paftalarının Yenilenmesi Hakkında Kanuna göre yenileme yapılacak yerler ile 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun hükümlerine tâbi yerlerde,

Birinci fıkra hükmü uygulanmaz.

İkinci fıkranın (a) bendinin uygulanacağı alanlar Tapu ve Kadastro Genel Müdürünün onayı ile belirlenir ve çalışmalara başlanmadan en az onbeş gün önce çalışma alanında, bölge merkezinde ve bölgenin bağlı olduğu il merkezinde alışılmış vasıtalarla duyurulur, ayrıca varsa yerel gazete ile ilân edilir. Yapılacak çalışmalarda 2, 4, 14, 17, 19 ve 21 inci maddeler ile 13 üncü maddenin (B) ve 20 nci maddenin (B), (C) ve (D) bentleri hükümleri uygulanmaz.

Tapulama ve kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan kamu kurum ve kuruluşlarına ait yerlerin tescili yapılır.

Tapuya tescil edilmiş ormanlardan, haritaları teknik mevzuata uygun olanlar aynen, diğerleri ise teknik mevzuata uygun hale getirildikten sonra tapu kütüğüne aktarılır.” hükmüne;

 “Diğer kanun hükümlerinin uygulanacağı haller” başlıklı 23. maddesinde; “ Bu bölümde aksine hüküm bulunmayan hallerde, Türk Medeni Kanunu ile diğer kanunların iktisap ve tescile ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmüne;

“Uyuşmazlıkların Kadastro Mahkemesinde Çözümlenmesi” başlıklı Beşinci Bölümü içinde yer alan, “Adli kuruluş” başlıklı 24. maddesinde “ Genel mahkemelere ait olup da bu Kanunun uygulanması ile ilgili dava ve işlere belirlenen usul ve esaslara göre bakmak üzere her kadastro bölgesinde tek hakimli ve Asliye Mahkemesi sıfatını haiz yeter sayıda kadastro mahkemesi kurulur. Bu mahkeme hakimleri 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu hükümlerine tabidir.” hükmüne;

“Genel olarak görev” başlıklı 25.maddesinde, “Kadastro mahkemesi; taşınmaz mal mülkiyetine ve sınırlı ayni haklara, tapuya tescil veya şerh edilecek veyahut beyanlar hanesinde gösterilecek sair haklara, sınır ve ölçü uyuşmazlıklarına, kadastroya ve tapu sicilini ilgilendiren benzeri davalara ve özel kanunlarca kendisine verilen işlere bakar; Kadastroya veya kadastro ile ilgili verasete ait uyuşmazlıkları çözümleyebileceği gibi, istek üzerine veraset belgesi de verebilir.

Kadastro mahkemesi, yalnız kadastro işlerine münhasır olmak üzere;

A) Velisi veya vasisi bulunmayan küçüklere ve kısıtlılara kayyım tayin eder. Bunların menfaatlerini korumak amacıyla Türk Medeni Kanununun hakimin iznini şart kıldığı hallerde bu izni verir.

B) Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 465 ve bunu takip eden maddeleri gereğince adli yardım taleplerini inceleyerek kabul edebilir.

C) Tutanağı düzenlenen taşınmaz mallara ait ihtiyati tedbir kararı verebilir. Bu kararı hemen o yerin kadastro ve tapu sicil müdürlüklerine bildirir. Tedbir kararı alan taraf karar gününden itibaren usulün örgördüğü süre içinde kadastro mahkemesinde dava açmadığı takdirde tedbir kendiliğinden hükümsüz kalır.

