Hukuk Bölümü         2013/1226 E.  ,  2013/1354 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı      : C.C.

Vekili       : Av. H.S.& Av. Ö.Ş.

Davalı      : Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili      : Av. M.U. 

O L A Y  : Davacı vekili özetle; davacının Ankara İli, Çankaya İlçesi, Öveçler Mahallesi, 27793 ada, 7 parsel sayılı taşınmazın hisseli maliki olduğunu, taşınmazın imar planında park ve rekreasyon alanı olarak ayrıldığını, davalı belediye tarafından kamulaştırma işlemi yapılmadan ''Öveçler Vadisi Rekreasyon Alanı Yapım İşi'' projesi kapsamında taşınmaza fiilen el atılarak park ve rekreasyon alanı olarak düzenlenmeye başlandığını belirterek, taşınmazın davalı idare adına tescili ile, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000 TL nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili süresi içerisinde sunduğu cevap dilekçesinde özetle, görev itirazında bulunmuştur.

Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesi: 26.04.2013 gün ve E:2013/72 sayı ile, davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilinin, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

Danıştay Başsavcısı; İdarelerin 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 8'inci maddesi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici imar planları ile bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kamulaştırma, ruhsat gibi bireysel işlemler, "idari işlem, bu imar planı uyarınca yapmak zorunda oldukları program ve uygulamaları bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri yani, bu konudaki hareketsizliklerin de, idari eylem niteliği taşıdığını belirterek, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendinde yer alan "idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları," hükmü gereğince idari yargı yerinde görülmesinin gerektiği belirtilerek, 2247 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi uyarınca, davanın, taşınmazın bedelinin tahsiline hükmedilmesi istemine ilişkin kısmı yönünden, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 30.9.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilinin anılan Yasanın 10/2.maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve dahi 12/1.maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı açısından, davanın, taşınmazın bedelinin tahsiline hükmedilmesi istemine ilişkin kısmı yönünden, 10.maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı M. BAYHAN ile Danıştay Savcısı M. Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının hisseli taşınmazına, imar planında park ve rekreasyon alanı olarak ayrılmak suretiyle kamulaştırmasız el atıldığından bahisle, taşınmazın davalı idare adına tescili ile, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000 TL nin davalıdan tahsili istemiyle açılmıştır.

Dosya kapsamında yapılan incelemede, Çankaya Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü'nün cevabi yazısında, davaya konu 27793 ada eski 5, yeni 7 parsel sayılı taşınmazın imar planında park ve spor alanı olarak ayrıldığı belirtilmiş olup, dolayısıyla taşınmazın önceden 5 parsel olduğu ifade edilmiştir.

Davacı vekilince dosyaya sunulan 04.06.2013 tarihli olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması isteminin reddine ilişkin dilekçede, davaya konu taşınmaza davalı belediye tarafından kamulaştırma yapılmadan Öveçler Vadisi Rekreasyon Alanı Yapım İşi projesi kapsamında fiilen el atıldığı, park, rekreasyon alanı ve spor alanı olarak düzenleme yapıldığı belirtilmiş, ayrıca davaya konu taşınmazın tamamının daha önceden tescil edilmiş olan 27793 ada 5 (eski 2) parselde kayıtlı taşınmaza dahil olduğunu ifade etmiştir.  

Dosya kapsamında yer alan Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2008/182 sayılı dosyasına ilişkin olan bilirkişi raporunda, davaya konu 27793 ada 5 (eski 2) parsel sayılı taşınmazın değişik yerlerinden yol geçirilerek asfalt döküldüğünün belirtildiği, Ankara 4.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2009/45 sayılı dosyasına ilişkin bilirkişi raporunda, davaya konu 27793 ada 5 (eski 2) parsel sayılı taşınmazın bir kısmında futbol ve basketbol sahaları oluşturulduğunun belirtildiği, Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2008/189 sayılı dosyasına ilişkin olan bilirkişi raporunda davaya konu 27793 ada 5 (eski 2) parsel sayılı taşınmazın üzerinde tesviye çalışmalarının yapıldığı, yeşil alan çalışmalarına başlanıldığı, yağmur suyu ve kanalizasyon büzlerinin döşenmekte olduğu, bir kısmında futbol ve basketbol sahalarının oluşturulduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.

Hal böyle iken, davaya konu taşınmazın imar planında park ve rekreasyon alanı olarak ayrıldığı, taşınmazın bir kısmından yol geçirmek, bir kısmına asfalt dökülmek, bir kısmına futbol ve basketbol alanı yapılmak, bir kısmında tesviye çalışmaları yapılmak, bir kısmına yeşil alan yapılmak, bir kısmında yağmur suyu ve kanalizasyon çalışmaları yapılmak suretiyle taşınmaza fiilen el atıldığı anlaşılmıştır.

Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği Yetki  ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, Belediyece, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazın bir kısmına fiilen el atması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.

Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde,  “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.

Bu durumda, idarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü,  adli yargı yerinin görevine girmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 30.9.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.