Bu Kanunun 26 ve 40 ıncı madde hükümleri saklı kalmak üzere, kadastro tutanağının düzenlenmesi gününden ve tutanak sonradan tamamlanmış ve düzeltilmiş ise, o günden sonra doğan haklara dair istekler, taksim şuyuun giderilmesi veya muhdesata bağlı olarak taşınmaz malı iktisap, muhdesatın yıkılıp kaldırılması ve benzeri nitelikte olan ve mahkemeden yenilik doğurucu hüküm almayı gerektiren dava ile ilgili isteklerin incelenmesi, kadastro mahkemesinin görevi dışındadır.” hükmüne;

“Çeşitli Hükümler” başlığı altındaki Yedinci Bölümdeki “Hataların düzeltilmesi” başlıklı 41.maddesinde “ (Değişik birinci fıkra:22/2/2005 – 5304/9 md.) Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hatalar, ilgilinin müracaatı veya kadastro müdürlüğünce re’sen düzeltilir. Düzeltme, taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur. Tebliğ tarihinden başlayan otuz gün içinde düzeltmenin kaldırılması yolunda sulh hukuk mahkemesinde dava açılmadığı takdirde, yapılan düzeltme kesinleşir.

(Değişik :22/2/2005 – 5304/9 md.) Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle kesinleşmiş olan taşınmazlarda, değişiklik işlemleri sırasında ortaya çıkan yüzölçümü farklılıklarından, kadastronun dayandığı teknik kurallarda belirtilen hata sınırları içinde kalanların re’sen düzeltilmesine kadastro müdürlükleri yetkilidir.

Bu maddenin uygulanmasında, 12 nci maddede belirtilen hak düşürücü süre aranmaz.” hükmüne yer verilmiştir.

Dava dosyalarının incelenmesinden; Aydın İli, Çine İlçesi, Yolboyu Köyü, 105, 944, 945, 946, 947 ve 948 parsel numaralı taşınmazların tesis kadastrosu çalışmaları esnasında 3402 sayılı Kadastro Kanunun 22. maddesi gereğince mükerrer tespitinin yapıldığından bahisle kayıtlardan re'sen terkin edileceğine ilişkin alınan tebligat üzerine davacı Kurum tarafından mükerrer tapu sicil kaydının tapudan terkinin düzeltilerek önlenmesi ve tebliğ işleminin iptali istemiyle adli ve idari yargı yerlerinde davalar açıldığı; konunun anlaşılabilmesi açısından Aydın Valiliği bünyesinde  Kadastro Mühendisi ve Kadastro Teknisyenleri tarafından düzenlenen 30.1.2013 raporda; “Aydın Kadastro Müdürlüğü gözetiminde Aydın İli, Çine İlçesi bağlısı 21 adet köyde 3-3 ihale paket numaralı ve AYD-CNE sözleşme referans numaralı Kadastro Harita ve Bilgilerinin Güncellenmesi işi kapsamında 3402 sayılı Kadastro Kanunu 22/a maddesi dayanağında çalışmalar devam etmektedir.

Devam eden çalışmalar esnasında, 21 adet birim içerisinde yer alan YOLBOYU Köyü için yüklenici tarafından bilirkişi yer gösterimine dayanak olarak hazırlanan ve büro çalışmaları yapılması amacı ile birlik teknisyenliğine teslim edilen zemin ölçüleri üzerinde yapılan büro çalışmaları sırasında pafta irtibatlandırmaları yapıldığında, YOLBOYU Köyü 105 parsel numaralı taşınmaz ile YOLBOYU köyü 944,945,946,947,948 parsel numaralı taşınmazlar arasında mükerrer tescil yapıldığı görülmüş ve akabinde detaylı inceleme yapılması amacı oluşturulan komisyon tarafından bu rapor tanzim edilmiştir.

Taşınmazlarda yapılan tersimat kontrollerinde herhangi bir tersimat hatası ile karşılaşılmamış olup mükerrerliğin aynı alanın ikinci defa tapulanmasından kaynaklandığı düşüncesi ile; Kadastro müdürlüğünce oluşturulan ekibimiz tarafından teknik belgeler ( Öncelikle her iki taşınmaz takeometri tersimatı paftaları üzerine aktarıldığında YOLBOYU Köyü 105 numaralı parselde herhangi bir tersimat hatasının olmadığı, YOLBOYU Köyü 944,945,946,947,948 numaralı parselde de herhangi bir tersimat hatasının olmadığı görülmüş ve çalışmalarda pafta değerlerinden faydalanılmıştır.) incelenmiştir.

YOLBOYU Köyü 105 numaralı parsel için 5602 sayılı kanun uyarınca düzenlenen tapulama tutanağının tespit tarihi 23.01.1952 olup mera vasfı ile Yolboyu Köyü Tüzel Kişiliği adına tescil edildiği, YOLBOYU Köyü 944,945,946,947,948 numaralı parseller için 2981 sayılı yasanın 10/c dayanağında Aydın Kadastro Müdürlüğünün Çine Kaymakamlığına 16.09.1987 tarih ve 2465 sayılı yazısı ile oluşturulan rapor eki tutanaklarda belirtilen malikler adına ve tescili yapılan taşınmazlar olduğu tespit edildi.

Yolboyu Köyü 944,945,946,947,948 numaralı parseller görüldüğü üzere 2981 uygulama parselleri olup, uygulama dayanağı evraklar incelendiğinde muhtelif sayıda mera parselinin İl Özel İdaresine tahsisinin sağlandığı, akabinde vasıf değişikliği ve parselasyonun yapıldığı görülmekte, ancak 105 numaralı mera parseli de aynı alan içerisinde olmasına rağmen ( 944,945,946,947,948 parselleri tamamına yakın bir durumda örtüşmekle ) uygulamaya katılmadığı ve halen özel sicilinde varlığını koruduğu görülmüştür.

İmar affı çalışması ile yapılan tescilden kaynaklandığı anlaşılan mükerrerliğin iptali için, YOLBOYU Köyü 105 numaralı parselin tespit (tutanak düzenlenme) tarihi esas alınması gerekliliği ile yapılan teknik çalışmalarımız sonucunda, tespiti yapılan mükerrerlikten ötürü, YOLBOYU Köyü 944,945,946,947,948 numaralı parsellerin kütükten terkin edilerek kütük sayfasını kapatılması gerektiği (…)”yolunda kanaate ulaşıldığı  anlaşılmıştır.

3402 sayılı Kadastro Kanununda, kadastro Mahkemelerinin görevleri, işlemlere karşı itiraz usulleri düzenlenmiş, mülkiyet hakkının tespitine ilişkin hususlarda, ilgili bölümde hüküm bulunmayan hallerde, Türk Medeni Kanunu ile diğer kanunların iktisap ve tescile ilişkin hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş; yine kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hatalara ilişkin itirazların adli yargı teşkilatı içinde çözüme kavuşturulması amaçlanmıştır.

Konuya ilişkin mevzuat hükümleri ile somut olay birlikte irdelendiğinde; davaların, Aydın İli, Çine İlçesi, Yolboyu Köyü, 944, 945, 946, 947 ve 948 parsel numaralı taşınmazların tesis kadastrosu çalışmaları esnasında 3402 sayılı Kadastro Kanunun 22. maddesi gereğince mükerrer tespitinin yapıldığından bahisle kayıtlardan re'sen terkin edileceğine ilişkin tebligat üzerine,  mükerrer tapu kaydının tapudan terkininin düzeltilerek önlenmesi istemiyle açıldığı; bu bağlamda  uyuşmazlığın; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22. ve 25. maddeleri gereğince görüm ve çözüm yerinin adli yargı yeri olduğu sonucuna varılmıştır

Açıklanan bu nedenlerle Aydın 2. İdare Mahkemesince yapılan başvurunun kabulü ile Çine Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.9.2014 gün ve E:2013/110, K:2014/394 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Aydın 2. İdare Mahkemesince yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile Çine Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.9.2014 gün ve E:2013/110, K:2014/394 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.5.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                   BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                             Üye                                 Üye                                  Üye                     

                                         Aydemir                          Nurdane                            Ahmet

                            TUNÇ                            TOPUZ                           ARSLAN